• gerçekleştirmeye en yakın olduğum zamandayım. önemli olan karar vermekti... verdim bitti...

    istanbul'da kendi işimi yaparak yıllardır iyi kötü bir şeyler kazanıyorum. nispeten rahatça bir yaşam sürüyorum. ancak evden ne zaman dışarı çıksam, arabayla trafiğe karışsam bir hayvan içime oturuyor. insanların birbirlerine saygısızlığına tahammül edemiyorum.

    insanların tek-yön yolda kaza yapması, kaza mahallinden geçerken hıyar gibi durup izlemeleri yüzünden 1 dk dahi kaybetsem; benim değerli vaktimi çaldıklarını düşünüyorum.

    ulan azrail öz kardeşim olsa yaşayacağım yıl sayısı, gün sayısı belli. vaktimi, huzurumu, sağlığımı çalan hırsızları (kim olursa olsun) ortadan yok edemeyeceğime göre... istanbul'dan siktir olup gitme eylemini gerçekleştirmenin daha kolay olacağını düşünüyorum. zaten para kazanmak da iyice zor hale geldi.

    istanbul'da işten güçten kazandıklarımla aldığım dükkanlar var. bursa tarafında dede'den kalma bir ev var. babamın bir kaç dönüm tarlası var. dükkanları satılığa çıkardım bile. babama, dedemden kalma evde yaşayacağımı, tarlasına sera kuracağımı önerdim kabul etti. zaten her yıl köyden bir herif yonca falan ekip durur. şimdiye dek 1 kuruş fayda getirmemiş bir tarla. seraya kredi faiz desteği var. devlet destekleri var.

    yeter artık sikerler istanbul'u kim meraklısıysa burada yaşamaya onlar yaşasın. hedefim dükkanların tamamı istediğim fiyattan satılana kadar burada kalmak. satıldığı hafta tası tarağı toplar evi kapatır giderim. gelen gelir, kalan kalır.

    japon atasözü veya çin atasözü ne demiş;
    eğer, bir gece mutlu olmak istiyorsan içki iç...
    bir yıl mutlu olmak istiyorsan evlen...
    bir ömür mutlu olmak istiyorsan toprakla uğraş...

    japon veya çin atalarıma kulak vereceğim.
  • hayattan kaçmak isteyen birisi bu kaçışı, bir kitapta, bir filmde, bir tende, müzikte ya da doğada bulabilir.

    ilginçtir hayatın tam içinde olmak, kendini tanımak, kendisiyle yüzleşmek isteyen birisi de aynasını ve kapısını, bir kitapta, bir filmde, bir tende, müzikte ya da doğada bulabilir.

    baktığınız şeyde ne gördüğünüz, amacınıza göre değişiyor. aynı şeyle hayattan kaçmak da hayata balıklama dalmak da mümkün.

    naçizane önerim, kaçmak yerine balıklama dalmak, biraz su yutmadan yüzmeyi, dizleri yaralamadan bisiklete binmeyi öğrenemez insanoğlu.
  • gündelik hayat bana fazlasıyla anlamsız geliyor. yani tüm bu olan bitenin bir parçası olmak büyük bir uğraş gibi. kariyer yapmak, ekstra manevi sorumluluklar vesaire. toplumla da bir olamıyorum zaten. hadi kişiseli geç, bizi çevreleyen hayatın gerçeği de selalar mehterler falan. hiç tat tuz yok. ne yapıcaz?

    uzun ihsan efendi olabilmek müthiş olurdu ama imkansız. kapa gözlerini, hayat aksın sen de aralardan süzül. mümkün değil, eledik. blind melon'un no rain adlı müthiş bi şarkısı var. şöyle bir söz geçer içinde :

    and all i can do is read a book to stay awake
    and it rips my life away, but it's a great escape
    escape...escape...escape...

    bak bu güzel işte. bu ister kitap olsun, ister dizi olsun, ister film olsun. farketmez. ben mesela müthiş bir diziye tutuldum. bbc, tolstoy romanı war and peace'i mini dizi yapmış. her bölümü 1 saatten 6 saat. dün işten eve geldim, yemekti duştu derken tüm akşamımı bu diziye ayırdım. napolyon rusya'ya dadanmış, st. petersburg sosyetesinin katıldığı balolar, at arabalarıyla gelen doktorlar, kız isteme merasimleri falan derken 1800'ler rusyasında yaşamaya gayet okey olduğumu farkettim. resmen gündelik hayatın tüm bayıklığından kaçıp 1800'ler rusyasında yaşıyorum. o biter bugün, sonrasında farklı bir coğrafyaya tutulmak lazım.
  • deli gibi dizi ve film izlemek.
  • kitap okuyup sayfalardaki başka hayatlara musallat olmaktır.
  • paradır.

    yeterince paran varsa ananın amına bile kaçabilirsin tekrardan. ya da işte izole ıssız bir ev alırsın falan.

    para ama. para mühim.
  • öyle bir yol sanırım yoktur. uzaklara gitmeyi çok önceden kafama koymuştum. ailem, arkadaşlarım, tiyatro rutinim, kuzenlerim, sevdiğim kahveci, pasta malzemelerimi aldığım dükkanım, bir zamanlar evlenme hayalini kurduğum adam, anılarım kısacası tüm hayatım istanbuldaydı. kötü bir ayrılık sonrası hayattan can havli ile kaçmak istedim. önce işimden istifa ettim. bir gecede kpssye hazırlanmaya başladım. sınavdan sonra tam bir sene bekledim. her şey ziyadesiyle acı verdi bu süreçte. bir sene sonra açılan ilanla karsa başvurdum. mülakatlar ve güvenlik soruşturmalarından sonra istanbuldan adeta kaçarak karsa yerleştim. hayattan kaçmak için kendimce bulduğum en güzel yol kpss ile çok uzaklara atanmaktı. nitekim bu yolda verdiğim mücadelem sonucunda dört aydır karsta yaşıyorum. mutlu muyum? evet çok. huzurlu muyum? hem de nasıl. ama kaçmaya çalıştığım hayatın tezahürü farklı şekillerde de olsa burada da karşıma çıkıyor. çünkü insanız. aşk her yerde var, kavga her yerde var. bu sefer hayattan kaçmak yerine onunla mücadele etmeyi öğreniyorum. dört çiçek yetiştiriyorum. biraz sonra evden çıkıp tatlı malzemesi ve iki de balık alacağım. dört çiçeğim, iki balığım ile birlikte hiç yaşamadığım bir kültürü öğrenmeye çalışarak kaçmayı değilse de hayatla barışmayı deniyorum. kaçmayın.
  • kendi dünyanda yaşamaktır.
  • (bkz: uyumak)
  • kolay olanı; alkol ve uyuşturucu.
    zor olan yoluysa, spordur.
hesabın var mı? giriş yap