• ırina palm, sam garbarski tarafından yönetilmiş, baş rollerini bir zamanların gönül yakan rock prensesi (bkz: marianne faithfull) ve underground filminden tanıdığımız (bkz: miki manojlovic’)in paylaştığı bağımsız bir yapım. rock prensesini bu kez ton ton bir büyük anne rolünde görüyoruz.

    --- spoiler ---

    küçük torunun tedavisi için çok para gereklidir, ve durumları pek de iyi olmayan ailesi bu tedaviyi karşılamak için yeterli bütçeye sahip değildirler, büyük anne maggie’nin durumu da aynıdır. maggie bu duruma katlanamaz ve iş aramaya başlar, 50 yaşındaki dul kadının iş deneyimi yoktur ve hiçbir yerde iş bulamaz. daha sonra sex shopta bir afiş görür ve son çaresi olan bu iş için görüşmeye gider fakat yapacağı iş sıradışıdır. erkeklere hizmet verilen bir mekanda, sadece kolunu kullanacağı bir iştir bu ve maggie çoktan bu işi kabul etmiştir bile. yalnızca kolunun görüneceği ve koluyla çalışacağı bu işi tüm çevresinden saklar ve zamanla çok tutulur, artık o ırina palm’dır.
    --- spoiler ---

    sade bir bağımsız yapım, oldukça akıcı ve estetik kaygılardan uzak bir trajikomik film izliyoruz, aslında başlı başına dram fakat izleyiciyi güldürebilecek bazı durumlar var. (yanımda oturan adam kahkalarıyla salonu inletmişti bu da bir kanıt sanırım), ‘’penis/tenis kolu’’ gibi. fedakar büyük annenin sıradışı hikayesi, para bulmak zorunda kalma klişesini yıkıyor. oyunculukların da iyi olduğu başarılı bir film.
  • ben bu filmi fi tarihinde izledim. aklımda kalmış.

    --- spoiler ---
    tennis elbow - penis elbow benzetmesi iyiydi. :)
    --- spoiler ---
  • sade ve vurucu.

    bir annenin çocukları için yapabilecekleri bu kadar akıcı anlatılamaz.
  • izlenilesi film.

    yeşilçam filmlerinin küçük emrahcı filmlerini, gerçekçi bir kıvama getirerek, ajite etmeden başarıyla sunmuştur. gerçi filmin sonundaki hollywood tarzı birleşmeyi sevmedim. ama olsundu, güzeldi.
  • arada kaldım. bir yanda underground'ın markosu miki manojlovic ile zamanında mick jagger'la da ünlü bir ilişkisi olmuş ama kendi şarkılarından çok the memory remains'teki "la la la"larıyla sesi aklıma kazınmış marianne faithfull var. bir yanda da çok çok hasta, yurt dışına tedavi olmaya gitmezse ölecek bir çocuk içeren tırt bir hikaye var. hatta o kadar tırt ki hadi en azından türk sineması "işlerken" bu konuyu türkiye'de imkan yok diye yurt dışına gitmesi gerekirdi hastanın. bu filmde bir de londra'da, birleşik krallık'ta imkan yok diye avustralya'ya gitmeleri gerekiyor. düşün yani. böyle tırt bir sorunu olan hikaye, herhalde ancak böyle oyuncular ve böyle bir çözümle kendini izletebilirdi. düşününce daha hikayeyi, örneğin para geldiğinde "perşembe" günü uçacaklardı -çünkü bir an önce gitmeleri lazım ya, çocuğun dört haftalık ömrü kalmış ya- ama o sırada bunlar yola çıkmadan (ki daha maggie'nin oğlu paranın nasıl geldiğini öğrenmemişti bile) iki hafta geçti bile (hatta borcu en son 4.200'e indiyse 3 bile olmuş olabilir).

    neyse düşünmeye değmez. eğlenceli tırt bir film.
hesabın var mı? giriş yap