• universite yillarim. kardesim kus ucmaz kervan gecmez bir yerde askerlik yapiyor, er olarak. onu cok ozlemisim, burnumda tutuyor, bir kiz arkadasima rica ediyorum, beraber gidiyoruz. 12 saat otobus, sonra kotu bir yolda bir minubus yolculugu.. en sonunda bizi kislaya goturecek taksiye biniyoruz.
    sofor orta yasli bir adam, bizimle konusmak istiyor, konusuyoruz. gozu hep aynada, yoldan cikacak diye korkuyoruz. ozel sorular soruyor, yılısıyor gibi oluyor, sıkıntıdan kardesime aldigim tatliyi arabada unutuyorum, o kislaya geri geliyor, bizi buluyor paketi getiriyor. kardesimle tanisiyor, onun elini sikiyor, bize, "sizi giderken ben goturecegim" diyor. "sagolun, bizi beklemeyin" diyoruz. "bekleyecegim", diyor. arkadasimla birbirimize bakiyoruz. icime bir sıkıntı dusuyor.

    kardesim bizi gecirmek icin izin aliyor, o ufacik kazanin icine kadar beraber yuruyoruz.. vakti yok, donmesi lazim, ona sariliyorum. "bitecek bu" diyorum. guluyor. el salliyor gidiyor.

    biz taksi duragina gidiyoruz. taksi orada mi bilmiyorum ama sofor bizi bekliyor. "hadi gidelim" diyor, elimdeki ufak cantayi elimden almak istiyor. icimdeki sese inaniyorum, "hayir" diyorum yuksek sesle, sizinle geri donmek istemiyoruz, baska taksiye binecegiz biz" . neden diye sormuyor, pis pis guluyor, "hadi bakalim" diyor, "bulursan baska taksi binersin"

    taksi-dolmuslar kalkiyor biraz otede, oraya gidiyoruz. dolmuslardan birisi dolmak uzere, seviniyoruz tam binecegiz ki dolmus soforu bizi durduruyor, "siz binemezsin" diyor. "neden?" "siz onunla gideceksiniz" diyor, bizi getiren soforu gosterek. "hayir" diyorum, "onunla gitmeyecegim, ben sizinle gitmek istiyorum."
    "alamam sizi" diyor. basini ceviriyor.
    bizi bekleyen sofor karsida oturdugu kahveden bize bakiyor biyik altindan guluyor. yaninda birkac kisi daha var onlar da bakip guluyorlar.
    elim ayagim buz gibi oluyor. arkadasim korkuyor."baska bir dolmusu bekleyelim" diyor. bekliyoruz..
    ama ondan sonra gelen taksi-dolmuslarin hicbiri bizi almiyor. karsidaki taksi soforu oyle oturuyor. avini bekleyen avci gibi sabirli ve memnun.
    ne yapacagima karar vermeye calisiyorum, kislaya geri gitsek yol tenha ve uzun, olacak gibi degil. cep telefonu olayi daha gelmemis, kazada belki telefon bile yok. zaten yerimizden kipirdamaya korkuyoruz.

    bir sonraki dolmus soforune yalvariyorum, "ne olur bizi goturun, o soforle gitmek istemiyoruz, niye israr ediyorsunuz?" kimseden cit cikmiyor. arabada sadece iki kisi icin yer var ama ben binemiyorum.

    kendimi cok gucsuz hissediyorum, hayatimda hic hissetmedigim kadar.

    arabadakilere bakiyorum ama kimse benle goz goze gelmek istemiyor. artik bizim durumumuzu herkes biliyor, esnaf, etraftaki insanlar, butun soforler, her dolmusa dolusup binen giden insanlar, herkes.

    caresiz son bir hamle yapiyorum ve sesimi yukseltiyorum. bu sefer arabanin icindekilere konusuyorum. "bakin" diyorum, sizden yardim istiyorum, o adamin arabasina zorla binmemizi istiyorlar, ama ben binmek istemiyorum, korkuyorum. sizin kiziniz, kiz kardesiniz yok mu? onlara boyle birsey yapilsin ister misiniz? nasil bir insanliktir bu?" sesim cin cin cinliyor durakta. herkes donmus bize bakiyor. dolmustakilerden yaslica bir amca kafasini kaldirip bana bakiyor. "lutfen, lutfen, bizi de goturun" diyorum. agliyorum. gucsuzlugumun verdigi aci gururumu yeniyor, sokak ortasinda agliyorum, dolmustaki insanlarin onunde agliyorum icimi ceke ceke..
    yasli amca, "gelin oturun buraya" diyor, bize yer gosteriyor.. sofor itiraz edecek oluyor. yasli amca birseyler soyluyor ona. soforun boynu bukuluyor, arabaya biniyor, o kucuk kazadan uzaklasiyoruz yavas yavas. yan aynadan bakiyorum yol boyu, yuregim agzimda atiyor, titriyorum, arkadasim kolumu tutuyor sıkı sıkı.."gecti" diyorum, "bak birazdan baraja varacagiz, karsiya gectik mi, dolmusa biner, ver elini e, sonra da sehrimiz.."

    insanin kadin ve ya erkek, kendi kaderini kendi cizemedigi, baskalarinin belirledigi cizgiyi zorla takip etmek zorunda oldugu an'dir kendini en gucsuz hissettigi an.
  • anlamadım. uzasın demiştim oysa o kestirdi. sonra aralarına hatırlayamadığım renkler de koydu. ya az turuncu ya da mordu.

    aşık olduğunda güçsüzdür kadın; ama bir tek sana karşı. artık ailesine, arkadaşlarına ya da geri zekalı patronuna bile kafa tutarken senin karşında güçsüz sadece; çünkü gözünde sen en güçlüsün. asil, yenilmez erkek! saçları uğruna ölmeyip eteklerine ulaşarak her hücreni gülüşüne kurban eden savaşçısısın. ne yalan söylesen, ki hiç doğruya benzemese bile, inanılır. sen güçlüsün, o ise aşık.

    anlayamadım. uzasın demiştim, o kestirdi. aralarında mor mu ne vardı biraz.

    artık sen bir körsün. ne desen he, ne desen olur, ne demesen yine de tamam! yüceldin ya bir kadın gözünde, oh mis, yok artık azap çektireceğin ondan başka. sen güçlüsün, o ise aşık. herkesi alt edecek zekan var artık senin, ve herkesi dize getirecek bilek. ''analar ne aslanlar doğurmuş'' o ise küçük kuş; göğüs kafesinde ölmeye razı, güçsüz. senden çok kazanıyor değil mi? belki senden zeki de. ne farkeder, sen yine de en güçlüsün artık, o ise aşık.

    anlamalıydım. ''uzat ki asayım beni onlarla sana.'' demiştim, oysa o kestirdi. aralarındaki rengi hatırladım, kanım!

    sen aşıksın artık, o ise yok. sen aşıksın artık, o ise güçlü. ki uzaması gerekenler kuş kadar kesildiğinde yanında yoktun. şimdi seninkiler uzun!
  • değer verdiği biri tarafından değersiz hissettirildiği andır.
  • cocugunun gözleri önünde eriyip gittigini gördügü an. *
  • aşık olduğu erkeğin başkasına aşık olduğunu öğrendiği/anladığı andır.
  • birine bağlı değil bağımlı olduğunu fark ettiği andır. ayrılması gerektiğini bildiği halde, durduğu andır. özgüveni eze eze yer..
  • onun icin ozel olan biri tarafindan siradan hissettirildigi an.
  • çocuğunun "annecim çok mutsuzum" dediği an
  • bir ilişkide herşey çok güzel gidiyorken bir anda birşeylerin değişmeye başladığını hissettiği, tam olarak anlamlandıramadığı, tanımlayamadığı, karşısındaki kişiyle kaygılarını paylaştığında genel geçer yanıtlar aldığı durumdur. ne yapacağınızı, ne düşüneceğinizi bilemezsiniz. aslında tek yapılacak bir kenara çekilip beklemektir. iyi ya da kötü bir süre sonra sonuca ulaşılır. çok severken eliniz kolunuz bağlı oturmak zorunda hissettiğinizde engin bir denizin ortasında gibi güçsüz ve çaresiz hissedersiniz.
  • gecenin üçünde havaalanından gelip, iki koca bavulu beş kat merdivenden yukarı çıkarmak zorunda kaldığı andır.
hesabın var mı? giriş yap