• debeye giren kız kardeş çok güzel tespit etmiş, bir katkı da benden gelsin.

    ne olduysa son 5 yılda oldu.

    öncesinde ben bir erkeğin gelip de beni parasıyla, arabasıyla, yatırımıyla etkilemeye çalıştığını hatırlamıyorum.

    bu hesap mesap para hususları ilişkilerimde hep doğallıkla ilerledi ve ben bu konularda bir kişiyle herhangi bir tartışmamı, sıkıntımı hatırlamıyorum.

    son 5 yıldır, gerçekten nasıl oluyor anlamıyorum, mevzu hep para. adamlar paralarının olduğunu göstermek için çok enteresan şeyler yapıyorlar. bakın lüks araba kullanmak, pahalı saatler takmak ve lüks mekanlara götürmeye çalışmak gibi şeylerden bahsetmiyorum. bunları yaptığında tercihleri böyledir, bunları kullanmayı, buralarda takılmayı seviyordur derim, ille bit yeniği aramam. abi adamlar kalem kalem yatırımlarını anlatıyorlar ya. kalem kalem. onu almış bunu satmış, onu yatırmış bunu kaldırmış. konu buraya nasıl geliyor, onu bile anlayamıyorum. çünkü benim anladığım mevzular değil. benim yatırım anlayışım elime geçen parayı dolarda tutmak. karşılıklı bir finans ilgisi olsa yine hak vereceğim. ama o da yok.

    hani eskiden en sevdiğin kitap, en sevdiğin film gibi konuları sorarak karşımızdakini tanımaya çalışırdık ya, hani "birlikte olacağım kişinin müzik zevki benim için çok önemli" diye konuşan tiplerle dalga geçerdik, o dönemleri özledim ben. artık burç uyumu muhabbetine bile razıyım allah kahretmesin, ne leş bir döneme vardık yarabbim.
  • çok ilginç, başlıkta chaucer yahut bath vs. kelimelerini arattım, bulamadım. halbuki, mütevazı nazarımda, naçizane indimde bu konuda yazılmış en ibretlik, asırlar öncesinde bile progresif ve her çağda güncel kalmayı başaran hikaye, chaucer'in "the wife of bath's tale" diye bilinen öyküsüdür. nasıl kimse bunu hatırlamaz, 1600 entry içinde bir kişinin bile yadına düşmez? gerçekten ilginç.

    efendim, hikaye şöyle: kral arthur'un şövalyelerinden birisi, bir genç kıza tecavüz eder. cezası ölümdür, ancak kraliçe guinevere ve kadınlardan oluşan maiyeti müdahil olur. şövalyenin öldürülmemesi, hakkındaki hükmün kadınlar tarafından verilmesi için arthur'dan ricacı olurlar. arthur kabul eder, kadınlar da şövalye için hükümlerini açıklarlar: gidip "kadınların [erkekte] en çok ne istediği" sorusunun cevabını arayacak, bir yıl sonra gelip, kraliçe ve saray kadınlarının hepsini tatmin eden bir cevap verecektir.

    şövalye epey bir zaman dolaşır durur, kadınlara bu soruyu sorar. ama hiçbir kadının cevabı, bir diğeriyle aynı değildir. nihayetinde bir yaşlı kadına, aslında bir cadıya denk gelir. ona bu soruyu sorduğunda, kadın tek bir şart koşar: "cevabı vereceğim, ama sen de benim istediğim bir şeyi yapacaksın." şövalye çaresiz, boyun eğer. kadının cevabı ilginçtir: hakimiyet. ( soveraynetee, metindeki ifade. yani sovereignty. hem hakimiyet anlamında, hem de bağımsızlık anlamında kullanabiliriz ki, metnin orijinali, hem kocaları üstünde hakimiyet kurabilmek, hem de onlarla eşit, özgür insanlar olabilmek istediklerini söyler.) zamanı dolmak üzere olan şövalye, yaşlı ve çirkin kadının verdiği cevabı kullanmaktan başka şansı olmadığını görür, çaresiz saraya gider.

    sarayda bulduğu cevabı kraliçeye ve haziruna ilettiğinde, hepsi ittifak ederler: evet, gerçekten kadınların en çok istediği şey, hakimiyettir. şövalyeyi salarlar. şövalyenin ihtiyar kadına borcunu ödeme zamanı gelmiştir. kadın isteğini açıklar: "benimle evlen!" ilk gördüğünde "ana" (my leeve mooder) diye hitap ettiği yaşlı, buruş buruş kadınla evlenmesi gerekmektedir.

    söz verdiği için mecburen ihtiyar ve çirkin kadınla evlenir. ama çok mutsuzdur. gerdek gecelerinde kadın bu mutsuzluğunu fark eder ve nedenini sorar. çirkin, yaşlı ve buruşmuş bir kadınla evlendiği için mutsuz olduğunu söyler. kadın da ona iki şans tanır: çirkin, ihtiyar ve buruşmuş bir kadın olarak kalacak ama ona ebediyyen sadık kalacaktır; yahut çok güzel, çok seksi bir kadına dönüşecek ama onu aldatacaktır. şövalye bunun üzerine biraz düşünür ve cevap verir: "seni hangisi mutlu edecekse onu seç. sen mutlu olursan, artık karım olduğuna göre, ben de mutlu olurum."

    kadın bir anda genç, güzel ve seksi bir genç kıza dönüşür. ama onu aldatmayacaktır da, çünkü şövalye, doğru cevabı vermiş, seçme hakkını karısına tanımıştır. bu yüzden ihtiyar cadı, dersini iyi alan şövalyeyi ödüllendirmiştir.

    efendim böyle yazılardan hoşlanıyorsanız: https://www.kitapyurdu.com/…oduct&product_id=544955
  • sahiplenen erkek tutuşu

    bu yoksa hayatta olmaz. en çok bunu arıyorum ben. işte size ufak bir örnek;

    http://i.hizliresim.com/rydpjg.jpg
  • kadınlar, bir erkekteki celal tecellisine tutkundurlar.

    erkekler de, kadındaki cemal tecellisine.

    güzel bir kıza hayran hayran bakarsın, halbuki "ilk bakış lehine ikinci bakış aleyhinedir" uyarısının yapılmış olmasına rağmen.

    o kızdaki cemal, güzellik, yalnızca allah'ın sonsuz cemal denizinden sıçramış bir katredir ve emaneten gelmiştir. kalıcı değil eğretidir çünkü her şey eninde sonunda aslına döner. o kızın hastalanınca veya ihtiyarlayınca ne hale girdiğini düşün.

    bu tecelli ile allah bize demek istiyor ki, "o güzel kızda beliren cüzi cemal aslında bendendir, bana aittir. üstelik o cemalin sonsuz bir deniz halinde kaynağı benim. o güzel kızı, ibret alman için ben yarattım. ama güneşin küçücük bir pırıltısını görüp, orada takılı ve de çakılı kalma, hemen başını kaldırıp güneşe yani bana nazar et."

    aşikare bir şekilde görünmesi için de, erkekteki celal tecellisine hitler'i örnek vereyim.

    tam techizatlı nazi ordularının önünde kendinden geçmiş, ağzından köpükler saçarak nutuklar atan ve bir el hareketiyle milyonluk kitleyi hizaya sokan hitler'i gözünüzün önüne getirin.

    işte böylesine bir hakimiyet, kudret, otorite, yıkma gücü, ona yine emaneten verilmiştir ve allah'ın sonsuz kudret denizinden geçici ve cüzi bir yansımadır. geçici olduğunu şuradan anlayın ki, aynı hitler 5-10 yıl sonra çaresizlikten, yerin dibindeki bir sığınakta kafasına kurşun sıkıp, intihar etmek zorunda kalmıştır.

    işte burada da allah, bize yegane kudret sahibinin kendisi olduğunu ve yalnızca ona boyun eğmemiz gerektiğini ihtar ediyor.

    hasılı, ister bilsin ister bilmesin, her insanın aradığı gerçekte yalnızca allah'tır. doğrudan göremediği ve görmesi de mümkün olmadığı için, onu aynalarda arıyor.

    işte insan denen mahluk, yalnızca bu arayış için yaratılmıştır. bulduğu ölçüde huzura erecek, hedeften saptığı ölçüde de bunalıma düşecektir.

    çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
    bakamam, aynada, aynada vicdan;
    beni beklemeyin, o bir hevesti;
    gelemem, aynalar yolumu kesti.
    (şiir nfk'dan)
  • başlığa "para" yazmayani dövüyorlarmış. slut shamingligimiz mi kaldı gold diggerligimiz mi?

    demek bundan mutevellitmis son 1.5 yıldır çıktığım date'lerde bu arabayı gösterme hastalığı. evden almak için defalarca ısrar etmeleri. yemekli buluşmalardaki mekan seçimleri ve hesap için ısrarları.
    aynı durum kas abiler için de geçerli. memlekette vücut geliştirenin götü kalkıyor. lan bi mahalle gym'ine gitsem 10 adamın 7si böyle zaten.

    belki tavrından, belki huyundan suyundan konusmandan hoşlanmadığı için birlikte olmuyordur seninle, olay tamamen memur maaşında değildir? bu algı yüzünden hafiften para kazanip, vucut çalışmasına girenler "bu muhtesemlik sadece bende var" saniyor. hatta kazara adamdan hoslanacak oluyorsun, pat diye icinden bu ozguvensizlik cikiyor.

    ah o zaman ne cok istiyorum date sektorune de cv uygulamasının gelmesini. eski sevgililerini falan dosya haline gecireceksin cat diye vuracaksın masaya. ne vucudu uzerinden prim yapabilecek sana ne de parasi.

    birisi sadece siz olduğunuz için sizden hoşlanabilir. eğer iliskilerinizde bi tutunamamazlik varsa, tavrinizdan kisiliginizden kaynaklanabilir. senin paran icin gelen insani da alma hayatina.

    neyse,
    e bunu fark ettiğimden beri, ben de işim olduğu gerekcesiyle yemek davetlerini reddediyorum, benim bir kahve borcum oluyor. istediğim vakit aralığa kendi arabamla gidiyorum bulunacağımız yere , kahveleri içiyoruz. ne arabasını görüyorum, ne de ödediği 3 kuruşluk hesabı kahramanlık yaparmış gibi gösteriş yapmasına katlaniyorum. düzgün bi insansa devamı gelir zaten, gösteriş yapmaması gerektiğini anlar. zira araba markalarini bile bilmem ben.
  • güç, parasal güç, cinsel güç, her türlü güç.
  • 1- para.
    2- para.
    3- para.
    4- para.
    5- para
    ............
    314.746- para.

    yazmaya yoruldum... sadece para'dır...

    insanlık, dürüstük, iyi huy, yatakta başarı vs güldürmeyin adamı...
  • eheheh hala yazılmamış, iş başa düştü.

    (bkz: yarrak afedersin)
  • erkeklerin şu başlıklara gelip para diye ağlaması yok mu!
    kadınların çoğu sende para aramaz, taşı sıksa suyunu çıkarır potansiyelini arar. bunu da bu ezikler hemen başka şeye bağlamasın.
    azim, çalışkanlık, üretkenliktir bu potansiyel.
hesabın var mı? giriş yap