kıran
-
arap dilinde "iki şeyi yekdiğerine uyuşturmak" manasına gelir.
müneccimlerin dilinde "mukarene" dedikleri bir bakış türüdür.
iki yıldızın bir burçta bir araya gelmesi olayına da denir.
yalnız ay ve güneş buna dahil değildir. genelde zühal ve müşteri gezegenlerinin birleşmesi için kullanılır.
iki yıldız bir burçta toplanınca ona "sahip kıran" denir. yani kıran sahibi kimse zühal ve müşteri gezegenlerinin bir burçta bir araya geldiği vakitte doğmuştur.
öte yandan ilm-i nücumda iki ya da ikiden çok yıldızın gökyüzünde bir noktada toplanması olayıdır. bunlar da üç kısma ayrılır: "güçlü, zayıf, orta".. buna göre kıranlar, büyük ve küçük olarak adlandırılırlar.
klasik şark edebiyatında "sahip kıran" bolca kullanılır.
sahip-kıran: "savaşlardan daima galibiyetle çıkan muzaffer hükümdarlar" için kullanılır. timurleng bunlardan bir tanesidir.
kıran kelimesi aynı zamanda iranda pehleviliğin ilk yıllarında ve kaçaryan döneminde kullanılmış 24 nohut tanesi ağırlığında gümüşten bir para birimine verilen addır.
kaynak: dihhuda sözlüğü, kıran maddesi -
topluluğun* ve özellikle de hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka sebep, ölet, afet.
-
konya'da bir dönemler külhanbeyi, kabadayı anlamında kullanılan kelimedir. selçuklu dönemi ümerasından olan bir emirinin sahipkıran lakabından da görüldüğü gibi kıran, yok eden, sindiren anlamında kullanılır. 1900'lere değin görülmüş ardından yerini efe ve hovarda kelimelerine bırakarak tarihe karışmıştır. ancak günümüzde yaşlıların ve onlardan duymuş ise gençlerin ağzından da duyabilmek mümkündür. konya'nın eski zamanlarında kıran'ı, kabadayısı, deli'si eksik olmamıştır ki, vakti geldikçe bunlardan bahsedeceğim. goca gonyalıların deyişiyle "yedi gıranla barışık gavur gidi" diye andıkları o eski zaman heyulalarından...
(bkz: konya eşkıyaları/@songulyabani)
(bkz: konya efeleri/@songulyabani)
(bkz: konya hovardaları/@songulyabani)
(bkz: hovarda/@songulyabani)
(bkz: oturak alemi/@songulyabani) -
yol kırañında hepimizi gözetler çıplak, az yapraklı demir ağaçlar...
hastalık, salgın, ölet anlamına gelen kıran sade söylenişlidir.
buna karşılık kenar-kıyı anlamına gelen kıran genizel n'li yani biraz "kıranğ" gibidir. çay kıranı, kıran kıran gitmek gibi örnek kullanımları var. bu arada, kenar kenar gitmek, biraz kendini saklayarak uzaktan izlemek anlamındaki kıranlamak da bu kıranın fiil halidir. cümle içinde kullanımı için (bkz: eds/@ibisile).
efe/külhanbeyi anlamındaki kırana hafif itirazım olacak. oradaki "yedi kıranla barışık olmak" (kıran: kırıcı) kalıbının aslı yedi kralla barışık olmak biçimindedir. kırallı söylenen uyumlu, neşeli, iş bitirici ve açıkgöz insan sıfatıdır. yalnız itirazım mutlak değil kısmi, zira şive sözlüklerinde, yerel kaynaklarda songulyabani'nin* yazdığı anlam da barınmakta.
(bkz: kenarı), kenarıya çekilmek
(bkz: kıran giresi), kıran giresice
(bkz: ali kıran baş kesen)
(bkz: gırcavuş)
(bkz: kıylamak)
(bkz: ağaç/@ibisile), yalnız ağaç/@ibisile -
veterinerin dediğine göre rüzgarla gelen bir hastalık, bulaşıcı hastalık daha doğrusu. salgın gibi bir şey. doğanın bir-iki hafta süren zayıf hayvan temizliği. kıran geldikten sonra kalan sağlar bir daha kırandan etkilenmezmiş. bir tür bağışıklık da olabilir. 3-5 yılda bir kendini tekrar eder.
en önemli özelliklerinden biri de yeni olması, her kıran kendi hastalığını getirir. daha önce yaşanmamış, test edilmemiş, üzerinde çalışılıp çare aranmamış yeni bir hastalık, yeni bir ölüm sebebi.
(bkz: ölet) -
gökova körfezi'nde akbük-turnalı-akyaka arasındaki dağ silsilesi.
-
halk dilinde tepe üstü, yamaçlardaki düzleme yer.
-
(bkz: kokune kiran girmek)
-
halk dilinde: yamac, sirt, bayir.
-
eski iran parası.
yirmi şâhîdir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap