• kitaplarını kimseye ödünç vermek istemeyen kişilerdir. bilirler ki verilen kitap kati suretle kitaplıktaki eski yerine kesin dönüş yapamayacaktır. üzücü sonuçlara gebedir.

    kitap okuma atraksiyonuna bir süre ara verildiğinde kalınan yeri unutmamak için sayfanın üst veya alt bölümünü katlamaktan itina ile kaçınıp bunun yerine ayraç kullanan insanlardır.

    okunan sayfada önemli olduğunu düşündüğünü bir kelimenin altını çizmekten son derece nefret eden bireylerdir. zira bu çizim işlemi tıpkı bir yara izi gibi geçmeyecekdir, sonsuza kadar o kitapta kalacaktır ve sahibi psikolojik açıdan olumsuz etkileyecektir.

    kitapları kitaplığa hiçbir zaman gelişi güzel dizmeyen insanlardır. çünkü ne kadar simetrik olursa o kadar rahat edeceklerdir. bu sebeple küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru raflara yerleştireceklerdir, aynı yayın evinden çıkan kitapları ve aynı yazara ait olan eserleri de bir arada tutmaya özen gösterdikleri bilinen bir gerçektir.

    kitapları bizzat gidip kitapcıdan özenle seçip alan insanlardır. zira kimi kitaplar dizilirken kapaklarının uç kısımlarında bariz katlanmalar meydana gelmektedir. bu nedenle en az zaiyatla, pürüzsüz bir kitap seçmek için uğraşıp didinen güzide bireylerdir.

    kitapların tozunu almak, arada bir sayımını yapmak, tekrar tekrar yerlerini değiştirerek görüntülerinde oynama yapıp taze bir hava vermek, karşılarına geçip dertleşmek ise en büyük hobileridir.
  • ne yazık ki kitaplar konusundaki takıntılarımla kendimi tanımlayabileceğim sıfattır.
    alacağım kitabın üstünde çizik, leke, yıpranma belirtisi vb. bir şey varsa daha düzgününü bulana kadar araştırır ve kitapçı kitapçı dolaşmaktan hiç üşenmem. buna özellikle dikkat ederim çünkü hayalim evimde bir gün kapsamlı bir kütüphane kurabilmek.
    sahaflardan kitap almamamın * en önemli nedeni yukarıda belirttiğim sebeptir.
    ödünç kitap vermekten nefret ederim çünkü bilirim ki kitabı verdiğim kişi o kitaba benim kadar iyi bakamayacak ve sayfalarının kıvrılmasına neden olacaktır (bkz: murphy yasaları).
    kitaplarımın sayfaları zarar görmesin ve kapaklarının köşeleri kırışmaması için çoğu zaman poşet ve türevlerinden taşırım ki bu yüzden alay konusu olmuşluğum vardır *.
    bu durumla ilgili bir örnek vermem gerekirse, can yayınlarının kitaplarının kapaklarının beyaz olması başıma dolaylı veya dolaysız dert açar, şöyle ki; kardeşim kafka' nın dava adlı kitabını okumak için çantasına atmış, kitabı bir kaç gün sonra bitirdiğinde şiddetli bir fırça yemiştir çünkü kitabın kapağı çokça yerinden kurşun kalem lekeleriyle yaralanmıştır (bkz: dramatize etmek).
    son olarak tekrar diyeyim de içimde kalmasın, bu huyumdan nefret ediyorum.
  • aradığı kitabın sert kapak versiyonunu bulduğunda mest olan canlı türü.
    bildiğin çocuklar gibi seviniyorlar*.
  • kitaplarini odunc vermeyen kisilerdir. kutuphanelerini seyretmek, belli araliklarla kitaplarin tozunu almak, saymak, envanterlerini cikarmak gibi huylari vardir. kitaplarina dokunmadiginiz surece zarasizdirlar.
  • bu kisiler, kitap almak icin buyuk ve bakimli kitapcilari***** ya da cagaloglu'ndaki yayinevlerini secerler. cunku bu gibi yerlerde, rafta ayni kitaptan bir suru olur ve aralarinda en bicimli ve az hasar gormus olani secilebilir. daha dogrusu, ideal basimevi cikisi durumunu korumus bir kopya bulma olasiligi daha yuksektir. ayrica bu secme islemi yapilirken, ortam genis ve ferah oldugu icin kimse olayi farketmez. bu gibi yerlerin bir diger ozelligi de kimsenin tepenizde dikilip potansiyel hirsiz muamelesi yapmamasidir.

    ancak bu fetisist eylemler, gerek uygulama sirasinda, gerek kasa odemesi sirasinda cildirtan anlar yasatir. acaba kimse beni bu otuz kitabi karsilastirip en iyisini secmeye calisirken farketmekte midir?.. farkediyorsa hakkimda ne dusunmektedir?.. yoksa coktan arkadasini durtup beni gosteren olmus mudur?.. bir gorevli yanasip bir sey derse naaparim?.. su sectigim kitap yeterince iyi mi acaba, yoksa bilmemnerde gordugum daha mi duzgundu?.. gibi sorular kafanizi kemirir. kasiyer ise kesinlikle sizin tasidiginiz fetisist sevginin tam tersini tasidigi icin kitaplara cok kotu davranacaktir. itinayla sectiginiz tek kiriksiz kapakli kitap, onun ellerinde minciklanacaktir.

    bir kitap fetisisti icin en guzel sey kuskusuz aralarinda secim yapmak icin raftan cikarilan bilmemkac adet hede kitabinin ardindan hodo kitaplarinin gozukmesidir. zira bu durumda sizi dikizleyenler "haa bak arkadaki farkli kitaplara ulasmak icin cikariyomus ondekileri; deli diilmis..." diye dusunerek paranoyaniza su serpecektir.
    (bkz: kendimden biliyorum)

    ayrica
    (bkz: obsessive compulsive disorder)
    (bkz: ben deli degilim)
  • ayrica "sayfalari yalanmis parmakla cevirmek" olayi bu kisileri hasta eder. dolayisiyla "gulun adi"ndaki gibi bir komplo bu kisiler icin hicbir anlam ifade etmeyecektir.
  • kitabı almadan önce sayfalarını, sanki kelebek kanadına dokunur gibi açıp, kitabın kokusunu içine çeken kimselerdir. obsesifliğin ileri seviyelerine ulaşmış olup, kokularını beğenmedikleri ciltleri bir kenara koyup, onlara en güzel gelen kokuyu bulana kadar da uğraşırlar alacakları kitaplar söz konusu olduğunda. kitapçılarda, çaktırmadan kitabın sayfalarının kokusunu içine çekmeye çalışanlar bunlardır. görürseniz yadırgamayınız.
  • bu kisiler ayrica kendi kitaplariyla yetinmeyip, etrafta kitaplarina kotu davrananlara mudahale ederler. kitabi katlayarak okumak ve kitabi acik birakmak genelde bu kisilerin cigliklar atarak uzerinize kosmasiyla sonuclanabilir.
  • kendimim efendim. şu anda elimde, nereden baksanız 2 adet okumakta olduğum, 4-5 adet okuyacağım kitap var, ancak beni şimdi d&r'a bıraksanız yine 4-5 kitap daha alırım. onların o temiz, narin kapaklarını mıncıklayıp sayfaları fırr fırrr çevirince var ya... oyyşşşhhh...
  • tüketim toplumunu eleştiren bir kitabı dahi uzun bir süre okuyamayacağını bilererk alan ve aldığı için mutluluk hisseden bireydir.
hesabın var mı? giriş yap