• aklımı kurcalayan fena çelişkileri doğurmuş kutsal kitaptır. problem aslında tüm kutsal kitaplar için geçerli.

    teknoloji ve insanlık ilerledikçe yeni icatlar, yeni alışkanlıklar ve dolayısıyla din adamlarının tartışacağı yeni helal-haram konuları ortaya çıkıyor. ve bu örneğimizde kuranı ele alırsak, din adamları uzun yıllardır bu kitabı inceleyerek helal-haram durumlarına karar veriyorlar. yani 7.yy'da inmiş bir kitaptan, 20.yy'da icat edilmiş cep telefonunun kullanımına dair helal-haram kararı çıkarılabiliyor. yani din adamlarının iddası şu oluyor: "henüz 7.yy'dayken bile, allah cep telefonunu helal/haram kıldı."

    işin bence garip kısmı şu: biz allah'ın bu konudaki kararını cep telefonu icat edilmeden önce bilmiyorduk. hatta böyle bir konuda hükmünün olup olmadığını bile bilmiyorduk. ama kitapta vardı. mesela 2034 yılında yeni bir icat çıkacak olsun, adı da abc123 olsun. biz şuan bu abc123 ün kullanımının helal mi haram mı olduğunu bilmiyoruz. ama kuranda bu yargı 7.yy'da belirtilmiş. eğer kuranda yok böyle bir şey diyorsanız "tanrı"nız ve "din"iniz eksiktir, yanlıştır. eğer kuranda var diyorsanız, biz bunu şu anda bilmiyoruz, başka neleri bilmediğimizi de bilmiyoruz. belki yine kuranda 7.yy'dan beridir bulunan bir hüküm vardır allahın bizden istediği bir şeyler vardır ve bunu bilmiyoruz. belki müslüman olarak yaşadı iyi bir müslümandı dediğimiz insanlar cehenneme gidiyor bu hükmü bilmediği için.

    sonuç olarak:

    1-eğer kuranda gelecek her icat için bir hüküm varsa ve biz bunları şuanda bilmiyorsak dini eksik biliyoruz ve cehenneme gideceğiz.
    2-eğer kuranda gelecek icat için bir hüküm yoksa "allah" her şeyi biliyor olmaz ve eksiktir, allah'ın tanımıyla çelişir.

    --- spoiler ---

    allah yok

    --- spoiler ---
  • içinde öncede de dinlerin olduğu fakat değiştirildiği bu yüzden geçmişte de din kalıntılarına rastlanabileceği yazar. bu yüzden şu ana kadar listelediklerim o zaman da biliniyor olabilir.
  • kainat, kevnî (oluşsal) bir kuran'dır,

    kuran; kainatın kelama dökülmüş, sözel hâlidir.

    kainatta ne varsa, kuran'da da aynen o vardır.

    her ne kadar kuran, kainatın sözel formudur diyebilsek de, iş ondan biraz daha karmaşıktır.

    kainat, son tahlilde çeşitli dalga boylarında titreşen enerji frekansları yumağıdır; bir frekanslar okyanusudur.

    kuran'daki her bir ayet, bizim zihnimize hitap eden belirli anlamlar içermesinin yanında, ayrıca belirli bir enerji frekansının veya frekanslar kombinasyonunun karşılığıdır. o ayetler okunduğunda beyin ilgili frekansta yayın yapmaya başlar. ayetlerin tekrar sayısı ne kadar fazla olursa yayın o kadar güçlü olacaktır. bu da bizi kainattaki makro enerjetik yapılara bağlayacaktır.

    ancak bu dediğim olay bir yönden iyidir ama oldukça da tehlikeli bir iştir. makro frekanslara kapıları açmak risk içerir.

    buraya kadar bahsedilen kısım kainatın enerjetik boyutları idi. bir de kainatın ayna görüntüsü halinde arka planda mevcut eşleniği vardır. bu yapı enerji formunda değildir; tamamen farklı bir oluşumdur ve farklı fizik kurallarına tâbîdir. dinde biz bu kısma nurani boyut veya melekût diyoruz.

    melekût boyutu bize beynimizden değil kalbimizden bağlıdır. beyin nasıl ki kuran ayetlerini sözel formdan enerji frekanslarına çeviriyorsa, kalp de nurani dalgalar üreterek aynı işlevi melekût boyutu için yapar. tabi ancak hayatta ve sıhhatliyse bu işlemi yapabilir. aksi takdirde hüküm şu hadislerdeki gibi olur:

    “kuran okurlar, fakat okudukları kuran boğazlarından aşağı inmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar.”

    “öyle bir zaman gelecek ki, okumaya meraklı kurra* çoğalacak, fakihler (anlayış sahipleri) ise azalacak ve bu suretle ilim yeryüzünden çekilip alınacak.”

    işte kuran okuyucuları için kritik nokta budur. eğer kalp işlevsel değilse, okunan kuran kişiyi nurani boyuta, melekût alemine bağlamayacaktır. bu durumda hidayet de gerçekleşmeyecektir. çünkü kuran'ın sonucu olan güzel ahlak ancak melekler alemi ile girilen rezonansın sonucudur. nurani boyuta bağlanmadan yani meleki koruma altına girmeden elde edilen her türlü enerjetik açılım ise çeşit çeşit sapmalara yol açacaktır; çünkü enerjetik kapılardan, korunmasız kimselere, ancak cinni (nari, ateş yapılı, enerjetik) varlıklar akacaktır.

    not: kainatı inceleyen ilimler, aynı zamanda kuran'ı da incelemiş olurlar. zira dediğimiz gibi ikisi aynı şeydir. ancak batı bilimi kainatın enerjetik boyutunda kısılı kalmış ve nurani boyutuna ulaşamamıştır. bu durumda onlar kuran'ı suret boyutu itibariyle incelemiş olurlar. yine aynı sebeple batı medeniyeti tek gözlüdür. onların sağ gözü kördür yani melekûtu göremezler. tek gözlü olmak ise deccalın vasfıdır.

    ve son olarak, kalbimizin sıhhati için mesnevi okuyalım; okutalım.
  • "kur'an" kelimesinin olası manası:

    "genel kabule göre arapçada ful'ân veznindeki kelimelerin çoğu veya tümü süryaniceden alıntıdır. kur'ân sözcüğü süryanice kıryâna ( = keryôno) yani "kıraat" sözcüğünün arapça uyarlamasıdır. makamla okunan ilahileri içeren kitaba bu isim verilir."

    kaynak: sevan nişanyan

    tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • kainatın muhammedi nefes ile tınladığı, onu kuşatan tüm madde ve mana frekanslarını kuşatıp bürüyen ilahi musikâl.

    onun yaşamında zahire çıkmış olanlar bizim bütünümüzü kuşatmış manalardır. onun ayağına takılmış taş kainatın üzerine doğru ilerleyen meteor tehlikesi gibidir. bu tınıları şakımayan bülbül altın kafesten kurtulup çiçeklere, ağaçlara, dağlara; gerçek sahibine kavuşamaz.

    müzik tabi ki haramdır; bestesinde bu aheng yoksa,
    ve haram dahi olur; doğumdan ölüme kadar,
    gafilce alınan nefes bile.
  • 114 surenin isimlerinin türkçe karşılıkları.

    1. açılış (fatiha)
    2. öküz (bakara)
    3. imran ailesi (ali imran)
    4. kadınlar (nisa)
    5. ziyafet (maide)
    6. sığır (en'am)
    7. araf (araf)
    8. ganimetler (enfal)
    9. tevbe (tevbe)
    10. yunus (yunus)

    11. hud (hud)
    12. yusuf (yusuf)
    13. gök gürültüsü (ra'd)
    14. ibrahim (ibrahim)
    15. hicr (hicr) -- yer adı, kelime manası: taş --
    16. arı (nahl)
    17. gece seyahati (isra) -- mirac'ın ilk kısmı --
    18. mağara (kehf)
    19. meryem (meryem)
    20. ta ha (ta ha) -- harfler --

    21. peygamberler (enbiya)
    22. hac (hacc)
    23. mü'minler (mu'minun)
    24. nur (nur)
    25. hakkı batıldan ayırıcı (furkan)
    26. şairler (şuara)
    27. karınca (neml)
    28. kıssalar (kasas)
    29. örümcek (ankebut)
    30. romalılar (rum)

    31. lokman (lokman)
    32. secde (secde)
    33. hizipler (ahzab)
    34. sebe (sebe) -- yer/kabile adı --
    35. yaratıcı (fatir)
    36. ya sin (ya sin) -- harfler --
    37. saf tutanlar (saffat)
    38. sad (sad) -- harf --
    39. kalabalıklar (zumer)
    40. bağışlayan (gafir)

    41. ayrıntılı (fussilet)
    42. danışma (şura)
    43. (altın, gümüş) süsler (zuhruf)
    44. duman (duhan)
    45. diz çökme (casiye)
    46. kum tepeleri (ahkaf)
    47. muhammed (muhammed)
    48. fetih (feth)
    49. odalar (hucurat)
    50. kaf (kaf) -- harf --

    51. savuran rüzgar (zariyat)
    52. tur (tur) -- dağ ismi --
    53. yıldız (necm)
    54. ay (kamer)
    55. merhametli (rahman)
    56. olay (vakıa)
    57. demir (hadid)
    58. mücadeleci kadın (mücadile)
    59. toplanma (haşr)
    60. imtihan edilen kadın (mumtehine)

    61. saf (saff)
    62. cuma (cuma)
    63. münafıklar (münafikun)
    64. aldanış (tegabun)
    65. boşanma (talak)
    66. yasaklama (tahrim)
    67. yönetim (mulk)
    68. kalem (kalem)
    69. gerçek (hakka)
    70. yükselen yollar (mearic)

    71. nuh (nuh)
    72. cin (cinn)
    73. sarınan (muzzemmil)
    74. örtünen/gizlenen (muddessir)
    75. diriliş (kıyame)
    76. insanar (insan)
    77. gönderilenler (murselat)
    78. haber/duyuru (nebe)
    79. tutup/çekip çıkaranlar (naziat) -- meleklerin kötü insanların ruhlarını çekip çıkarmaları --
    80. surat astı (abese)

    81. sarma/dolama (tekvir)
    82. ayrılma (infitar) -- kıyamet gününde göğün ayrılması/yırtılması/parçalanması --
    83. kandıranlar (mutaffifin)
    84. yarılma (inşikak)
    85. burçlar (buruc)
    86. sabah yıldızı (tarik)
    87. yüce (a'la)
    88. kuşatan (gaşiye)
    89. tan vakti (fecr)
    90. şehir (beled)

    91. güneş (şems)
    92. gece (leyl)
    93. kuşlu vakti (duha)
    94. ferahlık (inşirah)
    95. incir (tin)
    96. kan pıhtısı (alak)
    97. güç (kadr)
    98. kanıt (beyyine)
    99. zelzele (zilzal)
    100. koşanlar (adiyat)

    101. şiddetli ses (karia)
    102. çoğalma (tekasur)
    103. zaman (asr)
    104. dedikoducu (humeze)
    105. fil (fil)
    106. kureyş (kureyş)
    107. yardımlaşma (maun)
    108. güzellikler (kevser)
    109. kafirler (kafirun)
    110. yardım (nasr)

    111. ip (tebbet)
    112. ihlas (ihlas)
    113. açılma (felak)
    114. insanlar (nas)

    not: bazı isimlerin (kast edilen) manası ihtilaflıdır.

    tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • her şeyi açıklayan bir kitap olduğu (dinen gerekli her şeyi yani...) nahl suresi 89.ayette açıkça belirtilmiştir. arapçası da budur yani ''her şeyi açıklayan kitap'' çevirisi doğru bir çeviridir.

    nahl 89.ayet: sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

    dini yalnız allah'a has kılarak, peygamberimizi dupduru ve süper ahlakıyla tanıtan bu kitaba, sadece allah'ımızın kitabına sımsıkı sarılarak yaşayın gençler.
  • okuma derinliğine göre mertebeleri olandır.

    1. mushaf: siz mushafı selüloz ve mürekkep seviyesi olarak anlayın. insanların %99.9'u ancak mushaf okuyabilir. kavanozu dışından yalamaktır bu.

    2. kuran

    3. furkan: hz. ömer gibi eğri ile doğruyu ayırt edecek akla sahip olanların okuma seviyesidir.

    4. levh-i mahfuz

    5. ümmül kitab
  • (bkz: #93538345)
  • (bkz: #93916098)
hesabın var mı? giriş yap