• simdilerde var midir bilemiyorum, lakin, cok degil, bundan 25 sene evelinde, cogu ailenin yikanmak/cimmek/dus almak gayesi ile yapmak zorunda oldugu bir hacet idi.

    soyle ki, simdilerin luks banyo tertibatinin hasil olmadigi o soguk kis gunlerinde, zamane ortaminin da getirmis oldugu sinirli sorumlu banyo donatilarinin yetersizliginden, evin annesinin soba yanan odaya kurmus oldugu geniscene bir plastik ya da metal bir legen ve su dokme kabi, lif, sabun ve benzeri araclar duzenegi ile evin fertleri bir bir banyo ihtiyacini gorurler idi. genelde, hafta sonlari, yatma vaktine yakin yapilir idi. maksat, kimse namahrem durumlardan oturu bir rahatsizlik duymasin ve isi biter bitmez yatagina gomulsun, usumesin zaruriyetine uygun davranmak idi.

    mesgaleli bir isti. zira bir yandan banyo yapmaya calismak bir yandan da etrafa su vesaire sicratmamak lazim idi. banyo keyfine de yer olmazdi bu eylemde, zira, o gun, muhtemelen, ailenin banyo gunu idi ve herkes kisa zamanda ihtiyacini gormek zorunda idi. isin en kotu tarafi sirt benzeri uzuvlarin lif vasitasi ile surtulmesi ve temizlenmesi icin aile bireylerinden birine ihtiyac duyma ani idi ki, ne kadar dis organlari gizlersen gizle bir yerden patlak verir idi.

    dusunuyorum da, hakikaten zor anlardi bi elinle adem misali poz vermek bi yandan da utanmiyormus havalari takinmak. iste bu ve bunun gibi sartlar yuzunden turkiye'deki edebiyat gelismistir, kanimca...
  • sular aşağı kızım yukarı
    sular aşağı kızım yukarı
    sular aşağı kızım yukarı...

    ah annanem..
  • pazar günüdür (bkz: hafta sonu/#6119751). parliament sinema klubunden (bkz: parliament pazar gecesi sinemasi/#1979721) hemen onceki bi zamandır. yarın okula gidileceği için, bi yanda annenin sabah binbir zorluklarla yıkadığı ütülenmeyi bekleyen çamaşırlar (bkz: #1979849), bi yanda ütü masası. kömür sobasının (bkz: kömür sobası/#6227612) üzerinde ısıtılmış sular olur. çaydanlıklar, küçük kovalar, geniş çanaklar... leğen sobanın hemen yanına koyulur. zaten salonun ortasında legende yıkanmanın amacı da budur; "çocuk üşütmesin". leğenin altında bi kaç kaç gazete (bkz: sofra altı gazetesi) serilmiştir. sular taşıpda halıyı mahfetmesin diye.

    görüldüğü gibi bu olay anne için çok riskli bi etkinlik olduğu için başta, "hayır! legenle meğenle uğraşamam ben... git banyoya çabuk... çabuk!" der. fakat kedi gibi bakıp, "ama anne çok soğuk, donarım valla" deninizmi annenin buzları çözülür, kıyamaz. ama "canımdan doydum" diye hayata isyan etmeyi de unutmaz. haklıdır aslında. bütün evin işleri, sabahtan akşama kadar uğraş dur. hakkaten anne olmak çok zor iş. en azından eskiden öyleydi. şimdi asıl anne teknoloji.

    büyük ihtimal banyodan sonra annenin elini opmek* o günlerden kalma bir gelenektir. böyle fedakar bir insanın eli öpülmez de kimin eli öpülür.

    sabahtan anne sinirlendiyse ve çok yorulduysa legenin içinde birazcık fazla sıcak sular dökülebilir, haşlanabilirsiniz. başınıza "tok!" diye yarım kiloluk zeytin yağı sabunu çarpılabilir, etleriniz burkulabilir. normaldir.
  • mavi bi leğenin içinde, bacak kadar olmak, gaz yağı kokusu, metal bir kazan, göz yakan şampuan ve gözleri yummak, saçlarımın gözlerimin önüne kadar gelmesi, annemin beni kurulayıp havluyu kafamdan alınca ceeee demesi, leğenin içinde çok simarınca popoya şaplak yemek, yıkandıktan sonra şeftali suyu içmek ve uyumaktır.
  • hatırlayınca bazı anların değerine değer katan naif aktivite.

    sobalı evler;
    kalabalık evler;
    çocuk olmak;
    odun sobası yanan banyo;
    sıcak suyun değeri;
    annenin insanı yıkaması;
    güzelim beyaz sabunlar;
    az bulunan, gıdım gıdım harcanan şampuan;
    almanyadan gelen papatyalı şampuan;
    leğende biriken sular ile şap şap yapmak;
    son durulama suyunun ayağa kalkıp faaaaşş diye başından akarken hiç bitmemesini dilemek..

    şimdi;
    duş altında şar şar sıcak su akıyor;
    su akıyor, biz duruyoruz..bu temizlenmek..

    diğeri; büyük bir keyifti be yav..
  • sultan filminde en çok güldüğüm sahnelerden birinde yer alır..

    --- spoiler ---

    mahallenin güzel dulu sultan (türkan şoray) odanın ortasında, oğlunu leğende yıkamaktadır..

    çocuk : (ağlar) öhööö öhöööö.. gözüme sabun kaçtııııııı..
    sultan : (yıkamaya devam ederken) iyidir sabun kaçması.. göze parlaklık verir..
    çocuk : yanıyo amaaaa.. öhööö öhööö..
    sultan : kıpraşmaaa, şimdi yersin çimdiği.. doğru dur bakayım..

    o sırada hatçe teyze (adile naşit) gelir.. sultan'a mahallenin çapkın ve yakışıklı delikanlısı kemal'in (bulut aras) kendisi ile evlenmek istediğini söyleyince sultan'ın devreleri yanar.. sobanın üzerinden aldığı suyu, soğuk suyla karıştırmadan kaynar kaynar çocuğun kafasından aşağı döker..

    çocuk : (can havliyle kaçarken bağırır) aaaaa allaaaaaaaaaah..
    hatçe teyze : aaa kız çocuğu haşladın ayol! allah allah!

    http://www.youtube.com/…pbvycf3rk8m&feature=related

    --- spoiler ---

    videoyu izleyip, o "allaaaaaaaaaaah" nidasını duyduktan sonra düşündüm de, bence o çocuk büyüdü ve yıllar sonra tekrar karşımıza çıktı..

    (bkz: allah diye bağıran konuk)
    (bkz: sadri yıldız)
  • 1986-1991 yılları arasında sobalı bir evde oturmuş ve sobanın başında leğende yıkanmış biri olarak güzel günlerdi be dediğim olay.
  • o leğen yırtıldığında dikilir, çamaşır asarken kullanılır annelerimiz tarafından. ayrıca kesinlikle yaşanması gereken bir nostalji olduğunu düşünüyorum.
  • hayal meyal bunu bizim evin salonunda yaptığımı hatırlıyorum. çok küçüktüm ve leğen maviydi. yaşasın 80 'ler kuşağı.
hesabın var mı? giriş yap