• yeni yaşının huzur ve mutluluk getirmesini yürekten dilediğim badim.
  • yazımı ve okunuşunu genel olarak herkesin mefta diye bildiği kelime.
  • bilinmez bir diyara yelken açmış bir yolcudur. onu bu yolculuğuna uğurlamak, geride kalanların görevidir. bu konuda (bkz: kefen parası/@derinsular)

    mevta kişi bu yolculuğuna çıkarılana dek, geride kalanlara acıma ve hüzün hissi hakimdir. bu durum, mevtayı hiç tanımayanlar tarafından dahi bir parça hissedilir. ancak defin işlemi tamamlanınca işler değişir. zira mevta defnedildikten sonra, artık ölmüş bulunan bir insandan ziyade, ehl-i kubura karışmış bir kimse olarak algılanır. bu nedenle de, acıma ve hüzün hissi, yerini ürküntü ve korkuya bırakır. örneğin, hasta yatağında ya da trafik kazası sonucunda asfaltın üzerinde cansız yatmakta olan birinden pek kimse korkmaz. ama gece vakti mezarlıktan geçme düşüncesi ürperti vericidir.

    aynı şekilde, ölmüş bir kimsenin mezarından kalkması da korku vericidir. bu durum bütün kültürlerde aynıdır - ki bu da, ölüm ötesi ile ilgili korkuların inşa edilmiş (bkz: social constructivism/@derinsular) olmaktan ziyade, insana özgü (bkz: primordial) olduğu anlamına gelir. zira hemen her insanın, mezardan değil yabancı biri, öz babası bile kalkıp gelse ödü patlar. (bkz: hortlamak/@derinsular) bu korkunun nedeni, ölüm ötesinin insan için bilinmez olmasındır - ki konunun can alıcı noktası da zaten budur. şöyle ki, hasta yatağında cansız yatan biri, olayın tazeliği nedeniyle, psikolojik anlamda halen bizden biridir. çünkü beş dakika sonra bizim de başımıza gelebilecek olan bir şey yaşamıştır. işin bu kısmında herhangi bir bilinmezlik yoktur. ama aradan zaman geçince, bu kişi zihinlerde "öbür diyara ait" bir kimse olarak kategorize edilir ve böylelikle o bilinmezliğin "bir parçası" olur. dolayısıyla da, geride kalanlar, bu kimseden, tıpkı o bilinmezlikten korktukları gibi korkarlar.

    the ring filmindeki küçük kız, bu konuya iyi bir örnek olabilir. filmdeki ilgili video kasetinde hayattaki halini gördüğümüz bu sevimli küçük kız, ölüm sonrasından geri gelirken korkunç bir hal almış şekilde tasvir edilir. hele serinin ilk filminin son sahnesinde o büyük plazma ekrandan bir çıkışı vardır ki, insanın aklını alır.

    tema:
    (bkz: islam dinine göre defin işlemi/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam/@derinsular)
  • ölü, ölmüş kimse. mefta'nın tdk'ye göre doğru yazılmışı.
  • arapça kökenli ve ölmek/öldü sözcüğünden gelen mat* ile özdeş/akraba sözcük.
    bu durumda mevt ölüm mü oluyor? matador ise boğa öldüren olarak mat/mevt ile ilintili.

    (bkz: üzküru mevtaküm bi'l-hayr)
    (bkz: ba'sü ba'de'l-mevt)
  • kimseye "doktor dövün" falan dememiş yazardır. sırf doktor olduğu için kendini muhatabından akıllı zanneden ve utanmadan bunu dile getiren fakat hoşuna gitmeyen bir fikir olunca tek bir argüman üretemeden ana avrat küfürler ve iş yeri basma temalı tehditler savuran okuduğunu anlamaktan aciz bir zavallı yüzünden bugün işe gidememiştir.

    hayatı boyunca doktor olmayı aklının ucundan bile geçirmediği gibi, yurt dışında veya özel muayene ve polikliniklerde karşılaştığı doktor olduğu için kendini muhatabından üstün görmeyen güzel insanlarla da hiçbir derdi yoktur.

    söz konusu entry'sinde bahsettiği o doktorun da büyük ihtimalle durup dururken yumruk yemediği, zira devlet hastanesinde karşılaştığı doktorlar ve personellerin hemen hepsinin adeta dayak istercesine hareket ve tavırlar içinde bulunduğu ve dayak istersen cahil biri ağzına burnuna kapıcı tekmesini, emmi sümsüğünü yapıştırdığında şaşırmaman gerektiğidir.

    burada tabii ki dayağı övmeye çalışmıyor veya yapılması gereken olarak göstermiyorum. bir tespit yapmışım ve hatanı anla diye sana anlatmışım. bu hatayı yaparsan dayağı yersin demişim. bu da benim hoşuma gider çünkü hak ediyorsun demişim. bu benim ruh hastası olduğumdan değil sen layığını bulduğun için yaşanan bir durum. fakat nerede yurdum doktorunda bunu anlayacak kapasite. anca bana ana avrat küfür edip iş yerimi basmakla tehdit etsin.

    evet gerçekten bir hekimden akıllı olduğumu düşünüyorum çünkü tartışmayı bile bilmeyen muhatabıma bakınca görüyorum ki hekim olmanın akıllı olmakla bir alakası yok. benim bazıları gibi aylık binlerce lira dökülen sigortalı hukuk bürom ve saygıdeğer avukat grubum yok fakat muhatabımın işlediği suçlar öyle bariz ki avukata bile gerek yok tck 106 ve 216'dan cezayı yemesi için. hadi bakalım ne olacak.

    yine de barodan bir avukat talep edeceğim. özel mesaj yoluyla yediğim küfürler ve alenen aldığım tehditlerden doğan maddi manevi tazminat davası hakkımı kullanmam için yardımcı olabilecek hukukçu arkadaşlar da yeşillendirirse sevinirim.
  • meyyit (ölü, ölmüş) kelimesinin çoğuludur (ölüler)

    mevt (ölüm)
    lâyemut (ölmez, ölümsüz)
    şâh mât (kral öldü)
  • (bkz: mute)
hesabın var mı? giriş yap