• konferans için geldiğim ve sele, yıkıma terkedilişine rağmen hala dünyanın en güzel, en heyecan verici ve ilginç yerlerinden biri olmayı başardığını mutlulukla gördüğüm, abd içinde mutlaka görülmesi gereken iki üç yerden biri. jazz müziğini pek sevmediğim halde bana jazz'ı sevdiren, kahvaltıda, öğleyin, akşam, gece, gündüz şehrin dört bir yanında her biri birbirinden muhteşem müzisyenleri canlı olarak sokaklarda barlarda dinlerken burasının abd olmadığını, olamayacağını düşünürsünüz. her şey oldukça serbesttir, sokaklarda içki içilebilir, hatta dünyada bir yerlerde hala kapalı mekanlarda sigara ve benzeri ürünün rahatlıkla tüketildiğini görmek şaşırtıcıdır. yemekler de yine abd'de pek rastlayamayacağınız kadar çeşitli, zengin, lezzetli ve bol kepçedir. sokaklarda şehrin yerlileri sizi görünce merhaba der, muhabbet açar. amerika'nın geri kalanı için fazla kategori dışı, fazla özgürlükçü, fazla eğlenceli ve fazla günahkar kaçtığı için katrina kasırgası sonrası uzun süre hiç müdahale edilmemesine ve şehrin sel sularına terk edilmesine şaşmamak gerekir. birçok muhafazakar amerikalı'ya göre onların yapamadığını tanrı'nın eli katrina kasırgasıyla gerçekleştirmiştir. aynı muhafazakarlar 11 eylül'ün de içinde milyonlarca eşcinsel ve yahudi barındıran gühakar new york şehrine tanrı'nın gazabı olduğuna inanmaktadır. yine de her şeye rağmen new orleans'ın hala direndiğini görmek mutluluk vericiydi. şehirden ayrılacağımız gün sokakta siyahlar giyinmiş neşeli bir bandonun müziğiyle dans eden bir kalabalıkla karşılaştığımızda giderayak şehrin bize yine bir sürpriz yaptığını, bir festivale denk geldiğimizi düşünmüştük. ama çok geçmeden bunun ünlü bir jazz müzisyeninin cenazesi olduğunu öğrendik. new orleans'ın ölüsü bile dansıyla, müziğiyle, kaybetmediği neşesiyle bu şehri yıkılmış, yerle bir olmuş olarak görmek isteyenleri titretmeye yeter diye geçirdik içimizden. ve bir gün mutlaka geri dönmek üzere new orleans'tan ayrıldık.
  • zamanında hustler isimli bir stripclub'a gittiğim, aldatılmışlığın acısıyla ordaki caz barlarda körkütük sarhoş still got the blues şarkısını tam yerindeyim tripleriyle zenci blues'culardan isteyip de we have the blues gibi tuhaf bir cevap aldığım ve şarkıyı para vermeme rağmen çaldıramadığım (orda da para çok önemli) street car dedikleri tarihi tramvayları olan, tropik kuşların uçtuğu sürekli sıcak, genelde siyahi nüfusun tavan yapmış olduğu ve sizin koca bir tramvayda tek beyaz olarak kalabildiğiniz. suç oranı oldukça yüksek olan, loyola ve tulane gibi iki güzide üniversiteye ev sahipliği yapan, big easy olarak lakaplandırılan, kızların mardi gras zamanlarında saçma sapan boncuk kolyelerden daha çok toplayabilmek için flashing denilen türkçeye en kibar haliyle sellektör olarak çevirilebilecek göz alıcı aktiviteyi yaptığı ayrıca audubon hayvanat bahçesine de ev sahipliği yapan, mezarlıklarda para vererek korku turu atabileceğiniz, buharlı gemilerle mississippi nehrinde gezebileceğiniz güneye yolunuz düşerse görmeniz gereken yer. dilencilere ve meşhur dolandırıcılara dikkat etmeniz gerekir anında çarparlar adamı saçma sapan iddialara girerek:

    melon şapkalı zenci yaklaşır ve i bet i can tell you on where you got your shoes der sizde nerden bilecek canım diye 5 dolarına iddiaya girersiniz. cevap gelir: on your feet

    şehir zamanında fransızlardan satın alınmış olduğu için halen fransız kültürünün etkisindedir, amerika sınırları içerisinde avrupa kültürü ve tarihinden etkilenen yer fazla olmadığı için de çok kıymetlidir burası. fransız kafeleri vardır çok güzel. sahafları vardır french quarter'da.
  • jazz'ın sokak hali.
  • bu sehri begenmeyenlerin gezgin ruhlarini kaybettiklerini dusunuyorum. bir ruhu, karakteri olan abd sehirlerinden biri. suc orani yuksektir fakat almaniz gereken onlemler tipik bir guneydogu asya sehrini ziyaret ederken almaniz gerekenlerden fazla degildir.

    guzeldir new orleans.
  • cakirkeyif bi sekilde frenchmen st.'e girilir..
    muzik guzeldir, insanlar guzeldir, siz guzelsinizdir, bikac saat once tanismis olmaniza ragmen asik olmaya basladiginizin gulumsemesi cok guzeldir..
    hayat bazen guzeldir..
  • katrina new orleans'a ne yaptıysa deprem de van'a onu yaptı. bkz. kentleşmenin değişen parametreleri.
  • açık mı bilmem ama gidersem bir gün "house of the rising sun" ziyaretimi yapacam... çok merak ediyorum lan !!!
  • ankara bahçelievler 3. caddede bir cafemsi. personeli ve yaklaşımı hoş, fiyatlar makul. geç saatlere kadar oturulup sohbet edilebilecek güzel bir mekan.
hesabın var mı? giriş yap