• 30lar kulubu ne uye olmak icin icinde bulunulmasi gereken yaslar kümesi.
  • özellikle ülkemizde doksanların ilk yarısına kadar futbolcuların profesyonel futbolu bırakma yaşlari idi bu yaşlar.

    lakin roger milla, mirko votava, lothar matthaeus, donato gama da silva, mauro silva gibi oyuncuların emsal teşkil etmesi dolayısı ile yabancı meslekdaşları kadar olmasa da yine de mehmet özdilek ve bülent korkmaz gibi futbolcuların bırakma yaşını biraz daha yükselttiklerini görüyoruz. ama biz rekoru hakan şükür den bekliyoruz. nasılsa milli takıma da almıyorlar. 41 yaşına kadar oynar inşallah. (bkz: 41 kere maşallah) tabi g.saraylı arkadaşlarımıza sabır ve sağlık dileyerekten.

    bu yaşın amatör futbola etkisi ise eskiden koşuyolunuza derin paslar atan halı saha arkadaşlarınızın artık sizi görmezden gelip bu servisi artık 20 lik tazelere yapması ile tecelli eder.

    ilk zamanlar "noluyoz lan" diyerekten mızıkçılık yapılsa da zamanla olay kanıksanır. öyle ki işi dalgaya vurursunuz artık.
    misal es kaza sağ açık mevkine oğuz çetin klasında uzatılan topa mundar gözüyle bakıp koşmadığınız gibi "olm yaşlıyım ben o kadar koşamam" diyerekten haleti ruhiyenizle bir güzel eğlenir ve eğlendirirsiniz.

    yine artık mahallelerimizde ender görülen boş arsalardan ya da asfaltta top tepen veletlerden sekip önünüze gelen topu "amca amca top" diyerek ister sizden geleceğin bu yıldız adayları. (bkz: rıdvan dilmen)

    öte yandan hafızanız biraz iyi ise hiç unutmam ile başlayan keyifli nostaljiler yapmanıza da olanak sağlar bu yaşlar.
  • baslangici oldukca sancili olan yaslardir;

    universite bitmis, is sahibi olunmus, kucukken kurulan tatli duslerin bir kismi gerceklestirilmis, bir kisminin da sanildigi kadar tatli olmadigi farkina varilmis ve yeni dusler edinilmenin zamani gelmistir.

    gecmise baktiginizda, ne istediginizi bilmez hiperaktif ve de maymun istahli kosturmalariniz durulmus, ne istediginizi hala bilmezken, ne istemediginiz kesinlesmistir.

    ve simdi 30'larin basindasinizdir. hayat tecrubeniz, is tecrubeniz yerli yerine biraz olsun oturmus, yeni dusler, hedefler belirlemenin zamani gelmistir.

    birlikte oldugunuz insanla tamam mi devam mi kararlari, is degistirme planlari, maddi olgunluga biraz olsun erisip keyiflerin yerine oturdugu, zevk icin bilerek, tad alarak planlarin yapildigi, mekanlarin olustugu, zevk anlayisinin kemislesmeye basladigi guzel zamanlardir.

    cogu zaman bir donum noktasidir 30'lu yaslarin basi. neye,nasil devam edeceginizin, hayatinizin iyisi ile kotusuyle kontrolunu elinize aldiginiz, gercekten hayati yasamaya basladiginzi yaslardir.

    bir kadin icin ise cizgilerin artik yavas yavas oturdugu, olgun heyecanlarin yasandigi, artik kadin olundugu, kadina en cok yakisan yaslardir. bedenini, ruhunu, zihnine daha bir dost olup, kendi ile daha bir baristigi.

    bir erkek icin hevesini, alip doydugu, daha kaliteli zevkler edinip, ceki duzen verdigi, toyluk yaslarinin gectigi, en cekici oldugu yaslardir.
  • (bkz: 68 kusagi)
  • içinde bulunmama bir hafta kalmış yaşlardır.
  • 20 li yaşlardan hemen önce koskoca adam ya da kadın tanımının karşısında dururken 25 yaştan sonra nasıl geldiği anlaşılmayan yaşlardır.
    (bkz: ne olacağım ben)
    (bkz: derhal bir şey yapmalı)
  • otuz ile baslayan ve erkeklerde 9 yıl suren zaman araligidir. bu aralik 30 yasindan 39 yasina kadar surmektedir.
    ancak,bayanlarda 30 yasindan baslayip 49 ve hatta 50 li yaslarin ortalarina kadar surdugu gorulmektedir.
  • yavas yavas, ozellikle 21. yuzyil icinde beraberinde getirdigi panik ve stres endeksi dusen, olumsuzlugunu kirkli yaslara transfer eden, yani bir akima "stresi erteleyerek" mutlu yasayabileceginiz yaslar silsilesi. (zaten mumkunse olene kadar stresi ertelemeli ama..) buna mukabil, aile kurmus, duzenini oturtmak isteyen arkadaslarimin pek zevk alarak yasayamadiklarini, tam hakkini veremediklerini dusundugum, aslinda hem olgun hem de enerjik olacaginiz belki de son firsatlar.

    bir bakima ne yapmak istiyorsak yapmamiz icin, girismek icin son firsat son uyari. sonra insan urkermis gibi geliyor buyuk atilimlar yapmaya. fakat bir yandan da filmler, hep 45-50'sinden sonra cesaret edip hayatini kokunden degistirenlerin maceralari ile dolu. e tabi, 30'lardaki normal, film konusu olmazdi.

    kotumser gibi gozukebilir ama, kirkli yaslara gecis donemi olarak da algilamali, insan kendini bu sayede psikolojik olarak hazir hisseder. zaten 25, 23ler icin, 30 25ler icin, 35 de 30 lar icin bir sonraki devreye kopru vazifesi gorur. aslinda hepsinin, her yas doneminin ideal amaci biraz birbirine benzemektir. hep hevesli isek, hayat boyu hevesli, hep huzurlu isek hayat boyu huzurlu.. daha genc yastaki insanlarin daha ilerki yaslara heves etmeleri, o yaslarini planlamalari, bu kopruyu kurmalarini daha rahat bir hale getirecektir, iyidir yani. ve bence, insanin genclikte cok cilgin olup sonradan durulmasi hazin bir durumdur.

    ilk bakista "senin kafanla cok cabuk yaslanirim ohooo" denilebilir yukardaki sozlerime bakarak. ama bence bu mutedil gecis prensibi, sert kayalara carpmaktan insani onleyecegi icin, uzun vadede yaslanmayi ya da yaslanmanin etkisini azaltacaktir. klasiktir, cok guzel bir insan gencligini hep cok guzel kalacam diye dusunerek gecirir. fakat aniden yaslanma onu vurur, bunun ornekleri coktur, ayna karsisinda hergun bunalim gecirir, eski resimlerine bakar aglar vs (babaannemde gormustum bunu). bu yaslanma etkisi, genel olarak guzel insanlarda daha fazla gorulur, cunku guzel-cirkin ikilemini daha cetin yasarlar. ama bu tip yaslanmaya bagli "zitlasma"lar (yasli-genc, guzel-cirkin) eminim herkesi vuruyor bir sekilde. bazi seyleri onceden kabul etmek, olecegimizi ya da yaslanacagimizi, bizi hem huzurlu kilar hem de yapacaklarimizi dogru planlamamizi saglar. yaslanma, zaten "yas alma"dir. atari oyununda puan toplamak gibi.

    ha ya cilginliklar diyeceksiniz? ben planli yasamayi cok severim demedim ama.. ona da yer var.
  • içinde pişmanlıktan çok farkındalıkların yüzüstüne çıktığı yaşlardır... 20li yaşlar, ki en güzeli diye bilip yaşanmışken, bir de bakarsın ki birçok şeyi görmeden, önemsemeden ve üzerinde durmadan yaşamış geçmişiz. elimizin tersiyle ittiğimiz, aslında anlam katıcı birçok hayat malzemesi yanımızdan kayıp gitmiş ve biz tutamamışız... ama bu pişmanlık değil ders getirir 30lu yaşlarda. çünkü bu yaşlara gelmiş bir fert pişmanlığın hiçbirşey kazandırmayacağını bilmiş ve en sert öğretmeninden, hayatın ta kendisinden öğrenmiştir. ve şimdi alınan bütün dersler toplanıp sınavlara hazırlanma vaktidir ki, amaç en yüksek notla mezun olabilmektir. herşeyin kıymeti bilinir, her nefes alışın aslında ne kadar da değerli olduğu öğrenilir. en önemlisi de, onca düşüşten sonra oluşan kabuk bağlamış yaralarımız, kesilip atılmış kangrenli hayat parçalarımız vardır elimizin zarar hanesinde gibi görünen... işte bu hanenin bile, üzerine ahlar yakılması gereken değil yeni düşüşleri yumuşatması olduğunu anlar yetişkin. en önemlisi de budur işte.
  • geçmiste yapilanlarin, gelecekte yapilacaklarin teminati olmadigini anlamaya yarayan yaslardir.

    nitekim, geçmiste ne kadar is karistirilmis, ne kadar cevizler kirilmis, ne kadar çamlar devrilmisse; otuzlu yasa gelen akilli adam, sapkasini önüne koyar, bir oturur, düsünür. ve "tamam yahu. artik bu kadar yeterdir. simdi meselelere bir de su açidan ve bu açidan bakmak zamanidir" der.

    hayatinin özetini çikarir, önemli yerlerin altini çizer, notlar alir, gereksiz taramalardan kaçinir, elemeler yapar. böyle güzelce rahatlar, aklni basina devsirir, sakinlesir, olgunlasir, aman da aman bir sey olur...
    hala gençtir ama akli basindadir.
    hala zipirdir ama ayaklari yere basiyordur.
    hala enerjiktir ama enerjisini daha faydali alanlarda harcar.
    hala çok zamani vardir ama zamanin degerini yeni anlamistir.
    hala süperlidir ama bunun farkina yeni varmistir.

    ne güzeldir.
hesabın var mı? giriş yap