• bir putperec olarak objektif olamasam da başucu eserleri arasında yer alabilecek lezzette bir georges perec şaheseri.
    karakter öylesine özgün ki hem hepimiz olmayı başarabilmiş, hem de varolamayacak kadar anti kahramanlığı omuzlamıştır. bu kez değişik bir üslup takınarak, fütursuzca bizimle sohbet etmekte üstad. ve yine, yine, yine alt alta sıraladıklarıyla beni mıhlamayı başarmıştır.

    dengesizin tekiydi
    kimi gün oluyor varoluştan bıkkınlık duyuyordu
    kafasına bir kurşun sıkmak istiyordu
    daha iyisi, suya atmak istiyordu kendisini
    varoluştan bıkkınlık duyuyordu
    suya atmak istiyordu kendisini kimi günler
    kafasına bir kurşun sıkmak istiyordu
    dengesizin tekiydi
    artık, her şeyi bir defada bitirmek daha iyiydi
    dehşetli umutsuzdu inanılmazdı kuyu gibiydi
    kör karanlık bir kuyu
    brrr
    yaşamaktan usanmış, canına tak etmişti
    (neye yarardı yaşamak)
    korkuyordu bu normal değildi
    dengesizin tekiydi
    suya atmak istiyordu kendisini.
  • 1966'da, tıpkı zamanında sartre ve camus gibi savaşı lanetleyen bir tarzda ama ciddi bir üslupla değil, ironiyle, hicivle fransa'nın cezayir işgalini sarakaya alan savaş-karşıtı bir roman. gerçi roman da denemez ya, (bkz: kayboluş /@hanging rock) gibi bir anti-roman'dır. savaşla ilgili mitolojiyi, destansı şiir geleneğini alaya alarak yapısökümüne uğratırken aynı zamanda fransız düzyazısına da savaş açan bir kitaptır. pastişlerle ilerleyerek misal odysseia'yı, epik şiirleri, klasik ağdalı fransız roman geleneğini de sorunsallaştırır.
  • müşakele ve iham ve tevriye manyağı olmak isteyenler için özel dikilmiş, ahenkli tekrarlarla delik deşik edilmiş fermuarı bozuk haki pantolon; üstelik, aptala anlatır gibi anlatırken kendini akıllı sanma gafletine düşmeden. mutlaka giyinmeyin.

    nezih kışlaların civarında..
  • çevirmen bir şekilde bu hikayeyi yeniden türkçe yazmış gibi. bu açıdan belki bunu (kitabı yani) orijinal adıyla değil türkçe adıyla anmak daha doğru burada (bu sözlükte ve belki ülke olarak burada tabi) .

    edit: hemen orijinal diline evrilmiş başlıh. lan mı? canın sağolsun.
  • gözü yormayan dil oyunlarıyla, ironinin iştahını kolayca sindirebilecek süreçlerden askerliği ele almasıyla başarılı bir georges perec eseri. şöyle ki adı karamanlis, karafis, karabaş, karafol mu olduğu pek hatırlanmayan; ancak karabişiy olduğundan emin olunan bir asker vardır. bu karavan isimli arkadaşımız çavuş henri pollak'tan yaklaşan cezayir savaşına gitmesini engelleyecek bir şey yapmasını istemektedir; anlaşılabilir tabirle -hava değişimi, çürük vs.- gibi. henri konuyu arkadaşlarına açar, çekinseler de bu konuda henri'nin arkadaşına destek olacaklardır. genç asker bu saatten sonra; sakatlık ve deliler hastanesi yollarından birine sapacaktır. taşıdığı anti militarist kimlikle birlikte ayrıca dikkatimi çeken şu pasajı barındırır içinde: *savaşa cezayir'e giden fransız askerlerinin, yanlarına camus kitapları aldığı vurgulanır. bir cezayirli olan camus, orada yaşanan insan hakları ihlallerini görmezden gelmekle suçlanmıştır. ki bunu hatırlatan perec gibi bir yazar olunca da tesadüf olmayacağını biliyoruz. şiddetli yüz asılmalarına iyi geldiğini duydum. tüm putperecliğime ilave edilen güvenilir bir tohum oldu sanki.

    ilginç bir şey de şu ki bu kitabı okuduğum esnada ben de hava değişiminden muzdarip bir erdim.
  • perec saçmaladıkça sempatikleşilmiş mi? yoo, perec sempatik bir iskelet; onun üzerinden saçmalanmış bütün kara parçalarında. ve dahil afrika pekala. mezarında ters dönmenin frengi karşılığı var mıdır? oh bırakalım ahlakçılığı, aylaklığı, sayıklamaları. 'şeytan arabasına' biniverende vicdani redçi (sanki?) novella: eminim ki ordumuz tarafından her askeri ocağa, er gazinosuna tavsiye edilesiye!
  • anlatıcının (ve grubunun) içip içip olayları kafa iyiyken aktarıyormuşlar hissi veren kitap.

    ana karakterin ismini bir türlü öğrenmez, bilemez, tam söyleyemezler. zaten önemli olan da o karakter değildir. bir türlü ismindeki fikre konu bağlanamaz, döner durur.

    başında yer alan "çok sayıda harp akademisinin ödülüyle onurlandırılmış olan kişi dostlarına nasıl yardım etmeli kitabının yazarından, en iyi yazarlardan alınma dizelerle bezenmiş destansı düzyazı anlatı" notu ise tam bir ironidir: kitap anti-militarist bir tutumdadır ve kesinlikle destansı degildir. güzel bir post-modern kitaptır.

    yazar/anlatıcı hep okurla muhabbete girer.
    33. sayfada bu kitap ne anlatıyor diye soranlar icin bir özet bölümü yer alırken, 72. sayfada kışlanın bahçesinde görünen şeyin ne olduğunu sorar ve yanıta karşılı "tabii ki hayır şapşallık yapmayın" der.

    sonuçta arkasında dediği gibi "sinsi bir gülüştür".
  • tüm putperecliğimle okuduğum perec'in en delimsirek metni. yere göğe sığmayacak sinsi kahkahalar içün, esbab-ı mucibesi belirsiz sarhoşluklar adına!

    bahçedeki gidonları kromajlı pırpır da neyin nesi?

    cemal yardımcı, normal bir metin çevirmiş midir acep?
  • hahaha. kitap bitince tekrar başlıyor. okumaya, 81. sayfasındaki index'i okuyarak başlayanların hayatı değişiyor. şimdi bütün söz sanatlarını tek tek sözlüğe girmek farz oldu. bu entiriyi bir spoiler ibaresi olarak da okuyabilirsiniz. hinanılmaz
hesabın var mı? giriş yap