• türk müziğindeki en yaşlı makamlardan biridir segah. bu zamana kadar ulaşması önemli. hicaz, rast, uşşak, muhayyer de yaşlı makamlardır. 900 senedir kullanılıyorlar. segah "üçüncü hane" anlamına gelir farsçada. biri daha yazmış bunu. niye öyle deniyor peki? rast makamı ana dizi olarak kabul edilirdi. hatırlayalım rast makamını oluşturan sesleri: bir; sol (rast), iki; la (dügah) ve üç si 1 koma bemol yani segah. ana dizinin "üçüncü hanesi" demek yani. şimdi segah makamını oluşturan sesleri yazayım:

    segah -------- si 1 koma bemol
    çargah------- do
    neva --------- re
    dik hisar---- mi 1 koma bemol
    eviç---------- fa diyez
    gerdaniye-- sol
    dik acem --- la diyez
    tiz segah--- si 1 koma bemol

    şimdi adet olduğu üzere bir örnek eser belirleyelim. segah üzerine konuştuğumuza göre illa ki buharizade mustafa ıtri'nin segah tekbir'ini tetkik edeceğiz. slogan gibi bir eserdir. bir solukta söylenir fakat tüm hikayeyi özetler. notasını da iliştireyim şuraya.

    "allah-ü ekber allah-ü ekber" yani segah - çargah, segah - çargah. bu iki notadan çıkarılacak ders nedir makamın seyriyle alakalı?
    • segah makamı seyrine segah perdesinden başlanır. segah perdesi aynı zamanda makamın durak sesidir. (başka perdeden başlanmaz manası çıkmasın buradan. en sık kullanılan açılış hamlesi budur olarak okuyun siz bunu. ıtrilerin tercihi.)

    sonra "la ilahe illallah" geliyor. "la" kısmı makamın seyriyle ilgili en kritik tüyoyu veriyor. kürdi perdesi yani si bemol seslendiriliyor. bu perde makamın yeden sesi'dir. pek az makamda yeden sesi segahtaki kadar önemlidir. yeri gelmişken yeden ne demektir azıcık anlatayım. sözlükte yeden başlığı altında verilen bilgiler tastamam doğru ancak yeterince açıklayıcı değil. mesela bir yazar demiş ki:

    "tonikten yarım ses/minör ikili inince elde edilen ses"
    -peki tonik ne?

    "diyatonik dizilerde ''durak'' tan sonra yani 1.ya da 8. basamaktan önce gelen basamak yürüyücü bir işlev yüklenip, durağa dönme, durağa ulaşma isteği uyandırmaktadır. işte bu işlevinden dolayı 7. basamağa (ve oktavlarına )''yeden '' denir."
    -harika bir tanım, tek kusur yok ancak diyatonik diziler ne?

    bu yazarların hitap ettiği kitle müzik jargonuna hakim kimseler olmalı. yoksa bu izahlarla doymazlar. efendim diyatonik dizi nedir? biraz etimoloji. "dia" ön eki "boyunca", "büsbütün", "vasıtasıyla" , "hakkında" gibi bir mana veriyor kelimeye. diaspora mesela. spor saçılma anlamına geliyor. dia+spor da "saçılma hakkında" anlamında. yakamoz ya da. diakamos; dia+kamos = "içinden yanma". diyalog kelimesindeki di de latincede 2 anlamına gelen di değil yani. bu faslı uzatmamın sebebi neler bildiğimi göstermek değil. diatonik kelimesinin anlamını aklınıza kazımak. neymiş diatonik o zaman? "tona dayalı, ton hakkında". peki kromatik dizi ne oluyor öyleyse? "renklerden oluşan dizi" anlamına geliyor. niçin bu dizi için bu kelime uygun görülmüş bilmiyorum. kast edilen gamı oluşturan yapıtaşlar. kromatik dizi deyince art arda dizilmiş 12 tane yarım ses anlamalıyız: do - do# - re - re# - mi - fa... diyatonik dizi de "do - re -mi - fa - sol - la - si - do" mesela. öyleyse makamların tümüne diyatonik diyebiliriz. çünkü tona dayalıdırlar. şimdi de yedene geliyorum.

    yeden sese uluslararası terminolojide leading tone veya subtonic denir. do majör gamı üzerinden, gamı oluşturan seslere hangi isimler verildiğine bakalım:

    do - tonic
    re - supertonic
    mi - mediant
    fa - subdominant
    sol - dominant
    la - submediant
    si - leading tone*
    do - octave

    yukarıdaki bir majör gam. dolayısıyla 7. sesi yani si, 8. sesten yani do'dan yarım ses pesttedir. buna leading tone denir. ama bu la minör gamı olsaydı 7. ses (sol) 8. sesten (la) 1 tam ses pest olacaktı. işte buna da subtonic denir. makam müziğindeki adı da yedendir. yeden sesinde durmak mıknatısı demire yaklaştırmak gibi bir şeydir. mıknatıs bir yerde titrer, demir yongaları başka yerde titrer. yongalar mıknatısa yapışmak için müthiş bir arzu duyar. yeden ses de durağa varmak için duyar aynı aruzu.
    "la ilahe illallah" kısmındaki "la" hecesinde duyduğumuz ses makamın yeden sesi yani kürdi perdesi (si bemol) dir ve devamında hemen durak sese (segah) yapışıverir: "i-la" hecesinde segah perdesini duyarsın. buradan çıkarılacak dersi yazalım:
    • segah makamı seyrinde segah ve çargah dolaylarında gezindikten sonra kürdiye düşmek makbul yollardan biridir. bu düşüşte tekinsizliği hissettirir ve tadında bırakırsın. bunun yolu da tekrar segaha varmaktır.

    sonra yoluna devam eder; "..he-il-lal-lah" yani çargah (do) - neva (re) - çargah (do) - segah (si 1 koma bemol)buradan da bir ders çıkaralım:
    •makamın güçlüsü yani neva perdesi (re) seyrin ilerleyişinde asılıp kalmak için iyi bir daldır. asma kalış diyorlar buna makam müziği jargonunda. asma kalışlar makamın seyrini zenginleştirmek için gidilecek yolları düşünme yeri gibidirler.

    "hu-al-la-hü ek-ber" ileneva(re) 'dan dügah perdesine (la) varılır. bakınız bu kısa melodinin yarısını biraz geçtik ve sadece 2,5 seslik daracık bir alanda gitti geldi müzik. en tizde nevaya (re) en pestte ise dügaha (la) değin uzandı. peki dügah nereden çıktı? makamı oluşturan sesler içerisinde yoktu. işte şimdi makam müziği karmaşıklaşmaya başlıyor. karmaşayı çözmenin en iyi yolu ilk düğümü bulmaktır. dügah (la) burada bizim ilk düğümümüz. yazının başında segah makamını oluşturan sesleri yazarken en pestte segahı koydum. ıtri ise ezginin hemen başında kürdi perdesine inerek makamın peste doğru genişleyeceğini sezdirdi.
    "makamın peste / tize doğru genişlemesi"
    bu lafı aklınızda tutun. makam seyri üzerine konuşurken çok duyacaksınız. makam peste doğru genişledi yani segah perdesinden (si 1 koma bemol) hatta kürdi perdesinden (si bemol) bile peste doğru düşüyor. dügaha (la) varıyor. rast makamı hakkında uzun uzun yazmıştım. hangi seslerden oluşuyordu?
    rast (sol) - dügah (la) - segah (si 1 koma bemol) - çargah (do) - neva (re) - hisar (mi 1 koma bemol) - eviç (fa diyez) - gerdaniye (sol)
    öyleyse ıtri la ya düşerek (dügah perdesi) "yerinde rast" yürüyerek düşmüş oluyor: re (neva)- do (çargah) - si 1 koma bemol (segah)- la (dügah). bir de rast perdesine (sol) değseydi rast beşlisini bir uçtan bir uca yürümüş olacaktı.
    yani:
    •segah makamı peste genişlerken "yerinde rast beşlisi" ile genişler.

    elbette bu tek alternatif değildir. fakat şimdilik biz en sık kullanılanları konuşalım. hatta yeri gelmişken segah tize doğru nasıl genişler onu da konuşalım. onu da yine ıtri'nin bir segah eseri üzerinden yapalım: tut-i mucize guyem. burada notası var. şarkı meşhur. herkes biliyordur sanırım. barış manço bile söyledi. "ah ehli dildir diyemem sinesi saf olmayana" kısmını tetkik edeceğiz. "di - ye - mem" kısmında fa'yı diyez değil (eviç) bekar (yani acem perdesi) basıyor. oysa makamda fa bekar yoktu. işte segah makamı tizde en sık böyle genişler. nasıl genişlermiş yani? segah perdesinde (si 1 koma bemol) başlar, kürdi (la diyez) ve çargah (do) arasında dolanır, neva perdesinde (re) asılı kalır sonra eviç (fa diyez) ve hatta gerdaniye perdesine (sol) kadar tırmanır ve düşerken eviç yerine acem (fa naturel) basarak genişlermiş. buradan çıkarılacak dersi de yazalım:
    •segah makamı tizde genişlerken "nevada buselik" yapar. bu "nevada buselik" kalıbına şimdilik takılmayın. yukarıdaki tarife uyduğunuzda "nevada buselik" yapmış olursunuz zaten. buselik hakkında konuşurken buna tekrar dönerim.

    artık yazıyı bitirelim. yarım bıraktığım işi tamamlayım. segah tekbir'i konuşuyordum. pestte genişleme kısmını analiz ederken yine ıtri'nin bir eseri olan tut-i mucize guyem'i örnek vererek tizde genişlemeden bahis açtım. yine segah tekbir'e dönüyorum. segah makamı seyrinin nasıl sonlandığına bakalım:
    "allah-ü ekber velillahi'l hamd" - yani neva (re) - hisar (mi 1 koma bemol) - eviç (fa diyez) diye tırmanır ve hisar (mi) - neva (re) - çargah (do) - segah (si 1 koma bemol) diye düşerek son adımı durak sese atar.
    •segah makamı seyri çıkıcı seyirdedir. segahtan başlar eviç ve gerdaniye perdesine kadar tırmanır. sonra tekrar doğduğu yere yani durak sese varır, segahta son soluğu verir.

    bu makamı çalışmak isteyenlere bu yazıda tetkik ettiğimiz iki eseri tavsiye ederim. seyri anlamak açısından fevkalade faydalı ve yeterlidir. hem de ıtri'yi tanımak için teşvik edici bir adımdır bu.

    ***edit: cikola tesla beni şöyle düzeltti ve tamamladı:
    "dia ön ekinin nihayi kökeni yunanca di 2 sayısı olması gerekir. dia hemen hemen başına geldiği her kelimede ya bir uçtan bir uca ya da boydan boya anlamı yaratır. diyaspora bir uçtan bir uca yayılmak, diyakomoz boydan boya ışıldamak, diyalog bir kimseden bir kimseye söyleşmek, diyalektik tez ve antitez arasında fikir yürütmek gibi. bütün diya'lı kelimelerde böyle bir anlam ilişkisi var. bu nedenle diyatonik de bir uçtan bir uca mesela do majör do'dan do'ya gibi bir düşünceden çıkmış olmalı. bu ilgili gamın neden tam-tam-yarım... şeklinde gittiğini açıklamıyor. zaten batı müziğinde bu standart olduğu için uçtan uca normal gama diyatonik deyip geçmişler. kromatik, pentatonik gibi terimler bundan sonra icat edilmiş olmalı. yoksa do majör için septatonik de denebilirdi ama 7 nota zaten norm kabul edildiğinden uçtan uca anlamında diyatonik demişler."
  • huzzam makamina benzer bir tonu bulunan, yalniz donaniminda huzzamdan farkli olarak mi bemol yerine mi koma bemolu iceren, huzun ve zuhd duygusunu yansitan bir makamdir. aksam ezani bu makamdadir. ayrica bayram tekbiri denen, itrinin bestesi olan "allahuekber..." tekbiri de bu makama aittir.
  • arel ezgi uzdilek ses sisteminde tam karşılığı; buselik(si naturel) perdesinden 1 koma pest olan sese ve perdeye, bu perdeyi karar sesi olarak kullanan makama verilen isim.

    teorik olarak açıklaması bu olsa bile uygulamada segah perdesi kabus gibidir.farklı makamlarda kullanıldığında farklı sesler basılmasını gerektiren bu perde nice yeteneklerin itü tmdk'dan şutlanmasına neden olmuştur.

    örnek vermek gerekirse rast, hüseyni ve uşşak makamlarında kullanılan segahlar gösterilebilir. görünümde aynı olmasına rağmen bu makamların hepsinde ayrı olarak seslendirilir. dolayısıyla sistemin büyük açığını da ortaya koyar...

    zor bir sestir her babayiğit veremez, duyamaz...
  • osmanlı devleti'nde, edirne'de bulunan şifahanede kalbe kuvvet vermesi, zihni açması, beyni kuvvetlendirmesi, rahatlık ve cesaret vermesi amacı ile dinletilen türk müziği makamı.

    (bkz: şifalı türk müziği makamları)
  • rindlerin akşamı da segah makamındadır
  • kurdi ile buselik arasında, bir makamdır..
  • kızlaragasinin cıkıs kapılarından birinin girişinde , dışarıda oturup kahve içebileceğiniz kapı, girişte sağda kalan, küçücük dükkanın ismidir bu. ama özellikli bi dükkandır bu, içinde çeşit çeşit ney yapılmakta, satılmakta, ney dersleri verilmektedir. neyin yani sira tasavvuf muzigini cagristiran muzik aletleri de satilmaktadir. yuzu fazla gulmeyen, bilgili, kulturlu bir dukkan sahibi vardir, el sıkıştıgınızda oyle bi elinizi sıkar ki, guven hissi verir.
  • yusuf paşa'nın meşhur segah peşrevi muhakkak hepimizin kulağına aşina gelir. pek bi güzeldir. ayrıca; olmaz ilac sine-i sad pareme, allı yemeni, dertliyim ruhuma hicranımı kattım da yine, bensiz ey gül, etti o güzel ahde vefa müjdeler olsun, benim sen nemsin ey dilber gibi parçalar hep segah makamında bestelenmiştir.
  • bu makam geleneğimize göre yalın yani basit bir makamdır. arel-ezgi-uzdilek üçlüsü makamı mürekkeb olarak ele almışlardır. segahta karar verir. ikincil durak perdesi nevadır. sernamesinde segah, dikhisar, evc seslerini gösteren işaretler yeralır. kürdi ve sünbüle seslerine ilişkin işaretler yeri geldiğince kullanılır. seyri çıkıcı veya inici-çıkıcı olarak kullanılabilir. iniş cazibesi ile evc yerine acem kullanılabilir. en önemli eser sehgah tekbir'dir. ayrıca neyzen yusuf paşa'nın segah peşrevi ve münir nurettin selçuk'un dönülmez akşamın ufkundayım'da segah makamı eserlerdir. çıkıcı inici-çıkıcı bir makamdır.
hesabın var mı? giriş yap