• robert altman'in bir filmi.
  • film raymond carver oykulerinden senaryolasmistir.
  • mükemmel bir robert altman filmi. yabancılaşma'nın * dramını çiziyor altman, işin kolayına kaçmadan hem de. küçük hikayeleri öylesine güzel kesiştiriyor ki yaşam denilen kısa metrajlardan mürekkep o uzun metrajı biraz da o biliyor. * öyle yani.
  • robert altman'in kanimca nashville ile beraber en iyi filmlerindendir. nashville'i anmamin sebebi ayni cok hikayeli sistem üzerine kurulmus olmasi. buna karsilik nashville'de hikayeler müzik sehri nashville cevresinde ve bu tematik cercevesinde gelisirken, short cuts'da görünürde olaylari birbirine baglayan teknik senaryo numaralari disinda bir bag yoktur. neden peki bu hikayelerin toplami böyle bütüncül bir basyapita dönüsür? tamam altman deha seviyesinde de, bu noktada bu ilgisiz hikayeleri bir arada tutan dev edebi bir karaktere göze görülür bir bakiniz verelim.

    (bkz: raymond carver)
  • ülkemizde sosyeteden insan manzaraları adıyla oynamıştır ve bu şekilde çeviren arkadaş, o yıl, "en iyi film adı çevirisi" dalında açık ara bir oskar almıştır.
  • film uzundur ama akar gider. bir grup insanin hayatini anlatir, film uzerine soylenebilecek cok fazla sey yoktur cunku bana kalirsa bu film "meraklisina" bir filmdir.

    --- spoiler ---

    bir "dogal" felaketle baslar, baska bir dogal felaketle sona erer.

    --- spoiler ---
  • finaldeki deprem, zannımca o ana ana kadar tanıklık ettiğimiz amerikan orta ve orta üst sınıf sınıf insanlarının ufak hayatlarında, içlerinde olup biten depremlere denk düşmekte. film boyunca izlediğimiz irili ufaklı hikayelerin kahramanları ciddi çöküş içersindedir. robert altman, kendi ülkesinin ızdırabını, çoğu zaman gölgede kalan gerçek insan hikayeleriyle çakıştırıp, dışardan bakınca insanın hüzünlendiği bir ülke panaroması çıkarır.
  • o kadar güzel bi film ki, 3 saat değil 3 gün sürse bile sıkılmadan izlerdim heralde. the player'da izlediğimiz oyuncuların çouğu bu filmde de mevcut. andie macdowell, bruce davison, jack lemmon, julianne moore, fred ward, jennifer jason leigh, chris penn, robert downey jr, madeleine stowe, tim robbins, lily tomlin, tom waits, frances mcdormand ve peter gallagher gibi önemli isimler yer alıyor kadroda. bu robert altman çok büyük adammış yalnız ben onu anladım. ilmik ilmik dokumuş adeta senaryoyu. ufak ufak hikayeleri öyle güzel birbirine bağlamış ki. şimdiki senaristler biraz eski hocalarından örnek alsınlar da doğru dürüst senaryolar yazsınlar biraz. 9/10

    --- spoiler ---

    özellikle evde phone sexten para kazanıp aynı anda çocuklarına bakan anne bitirdi beni. bir de anger managementda jack nicholson'ın bir laf vardı "iki tip insan vardir.. birisi magazada yanlis fis kesildigi icin, bagirip cagiran, ona buna küfreden ve içini doken sinirli insan, digeri de küfürleri içine atan, ses cikarmayan ama bir gün elinde silahla gelip tüm magazayi öldüren kasiyer.." diye.
    bu filmde bunun çok güzel bir örneğini görmüş olduk. rahmetli chris penn'in canlandırdığı jerry karakteri, olayları içine attı attı ve sonunda patlayıverdi ama ne patlama!!! gerçi imdb'deki yorumlardan birinde filmin yapımında çalışan birinin yorumu vardı ve dediğine göre, kızın ölüm sebei başına aldığı darbeler değil, deprem sonucu yukarıdan dökülen kayalarmış.

    --- spoiler ---
  • herhalde altman, aynı senaryoyla şu an yapımcılara gitmiş olsa bu güzel senaryonun üç saatlik bir filmle değil de, üç bilemedin beş sezonluk bir diziyle değerlendirilmesi yönünde bir tavsiye alabilirdi, sıkılmadan da izlerdik. ancak film hali de çok güzel, senaryo tığ ile yazılmış gibi.
  • fena bir senaryosu olmamakla birlikte, raymond carver'in hikayeleriyle karsilastirinca zayif kalan bir film.. hikayeleri bitistirmeleri falan guzel. ancak carver'in bazi oykulerinde one cikan 'vicdan' meselesinin burada esamisi okunmuyor..

    --- spoiler ---

    misal eve boyle yakin bunca su varken, filmin uyarlandigi what we talk about when we talk about love'dan sonra atesler*'de daha genisletilmis bir sekilde yer alir. genisletilmis halinde 'vicdan' meselesi on plandadir. ancak bu hikayedeki kari kocanin filmde sonradan arkadaslarina yemege cikmasi oldukca gereksiz. hikayeyi bozuyor. ha keza, kadinlara soyle gidiyoruz hikayesi, yani billy ile jerry'nin hikayesinin de baglandigi yer yani deprem, hikayedeki bu vicdan meselesini silip atar. deus ex machine olarak filme giren deprem de cok gereksizdir.

    bununla birlikte kitaptaki ilk oyku neden dans etmiyorsunuz'u filmde gormek guzel olabilirdi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap