• yeni yuzyil gazetesi ekonomi muduru iken liberal bakis adli ekonomi gazetesini cikarmis, hemen sonrasinda da sabah gazetesi ankara temsilciligine atanmis gazeteci. sabah gazetesi genel yayin mudurlugunun ardindan, buyuk kopusun onculerinden biri olarak vatan gazetesinin genel yayin mudurlugunu yapmaya baslamis ve hala de bu goreve devam etmektedir.
  • vatan gazetesindeki genel yayın yönetmenliğini yavuz semerci 'ye bırakan ve zafer mutlu ile vatan grubunu yöneten gazeteci. galatasaray lisesi mezunudur.
  • (bkz: barbaros devecioglu) nun agabeyidir.
  • serdar turgut hakkındaki 'başarısız' ya da 'yeterince başarılı değil' imasıyla başından negatif puanı kapmıştır zannımca. çünkü bir başka rakibini küçümsemeye çalışarak prim yapma çabası, o rakipten ne kadar korkulduğuna delalettir
  • sabah'ı varoş gazetesi olarak nitelemiş, "bizi (vatan) geçtiler ama daha hürriyet'i geçemediler" diye kendince kapak yapmış.
    aferim oğlum, ertuğrul abinle zafer abin sırtını tapalar şimdi.

    http://haber.gazetevatan.com/…0&categoryid=4&wid=49
  • eylül'ün ortasında vatan'dan milliyet'e genel yayın yönetmeni olarak geçiş yapmıştır. sedat ergin de milliyet'ten ayrılarak hürriyet'te köşe yazısı yazmaya başladı.

    sedat ergin'in "ciddi bir gazete" yapma tarzının yerine daha renkli bir gazete yapmayı tercih ediyor gibi gözüküyor.

    ilk işi ekonomi servisi şefini görevden almak oldu. yanında bir-iki köşe yazarı getirdi vatan'dan. ayrıca geçen hafta cafe ekini lağvedip cadde ekini çıkarmaya başladı. son olarak da önceki gün milliyet ekonomi'nin başına murat sabuncu'yu getirdi.

    tirajlarda hafif bir artış var yenilikten ötürü ama uzun ömürlü olacak mı, göreceğiz.

    edit: 2010 nisan'ında tirajlar sedat ergin'in ayrıldığı dönemkine düştü: 160 bin.
  • medyada zafer mutlu ekolünün sıkı takipçilerinden. yeni yüzyıl'daki birlikteliklerinden kalma herhalde.
  • milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olduktan sonra her sayfasını rengarenk yaparak tropik kuşlarla yarışır hale sokmuştur
  • genç bakış programında agresif tavırlarıyla dikkat çekmiştir.

    salon kendilerini acımasızca eleştirirken, eleştirilere verdiği tek yanıt "yani"den ibaret kaldı. omuzlarını kaldırıp avuçlarını açarak eleştirilerin mantıksız olduğu anlamında hareketler yaptı. oysa orada gazeteciliğin temellerine yönelik sorular vardı. ve bu konular öyle "yani" denebilecek kadar muğlak konular değil. doktrinde tanımlanan şeyler, belirli ilkeler var, avrupanın/bu alandaki belirli öncülerin kabul ettiği tanımlar var. daha da önemlisi bir insan yaptığı işi anlatırken "yani" den öte bir cevap verebilmeli sanıyorum. zaten karşındaki insan size göre haklı eleştirilerle sizi destekliyorsa çok fazla konuşmanıza gerek kalmayacaktı. önemli olan tüm salon aksi yönde düşünürken onların bu yanlış ve eksik olduğunu düşündüğünüz dimağlarını tatmin edebilecek yanıtlar verebilmekti.
hesabın var mı? giriş yap