• demokrasi gibi gerzekçe bir yönetim tarzının yanında nefis bir anlayış.

    (önemli not: bahsi geçen demokrasi ulus devlet fikrinin gelişiminden sonra burjuva parlamentosunu meşrulatırma işlevinden başka hiçbir görevi olmayan dolaylı demokrasi örnekleridir)

    ulan yargı erkinin kullanımı ile ilgili çok, ama çok önemli bir anayasa değişikliği ile ilgili bir maddeyi sokakta, bırakın anayasa teorisini, dilekçe yazmayı bile bilmeyen adama sorup kararı onun vermesini bekleyen sistemin içine sokayım ben.
  • bir ülkede teknik elemanların yönetimde hakim roller oynaması ve yönetici kadrolarının, siyasetçilerden çok bu tür elemanlardan oluşmasıdır.
  • bir çok çocuğun farkında olmadan,tamamen mantık güderek bildiğini düşündüğüm yönetim tipi.
    örneğin ben çocukken haberlerde , gazetelerde gördüğüm bakan isimlerini hep o işi türkiye'de en iyi yapan kişinin o olduğunu düşünürdüm.

    bu yüzden hep hayal gibi gelirdi siyasetle uğraşmak. çünkü bir işi en iyi yapmak çok iddialı bir laftır.

    sonra bunun kelime anlamının teknokrasi olduğunu ve aslında bizim onla değil de demokrasi ile yönetildiğimizi öğrendim.demokrasi ile işin ehli olmayan insanlar tarafından yönetildiğimizi.

    örneğin bir turizm bakanı , adı ömer çelik , kendisi adanalı, hemşerimdir , adana'ya gelen turist sayısını görevli olduğu süre zarfında %1 lere felan düşürdü. mevcut 4 müzeden üçünü de senelerdir kapalı tutuyor. halkın bi eğlenceli rakı festivali vardı. onu da iptal ettirdiler. içmeseler daha iyi olur diyerek bizim yerimize karar vererek. tüm dünyanın bildiği kebabın anavatanı olan adanayı en azından gurme turizminde dahi değerlendiremiyorlar millet boklu pizzası için tüm şehirlerini turizm manyaa yaparken. şimdi bu demek oluyor ki ömer çelik turizmin t'sinden anlamıyor. ama bu adam bakan. halen kafam almıyor, halbuki küçükken ne kadar rahat anlıyordum bu işleri...
  • yönetimde teknokratların belirleyici oldugu sistem. terim, yönetici durumundaki teknik elemanları ifade etmek amacıyla kullanılır. gelecegın toplumlarını politikaciların degil teknik elemanların yönetecegini ilk defa ileri süren kisi, saint-simon'dur. saint-simon, yöneticilerin politikacılardan, bilginlerden degil, tek amaçları halkın günlük ihtiyaçlarını üretmek olan sanayicilerden, teknik adamlardan olusması gerektigini ileri sürmüstür.
  • öncelikle teknokrasinin, alakasız uzmanlık alanlarındaki kişilerin alakasız konumlarda bulunması anlamına gelmediğini belirtelim. yani siz psikoloji alanındaki bir profesörü gidip tarım bakanı yaparsanız muhtemelen bu teknokrasi değil, uzmanlık fetişizmi olur.

    ikincisi,* türkiye'de özellikle sağlık bakanlığı bünyesinde uygulanmakta olduğunu düşündüğüm sistemdir. yanılmıyorsam tüm hükümetlerde sağlık bakanlarının büyük kısmı doktordur. muhtemelen bunun sebeplerinden biri, türkiye halkının sağlık sektörüne verdiği aşırı (ve haklı) önemdir. peki bu durumda şunu düşünmek gerekir; örneğin tarım bakanlığı, veya aileden sorumlu devlet bakanlığı, doktorluktan daha az uzmanlık gerektiren alanlar mıdır ki bu alanlara ilgili uzmanlıkları olan kişiler***** getirmek yerine alakasız kişiler bakan yapılabilinmektedir?

    ve elbette o zaman sen soracaksın; "peki bir uzmanlar rejimi'nin oligarşiye dönmemesini sağlayabilecek unsur nedir?" işte buna verilecek cevabım yok**. nitekim toplumun söz hakkınız gözeterek onların fikirlerini kendi uzmanlıklarıyla analiz edip uzun vadede halkın refahı için en optimum kararları alan bir zümre, maalesef zamanla "topluma sormaya gerek yok, biz onlar için en iyisini biliriz" noktasına gelmekte ve bu despotik bir devlet modeli yaratmakta.
  • daha önce örneği var mı diye sorulmuş tarihte örnekleri olmakla birlikte türkiye'de de 71 muhtırasını veren askerlerin hayali teknokrat bir hükümet kurmaktı. nitekim nihat erim'in kabinesi de teknokrat olarak geçer.

    krizlerde ortaya atılır genelde. biz sıçtık işin uzmanları, bilim adamları, mühendisler gelip boku temizlesin cümlesinin kibar versiyonu olarak da görülebilir bazen.
  • en iyi yönetim şeklidir.
  • teorik olarak olgigarsiye donusme tehlikesi tasiyan sistem.ama pratikte cok basit onlemlerle halledilebilir bu risk.sistem bir cesit ezoterizm icerseydi bu mumkun olabilirdi ama temel olarak meritokrasiye dayanir.bu sayede herkes yonetici olmak icin sansini deneyebilir.
    burada bir sorun ortaya cikiyor:uzmanlik egitimini insanlara verecrkler yine baska uzmanlarsa liyakat neye gore belirlenir?cevap yok gibi?
    hayir,aslinda bu kaymak tabakayla secim arasinda bir bosluk vardir.
    mufredat ve ogretmen kavramlarini ele alalim.neden,daha serbest bir dusunce ortami var olabilecekken dunyanin her yerinde bu bilindik kavramlar,bilindik sekileriyle uygulanir?pedagoji nedir?bu kisim baska bir konuya ait,cevaplamam biraz zaman alabilir.

    bu sistemin modern versiyonunda toplum yapisi biraz bir organizmaya benzer,saint simon'un solidarist yapisindan farklidir.tam anlamiyla bir 'lider' yoktur.hatta daha cok bencil gen (ya da bencil meme) kavramiyla aciklanabilir. burada bencil genler, dusunce,bilim kisacasi 'idea'dir.insanlarla baglantilari biraz mutualisttir.var olma karsiliginda insani insan yapan degerleri ortaya cikarirlar(asiri bayagi bir aciklama oldu)
    teknokratlar ise daha cok idea ile oynarlar.ama bu genomun tamamini alip oyun hamuru gibi egip bukme degil,belirli noktalari belirli ozellikteki insanlarin etkilemesi seklinde olur.
    bunu daha cok milyonlarca insanin surekli yeni bilgiler ortaya cikarip eskilerini degistirmesi ya da genoma yeni bilgi eklemesi gibi dusunulebiliriz,yonetici tabaka luks bir malikanede kirmizi sarap esliginde dunyayi kurtaran elitler daha cok eski modele ait,modern teknokratlar aslinda ne olduklarini pek onemsemeyen(hatta bilmeyen) insanlar.
    bu bilgi ve kurallarin degismesi,metabolizmanin isleyisini degistirir.gunluk yasam,bilim,hukuk buna gore sekillenir.
    bu degisimin asiriya kacmamasi da yine etik kavramiyla saglanir.ornegin toplu orgy,yasayla serbest birakilmaz cunku sosyoloji ilkelerine ve etige aykiridir.
    otorite ve yurutme mekanizmalari daha cok beyine benzer.anlik kararlari vermeyi saglar ama bu anlik kararlar aslinda uzun sureli etkilerle 'idea'(sosyal genom gibi) ile saglanir.sonarsi da egitim,tip,askeriye vs.

    sonuc olarak:
    1)pozitivizm aslinda teknokrasiyi er gec doguracakti
    2)etrafimiza azicik bakmamiz demokrasinin arka planinda o kadar da karanlik seyler olmadigini fark etmemizi kolaylastiracaktir.
    3)teknokrasi uzun zamandir var.oyle ani kararlarin alinip uygulandigi donemler (burada idea,pozitif bilimlerden cok din ve geleneklere bagliydi) geride kaldi.
    4)yonetici kaymak tabaka diye bir sey yok aslinda.hatta bilinen bir bilimsel calismaniz hatta cok satan bir kitabiniz varsa siz de dunyayi yonetiyor olabilirsiniz.
    5)buradaki bilim adamlari,iyi bir bolum secen sonra da iyi bir is bulan liseliler degil,gercek bilim insanlaridir.
    6)toplumu bir kuklaci gibi yoneten birileri cidden var diyorsaniz bunlar ancak toplum modellerini hazirlayan sosyologlar olabilir ve genelde tezlerinin uygulandigini goremeden olurler.
  • bürokratların toplumda daha da baskın ve teknik anlamda daha donanımlı olduklarından işyeri sahiplerinin yönetim görevlerini devralacağı fazı anlatan yönetim biçimi.(örneğin sabancı eskiden kendi yönetirdi artık genel müdürleri yönetiyor mantığı)
  • bilgi ve uzmanlığın yoğun olarak kullanıldığı, 1920'lerin sonuna doğru uygulama alanı bulmuş yönetim tarzı.
hesabın var mı? giriş yap