• --- spoiler ---

    dimitri diye bir adam var ama zenci
    --- spoiler ---
  • seriyi izleyip izleyip, "bu purge de nereden çıkmış ki? çok saçma!" diyen eleştirel kişiler için çıkarılmış film. bu sebeple, ilk yarısı, ikinci ve üçüncü filmlere göre, biraz sönük ve aksiyonsuz geçiyor, ancak ikinci yarıda, film arap atı gibi açılıyor. ortamda hafif bir the wire tadı olduğundan dolayı, ben bu filmi sevdim. tabii, the wire'da, buradaki aksiyonları yapmak için, purge murge beklemiyorlardı ama olsun.

    özellikle atmosferi, müzikleri ve yakın dövüş sahneleriyle, yaz için fena bir film değil. en büyük eksiği, kendinizi özdeşleştireceğiniz, "bu ölmesin" diye heyecan duyacağınız bir karakterin olmaması. özellikle başroldeki kız, rol kabiliyetinin olmamasıyla, insana "çok gıcıksın, keşke ölsen." dedirtmiyor değil. ama, the skeletor adındaki adam, bir korku filminde gördüğüm en ürkütücü karakter olmasıyla, övgüyü hakediyor.

    --- spoiler ---

    olayların başlangıcı, aslında siyasetin kirli yüzünü ortaya seren ve birçok yönüyle, dünyadaki bazı ülkeleri ve türkiye'yi andıran sahnelere sahip. bu açıdan ilgi çekici.
    1- ortaya bir fikir at.
    2- bu fikre, halkın ihtiyacı olduğu konusunda diret.
    3- bu fikri savunması için insanlara para ver.
    4- uygulamayı başlat.
    5- ilgi yoksa, profesyonelleri devreye sok.
    6- basını manipüle et.
    7- halk bunu istiyor diyip, uygulamayı devam ettir.
    8- halk, gerçekten de, bunu istesin.
    9- olaydan zengin ve güçlüler karlı çıksın, fakirler ölsün.

    --- spoiler ---
  • staten island'ın çukura bağladığı transhümanisme karşı savaşını anlatan film. yapımcıları aynı, senaristi aynı ama yönetmeni farklı. serinin en kötü filmi bu arada. neden?
    serinin önceki filmlerinde kostümlere ve maskelere özenilmişti, öldürme şekilleri, olayları dramatik yapısı farklıydı. daha show variydi, teatral ritüel havasındaydı. bu film sadece aksiyon filmi olmuş. sanki liam neeson yine başı belada olan ailesini kurtarıyordu (kendisini severim bu arada). kostüm ve maskelerin özensiz ve arka planda bırakılmasını belki de olayın başlangıcı olduğu için henüz bir stil kültürü oluşmadığına bağlayabiliriz ama bu öğelere en başından beri özenen manyak katiller de olma olasılığı da mantıklı bir argüman.
    batıda bu filme bazı beyazların tepkisi oldu: bu filmi beyazların kötü, siyahların ise iyi olarak gösterildiği için ırkçı olarak etiketleyenler oldu. fakat filmde kötü siyahlar da var. ayrïca filmin siyahlara odaklanmasının nedeni. purge'ün ilk başladığı yerin siyahların oturduğu bir muhit olmasından dolayı. neticede sonraki filmlerde bütün amerikaya yayıldığını gördük. yani film eğer gidin sadece siyahları öldürün deseydi o zaman ırkçı film derdik. fakat teknik olarak ve devam filmlerinde de öyle birşey demediğini görüyoruz.
    son yarım saat çok karanlık, izlenmiyor. ayrıca kamerayı en hareketli sahnelerde bile oyuncuların burnuna sokması rahatsız edici. filmde geniş plan nerdeyse yok. apartman sahnesinde ama kamerayı koyacak yer o kadardı da diyemezsin. bizahmet stüdyoda çek yada stüdyoda çektiysen stüdyonu ona göre inşa et yani "mış" gibi yapma sanatıdır sinema.
  • (bkz: nigı)
    (bkz: maağfakı)
    (bkz: dup tıs dudup du tıs)
    (bkz: ku moğn meeyn)

    1-2 beyaz oyuncu var, onları da beyaza
    boyanmış zenciler oynuyor galiba. marisa tomei ne ayak çözemedim. cgi olabilir.

    (bkz: sap homi)
    (bkz: ma biç)
    (bkz: fak yo bilek es nigı)

    ne sikim bir film lan bu ?
  • ilk üçünü izlememiş insanların beğendiğini düşünüyorum çünkü böyle harika kült olacak bir filmin başlangıç diye boktan 2 saatine maruz kalmanın başka bir açıklaması olamaz.

    --- spoiler ---

    skeletor diye filmin başında o kadar göster sonra bok gibi bir ölümle gebersin.
    --- spoiler ---

    izlemeyin demiyorum yine izleyin ama hobi olarak izleyin. the purge anarchy ve the purge election year dururken bu filme güzel demek sinema sanatına hakarettir.
  • serinin en güzel filmi değil ama alt metinde sağlam mesajlar veren filmi diyebilirim. gerilim sevenler için güzel bir hafta sonu alternatifi olabilir.

    --- spoiler ---

    her birimiz gerçekten potansiyel katil miyiz? suç işlemek bir gece için yasallaşsa tarafımız ne olurdu? birisini öldürmek kolay ve zevk veren bir eylem mi yoksa pişmanlıktan kahredeci bir eylem mi olurdu? merhametimiz hangi raddeye kadar ruhumuzda barınırdı? kafamda deli sorular...
    --- spoiler ---
  • sağlam bir alt metin ile beyin yakan purge geleneğini devam ettiren 4. film.

    --- spoiler ---

    "benim siyahi nigga kardeşlerime deri giymiş wasp çeteleri dalmış" deyu film derdini anlatmaya çalışıyor. nigga'yı da wasp'ı da itekleyen aynı kişiler, aynı sistem aslında. çok tanıdık gelen bir senaryo...

    nigga yerine her ülkede yerine konulacak ezilen mazlum bir kitle ve azgın wasp çeteleri yerine konulacak "sistem taşeronu" ayrıcalıklı zalimler vardır herhalde. bu yüzden hikaye evrensel ve zihin fırtınalarına müsait cinsten.

    sinematik açıdan psikolojik imgeler çok etkili vurgulayıcılar olmuş. maskeler, kıyafetler, lensler, fetiş objeler freud'dan beri zikredilen cinsellik ve şiddet kaymasına, hayvansal birincil haz prensibi gibi alt metin öğelerine iyi dokundurulmuş. kılıçla yaşayan kılıçla ölür prensibince hikayede görünüp kaybolan psikolog ile durum iyi özetlenmiş zaten.

    ilk yarı sıkıcı, ikinci yarı fazla frank miller, fazla sin city. beynini yormak istemeyen kitlenin kalbini yoralım bari demişler. keşke ilk yarı yerine purge sirenleriyle filme başlansaydı ve sonrasında goygoycu kurucu babaların halkı nasıl manipüle ettiği anlatılsaydı.

    yine de verilen paranın hakkını veren bir diğer purge filmi ortaya çıkmış kanımca. zaten fikir o kadar orijinal ki "purge: aşkım dağlarda gezer" tadında dizisi çekilse izlettirir kendini. herhalde bu sevda burada bitmez ve devamı gelir...

    --- spoiler ---
  • sırf piyasaya film çıkarmak için çıkarılmış, purge serisine ihanet gibi film.

    tamam purge serisi filmler akıl almaz mükemmel filmler olmayabilir ancak ilk filmler gerek orijinal fikir açısından sonraki filmler ise içerdiği orijinal tipler ve sahneler açısından oldukça iyiydi.

    hatta the purge election year ile oyuncu kadrosunu da güçlendirmiş, metinlerini daha zengin hale getirmiş ve özellikle sokaktaki sahneleri cidden iyi seçmişlerdi. zaten hikaye de devam niteliği taşıyarak bitti vs.

    peki ya bu film?

    bütün bu filmlerin başlangıcını anlatma gibi bir misyon üstlenmişken, tamamen kalitesiz oyunculuklar, berbat bir senaryo, saçma bir ramboculuk ve sıfır yaratıcı sahneler ile çekilmiş bir film. nerde frank grillo, nerde elizabeth mitchell nerde lan?

    ilk üç filmin yazarı da yönetmeni de james demonaco iken bu filmin yazarı yine kendisi ancak yönetmen koltuğunda gerard mcmurray'i görüyoruz ki serinin içine sıçmış sıvamış kendisi. zaten sayın yönetmenin adam gibi tek bir uzun metraj filmi yok. stajını tamamlamış resmen bu filmde.

    hayır işin komik tarafı bu sene bir film daha gözüküyor the purge survival diye ve yine yarak kürek oyuncularla dolu. bir de bu sene dizi başladı the purge diye. vay babağun kemiğine ya, tiyatro ve müzikal eksik kalmış amk onu da ekleyin en kısa zamanda.
  • serinin açık ara en kötü filmi. the purge serisini çok seven biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim bunu. çok fazla diyalog içerdiğini duyunca ben de gerilimi geri plana atıp seriye şöyle kaliteli bir düşünsel cila yapmışlar sandım. gerilim ve kavga gürültüden başka bir şey bulamadım. gerilim dozu da diğer filmlere nazaran güçsüz kalmış. ilk arınma oluşuna verelim bunu.

    çok boştu senaryo. the purge election year bundan daha güzel göndermeler içeriyordu. gerçekten üç filmin üzerine yapa yapa bunu mu yaptınız? sevdiğim bir şey tek bir şey de bozulmasın şu dünyada rica ediyorum.

    yine de yüzeysel bile olsa ayrımcılık, ekonomik kriz ve sosyal çalkantı muhabbetlerine yer vermesiyle ülkemizin olası geleceğini düşündürmedi değil. bunu unutturacak çok daha güzel bir devam filmi çekilir umarım. yoksa bitsin bence bu seri. içimi şişirdiniz.
  • seriyi takip eden ve merak edenler için başarılı bir filmdir. akıllarda kalan bazı sorulara cevap vermekle birlikte yeni sorular üretmemesi bu açıdan önemli. serinin diğer kısımlarını izlememiş olanlar için bu film gereksiz olabilir. ayrıca, bu film her ne kadar genel olarak başlangıcı ifade etse de kesinlikle star wars gibi sıralanarak izlenecek bir film olmamış; 4-1-2-3 diye izlemenin pek bir avantajı olmayacaktır.

    olumsuz yanları:
    - sert ve ikna edici bir başlangıcı olmasına karşın yaşanan tesadüfler ve orantısız şiddet nedeniyle yapım kendi bağlamından kopmuş. düşük bütçeli korku filmlerini andıran ölümler gördük.
    - son zamanlarda özellikle marvel filmlerinde görmeye alışık olduğumuz (bkz: deadpool), (bkz: avengers: infinity war) cıvık karakterin varlığı bu filmde de rahatsız ediciydi. gerilimin tavan yaptığı noktada, bağırsaklarını anlatan bir teyze mânasızdı.
    - serinin diğer filmlerinde görmeye alışkın olduğumuz odak figür ölümlerini bu filmde göremedik. ölüme en yakın karakter bir minor olduğu için öldürülemedi. mevcut düzeni farklı örneklerle yargılayan bu filmde dahi bu klişe aşılamadı. örneğin: blackwater göndermesi.
    - black lives matter yaklaşımı ve i can't breathesözü filme son derece yanlış aktarılmış. staten island gibi bir noktada ırklar arası çekişme bu kadar net değil. bahsi geçen gerginlikler de 2014 yılında yani obama döneminde gerçekleşmişti.
    - bu kadar mesaj kaygısı ve kör göze parmak sokmak çocuklar duymasın'da dahi yok.

    olumlu yönleri:
    - filmin müzikleri için oldukça uğraşılmış. serinin diğer filmlerinin aksine önemli sanatçıların da dokunuşlarını görmek mümkün.
    - black panther ile zirve yapan siyahilerin yükselişi bu filmde de keyif verdi. dimitri karakterinin içi son derece iyi doldurulmuştu.
    - arınma olayının yanlışlığına dikkat çekmek için skeletor figürünün kullanılması da son derece doğru olmuş. keş ve bir baltaya sap olamamış insanların doğru karar veremeyeceği empoze edilmiş.
hesabın var mı? giriş yap