• bugün ilk bölümü yayınlanan oliver stone belgeseli/röportajı. ilk bölüm itibariyle, rusya devlet başkanının çocukluğunu, gençliğini, siyasi kariyerinin başkanlığa kadar olan kısmını hızlı geçen belgeselde, putin'in us ve nato'yla ilgili görüşlerini, ussr'ın ve özellikle gorbaçov'un neleri yanlış yaptığını düşündüğünün cevaplarını kısaca da olsa aldık.

    oliver stone'un izlenmeye değer işlerinden bi tanesi olacak gibi görünen belgesel toplam 4 bölümden oluşacak ve her gün bir bölüm yayınlanarak 4 günde nihayete erecek.
  • --- spoiler ---

    "putin röportajları", 2017 abd yapımı ve amerikalı usta yönetmen oliver stone'un rusya federasyonu lideri vladimir putin'le yaptığı röportajlardan oluşan showtime networks için çekilmiş belgesel film. 4 bölümden oluşan ve toplam 4 saatlik oldukça uzun bir yapımdır. çekime başlanır başlanmaz amerika ve avrupa ülkelerinde bazı eleştiri ve tepkilere neden olan film nedeniyle, yönetmen oliver stone, adeta putin'in avukatlığına soyunmuş ve belgeselini savunmuştur. belgesel için stone ile putin arasında 2015-2017 yılları arasında defalarca ikili görüşmeler yapılmıştır. belgesel, rusya'da gösterilmesinin ardından otantik olmayan bazı görüntüler kullanıldığı iddiasıyla da karşılaşmış ama yine de büyük ilgi görmüştür. son olarak, filmin imdb.com puanı da şimdilik 7,7/10 gibi çok yüksek bir ortalamadır. amerikalıların kendilerine sürekli sorun çıkaran bir rus lider hakkında belgesel çekmesi ise, bu ülkenin rusya'ya kıyasla fikir özgürlüğü konusunda ne kadar ileride olduğunun ispatıdır.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt6840134/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/the_putin_interviews

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=brboj760ad8

    --- spoiler ---
  • oliver stone'un sataşmalarına rağmen, putin'in cevapladığı sorulara aslında ne derecede hakim olduğunu gösteren seri.
  • yavaş yavaş izliyorum. kısa kısa notlarımı da dağınık olarak buraya yazıyorum, aklıma geldikçe de güncellerim;

    - putin'in kişisel hayatı hakkında doğru düzgün bilgi medyada yok. oliver stone "sanırım anneniz bir fabrika işçisiydi, babanız ise asker" demesi üzerine putin onu "hayır işçi olan babamdı, sonra orduya katıldı" diyerek düzeltti. oliver stone çakallık yapıp cunningham kanununu daha detaylı bilgi almak için kullanmıyorsa, putin'le röportaja giden biri olarak bile putin hakkında detaylı bilgisi yok.

    - putin'in uluslararası stratejide ana hedeflerinden birinin eski sovyet sınırlarına doğru genişlemek olduğunu sezdim. röportajlarda sık sık "sovyetler dağılırken bir anda 25 milyon rus sınırdışında başka ülkelerde kaldı" ibaresini kullandı. bir çeşit pan-russia fikri var gibi.

    - "size yeni çar diyorlar, ne diyorsunuz" sorusunu hep geçiştirerek yanıtlıyor, sık sık sıkıştırılmasına rağmen. açıkça reddetmiyor. muhtemelen kendisini çar olarak gören bir egosu var.

    - tek kutupluluk-iki kutupluluk kavramlarına çok değiniyor. "sovyetler dağıldıktan sonra abd tek kutuplu dünya'da her istediğini yapabileceğini sanmaya başladı, bu da hatalar yapmasına sebep oldu" diyor.

    - abd'nin "uygar dünya'nın ve demokrasi'nin lideri" fantezisinin altında yatan emperyalizm tutkusuna çok saldırıyor. hiç lafı eveleyip gevelemeden "nato bir ittifak değil, abd ve onun vassalları topluluğudur" lafını söyleyiverdi. oliver stone gibi biri ile uzun uzun röportajlar yapmasının altında da buna benzer bir yaklaşım yatıyor olabilir.

    - sürekli rusya'nın diyoloğa açık olduğunu belirtiyor, ama abd'nin iki yüzlü davrandığını vurguluyor.

    - kontrol meraklı bir karakteri var. hükümetindeki her şeye çok karışıyor izlenimi edindim.

    - mikro ölçekte pozisyonları çekinmeden açıklıyor ama uzun vadeli makro planlarda baya ketum davranıyor. açık açık "çeçen terörizmini abd rusya'yı destabilize etmek için kullanıyor" diyor, ama "sizce abd'nin uzun vadeli rusya hedefi nedir?" sorusuna "bunu ancak emekli olursam cevaplarım" gibi bir yanıt verdi.

    - bill clinton ile arasındaki görüşmelerden sık sık bahsediyor. bush ve obama'ya göre çok daha sıkı ilişkileri varmış gibi görünüyor clinton döneminde abd ile.

    - söylediği çok ilginç bilgilerden biri; rusya'yı çevreleyen anti-balistik savunma sistemlerinin birkaç saat içerisinde saldırı sistemlerine dönüştürülebilineceği. yani bunu açık bir saldırganlık olarak görüyor bu yüzden.

    - bilinçaltında bariz bir cinsiyetçi gelenekçilik var gibi görünüyor. "eşcinseller bu ülkede özgürdür" dedikten sonra gayet cinsiyetçi bir espri yapabiliyor. "kötü bir gün geçirdiğiniz oldu mu" gibisinden bir soruya "ben kadın mıyım kötü günlerim olsun" diyebiliyor.

    - lafı sık sık judo'ya getiriyor. kişiliğinde baya etkili gibi görünüyor

    - herif 60 yaşında buz hokeyi öğrenmiş! daha öncesinde kaymayı bile bilmiyorken....

    - çarlık rusya'sına da, sovyet rusya'sına da eşit mesafede olduğunu sanırdım. ama çarlığa biraz daha sempati ile yaklaştığı izlenim edindim. dini* ve gelenekleri daha çok savunuyor. açıkça "sovyetler dağıldıktan sonra ideolojik bir boşluk oluştu, bu boşluk ancak din ile doldurulabilir" diyor.

    - her siyasetçi gibi yanlı konuşsa, kendini sütten çıkmış ak kaşık, rakiplerini iki yüzlü hainler olarak gösterse de, popülizmden uzak rasyonel konuşuyor.

    - sık sık abd'nin atlantik-avrupa hegemonyası için bir düşmana ihtiyacı olduğunu, bu düşman olarak da rusyayı seçtiğini vurguluyor.

    - çekinmeden abd'nin askeri harcamalarının ufak bir kısmına denk rus askeri harcamaları olduğunu açıklıyor. türkiye gibi her siyasinin "biz süperiz biz muhteşemiz en güçlü biziz" populizmi yaptığı bir ülke vatandaşları için bir siyasinin kendi ülkesi hakkında böyle açık sözlü olabilmesi garip geliyor tabi.
  • ilk bölümünü az önce izledim. bende biraz şey algısı yarattı bay putin. hani okulda/iş yerinde bir çocuk vardır ama kimse samimi değildir. ne konuşursunuz, ne de tartışırsınız. çocuğu tanımamanıza rağmen böyle nedensizce gıcık olur herkes. sebebi de insanlarla kaynaşmayı sevmemesidir. işte o çocuğa mikrofon uzatmışlar da "aslında herkesin bildiği gibi biri değilim" diye içini dökmüş gibi hissettim. bence sinsi politik pezevenk putin ne kadar sinsi olsa da içinde masumane bir çocuk yatıyor. yine de senin amına koyim putin. kılım sana knk. diğer üç bölümü de izleyeceğim ama hatrına. seni sevmesem de saygım büyük.
  • oliver stone bu tarz işler yapınca pek memnun oluyorum.

    (bkz: commandante)

    (bkz: south of the border)

    belgeselin bir bölümünde siber saldırılar ve internet casusuluğuna değinildi. o ara tanıdık bir konudan bahsedildiğini far ettim. bir takım casus programlar veya virüsler ile devletlerin birçok sistemine sızmanın mümkün olduğuna degindiler ve tek hamle ile dilendiği takdirde koca bir ülkenin elektriksiz bırakılabileceği konuşuldu.

    tanıdık gelmistir size de... bizde olan kesinti teknik nedenlere bağlanmıştı ama izlerken acaba demedim değil.

    bir de şu putin geniş görüşlü makul bir adam gibi.
  • putin'e saygım arttı, önyargılı olduğum bir çok konuda aslında olayın hiç öyle olmadığını gördüm. ayrıca herif gerçek bir lider.

    ama;

    açık kaynak çevirmeni kafasına göre sansür uygulamış.
    çünkü bahsi geçen konu türkiye'ye yakıt sevkeden ışid.
    putin rusça konuşuyor, türkçe altyazı susuyor ama boru gibi rusça konuşmanın ingilizce altyazısı geçiyor.
    bu gariban hödük kim?

    şimdi kontrol ettim indirdiğim kaynakta geçen not şu:

    --- spoiler ---
    the.putin.ınterviews.part.3.hdtv.x264-rbb
    not: daeş'ın türkiye sınırından petrol kaçaklığı yaptığını söylediği kısımlar çeviride yoktur.

    ilgili sahne
    --- spoiler ---

    neden yoktur sığır çobanı?
    yalan değil ki bu!
    ilk yıllarında silahına kadar verdiği için dünya yalnız bıraktı bizi. kafanı kuma gömüp neye tepki gösteriyorsun, neyi saklayıp taşşağını yaladığın adamı aklamaya çalışıyorsun ki sen?
    sorsan vatan millet sakarya, "kahraman türk askeri ışid'i vuruyor" diye anırırsın ama ne türk askerini yakan ışid videosunu yayınlamaya götün yer, ne de bu gibi tüm dünyanın izlediği bir belgeselin çevirisini yapabilirsin. burada bu belgeseli paralı veya tvden izlemeyip, zahmet edip indirerek izleyecek kaç tane koyun var ki sansürleyip aklınca reisini yüceltiyorsun sen?

    haysiyetsiz köpek.
  • blu tv bünyesine dahil etmiş bu belgesel-röportaj eseri. fragmanı ilgi çekici. izleyenlerin yorumu ilgi çekici. fakat blu tv'nin çırpınışları yetersiz. böylesine az içerikle nasıl para verecek izleyici buluyor anlamak güç
  • 4 bölümlük, putin ile röportajların olduğu tv programı.

    ilk bölümünü az önce izledim ve insan hayret ediyor gerçekten.

    her bölümü izledikçe buraya dikkatimi çeken 2-3 noktayı yazmak isterim.

    --- spoiler ---

    1.

    adam asla bizim liderlerimiz gibi olayları veya kişileri suçlamıyor yok şöyle oldu bunlar engelledi hep bunlar yüzünden olmadı mı zaten tarzında kesinlikle konuşmuyor. sürekli olarak disiplinli çalışmalarını vurguluyor.

    liderler değişse de ülkelerin politikaları değişmez lafı daha doğru olamazdı. yıllar geçse de abd politikalarının aynen devam ettiğini görüyoruz. sırf rusya'ya karşı sorun oluştursun denerek el-kaide'nin ve çeçenlerin desteklenmesi ile sırf bize sorun olsun/bölgede köpeğimiz olacak taşeron insan gücümüz olsun denerek pyd/pkk'nın desteklenmesi arasında hiçbir fark yok.

    ''bütün ulusa ayrıcalıklı olduğu fikrini aşılarsanız emperyalist bir düşünce oluşur. ve çıkarlarınıza ters düşse de buna uygun bir dış politika izlemek zorunda kalırsınız.''

    2.

    ''abd kadar gücümüz olsaydı onlar kadar kötü olurduk.''

    hilary clinton'un nazi benzetmesine bizde bu tür karşılaştırmalar yapabiliriz ancak siyasi kültürümüzün seviyesi nedeniyle bu tür uç ifadelerden kaçınıyoruz diyor. gerçekten de böyle bir şey hem batı kültüründe hem de bizde var seçim dönemlerinde düşman olarak görülen ülkelere atılıp tutularak oy toplama isteği. bunu abd seçimlerinde putin'e karşı, hollanda seçimlerinde erdoğan'a karşı yapılan sert söylemlerle görmek mümkün. şimdi de yaklaşan alman seçimleri ve almanya ile aramızda çıkan kriz.

    ''her canlı organizma da olduğu gibi toplumlarda aşama aşama gelişmeli.'' ve abd seçimleri için kim gelirse gelsin bir şey değişeceğini zannetmiyorum sözü aslında ilk sözünün açıklayıcısı niteliğinde. demokratik olarak gelişmiş ülkeler bence eğitimle tüm vatandaşlarına belirli fikirleri yerleştirebiliyor yani bu milliyetçilik, kemalizm vs. gibi bizim yama fikirlerimizden değil. daha çok batı bencilliği ile yoğrulmuş ''önce ülken'' mottosu. bu yüzden zihniyet olarak benzer bir nesil farklı bir başkan da gelse yapabileceği değişiklikleri çok sınırlı kılıyor. diğer taraftan ise uzun vadede istikrar demek oluyor. oysa rusya'ya baktığımızda güçsüz atomize bir muhalefet görüyoruz. putin gibi bir lider gelmemiş olsaydı yine aynı yerde olabilirler miydi?

    3.

    bu bölümle ilgili tek yazacağım şey çevirmenin başıma bir iş gelir deyip mit tırlarıyla ilgili kısmı çevirmemesi. bunun yanında bizim başka bir şey üzerine düşünmemiz gerekmiyor.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap