• insan grupları ya da bireylerle özel hayvanlar veya bitkilerle, ritüelleşmiş adetleri ve bazı durumlarda onları yemekten uzak durmayı gerektiren ilişkidir.
  • totemizmin ne olduğunu anlamak için öncelikle bu toplumsal yapının hangi tarihsel zaman aralığına tekabül ettiğine bakmak lazım. büyük insanlık tarihini inançlar bazında kabaca ayıracak olursak, üç farklı döneme rastlıyoruz:

    1) animizm
    2) dinsel dönem
    3) bilimsel dönem

    aydınlanma çağı ile başlayan ve çeşitli reform ve uygulamalarla devam eden, rasyonel akla, deneye ve gözleme dayanan, içinde bulunduğumuz dönemi bilimsel dönem olarak kabul ediyoruz. bilimi, inançsal bir tarihsel dönem içinde incelemeye şaşırmamalı. karl popper'in de söyleyeceği üzere, bilim esasen bir mittir, fakat yanlışlanabilir bir mit. bunu akılda bulundurmakta fayda var.

    dinsel dönem ise büyük ölçüde tarım devrimi sonrası, özel mülkiyetin toplumsal bir unsur olarak kabul gördüğü ve bunun akabinde toplumun çeşitli sınıflara ayrıştığı, ataerkil bir toplumsal nosyonun tanrı kralları yarattığı, ve ilerleyen zamanlarda ortadoğu'nun kozmopolit yapısını kazanmasıyla semavi dinler çatısında yoğurulmuş olup, aslında köklerini çok gerilere, çok tanrılı dinlere ve onları oluşturan mitoslara kadar yaslamaktadır.

    en geriye gittiğimizde ise, bir klan ya da kabile ekseninde toplumsallaşmış, temeli kandaşlık; yani klan üyelerinin ortak çıkarı üzerine biçimlenmiş komünal bir sistem görüyoruz. bu topluluğun inanç anlayışı ise animizm çerçevesinde şekilleniyor. yani doğada insan için iyi ve kötü çeşitli ruhların olduğuna, bu ruhların insanların bedenine girerek onlara can verdiğine, benzerlik ilkesi uyarınca doğadaki pek çok nesneye ve olaya çeşitli anlamlar yükleyen bir anlayış.

    animizm inancı içinde yaşayan bu klanların, toplumsal ve dinsel birlikteliklerini sağlayan totemleri vardır. bu totem genellikle bir hayvandır. freud, totemin tanımını şöyle yapar; "totem, ilk önce grubun atasıdır; sonra da, onun koruyucu ruhu, iyilik yapıcısıdır, gruba kehanetlerini bildirir ve başkaları için tehlikeli olmasına rağmen, kendi evlatlarını tanır ve korur." en eski klanlarda toteme mensubiyet ana tarafından belirlenir. buna ise iki neden sebep olmaktadır kuşkusuz; birincisi o tarihlerde, döllenme işlemiyle çocuğun doğumu arasındaki uzun vakitten dolayı gebeliğin baba tarafından geçtiğinin henüz bilinmemesi, dolayısıyla kadının doğada salınan ruhları bedenine alan ve yeni bir canlı üretebilecek tek yetke oluşu, ikinci neden ise komünal toplulukta soyun baba ile devam etmesini gerektirecek bir ekonomi politiğin olmayışı. bir diğer deyişle klanın tüm üyeleri toteme eşit derecede bağlı ve doğa karşısında da eşit derecede çaresiz.

    yine freud'dan alıntılayacak olursak; "totem kabilesinin üyeleri, karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmek, birbirlerini korumak zorunda olan kız ve erkek kardeşler sayarlar kendilerini. bir kabile üyesi, bir yabancı tarafından öldürüldüğü zaman, öldürenin mensup bulunduğu kabile tümüyle onun bu cinayetinden sorumlu olur ve öldürülenin kabilesi tam bir dayanışma içinde dökülen kanın kefaretini ister." anlaşılacağı üzere, totem bağları, bizim bugün anladığımız anlamıyla, aile bağlarından çok daha güçlüdür ve kandaşlık ilkesi uyarınca, tarihte adaletin ilk ilkesi dökülen kanın ödenmesi, yani kısas ilkesi olarak belirir.

    bunun haricinde, totemizmin, bulunduğu hemen hemen her yerde şu iki yasayı içerdiğini görüyoruz;

    1) totem hayvanı öldürülüp yenemez, ona zarar verilemez. totemin kutsallığı.
    2) totem grubunun üyeleri birbirleriyle cinsel ilişkide bulunamaz, birbirleriyle evlenemez. aileden tüm klana doğru yayılan, geniş çaplı bir ensest yasağı.

    her ne kadar daha sonraları, totem hayvanı yılın belli ayin günlerinde öldürülüp yense ve ardından yas tutulsa da, en eski totemik klanlarda totem hayvanının kutsallığına dair yüksek bir bağlılık görüyoruz. evlilik söz konusu olduğunda ise klan üyeleri, başka klandan bir kişi ile evlenmek ve o klana katılmak mecburiyetindeler.

    totem, bir bakıma koyduğu bu iki yasakla, klanı bir arada tutan toplumsal bir macun oluyor ve durkheim'e göre dinsel yaşamın ilk biçimlerini bünyesinde barındırıyor. burada egzogaminin, yani dış evliliğin, totemizmle olan ilişkisi pek çok antropolog tarafından tartışılmış ve farklı yorumsamalara tabi tutulmuş durumda. kimisi bunu totemizmden ayrı bir unsur olarak görüyor, kimisi ise ayrılamayacağını söylüyor. freud'un burada getirdiği yorum, egzogaminin, ensest korkusunun genelleşmiş bir biçimi olduğu ve totemizmden ayrı değerlendirilemeyeceği yönünde.

    son olarak totemizmin kaynaklarına gelirsek ise, burada üç farklı teori mevcut:

    1) nominalist teori
    totem hayvanı ve adı, kabilelerin birbirlerini ayırma ihtiyacından çıkmıştır. ilkel insanlar için adların kişilik üzerinde büyük etkisi vardır. bir kez bir hayvan adını alan grup, bundan sonra o hayvanla ruhsal bağı olduğuna dair bir inanç geliştirmiş ve totem bir ata olarak görülmeye başlanmıştır.

    lang ise totemin kaynağına dair anının grupta kayıp olduğunu, fakat bir kez bu ad seçildikten sonra totemin adla özdeşleştiği gibi bir sonuç çıkartıyor ve şöyle diyor; " egzogami de dahil olmak üzere, bütün totemik inanç ve pratiklerin doğması şu üç şart sayesinde olmuştur: bir grubu adlandırmaya yarayan, kaynağı bilinmeyen, bir hayvan adının varlığı; insan ya da hayvan olsun bu adın bütün taşıyıcıları arasında transandantal bir bağın varlığına inanış; kanla ilgili ön yargı."

    2) sosyolojik teori
    durkheim'e göre totem, bu kavimlerin toplumsal dininin gözle görülebilir temsilcisinden başka bir şey değildir. totem, kolektiviteyi cisimleştirmektedir ve dinin asıl objesi de budur. dolayısıyla durkheim, totemi, klanı bir araya getiren ve birlikteliğini sağlayan bir yapı olarak görür. fakat bu görüş totemin ilk ortaya çıkışı hakkında pek bir bilgi vermez.

    frazer'ın bir diğer varsayımı ise, klanlar arasında totem hayvanına dair bir mübadele olduğu, diğer klanın ihtiyacını karşılamak için totem hayvanının yenmesinin yasak olduğu yönündedir. fakat bu varsayıma pek çok itiraz gelmiştir ve çok tutulmamıştır.

    3) psikolojik teori
    totemizm doğrudan doğruya animizme bağlıdır. totem hayvanı, insan ruhunun hayvan şekline bürünmesinin bir ürünüdür. totem tüm klanı kötülüklerden koruyacağı için totem hayvanı bir kutsal haline gelir.

    frazer'ın başka bir varsayımı ise, o zamanlarda ilkel insanların üremede erkeğin rolü hakkındaki bilgisizliklerinde yatmaktadır. bir kadın gebe kaldığı vakit, bunun nedeni doğada salınan ruhlardan birinin onun bedenine girmiş oluşudur. eğer kadın o esnada kafasından bir hayvan geçirmişse, totem, o hayvan olarak grubun totemi haline gelir.

    son olarak, totemizm ve egzogami arasındaki ilişkinin, yukarılarda belirttiğimiz üzere birbirine bağlı mı, yoksa bağımsız mı olduğu gibi ayrı bir tartışma konusuna daha sahibiz. neresinden bakarsak bakalım, son derece kompleks bir tablo çıkıyor ortaya. fakat bu ilkel sistem içinde animizmin o dönemki inanç olduğu, totemizmin tabu vesilesiyle topluluğu bir araya getiren, en ilkel dinin cisimleşmiş bir unsuru olduğunu sanırım söyleyebiliriz. zira modern dönemle ilkel dönem arasında tuhaf bir karşıtlık söz konusu; modern dönemde düşünce soyut fakat gördüklerimize inanıyoruz, ilkel dönemde ise düşünce somut ve insanlar görmediklerine inanıyorlar. dolayısıyla animist bir kozmoloji içerisinde gelişmiş bir totem dini olduğunu düşünmek tuhaf gelmiyor bana, nasıl ki bugün bilimsel bir kozmoloji içinde gelişmiş seküler bir dine sahipsek.
  • totem kabul edilen bitki ya da hayvanın yenmesinden sakınmayı gerektiren ilişki türü.
  • “klan üyelerinin taptığı şey, ne hayvan ne bitki ne insan ne damga ne de armadır. belki bunların hepsinde bulunan ama hiçbirine karışmayan adsız, kişiliksiz bir güçtür. bu gücü kimse bütünüyle edinemez. bu güç özel şeylerden bağımsızdır. bireyden önce var olduğu gibi bireyden sonra da sürecektir. totem dininin taptığı tanrı bu güçtür.”
    (emile durkheim - les formes elementaires de la vie religieuse)

    dinlerin kaynağını totemcilik olarak gören durkheim’e göre totem, işte bu kişiliksiz ve özdeksiz gücün çeşitli varlıkların içine girerek cisimleşmesiydi.

    orhan hançerlioğlu, bu ilkel tasarımın hristiyanların isa’da cisimleşen tanrı tasarımından farkı olmadığını söyler. zira bu bağlamda isa da bir totemdir. mesela kanguru olduğunu söyleyen kanguru totemli bir ilkel, kendisini kanguru sanan bir deli değildir, demek istediği sadece kanguruyla kendi klanının bireyleri arasında ortak bir niteliğin bulunduğudur ki bu ortak nitelik, soyut güç manadır.

    aslında totem klanın/boyun ortak atasıdır. mana da bu topluluk arasında bağ kuran kutsaldır. bu topluluğun en önemli özelliği de aynı atadan gelmiş olmalarıdır. çünkü totemizm hayvan ya da bitki gibi doğal nesnelerle insan arasında da bir akrabalık ilişkisi ya da gizemli bir bağ bulunduğu inancına dayanır ki kısaca söylemek gerekirse hepsi akrabadır, tıpkı türklerin atasının kurt* olduğu inancı gibi.

    türklerde hayvan ata deyince aklımıza ilk gelen hayvan kurt zaten. türklerin korkuyla karışık saygı gösterdiği ve kendi yaşam tarzlarıyla benzerlik gördüğü kurt, proto türk topluluklarda önemli bir töz/totem? olarak çıkıyor karşımıza ama hep de dediğimiz gibi türkler kurda hiçbir zaman tapmamışlar. (kurt kadar çok olmasa da yer yer geyikle ilgili de benzer söylenler var)

    şimdi burada kafalar biraz karışıyor. yani türklerde de hayvan ata var ama böyle totem gibi de değil tam…ki türklerin en eski din anlayışlarından birinin totemizm olup olmadığıyla ilgili tartışmalar öteden beri süregeliyor zaten. aslında bütün mesele kavramların algılanması ve açıklanmasıyla ilgili ya da meseleye bakış açınızla…ben başlangıçta ilk inanışın animizm olduğunu düşünüyorum ki bunu yer su inancında da görüyoruz. zaten totemizm, animist anlayışın doğal sonucu gibi olmuş, yani doğada her şeyin ruhu varsa o halde her şeyin totemi de olabilir, ha siz buna totem değil de töz dersiniz. (belki de bütün mesele her şeyi bir izm kalıbının içine sokmaya çalışmaktan çıkıyor, belki de bazı şeyleri biraz dağınık bırakmak gerekiyor…) yalnız türklerin töz anlayışıyla mesela kuzey amerika yerlilerinin totemciliği arasında şöyle kesin bir ayrım var (ki en kritik nokta bu) totemist toplumlar totemin etrafında ayin yaparlar, tapınırlar; türklerde töze tapınma yoktur, sadece koruyuculuğuna ve uğur getiriciliğine inanılır…
    ziya gökalp, -belki durkheim’in etkisiyle- eski türk inanç sisteminin naturizm ve totemizm aşamalarından geçerek toyunizme dönüştüğünü söyler. (tabii kesinlikle reddedenler de var.) benzer şekilde lev gumilyov da türklerin eski dininin animizm ile totemizmin karışımı olduğunu söyler.

    kafesoğlu gibi, türkler hiçbir zaman totemci olmamıştır diyenlerin ortaya koyduğu en esaslı argüman da kurdun ortak ata ve milli kült olmasıdır ki malum totemci toplumlarda bu pek görülmez.

    bu durumda çadırlarına koydukları tözlerin de oğuz boylarının ongunu olan kuşların da totem olmaması gerekir ki belki de tözler sadece uğur, ongunlar da sadece semboldü…ya da bahaeddin ögel hocanın dediği gibi eskiden totemdi de sonradan sembole dönüşmüştü, kim bilir…

    aslında bu karmaşanın bir nedeni de totemcilik gibi görünen (töz gibi) her şeyin aslında totemcilik olmamasıdır. mesela bir hayvan atanın varlığı onu totem yapmaya yetmez. zira totemci olmayan toplumlarda da hayvan ata görülür.

    bir de türklerde totem yerine kullandığımız töz olgusu şekil olarak da farklı. totem deyince aklımıza ilk gelen afrika totemleri (pubg’deki totem gibi:) türklerin kullandığı tözler ise genellikle keçeden, tahtadan (genellikle kayın ağacı kabuğu kullanılır) ya da içi doldurulmuş hayvan derisinden yapılmış eşyalar…

    “o halde, pek çok antropolog ve sosyoloğun insanlığın en eski dini anlayışı totemizmdir, demesinden yola çıkarak biz de, türklerde totemciliğin kendilerine has, farklı bir uygulaması olmuştur diyebiliriz…”
    (bkz: töz/@ay hatun)

    “araştırmalara göre en eski şaman elbiseleri hayvan şekillerini taklit eden giysilerdi. (gerektiği zaman o hayvanın şekline girebileceğini* sembolize ediyor.) bazen de demirden eldivenler ve takma dişlerle kendilerine vahşi bir hayvan görüntüsü verirlerdi. (bu hayvan kendi soyunun türediği bir totemdi aynı zamanda)”
    (bkz: şaman/@ay hatun)

    “eski türklerdeki tözlere baktığımız zaman, önceleri atalar kültünün bir yansıması olarak yapılan bu putların zamanla sayılarının attığını ve bütün koruyucu ruhlar için yapılageldiğini görüyoruz.

    (şimdi burada bir parantez açalım, töz/tös 'asıl, kök, menşe' anlamının yanısıra aynı zamanda ruh demektir. mesela ülgen aru tös (tanrı/ruh), erlik de kara tös (tanrı/ruh)tur ve ezelden beri var olan ruhlar için kullanılır.)
    atalar ruhu olmasına gelince, gerçekten de altaylılar bunlardan bahsederken 'bu babamın tözü, bu anamın tözü' derlermiş. (az önce dediğim gibi zamanla sayısı artmış olmasına rağmen ortaya çıkışı atalar kültü) yani ataya tapınma/saygı gösterme olgusu tözlerin oluşumundaki en önemli etkenlerden biri demek mümkün.”
    (bkz: atalar kültü/@ay hatun)

    “alplık ongunları da, kök türk dönemi türklerinde, çularınkinden*pek farklı değildi: tonga (kaplan) ve diğer yırtıcılar; büke (ejder)*ve böri . bir kitabede, belki türk kağanlarının totemik böri başlı bayrağı ima edilerek şöyle deniyordu:
    kağan süsi böri-teg ermiş
    kağan ordusu böri gibiymiş.”
    (emel esin - türk kozmolojisine giriş)

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
    orhan hançerlioğlu - dünya inançları sözlüğü
    emel esin - türk kozmolojisine giriş
  • ziya gökalp'e göre; bir bireyin veya toplumun bir bitki, hayvan veya nesneye akrabalık bağları ile bağlanması ve bağlandığı bu unsur etrafında inanışlar, pratikler ve yasaklar geliştirmesine verilen isimdir. çoğunlukla ilkel kabilelerde görülen bu inanıştaki asli unsura totem adı verilir. bu inanca sahip topluluklar, saygı duydukları totemin ataları olduklarına ve bu yüzden ona karşı birtakım kaçınmalara başvurmak gerektiğine inanmışlardır. toteme gereken saygı gösterildiğinde ve ayinlerle kutsandığında totemin bağlı olduğu insanları koruyacağına dair bir düşünce geliştiğinden totemizmi benimsemiş toplumlarda totemin dini ve sosyal yaşamda ayrıcalıklı bir yeri olmuştur.

    (bkz: türk medeniyeti tarihi)
    (bkz: ziya gökalp)
  • "daha ilk evrensel din olan totemizm, ensest içerikli nesne seçimini yasaklamıştır. insanın cinsel yaşamında bugüne değin geçirdiği en köklü sakatlık -belki de- bu olmuştur. (...) insan bireysel özgürlüğünü yitirmiş, aile içinde cinsel doyum bitmiştir. (...) cinsel yaşam dışı tatminde pervers ilişkiler, yaşanan bu çaresizliğin görüntüleri olabilir. bu durum tüm doğal heyecanları öldürür. kültürlü insanın cinsel yaşamında çok ciddi sorunlar vardır." serol teber - bilimsel bir peri masalı

    (bkz: totem ve tabu)
  • kızılderili, avustralyalı ve afrikalı kabilelerin çeşitli hayvan, bitki ya da coğrafi özelliklere kutsiyet atfetmeleridir. totemler ortak kimliği simgeleyen amberlerdir.
  • sosyolojide totemizm, claude levi-strauss tarafından yapılan etnografik çalışmalar sonucunda geliştirilen temel kavramlarından biridir.

    totemler genellikle bir bireyin ya da bir kabilenin doğal çevresiyle olan bağlantısını temsil eder. ancak totemlerin sembolik anlamları zamanla ve kabileler arasında değişebilir. örneğin bir totem hayvanın bir kabilede başka bir anlamı olabilirken, farklı bir kabilede daha başka bir anlamı olabilir.
hesabın var mı? giriş yap