• 38 yaşında premier ligde oynayarak futbola veda etmiştir. yaşlandım yuvama döneyim, survivora katılayım, kulübede oturup takıma ağabeylik edeyim para mühim değil gibi duygusallıkları elinin tersiyle itip, dünyanın en zor liginde 38 yaşında top oynayarak, kulüp efsanesi olarak iz bırakmıştır
  • "turkiye'de de cok gol attim, vururdum yerden sert koseye giderdi. ingilterenin havasindan midir suyundan midir vurdugun catala gidiyor"

    premier ligin izlemeye doyum olmayan meshur gollerinin sirrina dair urettigi bu aforizmayla beni benden alan, blackburn rovers tarihinin en onemli oyuncularindan biri ( e artik oyle ama, tanimi budur adamin ).
    buna mukabil reading macinda attigi gol sonrasi, "tugay! that man did it again!" stad ici anonsuna nail olmustur, bi nevi tugay klasigi. negzel seyler bunlar...
  • neden bu kadar underrated bir futbolcu olduğunu anlamıyorum. kesinlikle futbolseverler tarafından hakkı iade edilmedi.

    top kaptırmıyor, oyunu yönlendiriyor, gerektiğinde kendi takımını hızlandırıp rakibi de yavaşlatabiliyor. ingiltere'de oynarken takımının en iyilerinden biriydi ayrıca.

    futbolu bilen, bilmeyen herkes için göz zevki olan şu golleri de buraya bırakıyorum.
  • hagi'den sonra galatasaray takımının en yetenekli futbolcusuydu.

    sorun şu ki galatasaray tam saha prese geçmişti. bunun tek istisnası hagi idi. bir istisnaya daha yer yoktu.

    emre belözoğlu formayı tugay'dan almıştı ve bu sayede tam saha pres suat okan emre üçlüsünün baskısı yapılabiliyordu.

    tugay çok daha az forma giyeceğini anlayınca çok doğru bir tercih yaparak glasgow rangers'a gitti.

    çünkü emre'yi kesmesi artık imkansızdı.
  • kariyerindeki ilk lig macını rizespor'a kar$ı oynayan, ilk kupasını 1987'de fenerbahce'ye kar$ı tsyd kupası ile alan, ilk golünü 1991'de gaziantepspor'a atan, ilk avrupa golünü 1996'da paris saint germain'e sallayan son golünü 1999'da adanaspor'a atıp gene 1999'da fenerbahce derbisini oynadıktan sonra terk-i diyar eden büyük futbolcu.. özledik. buradayken sadece saga sola pas veriyor deyip bakırköy'de oturan anasına babasına sinkaf eden, aynı pasları blackburn'de verince gözleri dolup oglu berke'ye dua okuyanlara inat seviyoruz.
  • tugay'in oynadigi reklamda gercek bir türk oldugunu, ve bir türk'ün senelerce yurt disinda yasasa da degismeyecegini rahatlikla gorebilirsiniz.. arkadas gitmis, metrodan inmis, yolun üstünde posta kutusunun üzerine laptop koyan bir insani gormus.. normal bir avrupali "allah allah" der gecip gider degil mi? yok ama tugay türk ya "huuop bilader ne iş? ne bu?" demiş adam da "internet" demis.. tugay birakmamis sazani atlamis hemen "ee kablo yok wireless yok" şimdi orada adam "sana ne bilader laptopumun kahyasi misin" dese tugay'in diyecek lafi yok ama adam ingiliz sörü oldugundan "vodafone" diyip kestirip atmis tugay da "vay vay vay vay adamlar neler yapio be arkadas, ne bu celik mi bu posta kutusu adam bunu celikten yapmis ya inanmazsin" diyip uzaklasmis..

    takdir ediyorum merakli türk genlerimizi..
  • glasgow rangersla ilk maçına çıkmıştı. biraz koşuşturduktan sonra bi pozisyon denk geldi, çekti şutu az farkla yandan dışarı çıktı. seyircilerden "woouuw" şeklinde bi uğultu yükselidi ve o anda sevgili tugay başını havaya doğru kaldırıp "ohh fuck!" diyiverdi. çok da net anlaşıldı bu görüntülerden. "elin gavuru ne anlar siktirden, ortama ayak uydurmak lazım daha işin başındayken" diye kafiyeli bi şekilde düşündüğünden böyle yaptı sanırım. çok gülmüştük, teşekkür etmiştik kendisine ayrıca...
  • türkiye'de yetisen oyuncular arasinda yurtdisinda en basarili olmus yerli oyuncu.
  • müthiş bir tekniğe ve oyun zekasına sahip futbolcu. ilerlemiş yaşında bile premier leauge gibi bir platformda başarıyla oynamış olmasını da bu tekniğe ve zekaya borçlu.

    ayrıca sadece başarı olarak değil, karakter olarak da türkiye'yi en iyi temsil eden, çok duygusal olmasına karşın profesyonelliğin hakkını sonuna kadar vermiş bir insandır.

    yere eğimli koşarak daireler çizdiği sempatik bir gol sevinci vardır.

    uefa kupası görüntülerinde gözlerimiz hep onu arar. kaptandır..
  • teknik direktörü mark hughes'a gazeteciler "tugay'ın 10 yaş genç olmasını ister miydiniz?" diye sormuşlar. hughes "hayır" cevabını verince de şaşırmışlar: "peki ya neden?" ve hughes muhteşem bir cevap vermiş: "çünkü 10 yaş daha genç olsaydı şu an rovers'da değil barcelona'da oynuyor olurdu..."

    yetenekli olmasının yanında bir istikrar abidesi olan tugay, aynı zamanda türk futbolunun gördüğü en olgun oyuncu olmaya da adaydır. galatasaray'dan ayrılıdığında 30 yaşında olan ve yaşlandı denilen tugay eğer bu olaydan 8 sene sonra bile futbol oynayabiliyorsa, hele bir de ingiltere premier ligi gibi acımasız bir ligde kaptanlık yapabiliyorsa, o adamın ellerinden öpmek farzdır. hala antrenörlük kursuna devam eden tugay hakkındaki en büyük temennimiz ise ilk önce blackburn rovers'da, sonra da daha büyük bir klüpte teknik direktörlük yaparak avrupa'da kupa kazanıp, galatasaray'a efsanevi bir teknik direktör olarak geri dönmesidir.
hesabın var mı? giriş yap