• bir duruma sinirlenen ingiliz arkadaşım "bu ne yelpazelik" diyerek isyan etmişti.
  • - murat nerede?
    - cinayete gitti.
    - nereye!!!
    - birisi ölmüş onun için camiye gittiler.
    - cenazeye mi yoksa?
    - evet evet bu ikisi çok benziyor.
    - of çok şükür
  • hacettepenin a.b. ofisinde çalışan bob'un yapmadığı şeyler.. geçen şöyle bir diyalog geçti aramızda telefonla:

    - merhaba.. ab ofisi?
    - hi bob..
    - buyrun?
    - şöyledir böyledir.. tamam bi dakika ben aktarayım az sonra..
    - ya bob senin türkçen şahane?
    - estağfurullah..
    - estağfurullah? ya nası öğrendin bu kadar iyi konuşmayı..
    - teveccühünüz efendim sağolun.. mübalağa ediyorsunuz..

    orda bıraktım artık.. sonra bi fener gassaray derbisi geyiği yaptık.. normal değil şerefsizim..
  • -cok bekledin mi?
    -hayir, sadece geldim.

    arkadas henuz geldim demek istemektedir.
    (bkz: just)
  • ciddi bir tartışmanın ortasında ortamı bir anda renklendirebilecek hatalardır:

    - yalan söylüyosun!
    - hayır ben yalanmiyorum.
  • -karıcım nasılsın ne yaptın bugun evde?
    -buguuun evde bııır tv show izledıımmm.onun adı yenı bolumduuuu cok guzeldı...
    -!'^^+&%
  • bi turlu "tesekkurler" diyememek, ayran getirdi diye garsona "tasak!!" diye bagirmak.. sonra uzulmek. cok uzulmek.
  • "hayatimin kadinisin" demek ister adam. istemesine ister fakat maalesef diyemez. peki ne der? sunu der:

    hayat kadinimsin*
  • ispiyoncu yerine işportacı diyen bir avrupalı buna en güzel örnektir. bi de gözleri kısıp hırsla söylediğini düşünün
  • on küsür yaşlarında ve ergenliğe yeni başlamış bir zamanımda bu hatalardan biri yüzünden 2 turiste kafa atmıştım. şöyle ki,
    mordoğan * tarafında, yol üzeri bir lokantada aile ile bir yerde yemek yemeye gelinmiştir. aile erkanı içeride balık bakarken bendeniz de masaya konmuş salataya ekmek banmaktaydım. o yaşlarda şişmancana bir velettim. yemek yiyen şişman çocuk her daim halkımızın ilgisini çektiğinden tabiki de sorunluydum.
    neyse, tam tıkınırken garip bir sesle irkildim. sesin tonu bizim diyarlardan çıkmışa benzemiyordu fakat söylenen kelime doğrudan beni kalbimden vurmuştu.
    -şişme, şişme, hey sen şişme!!!
    noluyor diye arkamı dönmemle bir araba ve içinde biri hatun iki tipleme gözüktü. sırıtıp bana "şişme diye bağırıyorlardı.
    -ne diyorsun lam! diye bağırdım, fakat anlamadılar ve şişme diye bağırmaya devam ettiler.
    sonrasında yaptığım harekete ve gösterdiğim cesarete hala şaşmaktayım. kalktım, arabaya yürüdüm. 40 yaşlarındaki adama, bana hala "şişme" diye bağırırken
    -ne diyon lam eamunakoduuum!! gibi bir efektle kafayı attım (arabanın camı açıktı).
    bir anda ortalık karıştı. garsonlar ve ebeveynler olay yerine koştu. adam kontağı kapattığı için kaçamamıştı. ben, küfrederken, kenara çekildim. tipler arabadan çıktı. yüzleri yıkandı ve ingiliz oldukları anlaşıldı.
    şişme diye bağırma sebeblerinin çeşmeye gitmek olduğu ortalık sakinleşince belli oldu. çeşme yolundan baya bi uzakta oldukları anlatıldı. ben sakinleşip özür diledim. buarada ortamda tek doğru dürüst ingilizce bilen olduğum için adamı dövme sebebim olan yolu tarif etmek de bana düştü.
    vedalaştık ve ben balığımı yedim...
hesabın var mı? giriş yap