• çabana inadına azmine
    yoktan anlamayan haline
    nasıl saygı duyulmaz, emeğine
    gel gör ki , canımın içi yer yok
    zaten küçük olan çene kemiğimde

    yirmilik diş dediğin kırk yaşında mı çıkar
    dişçi diyor , keser alırız , o da canımı sıkar
    nasıl bir ağrın var ki gözümden yaşlar akar
    al bu mavzer kurşunuyla vur beni ,vur zaten öldürdün beni*
  • myh16 adlı kas lifi geninin geçirdiği mutasyon sayesinde çenemiz küçülmüş ve kendisinden açılan yer beynimize tahsis edilmiştir. bu mutasyon sayesinde aynı zamanda büyük ve işlevsel çene kaslarımızın da gelişimi sekteye uğramış ve beynimizin büyümesini sağlayacak şekilde değişmiştir kafatasımız. ingilizce’de wisdom teeth (akıl dişleri) denmesinin sebebi ileri yaş dişi olmasıdır. ama güzel bir tesadüf eseri aklımızı yani beynimizin büyümesini onun açtığı yere borçlu olmamız düşünülürse daha güzel bir isim bulunamazdı.
  • (bkz: yirmilik diş) in hikayesi....

    insanların en ilkin ataları halen hem ağaçlarda, hem yerde yaşamaya uygun bir anatomiye sahiptiler. genellikle meyveler ve yeşillikler ile beslenmektelerdi. vücutlarında bulunan apandiks organı, yeşillik içerisinde bolca bulunan selülozun (glikozdan oluşan bir polimolekül) sindirimi için bazı enzimler salgılıyordu. ancak selülozun sindirimi asla kolay olmadığı için, sadece bu enzimler yeterli olmuyordu. bu sebeple hayvanların pek çoğunun özel adaptasyonlar geçirmesi gibi (örneğin bir takım hayvanın bu sorunu geviş getirerek, besinleri birden fazla defa öğüterek çözmeleri gibi veya bazı selüloz sindirebilen bakterilerle mutualist yaşama geçmek gibi), bir diğer hayvan türü olan insan da bunu güçlü bir çene ile çözmeye çalışmıştır. daha doğru ifade edecek olursak, her zaman daha geniş, daha çok ve güçlü diş barındırabilen çenelere sahip olan bireyler, yedikleri yeşilliklerden daha fazla enerji üretebilmeyi başarmışlardır (daha fazla sindirebildikleri için) ve bu sayede de gerek hayatta kalma konusunda, gerek üreme konusunda daha avantajlı konuma geçmişlerdir.

    yani eskiden insan türünün çenesi çok daha genişti ve daha fazla diş barındırıyordu. işte 20 yaş dişleri dediğimiz üçüncü azı dişlerimiz de bu zamanlarda otların daha güçlü bir şekilde, daha hızlı ve daha etkili parçalanmasını ve öğütülmesini sağlamaktaydı.

    ancak evrimsel sürecin bir noktasında, şempanzelerden ayrılmamızdan çok da uzun olmayan bir süre sonra, insan türü ağaçlardan inerek savana yaşantısına başladı. bu ortamda uzun mesafelerde göç etmeye ve uzun zamanlar tek bir ağaç bile bulamadan yaşamaya başladı. bu sebeple de eskiden yiyebildiğimiz yeşillikleri ve meyveleri bulabilmemiz imkansıza yakındı. işte bu yüzden, insan türü içerisinde, savana ortamında bolca bulunan ete yönelebilen bireyler avantajlı konuma geçmeye başladılar. et belki otlara ve meyvelere göre inanılmaz derecede hastalık yapıcı bakterilere sahipti ve ilk defa et yemeye başlayan bireyler için mide bulandırıcıydı; ancak içerisindeki ot ve meyvelerle kıyaslanmayacak kadar fazla olan besin maddesi ve yeni yaşam ortamında bolca bulunabilmesi açısından o günlerde yaşayan bireyler için bir zorunluluktu. böylece otlara göre sindirimi çok daha kolay olan etlerle beslenmeye başlayan atalarımız avantajlı konuma geçtiler ve ot aramakta direnenler açlık mücadelesinde bir bir yenik düşmeye başladılar.

    sonuç olarak insan türü yavaş yavaş et tabanlı bir diyete başlamış oldular ve bunun çok önemli sonuçları oldu. bunlar arasında açık ara en önemlisi, etin içerisinde bulunan bol proteinin sinir hücrelerinin üretimi için gereken enerjiyi bolca sağlaması ve böylece beynin harcayacağı enerji için yeterli miktarda besin maddesi bulunabilmesi oldu (tabii zekamızın evrimi sadece et diyetine geçişle ilgili değildir, bunu önceki bir yazımızda ele almıştık zaten). ancak evrimsel süreçte et tüketilmesinin başlamasının tek etkisi, zeka üzerine olmadı. sindirim sistemimiz boyunca pek çok organın evrim geçirmesi ve bu yeni besini sindirmeye adapte olması gerekti. hatta bağışıklık sistemimiz bile evrimleşmek durumunda kaldı, çünkü ette bol miktarda bakteri ve virüs bulunuyordu ve sadece bunlara karşı bağışıklık geliştirebilecek bireyler hayatta kalmayı başardılar.

    tüm bunlar sonucunda etkilenen organlardan biri de, çene ve diş yapımızdı. beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. işte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı. bu yüzden artık çene küçüldü ve yirmilik dişler çoğu zaman gömülü kaldı.

    hatta bazen doktorların "çene yapısı dar olduğu için diş çıkmamış gömülü kalmış" demesindeki neden budur.
  • yirmilik diş ile ilgili yıllardır çektiğim ağrılardan bahsetmek istiyorum.

    yıllardır sırtımın sağında bulunan bölğeden sağ boynum ve başımın sağ tarafı ağrıyordu bilgisiyar başında çok oturmaktan olduğunu düşündüğüm için pek umursamıyordum. lakin geçen sene kasım ayı gibi sağ gözüme vurmaya başladı, sanki gözümü bir şey ittiriyormuşcasına bir ağrı ben de dayanamadım ve beyin cerrahına gittim durumu anlattım röntgen çekti. herhangi bir sorun bulunmadı ne boyun düzleşmesi ne fıtık nede kireçlenme olmadığını söyledi. merhem ve kas gevşelltici ve ağrı kesici ilaç verdi, bunları kullan geçmezse gel mr çekeriz birde öyle bakarız dedi.

    yirmilik dişim yarı gömülü, ne apse nede çürüğüm var o yüzden ondan hiç şüphelenmiyordum. googledan araştırınca boyuna, başa, sırta ve göze ağrı yapma yan etkilerini öğrendim o yüzden dişçiye gittim ameliyat ile sağ alt 20 yaş dişimden kurtuldum 2 dikiş atıldı 1 hafta sonra dikişler alınacak dedi doktor. ağrı kesici ve 1000 lik antibiyotik verdi ama ertesi gün hala başım boynum sırtım ve gözüme ağrı yapıyordu. bende dikişleri aldırdığımda sağ üst yirmilik dişiminde çekilmesini istedim 1 hafta sonrada onu çektiler.

    sağ üst yirmilik dişim çekildikten sonra 2 ay geçti ve ne boynum ne başım ağrıyor göz ağrımda bir daha hiç olmadı. boşu boşuna yıllarca ağrı çekmişim ama dişimden olduğunu bilseydim bunca zaman beklemez çektirirdim dişçi fobim yok.

    sadece kulunç ağrısı kaldı oda çok rahatsız etmiyor onunda çaresini tenis topu ile buldum.
    kulunç
  • benim gibi 20likleri tam çıkamayan, gömük kalan arkadaşlar boşuna uğraşmayın, çektirin kurtulun. ben yıllarca direndim fakat bu işin sonu yok, o diş çekilmeden rahat yok.
  • bir çay bardağı üzüm sirkesi ( üzüm olması zorunlu )
    bir çay kaşığı karbonat
    bir çay kaşığı tuz

    bunları ısıtın ama ılık olsun sonra ağzınızda beş dakika gargara yapın ama sakın yutmayın. babamın bana söylediği tariftir iki gündür ağrıdan uyuyamıyordum. bir saat içinde geçirdi.
  • son iki gecedir anamı avradımı kıvrandırmakta olan dişler. eziyet gibi 5 yıl diş teli taktım, şimdi geldi ağzımın yapısını bozuyor namussuz.
    rahat bırak beni
  • kimileri bunu hiç çıkarmayacak kadar şanslı oluyor, kimilerinin çene yapısı daha arkaik oluyor ve 20lik dişlere yer bulunuyor fakat eğer doğuştan küçük bir çene yapınız varsa ve dişleriniz zaten halihazırda belli bir düzendeyse çeneniz o dişe yer bulamıyor. sonra ver elini sıkışan dişler, çürükler, baştan sona diş ağrıları, özellikle alt dişlerde yamulma vs. çekilmesi de sıkıntılı bir süreç, çekilmemesi de genelde sıkıntılar çıkarabiliyor. altlı üstlü bir takım olan iki tanesinden 17 yaşımda kurtulduğum yirmilik dişlerimin diğer ikisini son bir ayda çektirdim. size tek tavsiyem sorun çıkarmalarını beklememeniz çıktıkları anda çektirmeniz olur. çünkü er geç sorun çıkarıyorlar ve o sorun çıkardıkları zaman yaşınız ne kadar ileriyse o kadar kökleri kuvvetli oluyor bu dişlerin. 17 yaşımda çektirdiklerim beni en fazla üç gün süründürmüştü. bu seferkiler canımı aldı neredeyse. hem iyileşmesi çok daha uzun sürüyor, hem de o zamanki diş çekimlerim yaklaşık yirmi dakika sürdü, bu seferki kırk beş dakikadan fazla uğraştırdı hekimi. çenemden parça kopuyor gibi bir his oldu. demem o ki yaşınız gençken çektirip kurtulun da ileride sorun çıkarmasını bekleyip kendinize eziyet ettirmeyin.
  • yamuk yumuk çıkan, herkesin gereksiz olduğunu söylediği ama aslında diğer dişleri destekleyip kuvvetlendirme gibi bir görevi olan dişlerdir. dişçilerin ekmek kapısı olduğundan gereksiz, çürük yapar, apse yapar deyip hemen çekmeni önerirler. çektirdikten sonra görürsün ki zamanla diğer dişlerin arası açılıyor.
    çekilmesi tam bir iskence metodudur.
    bugün son kalan ikisini çektirdim. ilk ikisini altı ay önce çektirmiştim dolayısıyla ne yaşayacağımı bildiğimden giderken kendimi ayaklarım geri geri gitti. daha dişçiye girmeden kendimi halsiz ve hasta hissettim.
    alt dişlerin büyük kısmı diş etinin içinde kalıyordu. doktor üst dişi iki dakikada çıkardı ama alt diş için yirmi dakika çenemle boğuştu. çıkarır çıkarmaz ağız dolusu kanama başladı ve kendi kanımı yuttum. kusacakmış gibi oldum. zaten iğnenin etkisi geçtikten sonra ağrıyı ve şişi konuşmuyorum. iki gün boyunca ağrı kesici almama rağmen kendimi iğrenç hissedeceğim ve sonra yavaş yavaş geçecek ama o çukurun dolması altı aydan fazla sürecek (önceki ikisinden biliyorum).
    şimdi soruyorum. hakikaten gereksiz miydi?
  • durduk yere bu dişleri çektirecek motivasyonu nerden buluyorsunuz . ben yıllardır erteliyorum.
hesabın var mı? giriş yap