• farkındayım çok büyük bir genelleme, kime göre zengin, kime göre fakir, kime göre sağcı, kime göre solcu soruları gelecek akla, ama cümleye karşı tüm önyargıları bi kenara attığımızda garip ama doğru bir önerme söz konusu. tüm dünyanın aksine sadece türkiye de bu kadar sık görülür bu durum.. olması gereken tam tersidir bence ( genel tanımlarını şöyle bir gözden geçirdiğimizde çıkması gereken sonuç bu).. ama holding patronu olup komunist takılan , açlıktan ağzı kokup hala başbuğlar ölmez diye yırtınan binlerce insan var ülkemizde.. ilginçtir..
  • soyle bisey vardır, sagcı olmak solcu olmaktan daha kolay ve daha ucuzdur, getirisi cok goturusu azdır. bu yuzden "fakir" olanların cogunlugu sagcı olabilir cunku cok kisi sagcıdır ve fakir insanın zengin olma umuduna sahip olması cevreye sahip olması adam yerine konması icin sagcı olması gerek gibi biseydir. zenginler solcu fakirler sagcı daha dusuk yuzdeli bir genelleme. insan solcu ise hasbelkader veya aileden veya okuyarak ve cok calısarak zengin olabilir ve bu zengin cocugunu da okutur cunku zenginligi gecicidir. zengin sagcı daha coktur cunku zengin olması daha kolaydır dahası zengin ve sagcının cocugu okumadan ticaret yaparak da zenginligi devam ettirebilir yani sagcı ve zengin insanın ogluna okumadan ticaretle daha cok para kazanın lan deme ihtimali daha yuksektir. demem o ki gozlemlerim bakımından fakirin de zenginin de sagcısı coktur cunku fakirsen de zenginsen de daha rahatı ve daha kolayı sagcı olmaktır.
  • maalesef eşitlik, adalet, özgürlük gibi kavramlar için eğitimli, donanımlı beyinler gerekir. zenginlik bunların bi kısmını sağlar ya da bunlar sayesinde zengin olur insanlar. neyin doğru neyin yanlış olduğunu idrak için beyin şart. ve fakat doğru olanı yapmak cesaret ister, özveri ister, vicdan ister. bunlar da pek çok insanda bulunan şeyler değildir. dolayısıylen 7 milyar adamı toplasan bir adam etmezler. gerekli donanımlar ve yapılması gerekenleri yapacak yürekler dengesiz ve ölçüsüz dağılmış durumdadır. o yüzden birileri sol öldü diye geveler dolanır. sol ölmemiştir. her geçen gün can çekişerek ölmekte olan insanlıktır. bu durum işte bunlarla alakalı bir durumdur.
  • turkiye icin gayet dogru bir tesbittir, gorunurde elbet. bizde sag kim diye sorsan karsiliginda ne cevap alirsin bilemiyorum ayni sey sol icin de gecerli. kim nerden halkin yumusak karnindan yakalarsa ordan iktidara ulasir; misal ecevit, apo yakalandi diye kapti oy pusulasini, rte dinden titretti gonullerin tellerini, ozal ulkeye ferah getirecegini soyledi millete darbe curcunasinda yarasina uflercesine vs. vs. turkiye'de iktidar siyasi, sosyal, dusunsel fark ya da secimlerden gecmez genellikle. direk magazinden gecer, populerlikten gecer, meydanda atip tuttugu zirvalardan gecer. yoksa kimse cikipta cem uzanin bu kadar oy aldigini aciklayamaz. ulan, ruhumuzda hep mi televole vardi diye de sormadan edemiyorum.
  • özellikle fakirlerin sağcı olması kısmının temeli birkaç farklı olguya dayanmaktadır

    bunlardan en temeli islam kültürü ve osmanlı geleneği ile yetişip tebaa olmaya şartlanmış halkının hala birey olamayışıdır. türkiye cumhuriyeti halkı ümmet'i kaybettikten sonra birey olması gerektiği konusundaki sıkı terbiye ve disiplin anlayışını, cumhuriyet devrimlerinden taviz verilmeye başlanan 1950lerden itibaren hızla kaybetmeye başlamış ve bunu takip eden buhranlı yıllar boyunca çareyi birey olmaktan çok aşiret, ırk, din, siyasi görüş (ki bu da ayrıca tartışılmalıdır) gibi kamplaşmalarda arama eğilimine girmiştir. bu eğilimi görmenin en kolay yolu, atatürk gibi ikinci bir kurtarıcı bekleyen insanların incelenmesidir. ayrıca bu birey olamamanın diğer önemli bir dezavantajı da aşiret veya tarikat gibi grupların bir şekilde demokrasiye ters biçimde oyları odaklaması ve güç sahibi olmasıdır. russel'ın belirttiği gibi liderin yolunda giderek iktidar isteyen kişilere büyük bir yol açılmış ve burada da karl marx'ın öngördüğü gibi proleterya çatısı altında değil daha küçük ve sermaye tarafından yönetilebilir odaklarda yığınlaşma meydana gelmiştir. bu kadar çok piyon/oyuncu odak arasında en iyi hamleleri çıkaranlar diğerlerini mat ederek iktidarı sahiplenmeyi başarmış ve sistemi adı dışında tümüyle demokrasi dışına çıkarmışlardır.

    ikinci durum ise insanların bir şekilde "herşey allahtan" diyerek tevekkül etmesidir. bu tevekkül hali sadece dine yönelik baskılarda ortadan kalkmakta, ancak müslüman olduğunu her fırsatta ifade eden yöneticilerin sorgulanmasında tinsel bir engelleyici olarak kullanılmaktadır.

    ayrıca köyden kente göçün getirdiği yarı köylü-yarı varoşlu, toprakla bağını tam koparmamış, hala patronunu ağa ya da padişah gibi görmeye alışmış kişilerde, bir araya gelme, köyde ağaya, kentte patrona karşı direnme gibi eylemler dinsel anlamda küfür olarak görülegelmiş ve bunun yansıması, dindar olmadığını ifade eden kişilerde bile farklı türden patrona sadakat şeklinde ortaya çkmıştır.

    son olarak bir de kapitalizmin günümüzde geldiği ve türkiye'nin dışında da geçerli olan bir durum vardır ki, bunu açıklamak için hemen bugünkü cumhuriyette orhan bursalı'nın yazısından (kendisinin hoşgörüsüne sığınarak) alıntı yapalım:
    "... tabii ki işçi sınıfı da var. fakat bugünün işçi sınıfı, 1850'lerin işçi sınıfı değil. işçi sınıfında nitel ve nicel değişiklikler oldu. "beyaz yakalı"lar çoğaldı, robotlar da geldi. ayrıca "zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan" işçi sınıfı, bugün büyük ölçüde kaybedecek birşeyleri olan işçi sınıfına dönüştü.

    tüm bunların bir araya gelmesi, üzerine sağlıklı sol alternatiflerin de üretilememesi ile birleşerek ülkemizde hala fakir kesimlerin tarikatleri, ülkü ocaklarını ya da diğer küçük güç odaklarını kurtuluş olarak görmesine yaramıştır.
  • (bkz: idris kucukomer)

    turkiye'de solun sag, sag'in sol olmasi.
hesabın var mı? giriş yap