a bout de souffle
-
godard'in, senaryoyu hazirlarken john dillingerin hikayesinin etkisinden kurtulamadigini sanmaktayim, soyle ki: (#6613563)
-
godard'ın damakta hos tad bırakan filmi..
-hayattaki en buyuk hedefiniz nedir?
-olumsuz olmak sonra da olmek! -
nedendir bilinmez ama jules et jimle karıştırılan film.
-
sagan'in bonjour tristesse'i ile bir arada dusunuldugunde ikinci dunya savasi sonrasi fransasi ile ilgili cok sey ogrenilebilir bu filmden. paris kurtarildiginda de gaulle bizzat muttefik askerleri tarafindan korunan bir salonda 'paris sonunda kendi kendini kurtardi iste (!)' mealinde bir konusma yaptiktan bir kac yil sonra avrupa tarihinde ilk supermarket paris'te acildi; ilk amerikan convertible'i fransa'da piyasaya suruldu; avant garde yonetmenler ilk fransa'da hollywood mezmunlarini kullanan filmler yapmaya basladi; vs... insani kor kuyularda merdivensiz birakan dengesiz bir filmdir bu. ama marshall plani'ni butun yonleriyle en iyi anlatan filmdir ayni zamanda.
-
bu filmi turkceye serseri asiklar diye ceviren her kimse suphesiz ki yucelerden daha yuce, ululardan daha uludur. ismi bir filmi ancak bu kadar guzellestirebilir. bu sebeptendir ki, bu film a bout de souffle degil, breathless hic degil, serseri asiklar'dir.
-
jean seberg...
bir kadın için sinemaya gidilir mi sorusunun... cevabı ender "evet" olabileceklerden birisi...
tabi biz bu amacı edinmeden gittik ve sonrasında bu fikre vardık. siyah beyaz perdeye düşen bir ay gibi... ey jean seberg hayranları... bunları kopyala.. duvarkağıdı yap. yazıcıdan bastır ve
cüzdanına koy, duvarına as...
http://tedstrong.com/jeansebpix/jean7fingers.jpg
http://www.gonemovies.com/…/drama/boutpatricia1.jpg
http://www.filmarchiv.at/…er/pics/ausser_atem_2.jpg
http://www.gonemovies.com/…/boutpatriciamichel2.jpg
http://www.20six.fr/…aysofbeingwild/jean_seberg.jpg
http://www.diplomatie.gouv.fr/…nce/55/img/01-01.jpg
http://img.photobucket.com/…9/maquineta/jeanhat.jpg
http://www.satgar.org/immagini/jean.jpg
jean seberg'in o kısa saçlarına rağmen, gerçek bir kadına benzemesi çok güzel bişey.. sonradan öğrendiğime göre hüzünlü bir mazisi de varmış ki şimdi daha anlamlı gelmeye başladı gözümüze.
üzüldük... amerikalı olduğunu sonradan duyana kadar onu fransız olarak düşündüm hep. o derece öte bişey ki zaten resimlerinden görüp bana hakvereceksiniz...
jean seberg ile girdim ama ne jean paul belmondo'nun ne jean luc goddard'ın ne de filmin hakkını yememek lazım. bol sohbetli çok doğal bir film. yer yer zıt sayılabilecek ama bir o kadar uyumlu 2 serseri aşık...muhteşem bir belmando vardı filmde.. bu kadar mı rahat.. elinde sigarası kafasında şapkası ve sahneye uyan tipi, gülüşü,yürüyüşü, etekleri havalandırması :p kısacası herşeyiyle çok iyiydi adam. partneri ile yaptığı o tek planlık yürüyüş sahnesi ve evin içinde, yatakta yaptıkları tadına
doyum olmayan sohbet çok iyiydi. kendi adıma 60 yapımı bu filmi keşfettiğim için çok iyi hissediyorum. yarın olsa bi daha izlerim yani o kadar diyim. -
(bkz: new york herald tribune)
-
jean luc godard bu ilk filmini çekerken, başlarda kafasında tam bir senaryo yokmuş. sabah scripti yazıp öğlende aktörlere dağıtırmış. zaten doğaçlama mevzusu da burdan geliyor.
esas dumur edici olay ise jump cut tekniğinin çıkış noktasıdır. bu teknik daha önce bu kadar bariz ve de estetik bir şekilde kullanılmışmıdır bilemem, ama eğer jump cut'ın keşfi godard tarafından bu filmde yapılmışsa, oha'dır!
çünkü film dağıtım için uzun bulununca godard'dan kısaltması istenmiş. godard ise bazı sahneleri aralardan çekip çıkarmak yerine (bkz: deleted scenes), almış eline makası, ordan burdan kırpmış. al sana jump-cut! al sana yeni dalga! yaa... -
-
truffaut okuduğu bir gazete haberinden etkilenmiş ve olayları anlatan kısa notlarla filmin senaryosunu oluşturmuş.godard bunları geliştirmiş ve tamamen bağlı kalınan bir metin yerine, doğaçlama tekniği kullanılarak bu leziz film ortaya çıkmış..
film, rahatsızlık vermeyen kuralsızlığı, uzun olduğu kadar etkileyici diyaloglarıyla da dikkat çekiyor. özellikle yatak odasında michel ve patricia'nın muhabbetleri, sanki tanımadığımız iki kişinin, resimden müziğe ıvırdan zıvıra yaptıkları sıradan bir muhabbete kulak misafiri oluyormuşuz hissi uyandırıyor..
biraz hüzün, biraz tebessüm.. genelde ikisi birarada..böyle de değişik bir film işte..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap