• vahiy gelenler için doğru olmayabilecek önerme. vahyin nerden geldiği de önemli tabi. bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi gelen vahiyle babasının kafasına onlarca çivi çakan, çocuğunu balkondan atmaya çalışan, evini yakan hastalarla dolu. peygambersen tabi vahiy daha üstün olur.
    peygamber olmayan diğer herkes içinse akıl daha üstündür.
  • tartışılmasının derinliği sözlüğü zorlayacak önerme.
    bu düşünceyle ironik bir giriş yapmıştım, dostlar bilgiyle bezenmiş açıklamalar yapmışlar mahçup olduk.
    bu konu kader ve imandan bağımsız tartışılacak bir konu değildir belki. kaderi bir yana bırakalım, iman akla ihtiyaç duymayan bir olgudur. iman için akıl, ispat arayanların ya da imanını bilimsel dellilerle kuvvetlendirenlerin imanlarının görece zayıf kaldığını düşünürüm. en uç örnekte allah'ın varlığı somut delillerle gösterilirse zaten ona inanmak iman olmaktan çıkar.
    amel ve ibadete gelince burada kalbin vahyin ve aklın yerleri tartışmalı diye düşünüyorum. vahyin allah kelamı olduğu yerde ne tartışması diyerek kesip atmak mümkündür ama doğru mudur bilmiyorum. bu imanla varlığına inandığımız allah'ın daha sonra akılla kavranmasıyla ilgili bir durum. vahiy allah kelamı da akıl başka bir gücün eseri değil ki, aklı da insanlara veren allah. sözlük anlamıyla baktığımız zaman evet aklı da herkese vermemiş diyebiliriz ama insanoğlunun ulaştığı akıl seviyesi, bunun için gerekli olan bilgileri edinme, akıl yürütme yetenekleri allah'ın istemesiyle olan şeyler. tabi burda herşey ondandır o zaman iyilikler gibi kötülükler de ondan, deyip dualiteyle ilgili diğer problemlere girmeyeceğim.
    yukarıda çok güzel bir şey okudum, bilginin kaynağı vahiydir diye, peki, somut bilimleri bıraktım sosyal bilimler ve felsefenin geldiği noktayla vahyi karşılaştırdığım zaman haşa vahyin geride kaldığını görüyorum. bu nasıl oluyor ? imanı zayıflar gibi okyanusların karışmayan sularını mı delil göstermeye çalışayım yoksa ömer çelakıl gibi şifrelere mi gireyim ? bir başka entry'de bunun açıklaması var; müteşabih ayetler, yanı anlamı örtülü ayetler. kur'an bize anlamı örtülü ayetler olduğunu söylüyor ama bunların hangileri olduğunu söylemiyor. bu çeşitli noktalarda çıkmaza girince joker olarak kullanılması için verilmiş bir fırsat mı inananlara ? kuran'da anlamı örtülü ayetler var ve bunları kurcalamadan açık olanlarla yola devam mı edeceğiz ? eğer öyle ise bunlar niye var ? dahası varlıkları niye bildirilmiş ? mutlaka ki insanlar bunları kafaların göre yorumlasınlar diye değil. kasıtlı veya kasıtsız bütün yanlış yorumlardan allaha sığınması lazım bir inananın. hatta herhangi bir yanlış yargıya varıp şirke düşmemek için bu konuda minimum aksiyon almalıdır. şirkin küçük bir kesri bile şirk olduğuna göre bu minimum sıfırdır. peki muhkem sandığımız ayetlerin örtülü anlamlarını inkar etmek şirke götürmez mi ? bu konuda nasıl risk alınacak ? allah insanlara aklı bunun için vermiştir. ve allah amellerinizde niyet esastır der. yani siz şirke ya da günaha girmeyi göze alarak allah'ın verdiği akılla allah'ın verdiği vahyi yorumlarsanız ve niyetiniz sahih ise onun merhametine güveneceksiniz. merhamete güvenmiyorsanız başa döneriz, imanla varlığına inandığımız allah'ı kavramakta problem vardır. peki akıl ve vahiy birbirini tamamlıyorsa niye biri diğerinden üstün olsun ? olmamalı tabi, ama istisnai durumlar olmuştur olacaktır. allah her insana akıl verdiğine göre aklın olmadığı bir durum olamaz ancak vahyin olmadığı durumlar, ya da olan vahyin bilinmediği durumlar zamanlar olabilir. bu zamanlarda insana lazım olan iman ve akıldır.

    edit : diğer yandan aziz augustinus da şöyle demiş; özet ve net : "eğer inanç ve düşünce arasında bir çatışma söz konusu olursa, doğru olan inançtır."
  • akıl-vahiy ilişkisinde devinen taraf her zaman akıkdır. çünkü vahiy tarihin belli bir döneminde bir kereliğine inmiş ve sübuti açıdan artık sabittir. oysa akıl yani aslında felsefe ve bilim sürekli içerik değiştirmektedir. dolayısıyla karşımızda aslında iki içerik bulunmaktadır. kaynağı ilahi olan vahiy içeriği ile kaynağı beşeri sorgulama olan akıl içeriği ve bu içeriklerden ikincisi dönemsel olarak sürekli değişmekte ve artmaktadır. haliyle vahiy-akıl ilişkisine dinamizm getirecek olan da yine içeriksel anlamıyla akıldır. buna göre dini anlayışın dogmatizme müptela olmaması için dinin yeniden yorumlanmasında aklın içeriksel hali daima göz önünde bulundurulmalıdır. zaten vahyin yeni bir yoruma tabi tutulmasını zorunlu hale getiren de içeriksel olarak aklın değişmesidir. bu değişim hele de paradigmatik seviyede ise işte o zaman dini anlayışta da paradigmatik sıçramalar meydana gelmek zorundadır. aksi durumda vahyin bu ilişkinin bir tarafı olarak kalabilmesi mümkün değildir. ancak bu meselenin içeriksel boyutudur. ama eğer bu ilişki apriori bir şekilde kurulursa işte o zaman vahiy akıl için yeni bir imkana tekabül edebilecek duruma gelir.
  • anlamsız bir kıyas.
    akıldan kasıt nedir, kastedilen düşünce midir? aklın ürünleri midir?
    vahiy belki de daha basit: metafizik kaynaklı, emir cümleleri… inanan var inanmayan var!
    vahiy, dua, kitap… daha ne kadar aklı ikame etmeye devam edecek, merak ediyorum.
  • +1
  • (bkz: skocax)
  • imana dayalı irtibat kurmayı tercih eden dindarların idrak edemeyeceği cümle. halbuki sadreddin konevi, vahyin itibarını sarsmadan aklın etkinliğini gayet güzel teslim etmiş:

    "öğrenme sürecinde insanın özneliğini savunanlar ile bilginin nesnesi olan tanrının özneliğini savunanlar arasındaki çelişkidir bu. bir diğer deyişle, öğrenme sürecinde tanrının öğrenilmesi gereken bir hakikat olduğunu savunanlar ile o hakikatin öğrenme sürecinde bir özneye dönüştüğünü savunanlar arasındaki bir farktır. akıl yoluyla öğrenen filozof 'ben gördüm, ben bildim,' derken, vahiy yoluyla öğretilen peygamber de bu aşamada 'bana bildirildi, bana gösterildi,' der... yani filozof aktif olarak bilme sürecindeyken, peygamber pasif olarak bilgiye konar, sonra da bunu tebliğ eder."

    ifadeleri ekrem demirli'nin şu dersinden derledim:
    https://www.youtube.com/watch?v=vmzpg7b5-wo&t

    kaydın tamamını izlediğinizde ekrem demirli'nin filozofların kibirinden dem vururken, peygamberlerin bilgiyi avama nasıl taşıdığını aktardığına da dikkatinizi çekerim. bunu yapmak zorunda çünkü aksi vahyi inkar anlamına gelir ki bir ilahiyatçı için bu imkansız...
hesabın var mı? giriş yap