• biyolojik bir nedenle oluşmayan bir semptom 'un biyolojik bir tedaviyle giderilmeye çalışmasına itiraz eden anarşistbir psikiyatri ekolüdür. ayrıca antipsikiyatri ekolü, psikiyatrinin bilimin değil, düzenin politik normlarının savunucusu olduğunu savunmaktadırlar. buna verdikleri örneklerden biri eşcinselliğin bir anda ruhsal hastalık olmaktan çıkarılmasındaki politik karardır. 1968 hareketine kadar akıl hastalığı sayılan escinsellik, escinsel muhalefetin politik bir güç olmasıyla, amerikan psikiyatri dernegi apa tarafından bir anda akıl hastalığı kategorisinden çıkartılmıştır. bu karara varırken tek bir bilimsel çalışma gösterilmemiştir.
  • psikiyatri bilimininin amacının sadece insanları belli kalıplara sokup "ideal toplum seviyesi"ne ulaştırmak olduğunu savunan bir bir anti bilim dalıdır. antipsikiyatriye göre ileri psikiyatrik vakalar, akıl hastanelerine yatırılıp incelenir bunun nedeni bu insanların ne gibi koşullardan geçip de bu duruma geldiğini öğrenmek ve toplumun diğer bireylerine bunları yaşatmamak ve bunun sonucunda kendilerine sağlıklı insan ve iş gücü potansiyeli yaratmaktır. insanın bu bilimin inceliklerini okumaya başlayınca kendini gizli bir brave new worldde görmeye başlaması gayet normaldir.
  • 60'lı yıllarda gelişen bir akım olmakla beraber genellikle ingilterede gelişen bir akım olarak değerlendirilir.
    hümanizma ve aydınlanma karşıtı gelişmelerle birlikte düşünülenerek incelenmiştir. en temel eleştirisi psikiyatrinin bilimselliğine olan eleştirisidir. hasta-doktor arasındaki ilişkiyi sakıncalı kimlikler üzerinden değerlendirir. yıllar içinde psikiyatrik söylemdeki değişimlerin siyasetle olan bağını irdeler ve iktidar ilişkisi bağlamında bi kurum olarak psikiyatriye eleştiri yöneltir.
  • neden psikiyatri ile yüzde yüz zıt ve tutarsız olduğu hakkında bilgiye ihtiyacım olduğu alan. tatminkar bir bilgiye ulaşılamıyor.

    yani 40'ında intihar etmek bir hata ise ne gibi bir biyolojik kökeni var da bu yaşa kadar bekliyor intiharcı. troid bezleri falan mı bozuluyor yada düşüncel bir katliam mı yapıyor! bir yaşama refleksi mi?

    yekten bu kurama bok atmak yerine neden öyle olmadığına dair çalışmalar var mı?

    buradan bakınca her iki uçta yer alan her iki tarafın bir sürü eksiği varmış gibi duruyor.

    belki de hastaların yarısı hasta değil bir çeşit gelir kaynağı . yiyor musunuz lan insanları?

    insana dair bazı şeyleri anlamak için bazı şeylerin uzman kategorisinde eğitimini almak zorunda olmak kadar gıcık edici bir şey yok. bu da onlardan birisi.
  • psikiyatrların ellerindeki güce, uygulama ve iddialarına öteden beri karşı çıkanlar vardır. farklı ülkelerden eleştirmenler, muhalifler ve reformcular farklı zamanlarda, geleneksel akademik ve biyolojik psikiyatriye iğneleyici hamleler yapmıştır.

    psikiyatriyi eleştirenler genel olarak üç şeyi sorgularlar: deliliğin tıbbileştirilmesi, zihinsel hastalığın varlığı ve psikiyatrların birtakım bireylere zorla tanı koyup onları tedavi etme gücü.

    antipsikiyatri, gözetime karşı çıkmakla kalmamış devlete de karşı çıkmasıyla anarşiyi savunuyor olduğu söylenebilir. çoğu devlet kurumunu ve özellikle akıl hastanelerini, insan ruhunu ve birçok gruptaki potansiyeli zedeleyen ve baskılayan bir unsur olarak görmüşlerdir. bu hareketin en üst noktası ise 1960'larda, dönemin karşı-kültürel meydan okuyucu ruhudur. bu şekilde biyolojik psikiyatrlara, devlet servislerine ve uygulamalarına meydan okuyan popüler filmler* ve radikal dergiler ortaya çıkmıştır.
  • bir romanda geçiyordu :"psikanaliz çıktı, hepimiz hasta olduk."diyeydi sanırım. belki de psikiyatri kalkarsa bir günde herkes sağlıklı olduğunu düşünecektir.
  • antipsikiyatristler ikiye ayrılır. akıl hastalığı yoktur diyen bir grup vardır. bu grubun en önemli temsilcilerinden biri thomas szasz'dir. ayrıca bu gruptan olanlar sosyal etiketleme teorisini savunurlar. diğer gruptakiler de akıl hastalıklarını yaşamdaki katlanılamaz strese verilen tepkiler olarak görürler. bu grubun en önemli temsilcileri ise ronald laing, franca basaglio ve foucault'dur.
  • "antipsikiyatri sözcüğünü türkçe'de karşı-psikiyatri olarak ifade etmek mümkün.sözcüğün mucidi cooper ise onu tıbbi psikiyatrik uygulamaları eleştirmek anlamında kullanıyor. cooper'a göre tıbbi psikiyatri kuramı ve uygulamasıyla, baskıcı birkimlik kazanmış ve ruhsal sağaltım bilimi ve sanatı anlamında anti-psikiyatrik bir hale gelmiştir. anti psikiyatri, olması gerekene antileşmiş olan psikiyatrinin adıdır. ne ki bu sözcük sonraları çok başka çağrışımlar yüklenmiş ve psikiyatri kuram ve uygulamasına dönük eleştirileri bünyesinde toplamıştır. bu yüzden antipsikiyatri hareketi dediğimiz zaman, psikiyatriyi ve onun hizmet ettiği ideolojiyi eleştiren bir düşünce hareketini kastetmiş oluyoruz"

    kemal sayar ve m.h. türkçapar'ın antipsikiyatri adlı kitabından alıntıdır.
  • http://www.antipsychiatry.org/

    guattari'nin yazdığı makaleleri taramak hem öğretici hem eğlendirici hem de psikiyatrik çözümlemelerin sığlığıyla tatmin olmayan bünyeler için kafa açıcı olabilir. kafayı açar ancak normalize edip karıştırmamak gibi bir motivasyonu yoktur. soru sorar ve soru sordurur bu ekol.

    1960'larda dünyada görülen, kendini çeşitli sorgu suallere tabi tutma akımının içinde değerlendirilmelidir.

    günümüzdeki ritalin, prozac vs.lerle bu konuda düşünce üretmek daha bir makbul ve enteresan olabilir.
  • antipsikiyatri, iyi bir ruh sağlıkçı olmak isteyen her kişinin muhakkak hakim olması gereken bir alan.

    sentez için antitez şarttır. antipsikiyatri, sunduğu perspektifle, psikiyatrinin bazen soyut ve kararsız olabilen halini biçimlendirir.

    yalnız önemli olan bir husus var, antipsikiyatriyi komplo teorileriyle süsleyen, bilimsellikten uzak yaklaşımlara gülüp geçmeyi bilmek.

    antipsikiyatrinin temel güzelliği, insana dair temel haklar ve etiğin savunucusu olmasıdır. 'antidepresanlar öldürüyormuş' tarzı yaklaşımlar antipsikiyatri değil, pseudoscience kategorisine girer.
hesabın var mı? giriş yap