• soguk savas doneminde her iki kampa da girmeyi reddeden ve çoğu azgelişmiş ülkelerin kurduğu ortaklık.
  • soğuk savaş döneminde hem kapitalist hem de sosyalist kampa katılmak istemeyen ülkelerin birlesmis milletler içerisinde oluşturduğu hareket.

    mısır bu ülkelerin liderliği için, çin de bu ülkeleri yanına çekmek için nafile uğraşmıştır. türkiye, kendilerinin bile beklemedikleri kadar etkili olan bu hareketi küçümsediği ve önemsemediği için çok önemli fırsatlar kaçırmış ve zarar görmüştür. bunlardan en önemlisi makarios'un bu harekete yanaşması ve bunun sonucu birçok müslüman ülkenin içinde bulunduğu bu ülkelerin kktc'yi tanımayı reddetmesidir. bu tepkinin arkasında ayrıca türkiye'nin cezayir karşısında fransa'nın yanında yer alması yatar ki o da hem siyasi, hem vicdani olarak bambaska bir hatadir.
  • soguk savas doneminde, abd ve sscb'ye esit uzaklikta kalmayi amac edinmis, cogunlukla asya ve afrika'da bulunan ulkeleri tanimlarken kullanilan terim.. 1955 bandung konferansi ile resmiyet kazanmissa da, cok da etkili olamamislar. zaten sonradan da fonksiyonlarini yitirmislerdir.
    baslica baglantisiz ulkeler, yugoslavya, hindistan ve endonezya olarak kabul ediliyordu zamaninda..
  • bağlantısızlar soğuk savaşın yumuşamaya (detant) doğru ilerlediği sıralarda (1960'ların sonu ve 70'ler) bir şekilde uluslararası politikada daha bir etkinlik kazanmıştır diyebiliyoruz, türkiye için düşünüldüğünde de menderes döneminde yani 1950'ler boyunca bu harekete karşı bir yukarıdan bakma, herhangi bir kutupta yer almamanın mümkün olmayacağı üstüne bir politikanın yansımaları görülse de 1960'ların ikinci yarısında türkiye bu ülkelerle de daha yapıcı bir ilişki içine girmiştir denebiliyor (ekonomik yardımlar vs.), tabii bunun nedenlerinden biri de amerika eksenli dış politika yaklaşımından uzaklaşıp başka seçeneklerin de devreye girmesiyle ilintili. nitekim bağlantısızlar 1973 ve 1979'da opec'teki petrol fiyatlarının artışı meselesinden de kendi çıkarlarına bir durum çıkacağını umarak arap devletlerini desteklemişler fakat maalesef kendileri için olumlu bir durum olmayınca hareket silinmeye yüz tutmuştur. ancak şu anki amerika (batı) eksenli küreselleşmeye karşı dünya sosyal forumu ve avrupa sosyal forumu gibi alternatif küreselleşme görüşlerinden bahsedilebiliyorsa bunların temeli olarak da soğuk savaş dönemindeki bağlantısızlar hareketini düşünmek gerekiyor.
  • böyle bir şeyin varlığını bugün daha yeni keşfedenler var.

    (bkz: dünya beş ülkenin kölesi olmuş)

    tamam, bire bir aynı şey değil ama yarım asırda büyük değişimlere uğramış dünya koşullarından sonra "kendi birleşmiş milletler örgütümüzü kurarız" gibisinden, yalnızca köy meydanına topladığı koyunları tavlamaya yarayan ve dünyanın ciddiye alması mümkün olmayan ve naif ve romantik söylemiyle arasındaki benzerlikler inkar edilemez.

    bilmemek değil öğrenmemek ayıp. ama öyle bir rul hali içinde ki ve öyle bir klinik tablo sergiliyor ki kendisine iletilen her türlü bilgi kırıntısını bilgisizliğine yöneltilen bir hakaret iması olarak algılıyor. fiziksel dünyadan gelen beş duyu uyaranlarını filtreleyen merceği ham cam halinde kalmış, parlatılmamış, flu bir görüntü aktarıyor. o nedenledir metafizik merceklerini parlatma gayreti.

    milletçek şahit olduğumuz yakın tarihli bir örnek; gezi haziranı'ndan hemen sonra toplantı yaptığı sendikacı arzu çerkezoğlu'nun "bu sosyolojik bir olaydır" tespiti karşısında "ulan bu kadın benim eğitimsiz olduğumu biliyor. o yüzden işin içine -loji -moji damarından bir takım bilimsel lakırtılar sokarak beni küçümsüyor." gibisinden bir vehim, bir psikolojik çıkmaz sokak, bir paranoyak tavır ortaya koymuştu. bu tür fevri tepkilerle örülmüş bir ışık sızdırmaz battaniye, danışmanlarının ona bilgi desteği vermesinin önündeki majör engellerden biri.

    analitik düşünce ürünlerine birer tehlikeli, zehirli, kanserojen madde gözüyle bakıyor. aşağılık kompleksi en zavallı halinin dışa vurumu olan "biz sosyolojiyi de iyi biliriz" çıkışının arka planı da zaten bundan ibaret. hayatı boyunca kitap okumamış bir insandan söz ediyoruz. kitap dediysek anladınız ne kastettiğimi; tommiks teksas değil, kendi mahallesinde "ilim" dedikleri skolastik türden kitaplar da değil, bize sadece o kitap yeter dedikleri biricik ilahi kitap hiç değil. öteki mahallede "bilim" adı verilen, fiziksel dünyayı düzgün mercek arkasından berrak görmeyi sağlayan kitaplardan söz ediyorum.

    o yüzden monşer diye bok attığı ve korkutup sindirdiği hariciye erbabından biri de çıkıp diyemiyor ki hacım bu senin bugün aklına gelen mevzu elli sene önce başkalarının da aklına gelmişti. hem de akıllarına gelmekle kalmamış üstelik bir de aslanlar gibi tavır da koymuşlar ve bu konuda bayrak açıp iyi kötü bir şekilde harekete de geçmişlerdi. bizim imam da 21. yüzyılda el yordamıyla amerika'yı keşfediyor. neyse, diktatör olunca yapılacak ufak şımarıklıklardan biri deyip geçiyoruz.
    .

    ergenlerin mukayese edebilmesi için (bkz: metallica diye bir grup buldum çok ii)

    .
  • tarafsızlık tarafında saf tutmaya çabalamış olanlar.
  • yugoslavya, mısır ve hindistan, bir nebzeye kadar da endonezya tarafından liderliğine soyunulmuş, soğuk savaş yıllarında üçüncü bir blok oluşturma çabasıdır. üye ülkelerin (bkz: üçüncü dünya) ekonomik, politik ve sosyal sorunları, bloğun ciddi anlamda oluşturulması çabalarını baltalamıştır. sağda sola konferanslar yapıldı, ancak gevşek bir birliktelikten öteye geçilemedi, bunun sonucu da ülkeler diğer iki bloğa kaymaya başladı. nasır'ın verdiği politik gaz uzun vadede netice vermeyince dağılma hızlandı.

    70lerin sonuna doğru bağlantısızlık artık amerikalı ve ruslardan eşit oranda silah yardımı almak ve politik arenada dansöz gibi kıvırtmak anlamına gelmekteydi. tito'nun ölümü ve enver sedat'ın düşüşü bağlantısızlar hareketi'ni nihai olarak bitirmiştir.
  • bandung konferansı ile temelleri atılmıştır.
    (bkz: jawaharlal nehru)
  • çogu dekolonizasyon sonrasi hala etkisinde bulunduklari güdümden çikmak pahasina, üçüncü dünya ülkesi olmayi seçen ülkelerdi...
  • siyasi literatüre "bağlantısızlar hareketi" olarak geçtiydi. geçmiştir.
hesabın var mı? giriş yap