hesabın var mı? giriş yap

  • -baba yaa şu cocuk ne güzel dans ediyor baksanaaaaa
    -erkek adamın belden aşağısı oynamaz.bak efelere...
    - ---------

  • övünmek gibi olmasın ama sanırım bu benim. nerde ağzı açık, sağa sola bakan biri varsa gelir bana adres sorar. kimin kolunda saat yoksa yanaşıp bana "saatiniz var mı acaba?" der. yanımda 3-4 arkadaşım olsa bile her defasında sorunun muhattabı ben olurum. hatta gelip bir şey soracak adamı 50 metreden kestirebiliyorum artık. mesela geçen gün markette kadının biri elimdekilere bakıp "o kazandibi güzel mi ya? ben geçen o markanın profiterolünü aldım hiç beğenmedim. alıyım mı sizce?" diyerek hiç tanımadığı halde bana damak tadını emanet etti. işte bu sebeplerden, her sabah evden çıkmadan trt 2'yi açıp, saatim geri kalmış mı diye kontrol ederek; boş zamanlarımda google earth'ten bilmediğim mahallelerdeki cami, okul, cadde ve sokakları öğrenerek bana güvenen halka en doğru cevabı verebilmek için çalışıyorum. gelecek seçimlerde de adayım.

  • fenerliler diyorlar ki eğer ki bir sezonda lig veya eleme farketmez iki organizasyon varsa ve iki şampiyon varsa ikisi de sayılmalı.

    buna göre fenerbahçe şampiyonluk sayısına türkiye kupalarını da dahil etmeli. hatta zamanındaki cumhurbaşkanlığı kupası başbakanlık kupası süper kupalar da (bazıları birbirinin devamı organizasyonlar). o maçlarda ter döken futbolcuların emeği yok mu sayılsın? o kupalar fasulyeden kupalar mı?

    bu durumda müzedeki resmi tüm kupalarının sayısına göre yıldız verilmeli. ama fenerbahçe buna yanaşmıyor. bazı kupalar sayılsın bazıları sayılmasın diyorlar. neden? çünkü galatasaray'ın müzesinde daha fazla resmi kupa var. insan sırf rakibinde daha fazla kupa var diye kendi kupaları sayılmasın onlar fasulyeden kupa der mi? o kupaları almak için ter döken futbolcuların emeğine ihanet eder mi?

  • '' almanya'da aileler odanın kapısı açık olsa bile çalıp öyle giriyor. bizimkiler kilitli kapıyı zorluyor lan.''

  • dexter'ın kurbanları naylonlarla kaplanmış steril ortamlarda, kanın tamamını akıtarak kesmesi ve güzelce parçalayıp poşetlere koyması sebebiyle son derece mantıklı bir hareket olurdu. ama nasıl ikna edeceksin işte, ortak danaya falan girmek lazım.

  • evde sevgiliyle oturulurken, siz ders çalışıp o kitap okurken internetten birşeye bakmak gerekir. benim laptopumu al der. google, wikipedia karıştırılırken çok kullanılanlarda bir blog görülür. sevgilinin bu kadar çok girdiği ve okuduğu blog merak edilir ve aklın bir köşesinde kalır.

    o gittikten ve siz ders çalışmaktan bezmişken, kafanızı dağıtmak için bir bölüm how i met your mother izleyeyim derken blog aklınıza gelir. o bloga girilir ve okunmaya başlanır.

    blogu yazan kişi sevgilinizle aynı müziği dinlemekte, aynı filmleri seyretmekte, aynı konulara ilgi duymakta ve aynı kitapları okumaktadır. cümle yapıları bile sevgilinizinkine benzemektedir. ama yazıların içeriklerini anlayamazsınız. çünkü onları yazan kişi birini çok sevmekte ve sevdiği kişiden çok uzaktadır. ama o yazılar o kişinin okunması için yazılmıştır bilirsiniz.

    derken taşlar yerine oturur. '4 yıldır birlikteyiz ve seni sadece yazları görmekten yoruldum' cümlesi akla sevgilinin yazlıktaki aşkını getirir. '2 yıldır nerede olduğumuzu bilmiyorum' derken son 2 yıllarında açık ilişki yaşadığı hatırlanır. 'eskiden senin istanbula taşındığında oturacağın evi düşünürken şu an onunla ev bakıyorum' yazısının tarihi sizin ev baktığınız tarihlerle aynıdır. 'artık seni unuttum, başkasını öpüyorum' yazmışken yukarıdaki tarih ilk öpüştüğünüz tarihtir. 'senin kot pantolonlarını, siyah tshirtlerini özledim' diye okurken aklınıza size hep renkli elbise giydiğiniz için sitem ettiği gelir. 'senin gülmeni isterdim sense hep somurturdun, o bana hep gülüyor ama senin somurtmanı tercih ederdim' dediğini gördüğünüzde içinizde birşeylerin kırıldığını hissedersiniz.

    ama bunların hiçbiri 'biz seninle bu yola birlikte çıktık, birbirimizi bulduk, kaybettik, kendimizi sınamak için başka yollara girdik, ara sokaklara daldık. durdum seni bekledim. ben seni bekledikçe sen uzağa gittin. bende yanıma başka bir misafir aldım, saptığım yollara onla devam ediyorum. birlikte devam edebilmemiz için başka yollar öğrenmemiz, başka misafirler tanımamız lazım biliyorum. tekrar ana yola çıktığında haber ver, yanında olmak istiyorum' diye yazdığını görmek kadar sizi incitmez, üzmez. siz onu anayolunuzda birlikte olduğunuz kişi olarak düşünürken siz onun için ara yollardaki misafirsinizdir.

    o anda anlarsınız. sevgilim dediğin sevgilin değildir. eski sevgilisi ise onun için eski değil her daim sevgilisidir.

    edit: yıllardır bu entry ile ilgili sonra ne oldu tarzından 100'den fazla mesaj aldım o yüzden editleme gereği duyuyorum.

    bu olaydan 1 hafta sonra ben en sonunda bunu köşeye sıkıştırdım ve itiraf ettirdim, sonra da ayrıldım. ayrıldıktan sonra biraz rahatladı bu hıyar, eski sevgilisine geri döndü. eski sevgilisiyle bir süre çıktıktan sonra kız bunu bundan daha iyi eğitimli, iyi maaşlı biri için terk etmiş. ayrıldıktan 1 yıl sonra bana tekrar deneyelim gibisinden yazdı, buluştuk, oturduk, konuştuk ve baktım bunun kafa hala o kızda, kızı sinir etmek için bana yazıyor gene reddettim. hoş o zamanlar yaptıklarıyla beni çok üzmüştü, o yüzden aklı o kızda olmasa bile reddederdim. son duyduğuma göre okyanus aşırı bir yerlere taşınmış, tüm arkadaşlarını hayatından silmiş. the end.

  • ingiliz iktisatçı roy harrod ile amerikalı iktisatçı domar'ın benzer problemler üzerinde çalışmaları sonucu birlikte buldukları modeldir.

    modele göre , büyüme sermaye birikimine bağlı olsa da sermaye birikimi ,teknolojik ilerleme yok iken emeğin artış hızından fazla olamaz. yani emek artış hızı ,buna nüfus artış hızı da diyebiliriz, doğal büyümeyi belirler.

  • 16 kasım 2018 fransa'nın versay kentinde yapılacak olan "general conference on weights and measures" adlı konferansta alınacak kararla 20 mayıs 2019 tarihinden itibaren metrik sistem kullanan tüm ülkelerde uygulanmaya başlanacak karardır.

    kısaca metrik sistem ilk olarak 1799'da fransa'da tanıtıldı.

    basitçe, 1960 yılında metre ışığın dalga boylarıyla ilişkilendirilerek bir sabite bağlanmıştı.
    an itibariyle kütle birimi olarak kullandığımız kilogram uluslararası kilogram prototipine göre belirlenmiştir. %90'ı paltinyumdan ve %10'u iridyumdan oluşan bu prototip zamanla kendisini oluşturan elementlerin yarı ömür sürelerinden dolayı kütle değişimine uğruyor. örneğin platinyum'un yarı ömrü 10^11 yıl iken iridyum'un yarı ömrü sadece 73.83 gündür.

    bu yüzden metrik sistem kullanan ülkelerinde katılacağı bir konferansla kilogram tıpkı metre-ışık hızı, mol-avagadro gibi ölçü birimlerinde olana benzer şekilde bir sabite bağlanacak. bu sabitin planck sabiti olması öngörülüyor.

    planck sabiti fotonun enerjisi ile fotona ait elektromanyetik dalganın frekansına oranıdır.

    bu hesaplamayı yaparken kullanacakları nist-4 kibble balancer eğer 6.626070150x10^(-34) planck sabitiyle milyarda 10 belirsizliğe ulaşırsa kilogram planck sabitine göre belirlenmiş olacak.

    edit: birtakım yazım yanlışları.

  • --- spoiler ---

    behzat ç: şerafettin senin deden mi lan?
    cevdet: evet. nerden bildiniz?
    behzat ç: söylesin nereden bildiğimi.(harun'u gösterir)
    harun: benim de ebemi tanıyor. bu işler böyle.

    --- spoiler ---

    sandalyeden düşürtmüştür.

  • brian may ile athena'nın şeysini bir tutan dürrükleri gösteren haber.

    edit: hala görgüsüzlük diyen var ulan. adam dünya müzik tarihinin sayılı efsanelerinden.

    memleketten manda yoğurdu, acur turşusu getirir gibi kargoya vermesini mi bekliyorsunuz o nadide gitarı?

    ya da yolculuk boyunca koca aleti kucağında taşımasını mı?

    yahut dünya serveti varken ekonomik bilet alayım de iki bileti ucuza getireyim demesini mi?

  • abd de olsa şu anda gövdesinde beş mermiyle morgda yatıyor olacak olan minübüs şoförünün kavgasıdır.
    (şu klişeyi de yazdım artık çok rahatım sözlük.)