hesabın var mı? giriş yap

  • bayramda büyük anneannenin evi... 9 çocuk ve sayılamayacak kadar çok büyük bulunmaktadır. çocuklar 1.5 -12 yaş grubu arasındadır... misafirlerden birinin çocuğu olan 3 yaşındaki yusuf geri kalan bütün çocuklara kan kusturmaktadır.

    ilay(5): anne, yusuf(3) bana vurdu!
    romica: aaa çok ayıp yusuf, arkadaşlara vurulmaz!

    5 dakika sonra...

    ege(7): anne, yusuf ilay'a vuruyordu, onu korumak isterken kumandayla kafama vurdu, küçük diye dövmüyorum!
    romica: tamam oğlum, sen koru kardeşini ama vurma...

    5 dakika sonra...

    elif(1.5): ingaaaaaa!!!!
    emrecan(11): ya romica abla, yusuf kardeşime tokat attı, sonra da itti!
    romica: ege, ilay, mert(4) ve elif'i öbür odaya al, yusuf'u da oodaya sokmayın!

    5 dakika sonra...

    utku(11): halacığım, yusuf ufaklıkları eziyor yine!
    mert(4): halacı, eziyo bizi üstümüze çıkıp çıkıp!
    romica: eytera be, lan it, ne istiyorsun benim çocuklarımdan, yeğenlerimden! ben adamı ne yaparım biliyor musun sen? höt!
    yusuf(3): çotaa!!!
    romica: argh, kafam!
    yusuf'un annesi: hihi, ay çok yaramaz, kusura bakmayın!
    romica: hıı, evet... biraz yanınızada dursun, bütün çocuklar ağlıyor içeride...

    5 dakika sonra...

    mert: ege, askercik oynayalım mı?
    ege: tamam, ben başkomutan oluyorum!
    mert: ben de askercik oluyorum!
    ege: yusuf da terörist olsun!!!

  • ilgili haberin altındaki bir yorumu beğendim:

    "8000 liralık fatura nasıl olmuş ki? 2 göz odada ayda 100 lira desen yılda 1200 yapar hiç ödemesen 2.ayda elektrik olmaz faturanda olmaz. 100 liranın faiz neyse onla kalırsın. 8000 için bayağı bir çaba harcamak lazım. haberi yaparken sormak aklınıza gelmedi mi?allah bilir elektrik şirketine de nasıl oldu bu iş dememişinizdir . öyle ya, kızı var 14'lük satılacak.hikayesini pazarlarken bahane bulmak lazım_ o kızı her şekilde satacak fatura bahane. kızı kurtarın kurtarabiliyorsanız. yatılı okul meslek okulu herneydiyse yol açılsın. bunların da ebeveynlik hakları iptal edilsin. emsal olur. fakirlik olur kaç zengin var zaten ama çocuk satmak fikri mide bulandırıcı sempatinin zerresi yok içimde."

    adam haklı, dağılın.

  • "bekarlığa veda partisinde zenci bir dansçıyla birlikte olan ünlü ailenin kızı, unuttuğu bu ayrıntıyı bebeği zenci doğunca hatırladı"

    ne kadar ufak bir ayrıntı..

  • türkiye’nin görüp göreceği en iyi komedi dizilerinden biridir. ama asıl üzücü olan farkında olmadan eski türkiye’nin son anlarını yaşadıklarımızdan, türkiye’nin biraz da olsa yaşanılabilir olduğu zamanlardan olması. dizinin karakterleri ve hikayeleri de hep bu yönde gelişmiştir o yüzden.

    mesela tahsin bey son derece ataerkil, taşralı bir zengindir. kızının akşam çıkmalarına, oğlunun/yeğeninin içip eve gelmelerine karşı çıkar. ramazan’da oruç tutar. ama milli bayram kutlamalarında şampanya içer. bu arada doğum günü 29 ekim’dir.

    bülent onaran ortalama bir türk profiline göre oldukça aykırı, elitist, avrupai, zamanın şartlarına göre fazla özgürlükçü bir karakterdir. ama fransa’nın ermeni soykırımını tanıdığı zaman “fransızlara kızıyorum azizim” diyerek tepkisini göstermiştir. çakma solcu değil gerçek bir aydındır.

    burhan dizinin en sahtekar, çıkarcı, paragöz, güvenilmez karakteridir. izzet’in makbule’yi dövdüğü sahneden sonra makbule “dağlısın sen, o beğenmediğin burhan bey saçımın teline bile dokunmaz” der. sonrasında evdekilere morarmış suratıyla yakalanmamak için burhan’ın evine gider. hatta burhan ortalık karışmasın diye makbule’yi dövdüğünü iddia edip sacit’ten dayak yemeyi göze alır.

    sacit demişken, kumarbazın tekidir. sertaç ve tacettin ile arkadaş olduğu sahnede sokaktan geçen iki adam fatoş’a açık giyindiği için laf eder, onlara size ne oluyor deyip kavga ederler.

    kubilay dünyadaki gelişmelerden son derece uzak, aileden varlıklı bir iş adamıdır. apolitiktir. o bile sacit ve osman’ın kara çarşaflı kadın kılığına girip sokak röportajı yaptıkları sahnede fatoş bir kadın olarak buna karşı çıktığını söylerken, kubilay, yuh artık, pes dedirten yakışıklılık, “belki o da kendini öyle rahat hissediyor, niye karışıyoruz ki” der.

    avrupa yakası’nda ramazanda eğlenceler düzenlenir, bayram ziyaretleri son derece önemlidir ama bir yandan yılbaşılarında dansöz çıkartılır, 29 ekim kutlanır. bizim çocukluğumuzdan beri gördüğümüz türk kültürünün televizyondaki son örneklerindendir. kapıcı ailesinden sütçüoğlu rezidansına, taşralı burhan’dan iş adamı kubilay’ına kadar bugün tamamen kutuplaştırılmış laik-müslüman kültürünü bir potada eritmiştir.

    oyuncuların performansı, senaryonun mükemmelliği bir yana, şu an içinde bulunulan toplum şartlarından dolayı bir benzerinin gelmesi imkansızdır. bugün “bizimkiler” den nasıl bahsediliyorsa bir 20 sene sonra da ondan benzer şekilde bahsedilecektir.

  • yer yer eşkine, işkine, işkina, mavruşkil, kaya levreği veya taş balığı olarak da bilinen, minekop ve sarıağız balıklarının da yer aldığı sciaenidae familyasından, sciaena umbra bilim adlı balık. corvina nigra olarak da sınıflandırılmaktadır (corvus nigra-kara kargadan türetilmiş olduğunu sanıyorum). şeklen levreğe biraz benzer. ama sırtı daha kamburcadır. ağzı biraz büyük hafifçe aşağı dönük, yüzgeçleri yumuşak, kahvemsi tonlarda veya gümüş grisi ile kurşuni arası parlak bir renkte, çok güzel bir balıktır. kayalık mağaralık yerleri çok sever. tüm denizlerimizde bulunur. 30 cm ortalama boyu, yaşlandıkça 70 cm civarına ulaşabilir. iki adet sırt yüzgeci bulunur. yüzgeçleri siyahımsı hareli koyu sarı-kahverengi rengindedir. balık öldüğünde gövdesi tamamen zeytuni bir renk alır.

    daima kayalık ve mağaralık yerlerde ve bilhassa gemi leşlerinde yaşar. suda hareketleri ağır kanlı bir balık intibası verse de kısa mesafede çok çeviktir. karides, kurt, yengeç, yavru balıklar ve algler, deniz yosunları gibi canlıları yiyerek yaşamını idame ettirir.

    çoğu eşkina yerli balık olsa da bazı sürülerin göç ettikleri bilinmektedir. nisan-mayıs aylarında yumurtalı olarak karadeniz’e çıkış yapan bazı eşkina sürüleri yumurtalarını buraya dökerek sonbaharda geri dönerler. yerli balıklar da bulundukları açık taşlarda yaz boyunca yumurtlayabilmektedir.

    avcılığı;
    yemli takımlarla demir atarak mehtaplı gecelerde avlanan bu balığın en sevdiği yem karidestir. bu balığı avlamak için en önemli şey kerterizi iyi alıp tam yuvalandığı yere olta bırakabilmektir. genelde yuvalandığı mekanı pek terketmez. oltaya atladığında da hemen hızlıca 50 cm - 1 metre arası oltayı yukarı çekip, daha sonra yavaşça tekneye almalısınız. aksi takdirde yakalandığını anladığında oyuğuna geri girmek ister, ve girerse de kayalara sürtünen misina kopar. zaten 1-2 metre çektikten sonra hava kesesi şişer ve fazla direnemeden yukarı gelir.

    tekne avcılığında bir başka yöntem de ağır kurşun ve takribi 4-8 köstek ile karides kullanılarak kayalık yerlerde güçlü akıntılarda tekneyi akışa bırakarak sürütme yapmaktır.

    her türlü avda, eğer ölü karides takılıyorsa karidesin kuyruğu ve mızrağı, eğer canlı takılıyorsa sadece mızrağı kesilerek oltaya takılır. mızrak savunma silahıdır, balığın atlamasını nazlandırır, doğada her ne kadar normalde mızraklı olsa da bunun kesilmesi randımanı artırır. kuyruk ise ölü karidesin oltada akıntıyla dönmesini sağlar, yemin işlerliği bozulur. kesilmesi yerinde olacaktır.

    kıyıdan avcılıkta da özellikle yosunlu ve kayalık bölgeler, mendirek civarlarındaki dökme taşlar gibi yerlerde şamandıralı ve hafif kurşunlu takımlarla, canlı teke (çalı karidesi) veya boru kurdu, kaya kurdu gibi yemlerle avcılığı yapılmaktadır. avcılık güneşin kaybolup batıyı kızıllığın sarmasıyla başlar, sabah gün aydınlanana kadar aralıklarla devam eder. kıyı avında her zaman kalamanız sıkı durumda kamışınız da sağlamca bir yere sabitlenmiş olmalıdır. yakalanan eşkina misina alabilirse derhal kaya altına girer ve oltanız kopabilir. eğer bu durumla karşılaşırsanız bir süre bekleyiniz, büyük ihtimalle eşkina tekrar dışarı çıkacaktır. avda çember iğne kullanılırsa hem ufak boy balıklar zarar görmeden geri salınabilir hem av kolaylaşır. geniş bilgi için o çember iğne başlığına bakınız.

    ekonomik değeri;
    orta derecededir. eti beyaz, yağlı ve çok lezzetli olan eşkina, denizden çıkartılıp öldüğünde o gümüşi rengi kısa sürede kararıp zeytuni bir renge döner. eşkinanın kafasının içinde küçük kireçtaşları bulunur. bu taşları çıkartıp limon suyunda 1-2 gün bekletip eritirseniz, bu karışımı içtiğinizde böbrek taşı ve kumuna iyi geldiği söylenir. zaten bu yüzden diğer adı taş balığıdır. ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu karışım böbrekte tutunan iri ve pütürlü taşların etrafını tamponlayıp (kaygan ve pürüzsüz hale getirip) mesane yolunuza düşmesine ve burayı tıkayarak acillik olmanıza sebebiyet verir. sadece kumda kullanılsa bence daha sağlıklıdır. doktora gidip kontrol yaptırmadan bilinçsizce kullanmayınız.

    bu balığı ızgarada, tavada, fırında garnili, haşlamasını yapıp ılıkken üzerine az zeytinyağı, ev yapımı mayonez ve maydonoz koyarak levrek ve kırlangıç usulünde yapabilirsiniz. ama lütfen takribi yarım kilo gelmeyen balığı eğer iğneyi yutup iç organlarına sardırmadıysa alıkoymayınız. denizlerimizde eskisi kadar bol bulunmayan bu balığın iki sene öncesine kadar her türlü avının yasak olduğunu hatırlayınız.

  • beni de yanına çırak alır mı diye merak ettiğim kişi.

    --- spoiler ---

    durmadan para sayıyordu nihat,
    makine yeter diyordu, makine yorgun, makine argın,
    makine terli...
    fakat durmuyordu nihat, saymaya devam ediyordu!

    --- spoiler ---