hesabın var mı? giriş yap

  • 1.önce , covid-19 mrna aşıları üst kol kasından vücuda enjekte edilir. belirli nükleik asit dizisine sahip, hücreye girmesi için dışı yağ kaplı parçacıklar (mrna), bağışıklık hücrelerine taşınınca, hücreler virüsün amino asit dizilimine benzer protein yapımına başlar. proteinler üretilince, hücreler alınan mrna'yı parçalar ve yok eder. hücrenin çekirdeğine girmediği için dna ile herhangi bir ilişkisi yoktur.

    2. adımda hücre yüzeyinde protein parçasını gösterir. bağışıklık sistemimiz sanki doğal yolla virüs enfeksiyonu olmuş gibi bu yabancı proteini tespit eder ve bağışıklık için antikor üretimine başlar.

    3. süreç sonunda bağışıklık sistemimiz artık virüs kaptığında nasıl savaşılacağını öğrenmiş olur. böylece virüs kapmanın vereceği hasarları almadan vücudunuz hastalığa karşı savaşmaya hazır hale gelmiş olur.

  • burger king kuryeleri bildiginiz gibi yonetime cok yakin adamlardir. protesto edilen kurye direk bu sikayetleri direk burger king ceo'su daniel s. schwartz'a iletmistir. cok ise yaradi yani kisacasi.

  • keşke akılsız oğluna sahip çıksaydın o zaman.tek başına ev açıp samuray kılıcı alacak kadar kendi haline bırakmasaydın.önceden aklına gelseydi benim oğlumun akıl sağlığı yerinde değil her naneyi yiyebilir şuna sahip çıkayım diye.çok net bu cinayette o çocuk sen ve babası suçlusunuz.o gencecik kızın hiçbir günahı yokken sizin yüzünüzden hayattan koptu gitti.kötüsünüz,umursamazsınız ve bu dünyaya zararlısınız.
    edit:yazım hatası düzeltildi.

  • ulan bende dövüyo diyince tekme tokat girişiyo zannettim. bunun neresi dövme lan?

    ayrıca hemen bilmeden hocaya bok atmayın yaptığı şeyi kesinlikle savunmuyorum ama görüntüler muhtemelen sürekli gerçekleşen bi durumda -derse geç girip konsantrasyonu dağıtma- hocanın artık sabrının bittiğini gösteriyor.

    maalesef meslek liselerinde hocaya saygı duymayıp ondan çekinmeyen tiplerin işi abartarak hocalara kahır yaşattığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

    not: işbu entry tüm linç ihtimalleri göze alınarak yazılmıştır.

  • genelleme yaparsak bayanlar futbolla ilgilenmez. ama dünya kupası, avrupa şampiyonası veya şampiyonlar ligi maçları olduğunda uzaktan da olsa muhabbete katılmaya çalışırlar. az önce şampiyonlar ligi kura çekimi ile ilgili olarak işyerimdeki bayanların konuşması:
    nazife- fenerbahçe'ye roma çıkmış
    ben - kızım hangi internet sitesine bakıyorsun sen, chelsea çıkmış.
    nazife- hangi ülkenin takımı o?
    ben - ingiltere.
    şeyda - roma da ingiliz takımı mı?
    ben - yok ebesinin örekesi ali sami
    şeyda - ne?
    ben - kızım roma italyan takımı ama fenerbahçe'ye ingiliz takımı chelsea çıkmış. italyan takımı roma çıkmamış. hem roma italya'da bir şehir.

    bu sırada bayanlardan biri olan melike telefonda birisine anlatıyor.
    melike - fenerbahçe'ye italya'dan bir takım çıkmış çelsi'miymiş neymiş adı

    baba kurtarın beni allaaaşkına ya!

    "hacım nerde sizin şirket, ben gelir anlatırım onlara ofsaytı" diye mesaj atacak suserlere peşinen edit: ablalar 40 yaş üstü, geçimsiz, bekar ve kapıdan yan geçiyorlar.

    düzeltme 2: her bitli baklanın bir kör alıcısı varmış hakikaten

  • kütlesi olan 3 cismin, birbirlerinin kütle çekim kuvvetleri etkisindeki hareketleri esnasındaki davranışlarını açıklamak konusunda genel bir çözüm yolu olmamasından doğan bir yörünge mekaniği problemi. aslında bunun genel ismi n cisim problemi ama genellikle karşımıza 3 cisimli olarak çıkıyor.

    2 cisimli sistemlerde kütle çekim kuvvetinin doğrudan hesaplanabildiği ve mükemmel çalışan bir formülümüz var ama cisim sayısı 2'yi aştığında ortaya bazı sorunlar çıkmaya başlıyor. bunun en güzel örneğini de 2009'da yapılan bir güneş sistemi simülasyonunda gördük. 5 milyar yıl sonra sistemin ne durumda olacağını gösteren bu simülasyonda merkür'ün yörüngesiyle ilgili olan kısım bize, güneş sisteminin sandığımızdan çok daha kararsız bir yapı olduğunu göstermiş oldu. böylece n cisim probleminin ciddi bir problem olduğunu da anlamış olduk.

    2 cisimli sistemlerde hareket denklemleri için genel bir formül yazıyor olabilmemizin başlıca nedeni, bunların ortak bir kütle merkezi etrafında hareket ettiğini düşünebiliyor olmamız. eğer böyle olmazsa, çok sayıda çok bilinmeyenli denklem karşımıza çıkıyor ve işin içerisinden çıkmak imkânsızlaşıyor.

    cisim sayısı 3 ve daha fazla olduğunda, yukarıdaki yöntem işe yaramıyor. güneş, dünya ve ay yahut alfa centauri gibi üçlü sistemler için duruma baktığımız zaman, simülasyonlar bunların konum ve hızlarındaki en küçük değişimlerde bile bir süre sonra dağılıp gidebileceği ya da birbirine çarpabileceği gibi ihtimallerin aynı kuvvette olduğunu gösteriyor. yani uzak geleceğe ilişkin bir tahmin yapmakta zorlanıyoruz.

    bu problem sadece sistemlerin gelecekteki hâliyle ilgili tahminleri güçleştirmiyor, aynı zamanda uzay görevlerindeki yörünge hesaplarını da zora sokuyor.

    peki, çözüm ne?

    bu sorunun üstesinden, karmaşayı daha basit denklemler üzerinden yaptığımız bazı yaklaştırmalarla geliyoruz. bunun için yaptığımız bazı basitleştirmeler var:

    1- 3 cisimden bir tanesinin kütlesinin, diğer iki taneye kıyasla ihmal edilebilir düzeyde olduğunu varsayıyoruz.
    2- geriye kalan iki cisimden birinin diğeri etrafında dairesel yörüngede hareket ettiğini varsayıyoruz.
    3- yine bu iki cisimden birinin kütlesinin diğerine kıyasla daha büyük olduğunu kabul ediyoruz.

    buna örnek olarak güneş, dünya ve ay sistemini verebiliriz:

    1- ay'ın kütlesi, güneş ve dünya kütlesi yanında ihmal edilebilir düzeyde.
    2- dünya'nın güneş etrafında dairesel bir yörünge izlediğini varsayabiliriz.
    3- güneş'in kütlesi, dünya'nın kütlesi yanında son derece büyüktür.

    tüm bunlar bir araya getirildiğinde 1'den fazla hareket denkleminin bulunduğu bir denklem sistemi elde edebiliriz. bunların verdiği sonuç, 2 cisimli sistemlerdeki formülün sonucuna benzer şekilde, oldukça iyi iş görmektedir.

    cisim sayısı arttıkça denklem sayısının da artacağını tahmin edebilirsiniz buradan. bu durumda da zaten bilgisayarlar devreye girer ve çözüm kısmını onlara bırakırız. bugün evrenin ve güneş sisteminin geleceğine ilişkin bazı tahminler yapabiliyor oluşumuzun altında bu basitleştirilmiş denklem sistemleri yatıyor.

  • bence zordur ya. vallahi bak. var benim böyle bi tanıdığım. evlendi sonra bir de aşık olmadığıyla. aşık olduğu ona yar olmamıştı çünkü. sanırım o da "benim sevdiğim beni sevmiyorsa ben de beni sevenle beraber olurum"* diye düşündü.

    mesela hayal kuracaksın. insan kendiyle ilgili hayaller de kuruyor elbet ama 2 kişilik hayaller daha bi tadından yenmiyo. sevdiğin biriyle olursa tabi. ama aşık değilsin işte. ne zevk alıcaksın ki o hayalden? insan kurmaya üşenir.

    mesela bişeyine sinirlendin diyelim ki. seven insan görmezden gelir, kabullenir, geçiştirir falan. sen hem sinir olmuşsun hem de aşık değilsin, napcan? insan sevdiği kişiye daha fazla tolerans gösterir. peki ya sevmediğine?

    ailesiyle oturup kalkman lazım. ben sevmediğim adamın annesine "annem" babasına "babam" gözüyle bakamam heralde. kendi annem-babamla aynı evde yaşadığım halde gün içinde illa ki ararım naptınız ne ettiniz diye, onları aramak istemem ki? ailesini benimseyebilmek için adamı sevip benimsemek lazım önce.

    arkadaşları var bir de. arkadaşlarıyla takılmaktan hoşlanmıyosam sırf onun hatrı için katlanabilirim. ama işte sevmediğim bi insan için hatır gönül falan bana biraz yalan geliyo.

    zaten bir defa geliyoruz bu dünyaya. bu eziyeti çekmeye değmez. ömür boyu yalandan mutluluk sahneleri pozlamanın manası yok. feysbuka boy boy gelin-damat fotoğrafı koyunca mutlu olunmuyo. -muş gibi oluyo.

  • milletin ölüm haberinin "şunu gömmüştür", "bunu gömmüştür" diye başlığından alınan oyuncu.

    bu arada başlığına gelmişken,

    adam öğretmeni oynuyor, öğretmen oluyor, ailesine düşkün baba'yı oynuyor, o oluyor. çirkef bir adam oynuyor, "çirkef" oluyor.

    büyük şizofren olduğunu düşünüyorum. yoksa bu kadar karakterden karaktere geçiş olmaz.

    mesela kenan imirzalıoğlu kendini çok geliştirdi yeaa ya, ulan adam yıllardır miroğlu'nu oynuyor. hangi role geçse miroğlu'nun bıyık bırakmış halinden öteye geçemiyor.

    ama münir özkul öylemi. salak milyonerler filminde çoluğu çocuğu olmayan, karısıyla bir evde yaşayan , sahaflarda kitapçı adamı öyle bir oynuyor ki bir an münir'in esas mesleği kitapçılık da, oyunculuğu ek iş yapıyor sanarsın.

    bu arada hababam sınıfında kalp krizi geçirdiğinde, yaşar usta ile oda bastığında, aynı yaşar usta bahçede gaz verirken ağlatandır. açar açar izlerim o ormandaki konuşmasını en zor durumumda gaza gelirim.

  • "umarim hic mutlu olmazsin, tekrar aski hic bulamazsin, cocuklarin falan da olmaz" (ıstanbul, 2010)

    ne zaman yine biriyle mutlu olur gibi olsam bu sozu hatirliyorum. sonra isler boka sarinca yine bu sozu hatirliyorum. sen ne pis bir ahmissin