hesabın var mı? giriş yap

  • bir insanla tek vücut olamamak , senin paran, senin araban, seninkiler gibi kopukluklar olduğu sürece insanlar boşanır,
    evlilik tek vucut olmaktır gerçekten. insanlar internet, tv gibi nedenlerle sürekli hayali ilişkilere özeniyor ilk başlarda güzel giden ilişki, zamanla kişiler gerçek yüzlerini gösterdikçe dağılıyor.

    saçma sapan evlilik adetleri yüzünden gerek kendi özentisi, gerek ailesinin ısrarı yüzünden kızlar hep bir prens bekliyor. pahalı ev eşyaları, pahalı takılar bir kere evleniyorum saçmalığı vs borç harç ile evleniliyor. gelinler ya da damatlar eve gelen dangalak misafirlere saçma sapan eşyalarını gösterip bununla hava atmak istiyor. sosyal paylaşımda kendilerini prens ve prenses gibi gösterip çevresine bunu paylaşmak tek amaçları oluyor.

    sonradan hayatın, evliliğin başlaması ile aylar önce gelinliğiyle ya da damatlığıyla olan çiftin karşısında atletle, pijama ile oturduğunu gece horladığını gören çiftler o hayal aleminden çıkıyorlar. evet evliliği düğünden, yılışık sevgi gösterilerinden sanan çiftler en kolayından birbirlerinden vazgeçip boşanıyorlar. sonuç o artık tanıdığım kişi değildi oluyor.

  • (bu çocukken en sevdiğim fıkra idi)

    soğuk savaş döneminde amerikalılar her yıl onlarca casus yetiştirip rusya'ya salıyorlarmış. hepsi de teker teker en geç bir hafta içinde yakalanıp özenle konuşturulup devlet sırlarını ifşa ediyormuş.

    en sonunda demişler ki, ülen bi tane yetiştirelim ama çok süper olsun. bi tane adamı almışlar, ana dili gibi rusça öğretmişler şive ve lehçelerine kadar. rus efsane ve masallarını tarihini örf ve adetlerini öğretmişler. bir dikişte bir şişe votka içmesini öğretmişler. göğüs kıllarını jiletle tıraş etmişler böyle kıvır kıvır rus denizciler gibi göğüs kılları olmuş.

    dövüş sanatlari teknoloji vs zaten öğretmişler. neyse bu casusu uçaktan paraşütle rusyanın yakınlarında bir kasabaya atmışlar.

    paraşüt açılmamış ölmüş. (eheh şaka şaka)

    casusumuz rusyada bir bara gitmiş hemen. rusça bir votka istemiş. barmen bir kez yüzüne bakmış ve "hoşgeldin amerikalı" demiş.
    casus anında adamın yanına koşmuş. "bayım" demiş, "nereden anladın"

    -zenci rus olmaz ki.

  • gossip girl, s01e09

    -i don't smell like an ashtray
    -but you look like an ass-tray

    türkçesi:

    -küllük gibi kokmuyorum
    -ama büllük gibi gözüküyorsun

    jasahsgasgfjagsfjas

  • genç bakışta süleyman demirel konuk. abbas güçlü program sonunda katılımcının karnesini alkış yardımıyla tespit ediyor...
    şu nasıl bu nasıl alkışlar geliyor:
    - peki süleyman demirel seçime katılsa oyunuzu verir misiniz?
    * pek az alkış
    abbas efendi pis pis sırıtıyor,
    tokat gibi cevap:
    -ben daha oy istemedim ki.
    *alkış kıyamet...

  • yeşilçam'ın 70'li yıllardaki en troll karakteri gülen gözler filmindeki vecihi karakteridir.

    --- spoiler ---

    yaşar usta: ben sana kız vermem!
    vecihi: verirsiniz!
    (böyle bir süre inatlaştıktan sonra)
    yaşar usta: vermem yahu senin gibi deliye kız verilir mi?
    vecihi: aaaa aman yaşar bey, benim nerem deli?
    yaşar usta: sen değil misin boyuna evimin üstünde uçakla gırrr gırrr diye dolaşan arkadaş?
    vecihi: çok haklısınız efendim, ben de sizin yerinizde olsam vermem!
    yaşar usta: haaa peki öyleyse niye istiyorsun?
    vecihi: ne istiyorum efendim?
    yaşar usta: kızımı istemiyor musun?
    vecihi: aman efendim! siz verdikten sonra niye istemeyeyim? öpeyim..
    yaşar usta: bırahhhhhh!

    --- spoiler ---

    düzeltme: gülerken yazamamaktan hep.

  • bir tarafta; sinavda ilk 10 bine girmis mezun ile 100 bininci olmus, ayni bolum mezununu ayiran tiptir.

    not: (devlet)

  • devletin ortaya çıkmasını sağlamış, toplumu toplum haline getirmiş kavram.

    ilkel toplumlarda daha tarım keşfedilmemiş, daha avcılık toplayıcılık şeklinde yaşanılıyorken toplumlar ilkel komün bir sisteme sahiplerdi. ihtiyacın fazlası ürün elde ediliyordu, kaynak boldu. bireyler toplum içinde fazladan ürün için mücadele etmiyordu, zaten bu mücadele çok gereksizdi. o zamanın koşulları sebebiyle elde dilen ürünler bozulmaya elverişliydi.

    ilerleyen yıllarda ise atalarımız nasıl tarım yapılacağını öğrendi ve buna bağlı olarak yerleşik hayata geçti (bkz: yabanıllık). üstelik elde edilen ürünler depolanmaya el verişliydi. insanlar ürünleri depolamak için ambarlar kurdu, tarlalara önem verdi. ambarların ve tarlaların korunması için yeni toplumsal kurallar belirlendi, ve özel mülkiyet doğdu. özel mülkiyet ile birlikte mülklerin sahiplerinin ölmesi, mülk paylaşımı üzerine sorunların çıkması ile baş edebilmek için miras ortaya çıktı. ilkel toplumlarda biyolojik anne ve babaya dikkat edilmezken, özel mülkiyetin doğuşuyla gelişen miras kavramıyla bu tutum değişti. bu olaylar zinciri sebebiyle yeni bir toplumsal yapı şekillendi, özel mülkiyet insanların hayatına yerleşti. bu toplum yapısının doğası gerekliliğinden toplumu düzene sokmak için yeni ahlaksal, kültürel ve sosyal kavramlarların etkisiyle kitlesel bir şekilde sınıflar doğdu. bu sınıfların mücadele içine girmesi kaçınılmazdı. sınıflar tarih boyunca çıkarlarının çatışmasından dolayı sürekli savaşım haline girdi. tarihin her sahnesinde sınıfsal çatışım kendini gösterdi. aslında bu durumun düzeltilmesi ve üretim sürecinin güvene alınması için sınıflar üstü yeni bir aygıt kurulmuştu. bu aygıtın adı devletti. devlet sürekli olarak gelişti, kendine yeni kollar kurdu, yeni organlar hayata geçirdi. devlet sınıfların çatışmasını engellemek için kurulduysa bile misyonunu yerine getiremedi, sınıfların uzlaşamayacağının bir kanıtı haline geldi. kurulduğu günden beri egemen sınıfların çıkarlarını savundu ve hala savunmakta.

  • misafirlige degil direkt dogum gunune giderek katildigim topluluk.

    10 ya da 11 yasindayim. bi arkadasimla yolda yururken, arkadasimin arkadasi gelip onun dogum gunune gelip gelmeyecegini sordu. arkadasim gelecegini soyleyince nezaketen beni de cagirdi. eve geldim ve dusunmeye basladim. 3 bilemedin 4 saatim vardi. ne giyecektim, takim elbisem yoktu, sunnetten kalan bi kiyafetim vardi ama olmazdi ki, hay amk. ne hediye alacaktim? para da yoktu, pederden istesem bi ton dirdir. zaten hediye almayi da bilmem hic. anneme sordum o da hemen babama yetistirmis, agzinda bakla islanmaz. babam da surdan 2.5lt kola alsin diyerek 2.5tl tutusturmus anneme, o da bana verdi. bu ne ya kola mi alacam cocuga diye zirlayinca babam okkali bi kufurle kovdu evden. ben de bi saate baktim bi de elimdeki 2.5tlye ve marketten kolayi alip olay mahalline gittim. cocugun annesi vefat ettigi icin halasi ve babaannesi organizasyonu yapiyorlardi. utana sikila verdim kolayi. biraz sasirdilar tabi ama aldilar. neyse iceri gectik half-life oynadik falan sira geldi pastaya. halasi meyve sularini getirdi masaya. biri itiraz etti kola yok mu diye,
    birden herkes tek agizdan "eveeet kola istiyoruz" dedi. patavatsizliga bakar misin bana yapilsa doverim pijleri. kadinin aklina benim kola geldi ve gitti iceriden getirdi ama herkes nasil mutlu anlatamam. ben tabi meyve suyu ictim kendi getirdigi seyi icti demesinler diye. arkada kalorifer petegine yaslanip ailesine mangalda et pisirmis baba gururuyla dikildim orda. sonra hediye kismina geldi is, herkes uzatti hediyesini. ben de benimkini ictiniz zaten dedim, cocuk aynen ya tesekkur ederim iyi oldu dedi, bi de oyle gururlandim. o gun 2.5lt kola goturdum diye orada alay edilmedim ve gunun kahramani oldum ya, ne zaman 2.5lt kola alsam ayni gururu yasarim. bu da boyle bi animdir iste

  • sınıfa girmeyen çocuk bıçaklasaydı terörist olacaktı. ama başkan bıçaklamış. şimdi soruyorum: ne işi varmış o çocuğun sınıfın dışında?