hesabın var mı? giriş yap

  • düşük frekans* yoğunluğuna aldanmayın. çünkü bir sürücü en rahat düşük ses frekansları verebilir. dikkat edilmesi gereken, belli frekans aralığındaki sesleri verirken diğer frekansları perdelememesi; kulaklığın vaad ettiği frekans aralığındaki sesleri olabildiğince dengeli vermesidir.

    tabiki belli fiyat eşiği altındaki kulaklarda bu denge durumu pek mümkün olmuyor. elbet karakterli, bir tarafı daha baskın oluyor. bunun sorunu aşmak içinde 2 yollu, 3 yollu kulaklıklar çıkmıştır. daha doğrusu (bkz: monitör kulaklık)

  • ne zaman uyuduğu belli olmayan biyonik bakkaldır.

    20 seneden beri gözlemlerim.

    bir fiil, 365 gün bu şekilde çalışır.

    arasıra, bazı bazı, oturdğu yerde uyukladığını gördüysemde, biri içeri girer girmez doğrulur.

    ulan ben kafayı yicem, beni uykususuz bıraktı. sabah kalkıyorum bunun için bakıyorum. orada akşam uzatıyorum kafamı, bazı zaman 3'leri buluyor kapatması.

    bir insan günde 2.5 saat uykuyla 20 seneden beri yaşar mı?

    enyştayn mı bu amk.?

    2 tane çocuğu var bide. ne ara o çocukları yaptı anlamış değilim.

    edit; bir fiil değil bilfiilimiş..

    yeter ulan debe editi; anladık bir fiil deil. siz büyük resme bakın? kimden ulan bu çocuklar?

    debe editi; hepbirlikte bir fiil bi el atalım

    (bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)

  • davranış alanında yapılan çalışmalar, insan zihnindeki faaliyetlerin dahi genetik kodlardan geliyor olabileceğini söylemekte. mesela, etik sorunların olmadığı dönemlerde yapılan çalışmalarda, bebeklerin de örümcek ve yılan gibi hayvanların görsellerinden korktuklarını kanıtlayan çalışmalar olduğunu anımsıyorum. yani buna göre ilkel amigdalamızda dahi kendini savunan ve nesilden nesle aktarılan bir bilgi olabilir.

    ama gelin görün, bebeklikte yaşadıklarımızı asla anımsayamıyoruz. hatta parça parça da ya da nadir imajlar olarak dahi hatırlayamıyoruz. yapılan araştırmalar en eski hatıralarımızın ortalama 3,5 yaş dönemine ait olduğunu göstermiş.

    öyleyse hafızayı başlatan ne? neden bebeklik anılarımızı hatırlayamıyoruz? eğer bebeklik anılarımız flu izler* olarak zihnimizde bulunuyorsa, bunların hatıralara dönüşebilmesi ve kalıcı bir hal alması da ne demek?! belki de renklerin kategorilerini anladıkça, kelimeler kalıcı hale gelip beynimizin sağ yarım küresinden, sol yarım küresine geçmesiyle artık hatırlamaya başlıyoruz. sanırım bir dili düşünmek bir yaşam formunu düşünmektir ve bu yüzden aslanlar konuşabilseydi onları anlayamazdık. çünkü, ludwig wittgenstein'ın dediği gibi: bir dili hayal etmek bir yaşam biçimini hayal etmektir.

    bebeklik anılarımızı hatırlayamıyoruz, çünkü o zaman algımız ve algımıza biçim veren dilimiz katı form almamıştı. tıpkı kemiklerimizin sertleşmesi gibi algımız da sertleşti ve hafızaya olanak tanıdı. sanırım şunu anlamamız gerekiyor: bizim insan olarak tek numaramız; yaşadığımız dünya hakkında örüntüler* uydurabilmemizdir.

  • mesela kipa markette 2,70 liraya satılan "kahveli bisküvi" var, bulgaristan'da üretilmiş.. bu fiyata gerçekten nefis birşey diyebilirim.. bugüne kadar hiç denemediyseniz mutlaka denemelisiniz.. elin adamı nasıl yapıyor bilmiyorum ama yapıyor işte;

    görsel

    edüt: görsel güncellendi..

  • başlık: ntvsporu arayıp bi dilara gönder

    1. desem ne olur lan acaba.

    2. güntekin onaylar

    offf.

  • nasıl ki bir insana telefon numaranızı vermek ona size günün her saatinde ulaşma hakkını tanımıyorsa onun günlük hayattaki rutinlerini takip etme olanağını da tanımaz.