hesabın var mı? giriş yap

  • marx, hegel, kant, gerekli
    cübbeli, fethullah, hatipoğlu gerekli değil.

    debe editi: kisa bir sure once yazarligim onaylanmis olmasina ragmen, bu kisa surede bir kac defa debe'ye girebildigim icin hepinize tesekkurler.
    yeni tema hakkinda bir kac kelam etmek isterim bu vesile ile, sozluk ortaminin yazarlarin kendini arasinda da haberlesebilmesi icin mesajlasmak icin cok onemlidir.
    ve malasef mesajiniz var bildirimi eksik, eskiden budurum yesil renk ile kolayca gorulebiliyordu.
    uzun zamandir mesajlarima bakmiyordum ve hic bir bildirimde olmadigi icin dun bakma ihtiyaci hisettim, yazarlardan mesajlar almisim ve ben bunlara gec cevap verebildim.
    bugun sabahta bir kac mesaj almisim yine bildirim yok.
    boyle birsey sozluk formatina uymaz, insanlar en azindan birbirleri ile kolayca mesajlasabilmeli ve bunu farkedebilmeli.
    ben bu yaziyi yazarken acaba ucurulmuyum diye bir an dusundum ve bu durum ise sozlugun "ozgur" ortaminin ne kadar yara aldigini gosterir.
    en ufak bir elestiride yazarlarin ucurulmasi ne kadar mantikli?
    burada bir kac tecrubemi aktarmak isterim.
    - inci sozluk zamaninda reklam aldi bir iddaa sirketinden (nesine.com) olabilir, yazarlarin isyani ile inci sozluk uzun zaman yada benim bildigim kadari ile reklam almadi, yonetim yazarlara uydu.
    - eksi sozluk yonetimi ise yazarlarin itirazlarini dinlemeden karsi ataga gecti.
    -28 subat gecesi, tema ile ilgili elestirel bir basligim silindi, ve bunu rezalet diye adlandirdigim diger bir basliksa cok tiklananlarda idi sabah o yazi da ucmustu.
    - bu ornekler gosteriyor ki yonetim olaylari bastirmak ve susturmak icin cebri yontem olarak secmistir.
    - sozlugu sozluk yapan ortami idi, bu ortam kaybolunca bu arada cok para kazanabilirsiniz ama uzun vadede insanlar soguyacaktir.
    simdi ben bunun icin ucurulabilir miyim? hem evet hem hayir, cunki ortada sistem kalmadi.
    debe icin yeniden tesekkurler..

  • karayip korsanları'nın amerikanın metrik sisteme geçememe sebebi olduğu düşünülmektedir.

    bağımsızlık savaşı’nda abd'ye destek olan fransa, abd ile ticari ilişkilerini geliştirmek istiyordu. farklı tarihlerde abd başkanlığı ve abd dışişleri bakanlığı görevlerini de yürüten thomas jefferson ise ölçü birimlerinde belirli bir standart olmamasından rahatsızdı.

    abd’nin kuruluş aşamasında eyaletlerin bu konuda birbirinden bağımsız hareket etmesi söz konusuydu. ilk olarak hollandalı kolonicilerin yerleştiği new york’ta hollanda sistemi, new england’da ise ingiliz sistemi kullanılıyordu. bu durum ülke içindeki ticarette bile sorun oluşturuyordu. abd’de standart ölçü birimlerinin kullanılması hem yurt içi hem de yurt dışı ticareti kolaylaştıracaktı. jefferson fransa’da o yıllarda yeni yeni sistematik hale getirilen ondalık tabanlı metrik sistemden haberdar olmuştu ve bu sistemin abd için uygun olabileceğini düşünüyordu. fransa ile bu konuda iletişime geçip metrik ölçü birimlerinin örneklerini istedi.

    bu amaçla deniz yolculuğu konusunda deneyimli joseph dombey görevlendirildi. dombey, bir metre ve bir kilogramı sembolize eden iki bakır nesne ile yolculuğa çıktı. dombey hem bir botanikçi olduğu için ticareti yapılacak tarım ürünlerinin kalitesini değerlendirebilecek hem de yetkin bir bilim insanı olduğu için abd kongresi’ni yeni fransız standartlarını kabul etmeye ikna edebilecek kapasitedeydi.

    ancak dombey'in içinde bulunduğu gemi karayip denizi’nde korsanlar tarafından ele geçirildi. dombey hayatını kurtarmak için önce sıradan bir ispanyol denizci gibi görünmek için rol yaptı ancak gerçek kimliği ortaya çıkınca korsanlar tarafından esir alındı. korsanlar, fransa ile fidye pazarlığı yapamadan dombey hayatını kaybetti. fransa’nın dombey ile birlikte abd’ye göndermek istediği ölçü birimleri de böylece hedefine ulaşamadı.

    tarihçilerin bir kısmı bu olayın amerikanın metrik sisteme geçememesinin sebebi olduğunu düşünmektedir.

    amerikan ulusal standartlar ve teknoloji enstitüsü müzesinde* bulunan ve dombey'in gemisinden çıktığı iddia edilen bakır kilogram örneği.

    dombey’in gemisinden elde edilen ganimetler bir açık artırma ile satılır. birkaç fransız aracılığıyla bu standart ölçüler jefferson’dan sonraki dışişleri bakanı olan edmund randolph’a ulaşır. ne var ki randolph eline geçen bakır nesnelerin önemini kavrayamaz ve bunları görmezden gelir. bir süre sonra, kilogramlık kütle dombey’in çağdaşı andrew ellicott’un mülkiyetine geçer. uzun yıllar ellicott ailesinde nesilden nesile aktarılan bu ölçü birimi, 1952’de andrew ellicott douglass tarafından amerikan ulusal standartlar ve teknoloji enstitüsü müzesi’ne bağışlanır.

    kaynak: nist

  • fren balataları biter, onu değiştirmez..
    kornası bozulsa müşteriyi bırakır sanayiye gider..

  • yurtdışında çalışırken bir rus mühendisle tanışmıştım , bir sözü vardı bu olaya benzer ;

    "cumartesi günü eşekler ve türkler çalışır , pazar günü sadece türkler çalışır ".

  • videoya bakınca gördüklerim:

    ihale + rant + peşkeş + range rover + ihale + nargile cafe + kısa dar paça + babet çoraplı ayakkabı + çift maaş + ihale + ihale + vergilerimiz + ihale + ultra lüks site + tespih + ihale.

  • --- spoiler ---

    1-fletcher'ın* elamanı rushing or dragging diye diye dövdüğü sahneyi ve elamanın finalde fletcher'ı mat edip, mest ettiği kısmı şu ana değin 14 kez izledim.

    2-filmden aldığım ilhamla, oğlanın ağzına helvacıoğlu blok flütü dayayıp, süt içtim dilim yandı adlı eseri kusursuz biçimde çalması istedim. bu amaçla çocuğu tokat manyağı yaptım ama nafile bizim oğlanı benzin döküp yaksan çalamaz amk. anca flütün deliklerinden tükrük sıçratmayı biliyor.

    3-fletcher'in orkestrayı yönetirkenki el hareketlerine de hasta oldum. hele o ortamdaki müziği bir an havadan avucuyla toplar gibi yapıp, enstrümanları susturduğu hareket yok mu, işte onu da hanımın çok sesli çenesi üzerinde deniyorum. bir an susup, öyle baka kalıyor yüzüme.

    --- spoiler ---

  • eski ingilizce'de küçük harflisi de ı olarak yazılıyormuş. noktayı 11.yy'da "m" ve "nı" gibi fırçayla dikey harf yazımlarında karışmasın diye sonradan eklemişler.

  • yeni romanımın adı. müthiş betimlemelerim var yollar, bakmayanlar, bakanlar, kutular, beddualar...

    romanımı lütfen alın, çoluk çocuk perişan oluruz yosa