hesabın var mı? giriş yap

  • kılıçdaroğlu iyi niyetli bir siyasetçi olabilir ancak seçim kazanmak başka bir şey.

    şu yaşananlara rağmen senin partin %28'i geçemiyorsa, senin o koltuğa talip olmanın hiçbir anlaşılabilir tarafı yok.

  • anne : oğlum milli eğitimin bilmemne sitesindeki resmimi değiştirmem lazım.
    ben : anne iş çıkarıyorsun bana ha, kim uğraşcak şimdi resim taratmakla.
    anne : ama değiştirmem lazım.
    ben: dünya üzerinde babamdan iyisi yok anne ne yapacaksın resmini değiştirip.
    anne : ne alakası var, o kadar iyiyse ben boşayım sen evlen babanla. gelsene bi.

    yanına giderim

    ben : ne güzel resim işte ne diye değiştireceksin.
    annem : resmin altında resmi değiştir yazıyor.

    not : resim değiştirmek için olan resim değiştir butonunu bürokrasinin pençesindeki annem emir olarak algılamış.

    bu da babam. tencere kapak :)
    (bkz: #70267378)

  • lise mudurumden geliyor:

    degerli ogretmen arkadaslarim, lutfen ogrencilerinizi 10'ar gun arayla sinif baskani yapin ki ilerde baskan veya baskanlik gibi saplantilari olmasin.

  • sabah sabah tüm sinir sistemini çökerten çocuk. orada gevrek gevrek gülen gerizekalı kıza muhtemelen şirin gözükmek için girilen aptal saptal bir iddianın sonucunu 7 senedir çektiği eziyet olarak kazanmıştır.

    delikanlının gözyaşlarına ayrı içim yandı, o anneciğin gözyaşlarına ayrı.

    umarım bir hayırsever duyar sesini de en kısa sürede sağlığına kavuşur. en azından "anne" diyebilir.

  • dizide tanitilan 4 ailenin tek tek mal varligindan bahsedilirken 50-60 milyar dolarlardan bahsediliyor. bu aileler legal is yapan (medya, medikal, turizm, in$aat) adam gorunumlu kacakci (silah, uyustucu vs.) aileler.

    merakimi cezbeden konu ise; ilk kurtlar vadisinde silah kacakcisi laz ziya polat alemdar a butun mal varligi olan (yaklasik) 670-680 milyon dolar birakmisti. hadi olsun olsun baronlarinin 2 milyar dolari.

    e o zaman bunlar kim !adamin var 60 milyar dolari hem de silah kacakcisi. laz ziyayi kim takar baronu kim napsin !

    kandirildik arkada$lar

  • emekli olduktan sonra, belki de kendini önemli biri olarak hissetmeye devam edemediği için kafayı yemiş eski bir futbolcu tarafından ortaya atılmış, neresinden tutsan bilim dışı bir şeyle karşılaştığımız komplo teorisinin merkezinde bulunan sözde canlı türünün genel adı.

    bu canlıların bir kısmı gezegenimizde bir kısmı da başka gezegenlerde evrilip gelişmişler. böyle bir önerme ortaya atabilmek için biyolojiden gerçekten anlamamak lazım. söz konusu saçmalık iki farklı gezegende aynı tür canlının evrilmiş olması değil, zira birinin tohumunu diğeri atmış diyor zaten kendisi. esas sıkıntı gezegenimizde sürüngen soyundan "zeki" bir canlının evrilmiş olması. bir kere gezegenimizin doğal döngüsü yarı sıcak ya da soğuk kanlı bir hayvanın bu kadar evrilmesine izin verecek nitelikte zaten değil. kaldı ki "sıcak kan" olayı evrimde bir üst aşamadır. ancak david amca bir çok kere bu canlıların soğuk kanlı ya da yarı sıcak kanlı olduğunu defalarca belirtmiş. hatta ve hatta youtube(!) üzerinde dönmekte olan bu komplo teorileriyle alakalı videolarda güya bu canlılarla röportaj(!) yapmış insanlar da çok kez bundan bahsetmişler. güneşi çok sevmelerine rağmen yer altında saklanıyorlar kendileri. kendi yapay güneşleri(!) olmasına rağmen gerçeğinin yerini tutmuyormuş. ayrıca sıcak suda yüzmeyi de seviyorlar keratalar. ha bir de kuyrukları yok. kuyruğun evrim açısından gereksiz bir şey olduğunu fark edip kendi genetik yapılarıyla oynamışlar. ama bir sıcak kanlı olamamışlar sefiller...

    diğer bir saçmalık da bu canlı türünün "kötü enerji" ile beslendiği. bu yüzden insanları türlü alavere dalavereyle kötülük yapmaya iterek yapılan eylem sonrası açığa çıkan enerjiden besleniyorlarmış. yani bu canlının varlığına inanabilmek için herşeyden önce iyilik ve kötülüğün bir enerji türü olduğuna inanmak gerekiyor. zira reptilianlar "kötü enerji" ile beslenmekte. bunun için de gördüğümüz üzere simbiyotik bir yaşama ihtiyaçları var. evrimin hangi sürecinde, doğrudan enerji ile beslenmeye geçtikleri hakkında bir fikrimiz yok. ayrıca beslenme şekilleri de pek organik değil. yani bir doğal kötülükle beslenmek var bir de fitne fesatla beslenmek var. bence böyle beslenmeye devam ederlerse soyları çok fena tükenecek. insanların kendi içlerindeki kötülüğü sürekli başka şeylerin üzerine atma eğilimi göstermelerinden olsa gerek hemen kabul görüyor böyle saçma önermeler.

    bu canlılar yer altında çok gelişmiş teknolojileri ile bizden gizlenirken bir yandan da gezegeni ele geçirme ve insanları köleleştirme planları yapıyorlar. modern insan ırkının gezegendeki var oluş süresi düşünülürse, biraz gecikmişler diyebiliriz. zira bu canlılar bizden çok çok önceki zamanlarda evrimlerini tamamlamışlar. (bir canlının evriminin tamamlanması gibi bir cümle kurmak da ayrı bir cahillik unsuru tabi) bu kadar "kötü" olan bir tür, bu zamana kadar insan gibi aciz bir yaratığın evrimleşmesini kendi gezegeninde çoktan engellemiş olmalıydı. evrimsel süreçte baskın tür olarak zaten bunu doğası gereği yapmalıydı. zira biz insanlar uzun bir süredir bunu yapıyoruz. bir de üstelik güneşi bu kadar seven canlılar bizim yüzümüzden yer altında bizden saklanarak yaşıyorlar. kötü enerji üretmemizi sağlamak için onca komplo kuruyor, uğraşıp duruyorlar. hal bu ki teknolojileri kendi genetik yapılarıyla oynayabilecek kadar gelişmişken, insana gelinceye kadar, aynı bizim tavuk çiftlikleri kurmamız gibi bin bir çeşit zeki canlı türü üretip bunlara kötülükler yaptırtabilirlerdi...

    reptilianların halihazırda zaten köle yaptıkları bir çok "insan türü" bulunuyor. bunların başında da bizim çok bildiğimiz tipik uzaylı çeşidi olan griler var. bakın ilginç kısım şu, david amca'nın önerisine göre insan türü ve reptilian türü bu gezegene özel türler değiller. bizim uzaylı dediğimiz şeyler toplam dört ana türden oluşuyor. bizden ve sürüngenlerden çok çok üstün olan kediler ve kartallar var. bunlar zamanında insanlar ve sürüngenler gibi doğal düşmanlarmış. kendi aralarında uyumu yakalamışlar ve ruhani(!) açıdan bir üst boyut'a(!) geçmişler. sonra bizim galaksimize gelip insanlar ve sürüngenler arasındaki bu düşmanlık oyununu başlatmışlar.

    david amca ve müritlerine göre tanrısal bir oyun var. her galakside bu oyun oynanıyor. doğal olarak bir birine zıt iki farklı tür geliştiriliyor. birisi şimdi bizim galaksimizde insanların temsil ettiği, ruhani açıdan gelişmiş*doğanın ve düzenin koruyucusu(!) bir ırk ve bunun tam tersi olan ve şimdi galaksimizde sürüngenler tarafından temsil edilen, teknolojik açıdan gelişmiş ve her şeyin sahibi olduğuna inanan diğer ırk. bunları galaksiyi savaşarak yok etmesinler diye kontrol altında tutuyorlar ve bir birlerine kırdırtıyorlar. ta ki iki ırk uyum içinde yaşamayı öğrenene kadar. uyumu sağlayınca ırklar boyut atlıyor ve her boyutun kendine has başka oyunları var. ırklar yeterince gelişince de tanrıyla bütünleşiyorlar. bu şekilde tanrı kendi kendini deneyimleyip biraz daha gelişmiş oluyor. zira bu teoriye göre hepimizin bir ruhu var. bu ruh dediğimiz şey tanrının bir parçası. tanrı bilerek kendi kendini paraçalara ayırıyor ve sonra tekrar birleşiyor. her birleştiğinde biraz daha gelişmiş oluyor.

    artık buna teori yerine dini inanç desek yeridir. bu inanca göre gezegenimizden çok çok önce, başka yıldız sistemlerinde ve gezegenlerde evrimleşen sürüngenler ve insanlar mevcut. hepsi bir birine benzememekle birlikte ruhani dna'larımız aynı(!) bütün bu inancın temeli uzak doğu felsefelerine kadar gidiyor. reankarnasyon, ruhlar vs vs...

    bunu kanıtlamak için de düşük çözünürlükle yapılmış çekimlerde oluşan piksel piksel bozukluklar neticesinde insanların abuk subuk şekillere girmesi, röportajlarda tv programı çekimlerinde bir kaç sn'liğine konuşmacıların gözlerinden kamera ışığının yansıması gibi son derece bilimsel yöntemler kullanıyorlar.

    öff bir de işin içinde illuminati falan da var ki o konuya hiç girmesem daha iyi. insanların ciddi ciddi gerçek olduğuna inandığı bu saçmalıkları daha çok merak ediyorsanız biraz reptilian diye araştırma yapın. okumayı sevmiyorsanız özellikle engin bir bilgi kaynağı olan youtube(!) üzerinden bunu yapın. bilimkurgu-fantastik kitaplar serisi gibi eğlenceli olabiliyor. *

  • nurettin cibril bin cacabey.
    kırşehir emiri olarak keyhüsrev döneminde selçuklu için görevde bulunmuştur.

    zekası genç yaşlarda anlaşılmıştır ve daha yaşı gelmeden büyükler ile birlikte durmaya başlamıştır. mevlana da kendisini bolca övmektedir. hacı bektaş veli kendisinin idaresinde yaşamaktadır ve himayesi altındadır. cami, zaviye, hayır kurumu gibi kamu alanlarının onarımını da üstlenmiştir ve bu sebeple anadolu’da ismi duyulmuştur. 1301 senesinde bizanslılar ile yapılan savaşta şehit düşmüştür. kırşehirde kendi eseri olan medresenin yanında bir türbesi yapılmıştır ve buraya gömülmüştür.

    kırşehir’deki caca bey medresesi o zamanın fakültesi olarak görülmektedir. türk diline de sahip çıkmıştır ve kendi medresesinde türkçe eğitim verdirmiştir. devlet işlerinde ve yazışmalarda da türkçe kullanmaktadır.

    türk tarihinde oldukça önemli bir isim olan cacabey, 12. yüzyılın önemli astronomi ve bilim insanlarındandır. kendisinin tam olarak hangi gün ve ayda doğduğu bilinmese de, 1240 yılında dünyaya geldiği araştırmacılar tarafından tahmin edilmektedir.

    cacabey’in nasıl bir gençlik yaşadığı bilinmese de zekası ve sorumluluk alabilen yapısı neticesinde kırşehir emiri yapılabildiği düşünülmektedir. kırşehir iline o zamanlarda oldukça iyi hizmetler yapan cacabey, 3. gıyasettin keyhüsrev zamanında da anadolu bölgelerine yaptırdığı çok sayıda hayratla adından sıklıkla söz ettirmiştir. kendisinin kırşehir’e tayininden önce ilk olarak eskişehir’e, oradan tokat’a son olarak da kırşehir’e gönderildiği söylenmekte; bu tayinlerin hepsinin kendisinin devletine verdiği iyi hizmetle paralel olarak meydana geldiği düşünülmektedir.

    kırşehir’de bulunduğu dönemde bir ara, emirhor esededdin ile aralarında bir sürtüşme olmuş ve bu sürtüşme kendi aralarında bir savaşa dönüşmüştür. galip gelen taraf ise cacabey olmuştur.

    1270 yılında kendisi ile görüşen ilk önemli isim hacı bektaşi veli olmuştur. bu görüşmeden 3 yıl sonra da bir başka önemli ve değerli isim olan mevlana ile de görüşebilme fırsatı yakalamıştır.

    ilk görüşmeden sonraki dönemlerde, kendisinin astronomiyle olan yakın ilgisi ve bu konuda eğitim verebilecek donanım ve yeterlilikte olması, kendisini bir medrese açma kararını almaya itmiştir. kendi adıyla bir medrese açan cacabey, bu medreseyi kırşehir’in tam ortasına açmıştır.

    bu kurulan medresenin de kubbe kısmı açık olarak inşa edilmiş, alt kısmına da su kuyusu yaptırılmıştır. bu sayede akşamları kuyuya görüntüsü akseden yıldızların da izlenebilme imkanı bulunurdu.

    kendisinin bilim dünyasına kattığı dört ayrı vakıfname eseri de var olmaktadır. bazıları moğolca dilinde, bazıları arapça dilinde yazılan bu eserlerin içeriğinde mektep hakkında, zaviye hakkında, medrese hakkında, türbe hakkında; ayrıca eskişehir’de, iskilip’te ve kayseri’de yaptırdığı pek çok eser hakkında pek çok detaylı bilgi yer almaktadır.

  • -cocugumla ben ucucam ogluma cocuk fiyatı istiyorum ne kadardi.
    -cocugunuzun 12 yasını asmaması gerekiyor kac yasındaydi
    -32 yasında..ama cocugum...

  • trabzon --> gs'ye yatar, alt yapısı
    konya --> hasan kabze var, kesin yatar
    antep --> okan buruk başında, kesin yatar
    akhisar --> hamza'nın eski takımı, kesin yatar
    mersin --> servet var, eski takımı, kesin yatar
    kasımpaşa --> teknik direktörü sneijder'le aynı ülkenin vatandaşı, kesin yatar
    başakşehir --> batdal var, avcı zaten galatasaraylı, kesin yatar
    karabük --> furkan özçal var, emre güngör var, eski takımları kesin yatarlar
    balıkesir --> sercan yıldırım var, kesin yatar
    bursa --> serdar aziz gs'ye gitmek için kesin yatar
    kayseri erciyes --> necati var, kesin yatar
    eskişehir --> skibbe var, eski takımı, kesin yatar

    burada 3 büyükler hariç tüm takımlar için şikeci tayfa tarafından uydurulan bahaneleri derlemeye çalıştım. bunlara şimdi de "başkanı galatasaray'ın şampiyon olmasını isteyen takım" dedikleri gençleri de ekleyebilirsiniz. bu takımlar arasında sadece bir tanesi yok dikkat ettiyseniz. (bkz: sivasspor). onlara laf söylememişler. ama mecnun otyakmaz, korcan çelikay, ibrahim akın gibi şikeden dolayı içerde yatmış adamlar da bu takımda.

    tesadüf mü? değil.