hesabın var mı? giriş yap

  • bir omre yetecek kadar buyuk hayalkirikligi, bir daha asla kimseyi sevemeyecegim korkusu, insani kendinden utandiracak kadar cok "belki bana doner" umudu, donmeyecegini bilmenin agirligi, unutmanin zorlugu, ozlemenin kahri, hatirlamanin yogunlugu, suskunlugun gurultusu, aglamanin hafifligi, gecenin koyulugu, gunduzun anlamsizligi ve yasandikca farkina varilacak bir suru sey..

  • a) yaaaylalaaaar yaylaaalarr
    b) hmm.. cv'nizi inceledik.. sizi hede departmanında......
    c) demek kızıma talip olan delikanlı sensin!...

    diyaloglarından kısa süre önce yaşanmış olması muhtemel durum...

  • şimdi amsterdam yolcularına bir tüyo vereceğim, umarım yaparsınız yolunuz düşerse.

    dün amsterdam'ın ünlü ve neredeyse turist pazarı olarak bilinen albert cuyp (bkz: albert cuyp markt) pazarına gittim.
    neden gittim, çünkü orada bir volendam'lı balıkçı var ve onun balık ekmeğini çok özlemiştim, daha doğrusu ekmek arası haring balığını. böyle çiğ çiğ yeniyor. evet 'ııııy' diyebilirsiniz, çünkü yiyen ya seviyor, ya da 'bir daha asla' diyor.

    hani balık yeyince üzerine helva yenilir ya hep.
    balıkçıdan çıktım ve üzerine bir de stroopwafel aldım tezgahlardan birisinden helva niyetine. bu başlık altında tanım yapılmış yeterince, tekrar üzerinden geçeyim:
    stroopwafel çok ince gofretimsi arasında karamel/pekmez karışımlı bisküvittir ve burada sıcacık sunulur. hollanda'nın geleneksel bisküvilerinden birisidir.

    tarihçesi:
    ilk defa 19. yüzyılın başlarında gouda kentinde yapılmaya başlanmış ve ilk etapta 'gouda wafel' diye bilinmiş. o yıllarda diğer kurabiye artıklarının atılmaması ve arasına pekmezimsi tatlı sürülerek ve sıcak preslenmesi sonucu ortaya çıkmış.
    yapılması çok maliyet istemediğinden, 'fakir fukura kurabiyesi' diye ün yapmış. (bizim kuru fasulyenin başlangıç kaderi gibi.)
    1870 yılında gouda'dan tüm ülkeye yayılmış. o kadar bereketli ki, iyi preslenmeyenlerini küçücük kesiyorlar ve 'kırıntı' kurabiye olarak kese kağıdı içinde satıyorlar. bu şeklide kesinlikle çok lezzetli.

    covid-19 dolayısı ile pazarda az tezgah vardı ve ilk gördüğümden stroopwafel aldım.
    ben salına salına bisikletime doğru yürürken sağ taraftan birisi ingilizce seslendi:

    + 'excuses me, are you dutch or tourist?'

    döndüm baktım, çok şirin bir stroopwafel tezgahı.
    görsel

    'turist değilim, buralıyım' dedim hollandaca.
    + 'gelin, gelin, lütfen size bir de benim stroopwafel'dan ikram edeyim' dedi.

    elimdekini daha bitirememiştim, ama tamam dedim kırmayayım.

    'biliyor musunuz, o aldığınız stroopwafel aslında 'turist' stroopwafel'ı' dedi.
    devam etti:
    'babam rudi tam 47 yıl önce bu pazara geldi ve bu tezgahı kurdu' dedi.
    görsel

    babası işi gouda'da bir ustadan gizli formülüyle öğrenmiş ve pazarın aslında en iyi stroopwafel ustasıymış. zaman içerisinde 6 tane başka turistik stroopwafel tezgahı gelmiş pazara, ama tarifin orijinali rudi'de.

    ikram etti ve evet, kesinlikle büyük fark vardı.
    şimdi tezgahı rudi'nin oğlu dennis sürdürüyor ve istanbul'dan çok ziyaretçisi olduğunu söyledi ve ekledi: türkiye'den gelenler hep 'çok güzel, çok güzel' diyorlarmış. bunu artık o da öğrenmiş ve türkçe söyledi hollandaca aksanıyla.*

    bu stroopwafel tüyosundan ekşicileri mahrum edemem dedim ve yazdım.

    bu tezgah pazarın neresinde?:
    pazarda mutlaka 'altın melekli' binayı bulun.
    47 yıldır tam onun önünde.
    görsel

    afiyet şeker stroopwafel olsun. *

  • "çocuk sahibi olanlar sistemin devamı için özveride bulunuyorsa..." demiş.
    devamı çok mühim(!) olan bu sisteme gerek sağlık (hamilelik, doğum, çocukluk süreci), gerekse eğitim konusunda daha fazla yük olan çocuk sahipleri yerine, sisteme yükü olmayıp, bilakis sistemi besleyen insanlardan daha fazla vergi alınması önerisi...

    ulan sırf alkol kullanan tayfa organize olabilip 1 sene içmiyoruz dese, 1 sene o vergi gelirleri gelmese diyanet "akşam iş çıkışı 2 bira yuvarlamayan bizden değildir" diye fetva verir siz ne anlatıyorsunuz?

  • çok iyi anladığım mağduriyet.
    direnişçiler benim de bir arkadaşımın kaynının amcasının dayısına osurmuşlar.

  • yeğeni 50 kilo esrarla yakalanan başbakanın bulunduğu ülkedir aynı zamanda. ottur. sadece bazılarına günahı yoktur demekki
    kıpssss

  • filmdeki taktiğin mantığı süperdir. sen ne kadar acemi gözükürsen karşındaki de seni o derece az kaale alır ve sonra da zıbammm. (aynı teknik tavlada da geçerlidir) jackie chan çok gençtir bu filmde, ayrıca çokta esnektir ve ilerde süper filmler çekeceğinin sinyalini de verir.