hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: capri sun)

    pipeti o enteresan yerine bir çırpıda takarak, içerek ya da boş paketi üstüne basarak patlatarak statü farkı yaratılırdı. özellikle ananaslısı çok şekilliydi ilk çıktığında.

    hatılatmak için geliyor;

    kaaaapriii
    kapriii san
    kapri kapri kapri san

  • amca şu anda birçoklarını rahatsız eden iğrenç zihniyetin vücut bulmuş hali. almanlar neden türk sevmiyor diye aklınıza düştükçe açıp bu videoyu izleyin.

    şark kurnazlığı var (gelenden geçenden para istemesi, almanlardan aldığı çıkma tahtalarla şehrin ortasına ev yapması)
    menfaatçilik var (su ve elektrik verecek diye merkel'e oy vermesi)
    devlet memuruna hakaret ve darp var (belediye memurunu tehdit edip kürekle vurması)
    askere tehdit ve karşı koyma var (duvar yıkılmadan önce askerlere davranışı)
    abazanlık (papazlardan kadın istemesi)

    şu andaki ahlaki çöküşteki neredeyse her özellik amcada var. biz de zamanında bunu haber yapıp övüne övüne belki de ülkenin en çok izlenen ana haber bülteninde yayınlamışız (o zamanlar ali kırca ve atv haber baya seviyeli ve izlenen haber programıydı).

  • neler olmuştu?

    bahar şenlikleri kaldırıldı. kızlı erkekli pikniği polis dağıttı. kızlı erkekli lise gezisine soruşturma açıldı. kızlı erkekli evlere baskın düzenlendi, çocuğun biri sevgilisinin evinde basılmıştı da polisten kaçarken camdan atlayıp öldü. konser alanının ortasına mescit dikildi. gece 10'dan sonra içki almak yasaklandı. gece 12'den sonra müzikli eğlenceler yasaklandı. 90'ların dizilerindeki içki sahneleri kesildi. kapalı kadınlar için dikilen eteklerin boyu uzatıldı. başörtüsü orta öğretimde serbest hale geldi. devlet başkanı ekonomiyi din kuralları ile yönettiğini ilan etti.

    o sırada memleketin en ünlü medresesinin efsane profesörü ne diyordu hatırlayalım? görsel
    cumhuriyet'in "tehlikenin farkında mısınız" demesi üzerine kendini aydın diye pazarlayanlar ne diyordu? görsel

    cumhuriyet düşmanlığının sonu budur.
    nagehan üretim merkezinin (akademinin) atatürk'e ve kemalizme sallamadan tez yazamamasının sonu budur.

    görsel

    edit: kız-erkek arasında çekim olur diyerek savunulan gericilik. siz kafayı yemişsiniz. ben konya'da okudum. ilkokul-lise hep karışık oturduk. kadın ve erkek toplumda bir arada yaşar. kötü gözle bakmamayı, insanların kendi halinde yaşayabilmesini erken yaşta normalleştirebilir insan. çocukların aklına kız-erkek ayrı oturmak gerektiğini sokmak ne demek?

  • her zaman söylüyorum; bu kafayla mücadele edilemez. bir anlığına şu adamla siyaset tartıştığınızı bir düşünün lan.

    sen adama dış politika, cari açık falan diyeceksin, adam sana "devlet çok güzel muhafaza ve müdafaa" diye karşılık verecek.

  • genelde aşağıdaki kilişelerden oluşur:

    - kitap kokusu başka yeaa
    - sayfaları çevirmenin hazzı yok oğlum onda
    - kitabın hissi başka ağğbi yeaa
    - ekranın ışığı gözü yorar (ışık yok amk ne ışığı?)
    - o ne öyle elinde taşican her gittiğin yerde (kitap taşınmıyor tabi pardon)
    - şarj mı edicen şimdi onu? (şarjı 1 ay gidiyor, tatile gittim döndüm bir hafta daha okudum)

    geneli görüldüğü üzere işkembeden sallama üzerine kuruludur. e-okuyucuyu tablet sanıp ekran ışığına bok atanından tut, hergün şarj etmek zorunda olduğunu sananına kadar ne ararsan var. kimisi öyle muhafazakar takılıyor ki bu konuda alıp hediye etsen kullanmayacak o derece.

  • "-stark diye bir ırk yoktur. starklar aslında lannisterdir ve kartal yuvasına kışın kar yağınca stark skurt sesleri çıktığı için oradaki insanlar kendisini stark zannederler... onlar aslında dağ lannisterlarıdır.." *

  • videoyu izlemeden yorum yazacaklar olacaktır, tavsiyem önce bi izlesinler. başlığı okuyunca insan haberde kendine saldırmaya çalışan köpeği kovalamaya çalışırken yanlışlıkla elindeki 30 günlük kundaklı bebeği düşüren bir anne var sanıyor, durum lakin ki öyle değildir. videoda tahminen "abe çocuum aç be bi süt parası" bilmemne diye dilenme aksesuarı olarak kullandığı çocuğu, köpeği görünce "beni yeme bunu ye" diye köpeğe atıp kaçan bir kadın var. yuh diyoruz.

  • 2013'te new york'ta 5.caddedeki apple store'dan iphone 5s satın almıştım. gün boyu bir sürü fotoğraf çektim. akşam olup da otele döndüğümde çektiğim fotoğraflara bakarken her yeni fotoğrafı görüntülediğimde ekranda incecik kırmızı bir çizginin belirip kaybolduğunu fark ettim.
    bu çizgi loş bir ortamda çok dikkatli bakınca gözüküyordu.
    oldukça canım sıkılarak ertesi sabah yine mağazanın yolunu tuttum.
    bir sonraki gün dönüş uçağım var ve telefonun arızalı olduğunu kabul edip tamir edeceklerine olan inancım sıfır.

    mağazadan girdim, frank adlı bir müşteri temsilcisi beni karşıladı.
    durumu dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. oldukça gergin ve endişeli görünmüş olmalıyım ki çocuk beni sakinleştirdi. ''şimdi telefonunuzdaki sorunu bulmaya çalışacağım dedi ve gitti''.
    frank müdürüne gidecek, durumu anlatacak, müdürü inceleme formu oluşturun diyecek, formu doldurup bana imzalatacaklar, sonra da bir hafta on gün sonra telefonunuz tamir edildi, gelin alın diyecekler ama ben ertesi gün dönüyorum nasıl olacak bu işler diye düşünürken frank geldi,
    öncelikle böyle bir alışveriş deneyimi yaşadığım için çok üzgün olduğunu belirtti. sorunu zor da olsa tespit ettiğini ve ilk yazılım güncellemesiyle muhtemelen problemin giderileceğini ancak yine de riske atmamak için ürünü yenisiyle değiştireceklerini tane tane anlattı.
    benim telefonumu kutusu ve fişiyle birlikte lastikleyip bana yeni sıfır kapalı kutu iphone verdi. çektiğin bir sürü fotoğraf vardır, onları da yeni makineye aktarayım deyince gerçekten frank'ın elini saygıyla sıktım.

    bunu neden bu başlıkta anlattım. adamların yarattığı bir müşteri memnuniyeti düzeyi var. türkiye'de yaşandığında genpa'nın kollarında ordan oraya heder olurken adamlar sorunu 15 dakikada en alt kadrodaki elemanlarıyla çözüp size 5 yıl sonra bile saygıyla hatırlayacağınız bir anı bırakıyor.

    amazon'un türkiye'ye gelmesi harika bir haber. ama buradaki apple ile oradaki apple arasındaki fark neyse aynısı amazon türkiye için de korkarım geçerli olacak. çünkü gelen markanın bizi yukarı yükseltmesi gerekirken biz markayı aşağı çekiyoruz.
    edit: kitaptan tablete yaptığım pek çok alışverişten oldukça memnun kaldım. kolay gelsin’le anlaşmaları büyük isabet.

  • 'dıj güjler'in zayıf bir türkiye (hasta adam) için kimi desteklediğini görmek açısından olumlu bulduğum yorumdur. erdoğan gibisini bir daha bulamayacaklarının farkındalar... bu nedenle de vedalaşamıyorlar bir türlü...

  • himm ted kolejinden bir arkadas anlatmisti din hocasi sinav sorusu olarak hz. muhammed ile hz.ali arasındaki bir diyalogu yazin demis. hani kitapta geçen özlü sözler tarzında, yanıtlardan biri söyleymiş

    hz.muhammed: günaydın ali
    hz.ali : sana dagünaydın muhammed nasılsın?

    ee sonuç din kulturu 1 gelmiş cocugun:)

    ama dusununce bole bi diyalog olmus olamaz mi cocugun hakki yenmismidir dedirten olay