hesabın var mı? giriş yap

  • haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • bu ysk ağrıda 15 defa sayılıp her seferinde aynı sonuçla karşılaşılmasından sonra yırtık çuval bahanesiyle seçimi iptal eden ysk.

    bu ysk ankara da mahkemeye başvurulmasına rağmen bekletmeden mazbatayı veren ysk

    bu ysk hatay da akp itiraz eder umuduyla bekleyerek hatay büyük şehir belediyesinin mazbatasını vermeyen ysk.

    bu ysk yandaşçılık ve yalakalıkta en başı çeken ysk

    bu ysk onursuzluğun, vicdansızlığın, karaktersizliğin en üst seviyeye ulaşmış kişiler tarafında yönetilen ysk.

    ülke genelinde binlerce insanın gözünün içine baka baka sandığa elini sokan ysk

    bu ysk bu sikim ysk işte.

    edit: bu da gg ise napalım, bunca haksızlığa, ötekileştirmeye, yok sayılmaya gözümüzü kapatıp her şey toz pembe çok mutluymuşuz gibi övgü dolu entry ler mi girelim. biz de mi yandaşçılık yapalım.

  • muhteşem yüzyıl'dan bu yana 10 yıldır dur duraksız tarih dizisi yapılıyor. artık türk tarih dizilerinde belli bir klişe oluştu. işim gereği bazılarının senaryolarını daha çekilmeden okurum ve artık diğer sahneyi okumadan tahmin eder oldum. çünkü hiç şaşmayan klişeler var.

    - pusu kurulması: kurtlar vadisi pusu'nun tamamında bir tarih dizisinin bir bölümü kadar pusu kurulmamıştır. sürekli pusu kuruluyor, liderler çok dikkat etseler dahi sürekli pusulara düşüyorlar. eğer lider kişi bir yerden bir yere gidiyorsa pusuya düşmesi kaçınılmaz, kırmızı ışığa yakalanması gibi bir şey. özellikle devrik ağaç ya da alakasız bir hayvan görüp dururlarsa bunun bir pusu olduğunu anlamaları çok uzun sürmüyor.

    - nasihat veren bilge kişi: sürekli yol gösteren bir bilge hep vardır. çok yol göstermesine rağmen yine nasihati alan kişi hata yapar. yine gider yine alır yine hata yapar. bilge kişi ise terslemeden devamlı değişik anekdotlar ve hikayelerle nasihat vermeye devam eder. bu bilge kişi eskiden çok yiğit bir savaşçıdır, ani bir saldırıda yine yeteneklerini konuşturur ama yoğun mesaisi nasihat ve aforizma üzerinedir.

    - kavga etmeyi bilmeyen düşman askeri: tarih dizilerinde düşman askerler nedense hep yeteneksiz, bir kılıç darbesiyle 4-5 tanesi derdest oluyor. sanki cambridge'i yarıda bırakıp cepheye koşmuş gibi. o dönemde avrupa'da da askerlik önemliydi ama nedense düşman askerler kötü savaşıp komutanlarının ya da krallarının hainlik yapmasını bekliyorlar. kara murat dönemlerinde yiyordu bu ama artık yemiyor.

    - aza az savaş: savaşlar genellikle az kişi ile yapılıyor bu dizilerde. uyanış sadece biraz kırmıştı bunu. nüfus az anladık ama 10 - 15 kişiyle de uluslararası savaş olmaz ki. tabi karşı taraf en az 50 kişi, ölen diğer planda giyinip tekrar ölerek savaşın devamını sağlıyor.

    - atların ağır çekimde koşması: atlar zaman doldurmak için alttan üstten bir sürü planda ağır çekim gider. dakikalarca koşar at, atların yüzüne dikkat edin onların da canı sıkılıyor bu duruma, gitmek istiyorlar ama dizi süreleri izin vermiyor. belki de yine pusuya düşecekleri için canları sıkılıyordur.

    - aksan yapamayan başrol: tarih dizilerinin baş rolleri genellikle yakışıklı jönlerden seçiliyor. bu arkadaşlar osmanlı şivesi yapmaya çalışıyorlar. ama sadece birinin taklidini yapıyor gibi seslerini kalınlaştırıp arada da lakin, ahval gibi kelimeler serpiştirince başarabildiklerini düşünüyorlar.

    - kısa süren flörtler: flörtler kısa sürüyor, iki kişi hoşlanınca derhal evleniyor. evlendikten sonra da uzak mesafe sevgili gibi takılıyorlar. en romantik anlar doğumda oluyor. insanların dikkati o zaman daha çok insanda, dikkat dağıtan şeyler yok, hatta tarihte imkansız aşklar yüzünden çıkan büyük savaşlar var. tepki çekmeyelim diye evlilik öncesi flörtü bu kadar kısmak inandırıcı değil.

    - kadınların sadece entrika çevirmesi: 2'den fazla kadının olduğu yerde hemen entrika oluyor. burada da destan'ı tenzih ederim. ama genellikle kadınlarda entrika çevirmekten başka misyon yok. ya da ağlamak.

    - paraya değer vermeme: nedense özellikle bizim tarafta bir parayı elinin tersi ile itme durumu var. ıssız adaya mı düştünüz ne oluyor, devlet kuruyorsun ya da idare ediyorsun, parayı bu denli sallamamak inandırıcılıktan çok uzak bir tevazu değil mi?

    daha da çok var...

  • sevgili damla, burçlar,fallar ile kafayı bozmuş, üretmeyen, sadece tüketmek isteyen, elinden instagram düşmeyen, tek derdi makyaj ve kıyafet olan, kısa yoldan koca bularak zengin olmak isteyen, kültürsüz milyonlarca insan senin vasatlığını takip ediyor. çünkü hiç bir şey yapmadan kısa yoldan bomboş bir yaşama yönlendiriyorsun insanları.. gençlik için çok ama çok kötü bir örneksin..
    profilini, yazdıklarını inceledim de; bomboşsun.. 2 cümleyi bir araya getiremiyorsun, argo konuşuyorsun, imla kurallarını bile bilmiyorsun..
    bu ülkenin okuyan, üreten, araştıran, entelektüel kesiminin umurunda bile değilsin. seni tanıyoruz çünkü maalesef karşımıza çıkıyorsun..
    vasatsın ve bu ülkede vasatlık para ediyor.. bunun keyfini çıkarıyorsun..
    sorum şu ; bazen aynanın karşısına geçip, vay be bu vasatlığıma, kültürsüzlüğüme rağmen milyonlarca insan beni nasıl takip ediyor? diye kendine sorup sen de geldiğin noktaya şaşırıyor musun?

  • esasında konu derin ve uzun fakat bu şablonlar günümüze yaklaştıkça çoğalmaya başladı. insanlar kendilerini bir karede hayal ediyor, bazen bunu gerçekleştiriyor ve mutlu oluyorlar.

    esasında günümüzde çoğumuz yaşlı ergenler gibi davranıyoruz. ergenlik biraz var olanı değil hayalindekini sevmek, mutluluk şablonları hayal edip, onları elde edemeyince mutsuzlaşmak ve o mutsuzluğu dışa vurmaktır.

    günümüzün en popüler mutluluk şablonlarını payşaılan fotoğraflarda, sosyal medyada, sohbetlerde sık sık duyabilir-görebilirsiniz.

    benim örnek vereceklerim;

    - en popüler, en klas cep telefonuna sahip olmak.

    - scirocco, jetta vs. tarzı bir arabaya sahip olmak.

    - haftasonları 50 çeşit gerekli gereksiz şeyin konulduğu serpme kahvaltılar.

    - 3000-5000 arası kazandıran yormayan, garantili iş.

    - evin ikea showroomlarındaki evlere benzemesi.

    - çocuk sahibi olmak, çocuğa cool doğum günü partileri, çocuğu küçük justin bieber ya da balerin gibi giydirmek. çocuğu adeta bir aksesuara çevirmek.

    - yazın bol foto çekilebilecek cool tatiller.

    - fotoğraflarda, videolarda cool çıkan sevgili veya eş.

    - evde dvd koleksiyonu, filtre kahve makinesi, tchibo'ya-the body shop'a-watsons'a sık sık uğramak.

    - sadece fotoğraf çekilip aman ne cool'uz diye çıkılan yurtdışı tatilleri.

    - yine fotoğraflarda cool çıkan, diğer hayvanlardan çok farklıymış gibi bahsedilen kedi veya köpek.

    - evde smart tv.

    - yapmacık gülüşler, kahkahalar.

    - yapmacık fasıllar, fasıl seviyormuş gibi davranma.

    - arabada dinlenen power fm.

    - bireysel emeklilik hayalleri.

    - saçını, başını trendy bir adamın ya da kadının saçına başına benzetmek, onun gibi giyinmek. bıyık modaysa bıyık, tek kaş trendiyse tek kaş.

    ve daha bir sürü şey...

    lan belki çoğuna göre bu şablonların %20'si bile mutlu olmaya yeterli. bazılarına göre ise bunlar bile yetmez. bizler ne kadar basma-kalıp tipler olduk lan. insan bazen sahiden hiçlik duygusunu yaşıyor ve 90'ları özlüyor.

    konvansiyonel medya, reklamlar, küreselleşme, teknolojideki gelişmeler ve özellikle sosyal medya bizleri ne kadar basma-kalıp tipler yaptı lan. çoğu kadının-adımın beynini yarsak beyninden bu mutluluk şablonları çıkar, başka da mutluluğa dair bir şey çıkmaz.

    neyse amk. sıkıldım ben biraz. saçmaladım.