hesabın var mı? giriş yap

  • amazon'da indirimde görünce alayım dedim. çünkü bu devirde bir şeyi aldın aldın, alamadın haftaya 2 kat fiyata ulaşır ki benim ürün de 1.5 katına ulaştı. ne zaman kullanırım bilmiyorum maksat yatırım.

    ürünü şöyle bir sudan geçireyim kaldırım dedim ardından. suda gezdirip koydum kenara. sularını silmedim. ardından döküm uzmanı bir arkadaşım geldi. tava aldım falan derken şöyle bir inceledi. sen bunu kurulamadan mı koydun dedi.

    he dedim. ıslak ıslak bıraktım tezgahın üzerinde.

    olmaz dedi. bak asma yeri paslanmış.

    what dedim, alıp elime baktım hakikaten öyle olmuş.

    sonra döküm uzmanı arkadaşım tavayı ilk kullanımdan önce yağlayıp fırınlamak lazım, refika'yı aç izle dedi.

    açtım izledim. ardından başka bir teyzenin videosu otomatik olarak başladı. o kadını da izledim.

    sonra dediklerini harfiyen yaptım. tavaya zeytin yağı döktüm. sonra fark ettim ki yemek yapmıyorum sadece yağlayacağım. ama yemek yapar gibi yağ dökmüşüm.

    döktüm bir kere diyerek tavayı pasta fırçası gibi fırçayla güzelce yağlıyorum. 40 pınar yağlı güreşçisi gibi oldu tava. ellerim kollarım sıçrayan yağlarla dolu bu arada.
    altını üstünü deliklerini bir güzel yağladım. sonra fırına attım.

    pişirdim tavayı. fırından yanık dumanlar çıkmaya başladı. teyzenin videoda duman çıkar camı kapıyı açın diyordu.dediklerini yaptım. 20 dakika yağlanmış boş tavayı pişirdim bir güzelce. çıkardım bir saat sonra fırından elim yanmasın diye korkarak tutuyorum.

    tava bir parlamış ama nasıl. fırının da içine sıçmış tabi bu arada. her tarafı yağ.

    aldım sonra tavayı yıyakayım dedim biraz. çok da yıkamamak lazımmış çünkü. mutfak malzemesi değil sanırsın tapılacak bir nesne gibi anlatıyor herkes videolarda vs.

    fazla incitmeden yıkamaya çalışıyorum tavayı. ama yağ o kadar çok ki. ne kadar suya tutsam durulanmıyor. detarjana geçtim. haldur huldur yıkıyorum. en sonunda ağır yağ katmanı çıktı. elime o mat demir gelir gibi oldu. hah dedim yeter bu kadar yıkama. güzelce kuruladım artından kağıt havluyla. koydum kenara.

    bundan sonra ne zaman bir şey pişireceğim bilmiyorum ama tavaya verdiğim o emek, akan giden o sular, kollarımın tavayı kaldırıp indirirken gereksizce yorulup kas yapması, deterjan tüketimi, elektrik sarfiyatı, fırının içinin batırması derken kendimi bilgisayarın başına zor attım.

    özetle o kadar uğraştım ki (yemeği ihtiyaç olarak görenlerdenim diyebiliriz) artık tavanın ormanda bir ceylan avlayıp pişirip baharatını osunu busunu atıp bana yedirmesini bekleyeceğim.

  • gerçekten çok duygulandım. canım benim, kim derdi ki o ortada oturan sarı, tatlımı tatlı çocuk bir ulusun geleceğini kurtarıp, bir ülke, bir cumhuriyet ve bir sürü sayılamayacak şey bırakacak. gerçi o yaşında bile lider lider oturuyor yakışıklım. nurlar içinde uyu ata' m. bu millet seni sevmekten hiç vazgeçmeyecek.
    tanım: görebileceğimiz en güzel fotoğraftır.

  • yolcu-müsait bi yerde inebilirmiyim?
    şoför-(aldırmaz)
    yolcu-inebilirmiyim demiştim.
    şoför-bende cevap vermemiştim bi bildiğim var demekki.
    yolcu-bizimle de paylaşsanız hani aydınlansak.
    şoför-hatırası var.
    yolcu-ne demek hatırası var.
    şoför-(kestirip atarcasına aynı zamanda hem delikanlı hemde duygusal bir tonda)inmek istediğiniz yerde hatundan ayrıldım.
    yolcu-(birden yumuşar)ah çok özür dilerim bilmiyordum hatırlatmak istemezdim üzgünüm istediğiniz bir yerde indirebilirsiniz.(bkz: ana yüreği)

    ve bütün dolmuş dumur.

  • bulgur pilavı ve pirinç pilavı yerine tüketilmesi gereken, glütensiz müthiş bir besin kaynağıdır.
    rusya, ukrayna, kazakistan gibi doğu bloku ve asya ülkelerinde yetişir. rus mutfağının vazgeçilmezi greçka, yani karabuğday, bircok faydalı özelliklere sahip.

    lifli bir gıda olması ve bu sayede metabolizma atıklarının temizlenmesine katkıda bulunması greçkayı bağırsak dostu yapan özellikler arasında. diğer tahıllara kıyasla daha düşük kalorili bir besin olması, greçkayı kilo vermek isteyenler açısından da ideal bir ürün haline getiriyor. lifli bir gıda olmasından ötürü glisemik endeksi de oldukça düşük. bu da greçka yedikten sonra tokluk hissinin uzun süre devam etmesi demek.

    lif açısından zengindir.
    bağırsakları düzenler.
    iltihapları tedavi edici özelliği bulunmaktadır.
    kolesterolü dengeler.
    tansiyon, kalp ve damar hastalıklarına iyi gelmektedir.
    kan basıncını dengeler.
    karaciğer için faydalıdır.
    kansere karşı koruyucudur.
    kansızlığa iyi gelmektedir.
    böbreklerin düzenli çalışmasına yardımcı olur.
    damarlarımızı kuvvetlendirir.
    tok tutucu özelliği bulunmaktadır.
    safra taşı oluşumunu engellemektedir.

    100 gram pişmiş karabuğdayda;

    155 kalori
    6 gr protein
    33 gr karbonhidrat
    sadece 1,5 gr şeker

    makarna gibi haşlayıp, üzerine yoğurt veya kefir ekleyekek ayran aşı gibi yaparak tüketmek en makbülü olandır.

    akşamdan bir kase yoğurt ya da kefirle karıştırıp, sabah tüketebilirsiniz.

    migros'larda bulabilirsiniz.

    edip: ilave bilgiler

  • yatacak yeri yok bu düzenbazların. oynanmış görüntü ve sesle gelip bunu gerçekmiş gibi lanse ediyor. bu adam en büyük haindir. alçak, şerefsiz ve namussuzdur.

    bakın bu montajın arkasında kimler var;
    “sosyal medyada araştırma yapınca bu montaj videoyu yayan hesabın "yekvücut"isimli hesap olduğu ortaya çıkıyor. peki, bu trol hesabı kim yönetiyor? sayfasına girildiğinde "yekvücut bir bosphorus global projesidir" ifadesi dikkat çekiyor. bosphorus global ne mi? pelikancılar denilen ve seçim boyunca yalan haberlerle ülkeyi karıştırarak provokasyon ortamı yaratmaya çalışan grubun merkezi”

    kaynak : http://www.yurtgazetesi.com.tr/…akiler-h130713.html

  • ikinci sezonun sonunda joe'nun herkesi şaşırtan hamlesine değinmek istediğim dizi:

    -spoiler-

    evet, masum ve mommy issues joe, ömrü boyunca gerçek sevgiyi aradı ancak hiçbir kız ona göre değildi, sonunda ruh eşi love ile bir araya gelince yine kendini başkasına kaptırması inanılmaz değil mi?! aslında değil. joe'nun problemi hiçbir zaman kendini sevecek birini bulamaması değildi. hatta aslına bakarsanız, gözüne kestirdiği her kızla ilişki yaşayabilecek denli hoş bulunan, beğenilen bir erkekti. joe'nun problemi sevilmemek değil esasında, sürekli olarak sevilmediğini düşünmek.

    şimdi bahsedeceğim tipte insanlara mutlaka denk gelmişsinizdir.

    joe kendini sevmiyor ve sevilmeye layık bulmuyor. aslında annesinin ona olan sevgisinden de her zaman şüphe duyuyor, zaten her şeyin altında bu zemin var. asla sevilmediğinden emin olan joe, bir kadın buluyor ve onu kendinden çok yüksekte görüyor. ona platonik şekilde tapmak ve onu yenerek (mommy issues'u yenerek) kendini sevdirip çıkışını yapmak arasında sonsuz bir ikilem yaşıyor. nihayetinde ruhu her zaman bir çıkış yolu aradığından tüm yeteneklerini kullanarak, delirircesine kendini sevdirme yolları arıyor. aradığının ise saf sevgi karşılığı olduğunu sanıyor. ancak böyle insanları severek onları tatmin edemezsiniz. çünkü alacağı hiçbir sevgi, küçükken, acaba sevgiyle büyüseydim nasıl olurdu? sorusundaki sevgi kadar yüceleştirilmiş ve sonsuzlaştırılmış idea nesnesinin yanına dahi yaklaşamayacağı için, joe gerçekten sevildiğini hissettiğinde karşısındaki ilahlaştırdığı kişiyi küçültmeye başlar ve biter. çünkü joe'ların hayattaki tek motive i, annelerinin (yahut babalarının) yerine koyup sonsuza dek sevgisini ve takdirini kazanmaya çalışacakları, ancak asla tam olarak emin olamadıkları ve her sabah uyandıklarında yeniden savaşacakları bir ilişki, yani yaşayamadıkları çocukluğun intikamını alırcasına sonsuz bir çocukluk çağı. özetle, joe'yu mutlu edemezsiniz, joe kimseyi gerçekten sevemez, çünkü joe sevgi nedir bilmiyor.

  • askerde sık sık parti yapardık. parti dediysem askeriyenin yanındaki lojmanın marketine belli saatlerde girme iznimiz vardı. oradan cipsler kolalar alıp gazinoda toplanıp yer içer eğlenirdik. o markette kiloluk çiğ köfte, lavaş falan da olurdu. haliyle partimizin starı da çiğ köfteydi. genelde de lavaş yetmezdi. tabi o zamanlar böyle doritoslu dürümler ortada yok. arkadaşlardan birisi lavaş bitince doritosun üzerine koyup yemeye kalktı. tadının harika olduğunu söylese de hepimiz iğrenir gözle izledik onu. sonra birisi daha cesaret etti. o da çok beğendi. birisi daha birisi daha derken hepimiz bu eşsiz tadı denemiştik. artık partilerimizin starı doritoslu çiğ köfte olmuştu.

    zaman böyle akıp gitti biz terhis olduk. terhisten bir kaç ay sonra gördüm ki komagene bu doritoslu dürümleri listesine eklemiş. o yüzden hiçbir zaman kim olduğunu bulamadım ama bu fikri komagene'ye veren kişinin benim devrelerden birisi olduğuna eminim.

  • bu akşam iş çıkışı markete uğradım. balık reyonu göz kırpınca bir dilim somon ve salata malzemelerini kapıp geldim eve.
    balıklar fırına girerken daha bir duble rakı koyayım dedim kendime. salatayı yaptım, peyniri çıkardım. sonra kendime, evime, burada geçirdiğim her bir güne kadeh kaldırdım. hayatımda en az balığın yanındaki rakı kadar güzel olan ne varsa onların şerefine kadeh kaldırdım.
    yalnız değilim, mutsuz değilim... güzelliklere içelim dedim bugün de...