ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgilinin söylediği unutulmayan sözler
-
doğum günümde "birbirimizi geç bulduk ama asla kaybetmeyeceğiz" demesi ve 2 hafta sonra bir trafik kazası sonucu yaşamını kaybetmesi. gerçekten unutulmuyor. seneler geçse de.
asla evlenilmeyecek 10 erkek
-
1)baba
2)abi
3)erkek kardeş
4)dayı
5)amca
6)annenin babası
7)babanın babası
8)kocanın babası
9)kız kardeşin oğlu
10)erkek kardeşin oğlu
nikah düşmüyor. asla evlenilmez.
hindistan'da salgının dehşet verici görüntüleri
-
üzücü, dehşet verici, ibret alınması gereken görüntüler...
hindistan... nüfusu yaklaşık 1,4 milyar... günlük vaka sayısı 200 bin civarında, binlerce kişi yetersiz sağlık hizmeti yüzünden ölüyor. hastanelerdeki görüntüler çok şeyi anlatıyor, görebilenlere...
inandıkları binlerce din tanrısının bir faydasının olmadığı kesin... bu tanrılara dua etmenin hiç bir faydası yok, ama öylesine din ile köleleştirilmişler ki anlamaları imkansız... sonunda durumları ağırlaşınca soluğu bilimde, hastanelerde arıyorlar ama çoğu için artık çok geç...
ölümden sonraki yaşam için hayat tarzını benimsemiş cahil, din ile uyutulmuş toplumların kaçınılmaz kaderi... yaşarken bir değerleri yoktu, ölürken de bedenleri dini ritüelleri eşliğinde odun ateşinde kül olup gidiyor. hiç yaşamamış gibi...
cehaletten, dinden daha büyük düşman yoktur... insanın aklını alır, köleleştirir... köle olarak yakılır ya da gömülür...
ekşi itiraf
-
bir yerde okumuştum "annesinden önce uyuyanların derdine inanmıyorum" diyordu.
geçen akşam erken uyudum. sonra kalktım yüzümü yıkadım. her zaman olduğu gibi yüzümdeki tuz eksilmedi.
çay içermisin oğlum diye seslendi annem, ses yankıyı yerinden oynatıyordu ama görüntü yoktu.
sesin hangi odadan taştığını öğrenmeye çalışırken bir demlik çayla oturmuş annemi gördüm bir başına.
öyle yalnız, öyle kimsesiz, öyle karanlık.
bütün dertleri bir araya getirsen, böyle bir dert oluşmazdı.
kaç sene oldu hatırlamıyorum, bu kadar çok ağlandığını.
ailenin eski güzel günlerini özlemek
-
artık o günlere dönüş yoktur. ancak insan düşünmeden duramaz. özellikle zor zamanlarda. ayrı bir hayatı sürdürmeye çalışırken önce anna ya da babadan biri hayata veda eder. tek başına kalan anne ya da baba için olağanüstü bir emek harcanır. tam işler yoluna girerken başka yakın akrabalar ya da kardeşlerden biri bir dram yaşar. bu drama tanık olunur. bu arada ayrı olarak sürdürülen hayatın sihiri kaybolur. başka sıkıntılı durumlar başgösterir. işte bu durumda sık sık flashbackler yaşanır. şen şakrak pazar kahvaltıları, küçükken topluca gidilen tatiller, uzak akrabaların düğünlerinde yaşanan saçma/komik hikayeler vs. faydasızdır ama kardeşim. mücadele bizi bekler. sağlam durmak gerekir. haydi, toparlan bakalım.
şarkılarda sorulan en zor soru
-
(bkz: yoksa ben zurna mıyım?)
esenler otogarı
-
sanki biri inşa etmemis de sicmis gibi duran otogar.
4 kasım 2023 osayi'nin ceza sahasında vurulması
-
hakemi aldatmaya yönelik hareketten ikinci sarıdan kırmızı görmesi lazımdı. hakem bunuda atladı tabi.
rıdvan dilmen'le kız istemeye gitmek
-
- güntekin emin misin bu kız olduğuna? bank asya'da 60 tane buluruz bundan...
tesettüre girmezsen seninle evlenmem diyen erkek
-
özgüvenine hayran olduğum erkek. adam kendinden o kadar emin ki; türbanlı kadın isteyip, türban kullanmayan kadınlarla iletişim kurup, bu kadınların kendisi için tesettüre gireceğinden şüphesi yok.
ulan o kadın tesettüre girecek olsa kendi için girer, sen kim oluyorsun? hayat arkadaşı değil evde kullanacağı kendine özel oyuncak arıyor yavşak. madem türbanlı bir kadın istiyorsun, git öylesini bul. niye milletin vaktini çalıyorsun ulan? bunlara oyuncak olan, inancını buna alet eden kadınların da aq.
the conjuring
-
yönetmenliğini james wan'ın yaptığı, başrollerde vera farmiga, lili taylor, patrick wilson ve ron livingston'ın oynadığı 2013 yapımı korku filmi.
bir korku filminden beklenilen her şeyi verebilme özelliğine sahip bir film bu. konunun geçtiği 1970'ler her türlü ayrıntıyla (eşyalar, kıyafetler vs) çok iyi verilmiş hatta film de 16 mm ile o dönemde çekilmiş duygusu uyandırdı bende.
regresyon terapisi
-
3 kez bu terapiyi görmüş biri olarak benim tarafımdan şunlar söylenebilir:
1- tamamen inanç kalıplarının hayatındaki enerjilere ve deneyimlere sebep olduğunu öğreniyorsun ve bu inanç kalıplarını çözerek pozitif enerjiye çeviriyorsun.
2- yaşam alanın genişliyor, daha fazla insan çekim alanına giriyor ve çevren genişliyor. bi nevi manyetik enerjinin artması gibi.
3- ciddi anlamda iyi sonuçlar alınıyor. çünkü bakış açını ve inancını değiştirdiğin an çevrendeki insanlara yaydığın enerji değiştiğinden dolayı insanların sana olan tutumuda değişiyor.
4- korkularınla yüzleşiyorsun. bu korkularını tekrar tekrar yaşama döngüsünden kurtuluyorsun.
5- seansa gelmene sebebiyet vermiş olan insan (sevgili, arkadaş, aile üyesi vs.) değişebileceği ölçüde senin hayatında kalıp sana karşı değişmeye devam ediyor. fakat bir süre sonra sadece bir yere kadar değişime açıksa, daha fazla frekanslarınız uyuşmuyorsa o insan hayatından çıkıyor. üzülmeyin, yenileri ve daha iyileri geliyor.