hesabın var mı? giriş yap

  • takım komutanı üsteğmenin kız ismi ile facebook hesabı açıp takımındaki tüm askerleri arkadaş olarak ekleyip kışla içinde çektirdikleri fotoğrafları incelemesi ve ardından hepsine ceza vermesi.

  • modayı bu şekilde konuşmak olarak değerlendirirsek eğer böyle de bir örnek var ;

    - benim accept ettiğim meeting niye calendar'ımda görülmüyor ?

    bunu diyen bunu da dedi hatta ;

    - meeting'in ingilizcesi neydi ya ?

    yemin ediyorum ki gerçektir.

  • idam edilen kadının adı ayşe gelget:

    6 mayıs 1938 tarih ve 3900 sayılı resmi gazete'de yayımlanan idamına ilişkin 1047 nolu karar:
    "karaisalı kazasının karsantı nahiyesine bağlı mansurlu köyünden kasım ali hasan'ın karısı dudu ile oğlu ali'yi zehirlemek suretile taammüdle öldürmekten suçlu kasım ali'nin yanında hizmetçi adı altında metresi bulunan ali kızı 1319 doğumlu ayşe gelget hakkında seyhan ağır ceza mahkemesince hükmolunan ölüm cezasının değiştirilmesini ve hafifi estirilmesini müstelzim bir sebeb görülemediğinden teşkilâtı esasiye kanunu'nun 26 ncı maddesi mucibince bu cezanın infazına karar verilmiştir (cild : 20 - sayıfa : 2 ve cild : 24 - sayıfa : 112 ve cihl : 2.1 - sayıfa : 2).
    '2 mayıs 1938"
    https://www.tbmm.gov.tr/…018/karartbmmc01801047.pdf

  • umumiyetle gürültü konusunda ihtisas yapmıştır. diyalogların anlaşılmazlığı bu gürültüye ayrı bir boyut, ayrı bir dehşet katar. işte diyelim uyuyorsunuz böyle bir beybi gibi. aniden bir ses...

    alamancı çocuk: "anniiiiiiiiiiiii, annniiiiiiiiiii............. das izt manşıtın du zayniyn.... anniiii...... annnii diyom ya...annniiii..."

    alamancı anne: "ne diyon?"

    alamancı çocuk: "münşenden aldığım beyaz reyboklarımla havluyu at..."

    allah allah... kardeşim bana ne, neyi nereden aldın, kaça aldın... zaten konuşmadan anladığım tek şey "anniii", "reybok", "münşen" (anne, reebok, münih).

    bir de bu ailenin çocukları genelde kuzenleriyle falan geldikleri için grup halinde gezerler. havuzda türlü atraksiyonlar yaparlar. türk bayrağı kolyeli dev bir oğlan kuzeni olan kızı boğmaya çalışır, kendinden küçükleri kolundan tutup havuza atar, çivileme dalar vs vs. bu arada diyalog da "ya serkan... bak yapma diyom ha... şundiwın zu bi..." bilmem ne şeklindedir. su sıçratırlar hep.

    hepsi böyle değildir mutlaka ama ne bileyim bana denk gelen hep böylesi olmuştur. sırf böyle insanlar yüzünden ismail yk gibi bir dünya starına karşı bile mesafeliyim bugün.

    (bkz: yoksa ben zurna mıyım he)

  • "milli takıma alınmadığım için üzgünüm" demek kendi açısından masum ifade olduğu için kullanmaması gerekirdi. bunun yerine, "benim yerime haksız olarak tercih edilen bütün adamların yedi sülalesini *******, hakkımı da helal etmiyorum" dese daha iyi olurdu. herkesin anladığı dilden konuşulması gerekir.

    debe editi: selam. öncelikle böyle sığ bir entrynin debe'ye girmesinden dolayı özür dilerim. ama bana değil sedet'e kızın bununla alakalı. sizlerin bu entry'e oy verip, debe gibi ortalama entrylerin yer aldığı bir listeye sokmasını sedet sağladı. neyse şimdilik geçelim bunu, zaten bu konuda bir yere varamıyoruz ne kadar konuşsak da. kaldı ki yakında kanzuk sözlüğü dürüm yapıp yer.

    bu entry futbol tabanlı olmakla beraber, aslında bu ülkede adam kayırmanın, cehaletin, mayfacılığın, züppeliğin, karaktersizliğin, hırsızlığın her yere işlemesinden dolayı yazılmıştı.

    şimdi bu entry'de konuyu futboldan çıkarın. bir işe başvurduğunuzu ve o iş için yeterince de donanımlı olduğunuzu düşünün. ancak sizin yerinize, o şirkette çalışan bir müdürün çok sevdiği ve beş para etmez bir adamın alındığını düşünün. neler hissederdiniz acaba?

    ve daha bir çok alana çekebilirsiniz bu entry.

    şimdilik saygılarımla

  • eleman kendi hayatını nasıl daha iyi bir hale getirebilirim umuduyla yola çıkıp kendimi rezil eder miyim, bu işin işin sonu ne olur vs demeden hayat kalitesini, gelirini arttırmak için elinden geleni yapıyor. ben veya buradaki insanların yüzde 90 ı bunu yapabilir miydi ? hayır. adam ben ve buradaki insanların büyük bir çoğunluğundan daha iyi bir gelire hayat standartına kavuştu mu ?bence kavuştu. o zaman ben bu adamı yargılamam. saygı duyarım. benim yapamadığım ve asla yapamayacağım bir yöntemle kendi hayatının kalitesini arttırıyor. devam.

  • tanım: insan ırkının bir grubu.

    sözlükte bugün gördüğüm ve de "evet la, ben hep bunu sorguluyorum" diye kendim açmışım kadar sevindiğim başlık.

    işe girdiğim günden beri haftaiçi gündüz saatlerinde insan içine karışmak elbette çölde bir vaha kadar uzak. haftasonu yemeğe, sinemaya, alışverişe veya herhangi bir yere gittiğimde çevremdeki akın akın gelen insan kalabalığına bakıp bütün dünyanın benim gibi yaşadığına olan kanaatim daha da güçleniyor. ama bundan 1.5 ay kadar önce istifa etmemle beraber yepyeni bir güruhu keşfetmiş oldum.

    eski işle yeni iş arasına kendimi toparlamak amacıyla 1 hafta faz farkı koymuştum. malum ekmeği için çalışan, rızkına koşan insanlarız, daha fazlası olmuyor. 1 hafta boş boş, hiç bir sorumluluk olmadan akşam geç yatmak, gece 3'e kadar film izlemek falan acayip derecede ütopik mutluluklar ifade etmişti bana. bu haftanın salı gününde yeni iş için üzerime 3-5 parça yeni kıyafet alayım haftaiçi ortalık sakin olur diye optimum avm'ye gittim. evet kesinlikle haftasonuna oranla ortalık sakindi de, yine hatrı sayılır bir insan kalabalığı geziniyordu. azıcık alışveriş falan yaptıktan sonra kendime ödülüm olan haftamı değerlendirmek için bir masaya oturdum, kahve aldım sorumluluksuz olmanın tadına varmaya çalıştım. oturduğum masa tam avm girişine baktığı için bir yandan da geleni geçeni izliyorum. ama o da ne, yüzlerce insan sürekli olarak ortalarda geziyor.

    genç, yaşlı, kadın, erkek her cinsten var. ev hanımı giyimli olan da var iş adamı tipli olan da. hadi ev hanımı ve öğrenci grubu eliyorum, sabahtan görevlerini yerine getirip öğleden sonra geziyorlar. ama bunlar kalabalığın en fazla %20si. e geri kalan? abi bunlar ne iş yapar? nasıl para kazanır? nasıl hayatlarını idame ettirir? hadi ufacık bir grup, ben diyim %2 sen de %5 benim gibi dönemsel bir tatilde, e geri kalan %75'i napıcaz? demek hayatın bir de böyle bir grubu varmış. ben çoğunlukla dışarıda gün ışığı mı var kar mı yağmur mu bilmezken, haldır huldur çalışırken bir güruh dışarıda mağaza geziyor, arkadaşlarıyla çay kahve içiyor, kuaföre neyim gidiyor.

    işte yazarın burada hissettiği şey su katılmamış bir kıskançlık ve arkadasından gelen hassiktir isyanıdır.

    edit: ispiyon sonrası tanım.

  • asıl yanlış olan "özel sektör çalışanlarının cumartesi de calışması"dır.

    ben çalışıyorum memur da çalışsın diyecek kadar malsan, pazar da çalışsan fark etmez zaten.

    edit: 06:58'de ofise girdim. evet cumartesi.

  • çok net bir şekilde vatandaştır. bu seçimi yaptıysan, bunu da hak ediyorsundur.

    edit: hala mesaj atıp erdoğan vs. diyenler var. seçimlerde tek vaadi, ''kahvelerde bedava kek'' olan adama oy verdi bu millet. daha ne anlatıyorsunuz yahu? gerçi o kek işi ne oldu lan harbi hahaah

  • sık olmasa da yaparım. kasiyer dahi kimsenin şikayetçi olacağını zannetmiyorum. bir bisküvi çöpü ne kadar kirli olabilir? yalnız bunu yaparken tek şeye dikkat ediyorum; ürünün barkoduna zarar vermeden ambalajı açıyorum. çöpü de kasiyer kendiliğinden atarsa teşekkür ediyorum atmazsa kendi poşetimin içine koyup evde atıyorum. olay bu kadar basit aslında.