hesabın var mı? giriş yap

  • batakta çiz. futbolda alllaaahııım goool. basketbolda yok artık lebron james.

    bir düşünsene... ölsen cenazene gelecek çelenkler yüzünden türkiye çöl olur amk.

    su istesen tsunami çıkar. acıktım desen avrupalıya yiyecek havyar kalmaz. yoruldum desen tüm masaj tekniklerinin anavatanı uzak doğudan türkiye'ye taşınır.

    neyse...

    abi poğaçanın biri kaşarlı olacaktı.

  • bundan sonra sizden başka yerden iskender yemem. sizin gibi firmaların da ayaklı reklam tabelası olurum gerekirse.

    akp sermayesine karşı öyle bir kinim var ki çevremdeki herkes uyuz olur bu huyuma. bütün firmaların, holdinglerin, şirketlerin sus pus olduğu yerde bu reklamı çektiğiniz, çekebildiğiniz için teşekkür ederim.

  • yaklaşık 50 yıllık şalgamcı bir adamın (kendisi tarsus'ta bir efsanedir) torunu, yine yaklaşık 30 yıllık şalgamcı bir adamın oğlu olmamdan dolayı; sanırım tanımını en iyi benim yapabileceğim içecektir.

    doğar doğmaz elime kara havuç vermişler benim. fotoğrafım var. kara havuç dediğim, mor renkli bir havuçtur ve şalgama bordomsu rengini o verir. şalgam ismi ise; bir turp türünden gelir. irice bir turp türü olan şalgam turpu, aslında yemeğin yanında yenen turpa pek benzemez lezzet olarak. şekil olarak da pancara benzer. şalgam kurulurken (mayalanırken) havuçla birlikte biraz da şalgam turpu konulur "reyha" ve lezzet vermesi için. ki verir de.

    bulgurdan yapılmış unumsu bir şeyle mayalanır. asitli olmasının nedeni budur. içine pakmaya da karıştırılabilir.

    şalgam, en iyi tahta fıçıda olur. ayrı bir lezzeti olur ve daha keskin olur. fakat son yıllarda (nerden baksan 10 sene olmuştur gerçi) tahta fıçının sağlıksız olduğu gerekçesiyle devlet tarafından yasaklanılmış ve plastik fıçılara geçiş yapılmıştır. nasıl bir mantıkla böyle bir yasak getirilmiştir aklım almıyor. konuya neresinden bakarsam bakayım, plastik bir fıçının tahta bir fıçıdan daha sağlıklı olabileceği gibi bir savı aklım almıyor. umarım bu yasak bir an önce kalkar ve hem daha sağlıklı, hem de daha lezzetli şalgamlar içeriz.

    içine tül bir bez içinde çok az hardal karıştırılırsa mayalanırken, çok daha lezzetli olur. bu yolla yarışma kazanmışlığı vardır bizimkilerin. zaten o yarışmayı hardal koymadan da kazanmışlardı birçok kez. bir kereliğine de şov yapmak istemişler sanırım. yaptılar da.

    şalgamın içindeki havuca ise "tane" denir. taneli şalgam içmek makbuldür ama tane 4 mevsimde olmaz. sadece yılın belli zamanlarında güzel, lezzetli ve diridir. diğer aylarda ezik büzük olur.

    tüm bilinen kanıların aksine; yüzeyinde sigara külü çırpılmış gibi beyazlıklar bulunduran şalgam; şalgamın iyi mayalandığını gösterir. yani kaliteli olduğunu gösterir. kimi işbilmezler şalgamın bozuk olduğunu sanıp içmezler bu yüzden.

    şalgam soğuk tüketilmelidir. fakat iyi şalgamı ılık da içebilirsiniz. böylece lezzetini daha iyi anlayabilirsiniz. kalite kontrol testleri genelde soğuk şalgamla değil; soğutulmamış şalgamla yapılır. daha doğrusu yapılmalıdır.

    mayalanırken içine turp da konulmuşsa eğer; o turptan muhakkak yiyiniz.

    bir başka önemli mevzu ise; şalgamın acılı mı acısız mı içilmesi gerektiği. nasıl seviyorsanız öyle için. ama eğer acılı seviyorsanız; acının "süs biberinden" yapılmış olduğuna emin olun. kaliteli acının rengi turuncudur. eh hadi biraz sarıya kaçanları da makbuldür. fakat tamamen sarı olanlar süs biberinden yapılmamıştır. içmeyin. tamamen kırmızıya yakın veya çok koyu turuncu olanlar ise süs biberinden değil, pul biberlerden yapılmıştır. onları da içmeyin. gerçek şalgam acısı; kırmızılaşmış taze süs biberinden yapılmalıdır. yapımı oldukça meşakkatli ve zor olduğundan; daha çok pul biberinin kaynatılmasıyla yapılıyor. kolaya kaçıldığı gibi hem sağlıksız, hem de lezzetsiz oluyor. soğan doğramaktan şikayet edenlerin bir de şalgam acısı yapımına şahit olmalarını çok isterdim.

    bir kerede iki bardaktan fazla içmeyin. ishal olursunuz.

    çok önemli bir konu da, şalgam lekesinin geçmediğidir. evet, zor bir lekedir. fakat limon tuzu ile kolayca geçirebilirsiniz. bir miktar limon tuzunu suda eritin. o suyla şalgamın lekelediği bölgeyi iyice silin.

    eğer gerçek bir şalgamseverseniz, doğanay vs. gibi markaların yaptığı şalgam değil. gerçek şalgamı adana, tarsus bölgelerinde pek az yerden içebilirsiniz. şalgam yapmak çok kolaydır. bu yüzden birçok şalgam üreticisi peydah olmuştur. ama iyi şalgam yapmak inanılmaz zor bir iştir. tıpkı şarap yapımı gibi. dolayısıyla pek az kişi adını şalgamla özdeşleştirmiştir. şalgam, perakende olarak satılmamalıdır meyve suları gibi. çünkü yapısı gereği iyi şalgam yapıldığı birkaç gün içinde tüketilmelidir. ve plastik şişelerde saklanmamalıdır. raflarda yer alan markaların yaptığı tam olarak bu.

    şalgam yaparken, "tane" yerken parmaklarınız, dudaklarınız mor bir renk alır. bu mor rengi az önce bahsettiğim limon tuzu ile kolayca geçirebilirsiniz.

    ve ben evimden kilometrelerce uzakta, o mor rengi çok özledim.

    edit:

    (bkz: şalgamcı tacettin)

  • yeni bir eve çıkıyoruz birlikte, iş çok yoğun ne gidip alışveriş yapacak vakit var ne de para harcamak mantıklı kiraya çıkılacak ev için.. eşyalı bir ev tutuyoruz bu yüzden. ikimiz varız zaten, küçük bir evimiz var artık bir de ve bir salonumuz ve yatak odamız..yatak odasında tek kişilik bir yatak var. ben geceden geceye geliyorum eve, keza o da öyle. bok gibi bir sektörde çalışıyoruz, birbirimizi göremiyoruz, oraya buraya yapıştırdığımız notlarla hasret gidermeye çalışıyoruz bir yandan, gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka.. yazın ortası. kendi kendine yapışıyor insan sıcaktan, duş alıyorsun banyodan çıkmadan kuruyorsun.. ve bizim tek kişilik bir yatağımız var. gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka, hem de aklımıza bile gelmiyor gidip büyük bir yatak almak. sığıyoruz küçücük yatağa.. ben zaten küçük bir kadınım ama o yapılı bir adam.. sere serpe yatsa kolu bacağı sarkıyor yataktan.. ama birlikte olunca, yazın tam ortasında.. sığıyoruz küçücük yatağa. küçük gelmiyor ki, aklımıza gelmiyor ki büyük bir yatak almak, sıcak bile olmuyor birlikte yatınca.. üçümüz sığıyoruz küçücük yatağa. ben, o , aşk bir de.. kocaman oluyor o yatak birlikte olunca, öyle ferah, öyle evim ki..

    zaman geçiyor aradan, uzun zaman.. hala aynı koşturmaca.. günlerden bir gün.. bir alışveriş merkezindeyiz, yatak arıyoruz. çift kişilik yatak!! sığmıyoruz çünkü artık tek kişilik yatağa. küçük geliyor, hava desen zaten sıcak. ben küçük bir kadınım ama kocaman bir adam; sağa sola bile dönemiyor rahat rahat. sığamıyoruz artık çoğumuz.. önceden üçümüzdük ama şimdi kaç olduk kimbilir. o, ben, aşk, kırgınlık, mutsuzluk, mesafe.. en çok yeri mesafe kaplıyor işte.. o olmasa tek kişilik yatağa sığardık aslında biz. sıcak bile olmazdı belki bu kadar, küçük bir yatak daha da yakınlaştırırdı belki bizi.. ama yatak büyüdükçe mesafe de büyüyor, yatak büyüdükçe kırgınlık arada bir yere yatar oluyor, yatak büyüdükçe ben küçülüyorum, yatak büyüyor.. aşk ölüyor..

  • --- birleşin lan ---

    bahar: bu elbiselerde o kirli parayla mı alındı. di mi o parayla alındı, söylesene abla

    bu sahne sırasında bahar üzerindeki ilk şeyi attıktan sonra sıra giydiği elbiseye geldiğini düşününler, hatta hızını alamayıp ''çıkar çıkar onları da çıkar'' diye bağıranlar ve dışa vuramayıp içinden '' çıkarsana onları ya, onlar da o parayla alındı aslında '' diye düşünenler birleşin lan ! inanıyorum birleşirsek bu ülkede çoğu şey değişebilir. bütün her şeyi yıkar geçeriz, yeni bir türkiye yaratabiliriz !

    --- birleşin lan ---

  • beyaz ışık yani gün ışığı bir prizmadan yansıtıldığında ışık tayfı sırasıyla mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renk dalga boylarına bölünür. bunlar da sırasıyla 50*, 40*, 70*, 30*,45* ve 65* nanometrelik dalga boyu aralıklarına sahiptir. görüldüğü üzere yeşil en geniş aralığa sahip renktir* ve olay gün ışığından en fazla yararlanmak üzerine kurulu yapılarıyla bitkiler söz konusu olduğunda bitkiler için en iyi seçim evrimsel olarak yeşildir.