hesabın var mı? giriş yap

  • migros hazır pizza hamurunun yağlı kâğıttan ayrılmadığı ile ilgili sayısız şikâyet okudum internette. sonra youtube'taki tarif videolarını gördüm. kendine "umut chef" dedirten umut reçber isimli migros aşçısının çektiği videolara siz de bir bakın:

    https://www.youtube.com/watch?v=u61zj13abqg
    https://www.youtube.com/watch?v=aeitc00jmvu

    videoların sonunda pizzayı yağlı kâğıttan ayıramamışlar ve yağlı kâğıdı makasla kesip, pizzanın altına yapışık olarak servis etmişler. hatta adam pizza dilimini kaldırıp göstermek istiyor ama pizza dilimlenmiş olmasına rağmen ayıramıyor, çünkü kâğıda yapışmış :)

    pizzayı altına yapışmış yağlı kâğıtla birlikte yemek gibi bir durum söz konusu olmayacağından, bu ürün alenen ayıplıdır. migros ayıplı ürün satmakla kalmayıp, yağlı kâğıdın pizzaya yapıştığı gerçeğini gizleyerek müşteriyi aldatıyor!

    ey bu ürünün satışına onay veren migros yetkilileri, altına yağlı kâğıt yapışmış bir pizzayı restoranda önüne getirseler ne yaparsınız? hiç utanmıyor musunuz ayıplı ürün satmaya?

    bir de bu migros'un mottosu "dürüst satıcı" idi. iyi ki değiştirmişler, bu yapılan işin dürüstlükle uzaktan yakından alakası yok çünkü.

  • muhendis yeni bisikletiyle fizikci arkadasinin yanina gider.
    fizikci: bu bisikleti nerden buldun?
    muhendis: dun bir parkta oturuyordum, bir kiz geldi yanima bu bisikletle. bisikletten inip ustunde ne varsa cikardi, karsimda cirilciplak durup, "istedigini al" dedi. ben de bisikleti alip ayrildim.
    fizikci: dogru secim yapmissin, elbiseleri sana uymayabilirdi.

  • ben o saatte işe gidip akşam 6’da da eve dönüyorum. ne hayatlar var be! siz kesin kahvaltıda portakal suyu içiyorsunuzdur.

    edit: yalnız olmadığımı bilmek güzel bir şey. hani ekşi burjuva mekanıydı? işçi sınıfı kendini direkt favlarıyla belli etti.

  • bu konun aslı tsk'nın 4 yıllık okul okuyan üniversite mezunlarını subay olarak istihdam etme durumundan kaynaklanmaktadır.

    yukarıda bir yazarın yazdığı gibi kısa dönem asker için sülüste statü yedek subay olarak yazar. ama nasbi er olarak yazar.

    yani tsk yeterli kadrosu veya bütçesi olmadığı için - ki bütçesi olmadığı içindir aslında- subay olarak askerlik yaptıracağı kişiye kanuni nasbini veremediği için kısa dönem askerlik yaptırıp er kişiyle mahsuplaşır.

    işte bu durumun idari belgelerde de yazması yüzünden çoğu er, erbaş, astsubay ve subay taifesinde kafa karışıklığı oluyor. çünkü bizim ülkemizde okuduğunu anlamada genel bir problem var.

    kişi statüsü yedek subay olsa da rütbe nasbi kısa dönem erdir. kısa dönemlerin celp dönemleri ayrıdır. ama neticede erdir. askeri hakim ve savcının üzerinde kısa dönem er'in haklı olduğu bir durumda pozitif etkisinin olması daha beklenen bir durumdur. neticede devletin kanunen vermesi gereken bir rütbeyi verememesi yüzünden alt kademelerde mağdur olmuş insan tipolojisi ortaya çıkmış oluyor. ayrıca bir kısa dönem er bu durumu da ben subay olma hakkım varken ve bunu istemişken tsk beni er yaptı, eğer asteğmen olsaydım bu olay hiç yaşanmayacaktı gibi bir savunma geliştirdiğinde de oldukça güçlü bir savunma oluşturur. çünkü er kişi tercih kısmında subay olmak isteyip de er yapılmışsa ve sonrasında da mahkemelik durumu olmuşsa bu durumda bir mağduriyet doğar.

    bu elbette gidip uzman çavuşa astsubaya artistlik yapma esnekliği vermez. zaten kimseye yapmayın. çünkü orgeneral bile olsanız bir ere eziyet edemezsiniz. en azından kanunen bu böyledir. yani size haksız yere eziyet vs yapıldığını ispat edebilirseniz tabi.

    kısa dönem asker olarak askerliğinizi yapacaksanız bu bilinçle yapın. kimseye karışmayın. emirlere uyun. küçük düşürücü veya eziyet mahiyetinde bir emir ile karşılaşırsanız - özellikle bunu yapam bir uzmam veya astsubaysa- delilleri toplayın ve üst subayınıza şikayet edin. durum düzelmezse mahkemeye verin.

  • https://pbs.twimg.com/media/blwdkvfcuaauw0a.jpg

    hani bu adamın yaptıklarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz. o sizin tercihiniz. fakat, bir muhalif nasıl olur diye soracak olursanız işte böyle olur. oraya ne bir örgüt getirdi. ne gencecik çocukları çakalların önüne attı. ne parti propagandası yaptı. milletvekili olmanın getirdiği güç, hediye çeki alma dışında da kullanılabiliyormuş demek ki değil mi?

    az çok insanlara örnek olsun. muhalefet aktiflik gerektirir. yürek gerektirir. öyle meclis kürsüsünde milleti gaza getirip, kuyruğu sıkışınca arazi olanların yaptığı şey değildir. budur.

    bu gezi parkı olayı ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, sırrı süreyya önder, orada ona oy vermiş insanların yapmasını istediği her şeyi yaptı. ha burada yine bir takım aşırı solcular tarafından eleştirilecek. ne yapalım, olsun o kadar.

  • bir arkadaş grubuna denk gelmiştim. ilk 100'de yer almış 3 kişi, üç yüz küsürüncü olmuş biriyle dalga geçiyordu. adam da bozuluyordu. benim gibi ilk 100 bine girememiş biri için inanılmaz bir deneyimdi.

  • ben hayatımda bu kadar karlı bir iş görmedim arkadaş. bak geçen 1 yaşındaki sabiye 18 lira verip bir hayvan kitabı aldım. 18 lira! kitabın özeti şu; google görsellerden 15 hayvan fotoğrafını almışlar, bir kalıp mukavvaya basmışlar, 15 sf. kitabı 18 liraya itekliyorlar. tek masraf matbaa ve mukavva masrafı. tutsun tutsun da 5 lira tutsun ki mümkün değil, net 13 lira kar. zira çocuk kitabı olduğu için bandrol falan da yok.

    arkadaş bu kitapları bu kadar pahalı yapan nedir? büyük oğlana 200 sf macera romanı alıyorum 7 lira, 1 yaşındaki bebeye 5 hayvan fotosu alıyorum 18 lira.

    demem o ki bu işe girin, inanılmaz para var. biz ebeveynler de gerizekalı olduğumuz için allah'tan gelen bir şeyle 5 karton sayfaya 25 lira verebilme kapasitesine sahibiz. sömürün bizi, azımıza sıçın.