ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
maaşını olduğu gibi karısına teslim eden erkek
-
ben(d)im bu. çok müsrif birisi değilim ama yine de hesabını bilen bir eşim olduğu için maaş kartım ile sadece 1 adet olan kredi kartım kendisinde. ben her gün rutin bir şekilde işten eve, evden işe gittiğim için dışarıda ekstra harcama yapacak bir durumum olmuyor. bir nevi 'haftalık' alıyorum eşimden*. dışarıda dostlarla veya başbaşa yemeğe gittiğimizde hesabı eşim ödüyor. taksiye biniyoruz parayı eşim ödüyor. mağazaya giriyoruz alışverişi eşim ödüyor. sevgililik zamanlarının tam tersi*. yalnız, internet bankacılığı kontrolleri* bende. ne oluyor, ne bitiyor görebiliyorum.
yalnız şunu özellikle belirteyim. 2010 başlarında mortgage kredi faizlerinin en dipte olduğu ve piyasanın en civcivli olduğu zamanlarda eşimin cesareti sayesinde krediye girdik. hesabı kendisi tuttuğu için hem krediyi ödedik, hem kenara para koyduk. 8 senelik krediyi 4.sene sonunda toplu ödeme ile kapattık. işte tüm bunlar hesabını bilen eşim sayesinde oldu. bana kalsaydı ben o zamanlarda krediye giremez, hala kiracı olarak oturuyor olurdum.
edit: 2017 itibariyle boşandım.
edit: boşanma ile ilgili herhangi bir soru sormayın.
anüsün tadı
-
bazı gazeteci, medya patronu, işadamı ve köşe yazarlarının bildiği tat.
civciv çıkartma
-
anadolu halkının pedofiliye uydurduğu bir başka kılıf. hangi geleneği kaldırsanız altından sapıkça bir sebep çıkıyor.
seray sever'e gelen 4.100 tl'lik elektrik faturası
-
seray hanım 2019 yılında, “fasulye pahalıysa yemeyin kardeşim. daha ucuz birşey yeyin. söylenmeyin. en azından kafamızda savaş uçağı gezmiyor, aza şükretmeyi bilmiyorlar.” demişti. (bkz: 26 temmuz 2019 seray sever skandalı)
seray hanım, elektrik pahalıysa kullanmayın. en azından kafamızın üstünden savaş uçağı geçmiyor. şükretmeyi bilmiyorsunuz.
hayata dair iç burkan detaylar
-
turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.
coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.
ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.
herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.
bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.
debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
(bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)
-
spam mail ata ata şirket büyütüp microsoft'a sattı adamlar ya. yuh.
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
sakallı bıyıklı, yaka bağır açık, bildiğin ankaralı dolmuş şöförü amcanın, gecenin köründe tek başıma gittiğim dolmuşta izin isteyip teybe sting kasedi koyması, sonrasında "police'leyken daha iyiydi bu be" şeklinde muhabbet açması.
alkollüydüm ama böyle bir kafa yaşatacak alkol olduğunu zannetmiyorum. bir daha da görmedim o dolmuşçuyu
uzaya rengini veren siyah madde
-
ukteyi dodi el ford kardesimiz vermisse de, uzayin siyah oldugunu kim soyluyor ise yanlis soyluyor sahsimca, siyah denmesinin sebebi isiksiz olusudur. gece cukunu goremeyince aa siyah cukum var demiyorsan uzaya da siyah denemez.
down sendromlu diye bebek aldırtmak
-
down sendrom, sma yada benzeri bir hastalık ile çocuk aldırmak en mantıklı yöntemdir. kimse böyle bir çocuğu sahip olmadan atıp tutmasın tarifi bile olmayan çok zor yaşam ki bu anneler, babaların en büyük arzusu çocuklarından uzun yaşayabilmektir.
erkan tan'ın kılıçdaroğlu'nun orucunu sorgulaması
-
''mezhepçilik suç olsun, böyle açıklamalar yapanlar yargılansın.'' dedirten densizlik.
türkiye pazarında tutunamayan harika ürünler
-
(bkz: elmalı biskrem)
ilk kez uçağa bineceklere tavsiyeler
-
yanınıza sabun satıyorum diye kaslı bi adam gelirse inanmayın. o sizsiniz.
pınar gültekin'in ölü bulunması
-
bu ülkede kadın, ağaç, çocuk ve sokak hayvanı olmayacaksın.
(bkz: yaşar kemal).