hesabın var mı? giriş yap

  • alışkanlık yapan viski.

    viskinin berbat bir içki olması gibi yanılsamaları ortadan kaldıracak niteliktedir.

    baharatlı bir yapısı olmasına rağmen içimi oldukça yumuşak. karamel tadının bu etkiyi yarattığını da söyleyebilirim. oldukça başarılı bir viski olduğunu söylemek abartı olmaz kanımca. şişe tasarımı da farklı ve şık bir yapıya sahip.

    edit: tadım notları eklendi. diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)

  • en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.
    dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)

    bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, "lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya" filan demeye basladi. "niye ki, ne oldu" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.

  • henüz adı net olarak konulmamıştır. dünya sağlık örgütü tarafından nu veya omega varyantı ismi verilmesi bekleniyor. spike proteini kısmında 32 adet daha önce karşılaşılmamış mutasyonlar içeriyor. virüsün hücreye bağlanan kısmında ise 10 adet mutasyon içeriyor. şu an için veri az ancak ilk verilere göre hem bulaşıcılığı yüksek hem de bağışıklığı çok iyi atlatabilme yeteneğine sahip. güney afrika'da ortaya çıkan bu varyant deltaya karşı baskınlık kazanmaya başlamış ve tıpkı 2020 yılındaki gibi vaka ve ölüm sayıları tırmanışa geçmiş. yine bu bölgede test ve temaslı takibi kısıtlı olduğundan ötürü tüm bölgeye yayıldığı düşünülüyor. (ayrıca hong kong'da da 25'den fazla kişide görülmüş ve hemen karantinaya alınmışlar.) guardian'ın haberine göre de ingiltere hükümeti, bu varyantın mevcut aşılara karşı büyük bir tehdit oluşturduğunu açıklamış. bazı uzmanlar bu varyantı sars3 salgını geliyor şeklinde yorumluyor çünkü wuhan'da çıkan ilk alpha varyantı ile akrabalığı oldukça az.

  • keşke 'en büyük hayalim türk milli kadın basketbol takımımızla dünya şampiyonu olmak' filan deseydi.

    başörtülü, başörtüsüz diye ayırmasa çok güzel olacakmış.

  • kornerden gol attım, kendi paramı kazandım ev geçindirdim, kamyon sürdüm, yükseklik korkumu yendim, fakat bu başaramadığım bir eylem. çok zor çok.

    gözlerim hafif şehla ise sebebi bu dekolteler.

  • ülkede arap nüfus ilk defa çoğalmıyor arkadaşlar, devekuşu kabare'nin filan bu konuları taşladığı oyunları, dönemin yeşilçam filmlerinin bu konulara değindiği görülmüştür.

    taksim'in çehresini değiştiren bazı önemli mihenk taşları vardır:

    - gezi eylemleri: taksim cumhuriyet tarihinin en büyük sivil eylemlerine ev sahipliği yapmış bir yerdi. ülkenin her kesimine çalışmaları gereken yeni yeni dersler vermiş bu eylemler silsilesi sırasında gözden kaçan önemli bir durum oluştu;

    gezi eylemlerinin çekirdek tayfasında zaten taksim müdavimi olan bir kitle vardı, bu kitle uzayan eylemler sırasında sık sık uğradığı, alış verişini yaptığı, artık kanıksadığı, arkadaşı saydığı esnafla yüzleşmek zorunda kaldı. o "hoşgeldin yeğenim" diye karşılayıp ufak tefek ikramlarla babacan imajını çizmiş esnaf, aldı eline sopayı-palayı dikildi karşılarına. eylemcinin dost saydığı çevre bir kaç gün iş yapamadığı için gerçek yüzü ile karşıladı eylemciyi. eylemci bir baktı ki, o x abiler, y dayılar ne abisi, ne dayısı, sadece 3-5 kuruş parasını aldığı sürece iyi gibi görünen esnaflar. (esnaflık tam olarak budur, yüzünü menfaate dönmektir, romalı tüccarlar şehirleri selçuklu tarafından alındığında, ticaretin iyileştiğini gördüklerinde romaya sırtlarını dönmüşlerdi.)

    eylemciler bir çok sebeple birlikte çevrenin, kültürün, esnafın da korunması için verdikleri savaştan bu şekilde ihanete uğramış şekilde ayrılıp, kendilerine kollarını açmış bekleyen kadıköy'e kırdılar rotayı.

    -eylemcilerin terki sonrası taksim'in savunmasız kalması: açık konuşalım, şu ülkede herhangi bir şeyi savunabildiğimiz zaten yok, genelde tek yapılabilen yavaşlatmak oluyor. lakin vakit nakittir, iş dünyası (esnafın iyice büyümüş haline iş dünyası denir, prensipler aynı) zaman kaybetmeyi sevmez, bu yüzden tepki alabilecek projeler için biraz çekimserdir, gücü kılı kılına yetecek adam proje tepki görebilecek bir şeyse girişmez, zarar edebilir zira. boş kalan taksim projelerin hızlıca hayata geçebileceği bir mekan durumuna geldi.

    -çehre değişimi: kabul edelim, bir zamanlar istiklali istiklal yapan en önemli şeylerden biri her biri birbirini tamamlayan çevresel unsurlardı. hasır sandalyeli çaycı, tarihi binalar, tramvay, çevreye yayılan müzik... bu unsurlar zamanla kayboldukça istiklal'in verdiği o yarı nostalji hisside kayboldu.

    -arap akını: üstte saydıklarımız olup bittikten sonra değişen çehreye uygun müşteri çıkması çok zaman almadı. istiklal'in ve taksim'in bir önceki kültürü yok olma seviyesine gelince oluşan boşluk arapları çekti. yanılmayalım; taksim her zaman yabancı turist için cazibe merkezi idi, araplar eskisinden çok değiller, sadece eski cazibesinden geriye fazla bir şey kalmadığı için diğer ziyaretçiler azaldı, bu yüzden araplar ve nargileci tayfası görünür oldu o kadar.

  • başlık: dünya kupası için şiir yazdım

    entry:
    vuvuzelam gümüşten,
    maça geldim varoştan.
    ben afrika çocuğuyum,
    30 santim doğuştan.

  • "siz antik tiyatroyu görme heyecanı içinde yürürken, sizin paranızı almak üzere ellerinde hiçbir anlamı olmayan eşyalarla yalvararak sizi taciz eden bu kalabalıkla karşılaşmak tüm neşenizi kaçırıyor."

    müthiş bir gözlem. türkiye'nin herhangi bir yerindeki turistik bölgenin yöre halkını eksiksiz tanımlamış teyzem.