hesabın var mı? giriş yap

  • meyveler en az 3'e ayrılır. en berbatları bu şekilde meyve suyu tesislerine verilir. biraz eli yüzü düzgün olanlar pazara, biblo gibi olanlar ise otellere vs dağıtılır. aynı şeyi salçada kullanılan domates için de söyleyebiliriz. bu tür tesislerde çalışanlar kolay kolay ürettikleri ürünleri tüketmezler.

    şahsımı hiç şaşırtmayan görüntülerdir.

    (bkz: şahsım)

    edit: bir de ihracat kısmı vardı doğru ya. en güzelleri yurtdışına.

  • yorumların yarısı "dolar düştü" ibaresi içeren bir müşteri popülasyonu barındıran satıcıdır. 2 yıldır 7-8 bandında gezen doların 11 lira olmasına dolar düştü olarak yaklaşan insanlara her şey müstehak. daha bir ay önce dolar 10 lira oldu denilince herkes şok olmadı mı? balık hafızalılar. ayrıca adamın fiyatını beğenmediysen kesersin çeneni almazsın. zara'da bu mont niye 1500 tl diye kavga ediyor musun?

    müşteri her zaman haklıdır sözü dünyanın en aptalca tespitidir.

  • "evinde alkol üretenden zibilyon tane vergi alamadığımız için, insanları zorla sahte alkole iterek çeşitli sağlık sorunları yaşamasını istiyoruz" demenin farklı yolu.

  • kedim yavrusunu erken doğurdu çünkü kendisi de bir çocuktu doğum yaptığında. 4-5 aylıkken hamile kaldı ve tam gelişemediği için doğuramadı. gecenin bir yarısında doğum yaptığı için veterinere de gidemedik. aldım kucağıma başını seve seve doğurmasına yardımcı oldum, ılık suyla temizledim hep üşümesin diye. 2 yavru doğurdu birisi öldü, diğeri de tam gelişemediği için ellerimle besledim yavrusunu. çocuğum olsa bu kadar ilgilenirdim. ben kendime neden baba demeyim ? o benim evladım gibi çünkü.

    edit: nohut ve kızı angel :)

    yerim sizi

    edit: güncel halleri :)

    yerim sizi

    edit : maalesef ikisi de melek oldu.

  • sili'de, ozellikle santiago'da yaygin olarak gorulen bir kafe turu. ispanyolca (literally) "bacakli kafe" anlamina geliyor ve adindaki "bacak" basbayagi bildigimiz bacak. nasil derseniz, minicik etekler giymis -hatta neredeyse etegini evde unutmus- uzun bacakli, boylu poslu bol makyajli kizlar servis yapiyor bu kafelerde. daha dogrusu kafenin tek atraksiyonu bu. su + cay ve kahve turlerinden baska hicbir sey (unlarin yanina kek, kurabiye vs. dahil olmak uzere) bulunmuyor. oturacak yer de yok, kahve servisi yapilan ve kizlarin durdugu yere paralel uzuuuun barlar var, burada ayakta iciliyor cay-kahve.

    ancak bu tariften ustsuz garsonlarin servis yaptigi, it kopuk ve gereginden fazla alkollu turist tayfasinin kizlara yavsamaya gittigi barlar gelmesin akliniza. insanlarin gercekten de bir kahve icip cikmak uzere geldigi, hatta musterilerinin cogunlugunu takim elbiseli kravatli is adamlarinin olusturdugu mekanlar bunlar; "iki toplanti arasi kahve molasi verelim, arada bir iki bacak gorelim gozumuz gonlumuz acilsin" havasinda daha cok. bu da ortami gercekten absurd bir hale getiriyor.

    musterilerin arasinda kadinlar da var ama cogunlugu erkek. hatta kadinlar tuvaleti bulunmuyor.

    kahve bahane belki ama, yine de soyle bakalim sunulan kahve nasil derseniz bu arada, hic fena degil.

  • okuyunca birden gülümseten başlık. benim anneannem ya lan bu.

    ocakda yemek vardır...
    -allahuekber
    -naapıyım altını mı kapatıyım?
    ses bir ton yükselir
    -alahuekber!!!
    - ..... :/ kısıyım mı?!?
    l ye baskı yapılır kızgın kızgın...
    -alllllahuekberrr
    -0.o açıyım mı altını?
    -gerizekalı namazı bozdurdun bana anneni ara gelirken ekmek alsın!

  • m.ö. 490 yılında, atina'nın kuzeydoğusunda yer alan maraton ovası'nda gerçekleşen savaş. savaşta, pers ordusu 6.000'den fazla asker yitirip ağır bir yenilgiye uğrarken atinalılar sadece 192 ölü vermiştir.
    efsaneye göre, pheiddipides adında bir asker zafer haberini ulaştırabilmek için maraton ile atina arasında yaklaşık 40 kilometrelik uzaklığı koşarak aşmış, ama sonunda ölmüştür. günümüzde de sürdürülen maraton koşuları bu askerin anısına düzenlenmiştir.