hesabın var mı? giriş yap

  • akp ve mhp oylarıyla daha fazla halk ekmek büfesi açılmasının engellenmesi üzerine imamoğlu'nun 40 minibüsü mobil büfeye dönüştürerek yaptığı manevradır. aklıma ikinci bahar dizisinde restoranı elinden alınıp ortada kalınca seyyar büfe açan ali haydar geldi. o da kanı bozukların hakkından böyle gelmişti. hey gidi... imamoğlu'nun tiviti: https://twitter.com/…glu/status/1347803801114218503

  • karhantepe yerleşim yeri, şanlıurfa'nın 63 km doğusundaki tektek dağlarında bulunan neolitik yerleşim yeri. (aynı zamanda güllüoğlunun baklavalarına koydukları tereyağ da bu dağda otlatılan hayvanlardan elde ediliyormuş. bunun konumuzla bir ilgisi yok.)
    bu bölgenin günümüzde haritalarda herhangi bir ismi olmadığından yakınındaki bir tepe olan 'karhan tepe'nin adı verilmiştir.

    bu arada neolitik deyince çok yabancı geliyor. bu bildiğimiz cilalı taş devriymiş.

    bölge, dağlarla değil de yüksek tepelerle çevrili bir bölge. bölgede kireçtaşı mevcut fakat bazalt taşı yerleşim yerinin 15 km kuzeyinde bulunuyor. çakmaktaşlarının muhtemelen kireçtaşı nodüllerinden elde edildiği düşünülüyor.

    karhan tepe harabeleri 325.000 metrekarelik bir alanı kapsıyor. doğudaki tarım arazisi dışındaki kısımlar neredeyse tamamen sütunlarla kaplı. bu sütunlar yerden 50 - 60cm yükseklikte ve hala ayaktalar. aralarında 1.5 - 2 metre mesafe var. bu 't' şeklindeki sütunlar nevalı çori, hamzan tepe ve göbeklitepede üst katmanda bulunan sütunlar ile benzerlik gösteriyor.

    yer yer sütunların yakınlarında neolitik duvarların köşeleri ve üst kısımları, 30cm çapında ve 10-15 cm derinlikte anakayaya kazılmış havuzlar açıkça görülebiliyor. bunlar göbeklitepe ve hamzan tepe'deki bulgulardan biliniyor.

    define avcıları yüzünden kısmen zarar görmüş iki sütundan birinde en az 70cm boyunda yuvarlak kafalı ve dalgalı vücudu olan bir yılan kabartması var. yakınında merdiven örnekleri bulunan kaya platformunda 40x70cm derinlikte muhtemelen sütun yuvası olan delikler var. buranın seramoni bölgesi olduğu düşünülüyor.

    buradaki yılan kabartması göbeklitepede bulunanlardan farklı boyutta. daha çok suriyedeki 'jerf el ahmar' (m.ö. 9600 - 8500) yerleşim yerinde bulunanlara benziyor. yılan sütunu 130x50x30cm boyutlarında. göbeklitepedeki aslan sütunlarıyla neredeyse aynı boyuttalar.

    bölgede çömlek yok fakat çakıltaşlarından aletler, taş borazanlar, hayvan kemikleri, küçük baltalar, bazalt bileğitaşları, kireçtaşından leğen ve oyulmuş taştan bir tas bulunmuş.

    meraklıları için eski bir makaleden alıntıdır. ayrıntılı bilgi için bkz. kaynak *

  • bana göre vasıfsız, top koşturmaktan ya da top yorumlamaktan başka hiç bir katkısı ya da faydası olmayan futbolcular için konuşulan yüzbinlerce tl lik milyonlarca dolarlık paraların yanında para biçilemeyecek şekilde can emanet edilen bir insanın aldığı devede kulak para.

  • türkiye'nin son yıllara kadar iyi kötü oturmuş bir aşı politikası vardı, hala da var bir şekilde. bu ülke önlenebilir birçok hastalığı aşı ile bitirmiş, bir çoğunun da etkisini ya da vaka sayısını azaltmıştı. hatta bazı hastalıkların vaka sayısı 0 olduğu için aşı takviminden bile çıkarıldı.

    sonra bir gün türkiye'ye, aşı politikası ve takibi olmayan komşusu suriye'den mülteci akını yaşandı. bu kontrolsüz girişler yüzünden, ülke on yıllar önce bitirdiği ve yıllardır vaka görmediği hastalıkları tekrar görmeye başladı, bazı hastalıkların görülme sıklığı olağanüstü oranlarda arttı.

    aşı yaptırmamayı savunan zihniyet ve hareketlere bu açıdan bakmak daha sağlıklı olacaktır. çünkü aşı yapmak ile yapmamak arasındaki fark türkiye ile suriye gibidir aslında biraz. laiklik gibi, değerini kaybedince anlarsınız.

  • adam diyor ki "3 öğün simit bile yeseniz açsınız, aç."

    adamlar anlıyor "kundaktaki bebeğe simit yedirin, çay içirin, adam gibi sıçsın."

    hey gidi güzel ülkem hey.

  • bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya güzel bir örnek olan başlık. istifa eden 900 hekim sanki covidle mücadaleden kaçıyormuş algısı yaratılmaya çalışılıyor. istifa edenlerin arasında tıpta uzmanlık sınavına çalışmak için istifa eden yüzlerce hekim olduğu gibi özel sektörde ya da muayenehanesinde çalışabilmek için istifa eden bir sürü hekim var.

    yılan gibisiniz. sizi tedavi eden elleri sokuyorsunuz.

  • "vasattan farklı, çekici***, karizmatik bir tipe sahip olarak doğmak."

    evet bu rehberin ilk kuralı bu bence. zira;
    *berkcan selam vermez "cool çocuk" olur, babür selam vermez "odun" sayılır.
    *pelin kimseyle samimi olmaz "cool kız" olur, ayşe kimseyle samimi olmaz "asosyal" sayılır.
    *selin erkeklere yüz vermez ya da hiç vermez "cool hatun" olur, fatma erkeklere yüz vermez "sorunlu" olur.
    *bora etrafa küçümseyici bakışlar atar "cool adam" olur, mahmut öyle baksa "gıcık, uyuz" sayılır.
    *koray bir köşeye çekilip çevreyi süzer "cool çocuk" olur, necati böyle yapınca "depresyonda" sanılır.
    yalan mı?!

  • zamanında nazım hikmet'ten diye paylaştığım yazıdır. ki o dönem ortalıkta dönüyordu. ben de yaralı bir zamanımda paylaşmıştım. nazım hikmet'e ait değilmiş. neyse kim yazdıysa yazı çok güzel, ki o dönem bu yazı bile iyi gelmişti bana. umarım yaralı dostlara az da olsa yara bandı olur.

    bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "peki o ne yaptı" deme. herkes kendinden sorumludur aşkta. sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? hayatı ıskalama lüksün yok senin. onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.yine içeceksin rakını balığın yanında. üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. elbet bitecek güneşe hasret günler. ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.....

  • şöyle bir şeydir:

    "hemen bir iş bulup, içine sazanlama atlamalıyım. maaş, işin içeriği, şirketin yapısı vs. önemli değil. bi yerden başlayayım da, daha iyi olur nasılsa... zamanla yükselirim."

    yükselemedi.

  • bana ablam aslında kardeş olan benim abla olan sensin ama gelişemedin ben seni geçtim demişti lan açtırmayın şimdi ağzımı

  • babamın beni ikna etmek için televizyonun içini açması. televizyonun içinde insanların olmadığını görüp ikna olmam.