hesabın var mı? giriş yap

  • :) edit : manchester united 2-3 galatasaray ( uefa şampiyonlar ligi 2023-2024 )

    bruno fernandes: "evet şuan formda bir takım değiliz ama türkiye liginden bir rakip için özel olarak motive veya çalışma yapmadık! galatasaray'ı avrupa'da herkes tanır fakat lig temposu olarak bizimle hiçbir türk takimi başa çıkamaz. bu maç bizim çıkış maçımız olacak!"

    kaynak

    manchester united 3-3 galatasaray ( uefa şampiyonlar ligi 1993-1994 )

    manchester united 0-1 fenerbahçe (uefa şampiyonlar ligi 1996-1997)

    fenerbahçe 3-0 manchester united (uefa şampiyonlar ligi 2004-05)

    manchester united 0-1 beşiktaş ( uefa şampiyonlar ligi 2009-2010 )

    galatasaray 1-0 manchester united (uefa şampiyonlar ligi 2012-2013)

    fenerbahçe 2-1 manchester united ( uefa avrupa ligi 2016-2017 )

    istanbul başakşehir 2-1 manchester united (uefa şampiyonlar ligi 2020-2021)

    manchester united 2-3 galatasaray ( uefa şampiyonlar ligi 2023-2024 ) new !

  • hâlâ ayetmiş de okulun girişine yazılmasında sakınca yokmuş diyen var, arkadaşlar iran'a şeriat bir günde gelmedi unutmayın bunu, illa asacaksan türkçesini as, mealini as ne bileyim tefsirini as. bunu gören kaç türk vatandaşı okuyabilecek allahaşkına? bunun gibi ılık g.tlülerin her şeyi normalleştirmesi yüzünden yakında kendi kadınlarımız anca burka ile gezebilecek. o gün gelince anlarsınız.

    tanım: 2022 yılında türkiye cumhuriyeti'nde artık sıradanlaşan aktivitelerden biri.

    edit: tanım.

  • türk ve altay mitolojisinde kutsal olarak kabul edilen ayın adlandırılmasıdır. aslen ay ata olarak da adlandırılır.

    güneş kadındır günana ( bazen yaşık ana da denir, moğollar nar ece olarak da anar ) olarak adlandırılır.türklerle de bağlantılı bazı ön asya kültürlerinde dişil olarak algılanmıştır. günümüzde kızlara güneş adının verilmesinin nedenlerinden birisi de budur. türklerde güneş sıcağın ay ise soğuğun sembolüdür. ural batır (ural han) söylencesinde gök tanrısı samrav’ın iki karısı vardır birisinin adı kuyaş ana’dır.

    ay ise bir erkektir ay ata veya günümüzdeki adıyla ay dede olarak anılır. bu inanca göre gün ana insanların ilk büyük annesi ve ay dede ise ilk büyük babasıdır.ay, çocuklara ay dede olarak tanıtılmaktır. uyku ve uyku vakti ile özdeştirilir. çocuğa "yatağına yatarsa, ay dede sana masal anlatacak" denir ve çocuğun yanında ya masal kitabı okunur ya da bir masal anlatılır. türk tarihçisi aybek-üd devâdârî’nin türklerin kökeni üzerine anlattığı "ay atam efsanesi"nde mağarada türeyiş motifi yer alır. bu öyküye göre türklerin ilk atası olan ay ata, bir mağarada ortaya çıkmıştır.

    ziya gökalp şöyle demektedir: “eski türk telakkisine göre, hakanla hatun gök ile yerin evlatlarıydı. günes ana ile ay ata onların gök yüzündeki temsilcileri idi. hakanın mümessili olan ay ata, gök yüzünün altıncı katında, hatunun mümessili olan gün ana ise daha üstte, gökyüzünün yedinci katında idi.”

  • poşetten para alma durumunu ben de pazarlama hatası olarak görüyorum. ancak pazarlama hatası olarak görenler bir çözüm önerisinde bulunmamış. bazı kişiler de poşetten para alınarak poşet israfının engellenebilir olabileceğini savunmuş.
    benim önerim : her bir ürün için ürüne belli miktarda poşet parasını eklersin. kasada da bunu hesaplarsın. örneğin bir ürünün satılması istenen tutarı 9,75 tl ise 0,25 tl poşet parası eklersin ve 10 liradan satarsın. satınalma kararına etkileyecek bir tutar değil sonuçta. kasada da müşteri örneğin bu üründen 4 adet aldıysa, poşet almazsanız 1 tl iadeniz oluşacaktır dersin. müşteri kendi karar verir o 1 lirayı alıp almamaya. poşet kullanması gerekiyorsa bunu reddeder ve poşeti kullanır. 1 lirayı almak istiyorsa da alır ve poşeti israf etmemiş olur. müşteri taciz edilmemiş olur, ekstra indirim algısı da yaratılabilir.

  • thodex olayının bir de hiç düşünülmeyen iç yüzü var, evet çalışanları. asgari ücretle çalışan, hiçbir şeyden haberi olmadığı halde evlerine şafak operasyonu yapılıp 4 gün nezarethanede tutulan, ellerinden telefonları alınan, beraat ettikleri halde banka hesapları nisan ayından beri blokeli ve işe giremeyen çalışanları.

    geçen gün bankadan mektup geldi, artık sizinle çalışmak istemiyoruz diye. hesap zaten blokeli onu geçtim de, bu insanlar size ne etti?

    eşim bu insanlardan biri. zaten yeni girmişti işe 1 ay çalışabildi. maaşını da alamadı.

    allahtan ben çalışıyorum ve evi bir şekilde geçindirebiliyorum ama bu devirde tek maaşla hangi ev dönüyor onu bir düşünmek lazım.

    patron kaçıp gitti olan gene çalışana oldu. bu insanlar ev mi geçindiriyor, çocukları mı var, kira mı ödüyorlar kimsenin umrunda değil. daha dava bile görülmedi.

    faruk bey bu haltları yerken 58 tane çalışanınızı oturup bir saniye düşündünüz mü acaba?

    evimize polisler tekme ile kapıyı vurarak girdiğinde bebeğim korkudan saatlerce titreyip ağladı mesela, bunlar hiç umrunuzda oldu mu?

    belanızı bulmanızı diliyorum. anne bedduasıdır bakın kıymetini bilin, kolay kolay çıkmaz ağızdan. en içten sövgülerimle.

  • televizyonu parcalamaya giderken fakir olduğunu hatırlayıp yari yolda vazgeçen abi yarmistir.*

  • genç nesilden biri olarak keşfeden kadar canımın çıktığı gruptur. ve soundu, sözleri duyunca kendimden geçtim. gerçekten bizim jenerasyonun çok büyük eksiklikleri var müzik konusunda. evet bu aralar bi turkish indie furyası, değişik isimli gruplar modası felan başladı ama ne müzikal açıdan ne de sözler açısından tatmin edici bir sonuç vermiyorlar. ayrıca malumunuz çoğu şarkıları da arak oluyor. arak demeyelim de yüksek dozda esinlenme içeriyor diyelim kızmasın ablalarımız.

    büyükler haklı sanırım. türkiye'de 90'lardan sonra sert müzik bitti. radical noise ise bunun başarılı örneklerinden yalnızca biriymiş.

  • lisedeyken, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, okul hatıralarında her daim adı geçen, kankam diye seslendiğim, öğretmenden bile beraber tokat yediğimiz, sıra arkadaşım, can yoldaşım, dost bildiğim, sinan isminde bir arkadaşım vardı. liseden mezun olduğumuz yıl trafik kazasında kaybettik kendisini. çok acı bir ölüm yaşadık. cenaze evinde annesinin ve babasının bana, kendi oğullarıymışım gibi sarılışını asla unutamam.

    sinan bir ara hırka almıştı kendisine. üst kısmı açık gri, alt kısmı ise koyu gri olan, bu iki gri geçişin arasında ise üç tane beyaz çizgi vardı. çakma adidas hırkalı diye dalga geçerdim hep.

    bugün sinanın babası dükkanın önünden geçti. 20 yıl sonra ilk kez gördüm. tanımadı beni. ağzı hareket halindeydi. sanırım dua ediyordu içinden. ve üzeride sol kolunun bir kısmı delinmiş olan rahmetli sinan’ın hırkası. kahroldum. babasının hala acı çektiğini düşündükçe ve kendi oğlum aklıma geldikçe iyice kahroldum.

    limited edition : debe listesine 50.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.