hesabın var mı? giriş yap

  • aman beşiktaş ve fenerbahçe taraftarları, burada lütfen ''omurgasız, bilmem ne'' diye yazmayalım. yarın öbür gün kendi takımlarımız huzura çıkınca kıvırtmayı beceremeyiz çünkü. maalesef ülkede işler böyle yürüyor, bunun galatasaray'ı, beşiktaş'ı, fenerbahçe'si yok.

    not: beşiktaş.

  • "reina ispanyolca'da kralice demek o nedenle mesaj ingiltere kralicesineydi."

    yani kimsenin isine karismak gibi olmasin ama ingiltere kralicesine mesaj gondermek isteyen neden bunu turkiye'de ispanyolca kodlu bir sekilde yapsin ki? bir de ispanyol kralicesinin basi kel mi? onun elizabeth'den nesi eksik?

    bu mantiga gore bir sonraki hedef queen grubunun uyeleri olacak diye dusunuyorum, freddie oldu de kurtuldu, brian may kendisini korusun bari.

    cok fantastik bir ulkeyiz gercekten, boyleleri bir de ulusal gazetelerin genel yayin yonetmeni oluyorlar.

  • tam olarak ne istendiğine bağlı olarak değişecek olan karşılaştırma.

    aslında 2 seçenek değil, 3 seçenek bulunmaktadır:

    1-betonarme: bildiğiniz betonarme evdir.

    pozitif yönleri: kullanıcı açısından neredeyse yok gibidir.

    negatif yönleri:

    -çabuk ısınır, çabuk soğur; yazın yanarsın, kışın donarsın.
    -binayı yaptırmak aylar sürer, gider gelirsin, o ustası bu ustası derken kafayı yersin.
    -bu tip zaman kayıplı gitme gelmeler betonarme maliyetine eklenmediğinden, betonarme fiyatı çok da pahalı değilmiş gibi gelir.
    -ayrıca yapılamadığı için hala kullanamıyor olman da ekstra bir maliyettir.
    -deprem konusunda son derece tehlikelidir; deprem öldürmez, bina öldürür.

    2-prefabrik ev:

    pozitif yönleri:

    -maliyet bakımından son derece uygundur.
    -doğru biçimde inşa edilirse betonarmeye nazaran ciddi bir yalıtım değeri vardır.
    -zaman bakımından kesinlikle avantajlıdır, iki haftada içine yerleşmiş olursunuz.
    -depremde size zarar vermesi söz konusu değildir.

    negatif yönleri:

    -doğru inşa edilmedi ise ses ve ısı yalıtımı sıkıntıları olur.
    -2 katlı versiyonlarda bina üst katlarında yaylanma, sallanma hissi olur.
    -duvarlara bir şey asamazsınız (eğer sandwich panelse)
    -duvar kalınlığı 6cm/10cm aralığındadır. 10 cm olan piyasada yapıştırma panel denen, içi eps dolgulu iki tarafı 8mm fibercement duvarlardır. bu duvar içi köpükler gaz basılarak sağlandığı için, zaman içerisinde bu gazlar salınır, eps dolgu küçülerek fibercement plakadan ayrılır, binada yalıtım filan kalmaz.
    -elektrik ve mekanik (su tesisatı vs) işler sıva üstü yapılma zorunluluğu vardır. yani elektrik kablolama ve sıcak/soğuk su borulama + kalorifer sistemi duvar üstlerinden gider. elektrik kabloları kablo kanalları ile kapatılır, borular öyle kalır.
    -beton yapıya göre soyulma riskiniz biraz daha fazladır.
    -en gıcık negatif yön geliyor: modüler bir yapı sayıldığından iskan, tapu filan alamazsınız. "ne var lan, alamazsak alamayız" dediğinizi duyar gibiyim. fakat iskan vs olmadan kapı numarası alamazsınız, kapı numarası olmadan da elektrik, su, doğalgaz aboneliği alamazsınız. dolayısıyla sıkıntı olur bu iş. çözüm yolu yok da değil; binayı şantiye binası olarak gösterirsiniz, her sene uzatmaya çalışırsınız. biraz pahalı olur elektrik, su filan ama olur. köy yerine, kırsala filan yapılacaksa sorun olmaz, köy evi dersiniz, muhtar bey amca halleder bütün işlerinizi.

    3- hafif çelik konstrüksiyon ev:

    -bu üçüncü tercih halkımız tarafından yine prefabrik ev şeklinde tanımlanmaktadır. oysa prefabricated, yani fabrikada hazırlanmış bir yapı değildir.

    pozitif yönleri:

    -kullanılan çelik karkas size ciddi bir deprem dayanımı sunar.
    -karkas üzeri istenen malzeme ile kaplanabilir, ( osb, fibercement vs)
    -dış kaplama duvarı üzeri mantolanabilir, veya american siding yapılabilir, yapay veya doğal taş kaplanabilir. sıvanabilir, tamamen tercihseldir.
    -iç duvarlar 15cm, bina dış duvarlar 23 cm olur. bu kalınlık betonarme yapı ile neredeyse aynıdır.
    -bina ses ve ısı yalıtımı çok üstündür. cam yünü, taş yünü veya kaya yünü kullanılarak yalıtılır; bina dışı mantolama da yapılırsa, gerçekten ısınma maliyetleri en az %50 azalacaktır.
    -çelik sistem kalınlığı size tüm elektrik ve mekanik kablolama/borulamaları tıpkı betonarme yapıda olduğu gibi sıva altı yapmaya imkan sunar.
    -hafif çelik yapı, taşıyıcı çelik sistem dışında, betonarme yapı ile aynı malzemeler ile kaplanır. aynı şekilde kalıcı konut sınıfındadır. 200 m2 aşan projelerde yapı denetim zorunluluğu bulunmaktadır; yani iskan ve tapu alınabilmektedir. tüm süreç betonarme bir villa ile aynıdır.
    -20 günde inşaat tamamlanır; daha kapsamlı işlerde değişiklik gösterebilir.
    -üst kat geçiş şaseleri, yalıtım şilteleri, kullanılan lvl ahşap levha üzeri ıslak zeminlerde 3cm şap; kuru zeminlerde ses yalıtım şiltesi + zemin ahşap kaplaması ile ses sorunu çözülür. prefabrik ev gibi yaylanma olmaz.
    -betonarme sisteme göre %40 daha ekonomiktir.

    negatif yönleri:

    -gelenekçi betonarmeciler gelir kafanızın etini yerler, "lan yanlış mı yaptım acaba" der durursunuz, işin her aşamasında ayrı ayrı sıkıntı basar. ama ev bitince ve özellikle ilk kışı evinizde betonarme evlere nazaran %50 yakıt ile sıcacık geçirince, "o ye man, o ye" dersiniz.
    başkaca kötü bir özelliği yoktur.

    amerika birleşik devletleri'nde, en kuzeyden, en güneye kadar bir tane bile betonarme villa, ev filan göremezsiniz. evler ya ahşap ya da çelik konstrüksiyondur. o amerikan filmlerinde gördüğünüz yeşil bahçeli, bilmem bişili villalar bu biçimde yapılır.

    onlar yapıyor diye iyi bir şey mi? hayır, kastım o değil. adamlar bir kıta resmen ve her türlü soğuk ve sıcak iklimde bu evleri yapıyorlar. yani evet, kışın ısınır. ve evet, yazın daha az enerji kullanarak buz gibi yapar oturursunuz villanızda serin serin.

  • (bkz: başımıza taş yağacak)

    olm herkes sizin inandığınız ruhlara, hortlaklara inanmak zorunda mı? çocuk lan o çocuk.

    onlarca çocuğa sistemli olarak tecavüz eden vakıflara bir yere çıkarmayan, hatta bunlara sesini bile çıkarmayan örgütlerin son rezilliği.

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • ————
    edit1: online check in yapamadınız mı? hayır ne yazik ki, sisteme girince "bu uçuş için check in işlemi kontuardan yapılmalıdır" diye uyarı alıyorduk. fakat uçuş bilgilerimizi uygulama ekranında görebiliyorduk. bu yüzden de herhangi bir durumdan şüphelenmedik.

    edit2: konuyu twitterdan duyursana diyenler için https://twitter.com/…tatus/1698074858121236709?s=20

    edit3: twitterdan thy destek "ekiplerimize en kısa sürede yanıt alabilmeniz için bilgilendirme yapıldı." diye mesaj attı.

    edit4: teşekkürler ekşi sözlük. 7 gün boyunca yer yok diyen thy, 3 gün sonraki uçuşa yer buldu ve ücretsiz bilet ayarladı.
    fakat tazminat ve maduriyet konusunda sesleri çıkmıyor, yeniden şikayet oluşturduk beklemedeyiz.

    edit5: thy tazminat ve diğer masraflarımızı görmezden geliyor, konuyu sivil havacılığa ve tüketici mahkemesine taşıyoruz.

    edit6: tazminat talebini sivil havacılığa ilettik, 2 hafta içinde tazminat ödenmesine karar verildi thy gerekli ödeme işlemini yaptı.

    ————
    yine bir thy mağduriyeti. yaklaşık bir yıl önce aldığımız istanbul londra biletimizin havalimanında uçuşa 2 saat kala " yedek bilet statüsünde" olduğunu öğrenerek yaşadığımız şok. özetle yaşananlar şöyle: uygulaması üzerinden aldığımız istanbul - londra gidi dönüş biletimizin, temmuz ayında bir ayağının tarihini değiştik. biletimiz temmuz ayında londra - istanbul ve 1 eylül istanbul londra olarak alınmıştır. iş ile alakalı bir durumdan dolayı temmuzdaki uçağı thy uygulaması üzerinden 2024 nisana aldık (tabiki ciddi bir miktar fark ödeyerek). 1 eylüldeki istanbul londra uçuşuna dokunmadık.

    ve geldik dün akşama. saat 20.20 deki uçuş için 18 gibi kontuara gittik, kontuardaki görevli "adınız uçakta görünmüyor" diyerek müşteriz hizmetlerini telefonla aramamızı söyledi. müşteri hizmetlerini aradık. " biletinizde değişiklik yaparken oluşan bir sistem hatası yüzünden 1 eylül uçuşunuz yedek bilet olarak kaydedilmiş, hemen bir şikayet oluşturun ve ilgili birime aktaralım" dedi. tamam dedik. tabi bu sırada zaman ilerliyor. uçuş yaklaşıyor. şikayeti oluşturup tekrar müşteri hizmetlerini aradık. "acil koduyla işleme alındığını ve beklememiz gerektiğini söylediler. "

    bekledik.. bekledik..

    daha sonra arayan soran olmayınca önce istanbul havalimanındaki denied boarding kısmına, daha sonra da oranın yönlendirmesi ile bilet satış noktasına gittik. bilet satıştaki personeller "evet bu bir sistem hatası kullanıcı hatası değil." dediler. tamam bizde anladık fakat biz nasıl bu uçağa bineceğiz diye sorduğumuzda " ne yazık ki bu uçuşta yer kalmadı, sizin için pazar günkü uçuşta yer ayıralım..... yalnız ödemeniz gereken çok büyük bir fiyat farkı çıkar ." dediler. işte burada sinirler doğal olarak gerildi. tamamen sistem hatası yüzünden alınmadığım uçağa bir de ilave ücret istiyor ve pazar gününe erteliyorsunuz dedim, "konu şu anda müşteri hizmetleri çözüm merkezinde olduğu için biz buradan ücretsiz değişim yapamayız" dediler. ya arayın o zaman müşteri hizmetlerini durumun önemini anlatın diyoruz " yapamıyoruz maalesef" diyorlar. devamında defalarca müşteri hizmetlerini aradık, aynı şeyleri defalarca anlattık ve haliyle uçak kalktı gitti...

    işe geç kalmamak için pazar günkü farkı kabul ettik, telefonla müşteri hizmetleri ile konuşurken " pazar günü için uçakta yeriniz ayrılmış gidip havalimanındaki bilet satışa 21.000 tl farkı ödeyin ve biletinizi alın" dedi. ona da tamam dedik (daha sonra mahkeme vs uğraşırız diyerek) fakat bilet satışa gidince ne oldu dersiniz? bahsi geçen uçakta adımız yine görünmüyor. uçak da dolu ayrıca.. . ama işin garibi ben bileti uygulamamda görünüyorum tanımlandığı için. fakat benim cep telefonu uygulamasından gördüğüm bileti ne hikmetse bilet satıştakiler göremiyor. tekrar arıyorum müşteri hizmetlerini "hmm evet görünmüyor" diyorlar. diyorum ki müşteri hizmetlerine "şimdi ben ne yapmalıyım? yani havalimanında bekleyeyim mi? gideyim mi?" siz bilirsiniz diyorlar. bu iş kısa sürede çözülür mü yani ben başka firmadan falan bilet alayım mı diyorum, siz bilirsiniz diyorlar. ben bilmiyorum abi... bilmiyorum..

    -müşteri hizmetleri konuyla ilgileniyor size 24 saat içinde dönülecek dediler. 1 günü geçti, ne arayan var ne soran...
    -kendi sistem hataları yüzünden ben mağdur oldum, uçağa binemedim, gitmem gereken tarihte işe gidemiyorum ve şimdi yakın tarihli biletler 20 bin civarından başlıyor. thy den hiç kimse " ya biz sizi mağdur ettik şu uçağa alıyoruz sizi" diyemiyor yada " ya bu iş çok sürer siz bilet alın gidin" de diyemiyor.
    -havalimanındaki bilet satış görevlisi müşteri hizmetlerini arayamıyor.
    -uçağa alınmama ile ilgili yönetmeliklerde yazan cezalara cevap veremiyorlar.

    bu iş mahkemeye gidecek zaten orası kesin artık, benim için de thy den bilet alma, yanına yaklaşma ve reklamını bile izleme devri kapanmıştır.
    siz söyleyin a dostlar? biz ne yapalım? thy belli ki bilmiyor ne yapacağını, belki siz bilirsiniz..