hesabın var mı? giriş yap

  • bilimsel bi prensip, karsi karsiya oldugunuz bi problemde hersey esitse, en basit aciklamanin dogru oldugu varsayilir. mesela basiniza kus pislediyse ve buna sebep olarak:
    1 devlet kusu basiniza konacagina delalet etmek icin verilmis ilahi bir isaret( hemen milli piyango bileti alin)
    2 pisleyen bi kusun altindan gectiniz
    benzeri iki sebep varsa bunlardan 2. olani kabul edilir
    yanlis hatirlamiyorsam contact isimli carl sagan senaryolu filmde bu konudan dem vurulmustu

  • ya abicim tamam sen bi kitap yazıyorsun alan da alıyor bize ne de her boktan kurtuluş savaşı çıkarmayın ya. sosyal medyadan savunan yurtseverlermiş. üff

  • yurt ici ucus ise bu yolcular en saf duygularin insani da olabilir. eger oyleyse, bu durumdan yillarca millete ucak yuzu gostermemis olan thy'nin utanmasi gerekir. avrupa'da amerika'da insanlar inanilmaz kampanyalarla, komik fiyatlara o ucak senin bu ucak benim seyahat ederken bizim milletimizce daha 5-10 yil oncesine kadar ucaga binmek bi zenginlik gostergesiydi.

    * ilk kez ucaga binen, ucak ne zaman iner ne zaman kalkar bilmeyen amca inis esnasinda eger sizin kolunuza sarilip "indik mi evladim" diyorsa onun sirtini sivazlarken akliniza thy'nin gelmesi gerekir.
    * veya bi tarafi kalkik bi host/hostes "hanimefendi bir portakal suyu daha rica edebilir miyim?" diyene "tabi efendim" deyip, "kizim bi portakal suyu daha verecen mi hele?" diyene "amca portakal suyu yok" diye cevap verebiliyorsa o hosta/hostese ayari vermek de sizin insanlik vazifeniz haline gelebilir.
    * ya da yaninizdaki teyze ucaktan korkuyor olabilir. ucak kalkisa gecerken veya inerken tedirgin de olabilir. sizinle konusmak da isteyebilir. her halukarda 3-5 soruluk muhabbeti ondan esirgeyip, "olum kari geldi bana diyo ki evladim ben cok tirsiyorum gozumu kapayacam ucak inince soyle sen gozumu acayim diyo ben de 10 dakka gec soyledm ucagin kalktigini ahuhuhauhauaha" diyorsaniz bu ulkenin insaninin hakkini veremiyorsunuz demektir.

    ha ben bu ulkenin insaninin tamaminin asigi degilim. her turlu kazigi atanlar mi dersin, anana bacina tacize yeltenenler mi dersin, yok mu? var elbet. arkani doner donmez seni mihlamak icin firsat kollayan serefsizler de az degil bu ulkede. benim asik oldugum insan, su sikilmis dunyada bozulmadan kalmis, kalbi temiz guzel insandir arkadas. ucaga mi binmis, basimin tacidir o. kafami da sikse beynimi de sikse oyledir.

    not: yukaridaki 3 olay da gercek olaylardir.

  • yalıdan tweet atan bir millet aşığının ve seçim yerine atamayı savunan bir demokrasi neferinin beyanı.

  • aşmış kuşak. herkes savaş sonrasında tipik bir burjuva hayatı yaşamaya başlamışken ve kimse hiçbir konuda uçlara gitmezken, onlar otostopla ülkeyi dolaşmaya, caz dinlemeye, edebiyatla ilgilenmeye, şiir okumaya, içmeye, çekmeye, doğu felsefeleriyle ilgilenmeye, her türlü ayırımcılığa ve savaşa karşı çıkmaya, kısacası canları ne istiyorsa onu yapmaya başlamışlardır. değiştirme gücüne sahiptiler ve değiştirdiler de. burroughs un dediği gibi "değişimin gerçek mimarları" ydılar. hippilere ön ayak olmuşlardır. çıkışları six poets at the six gallery isimli şiir gecesinde olmuştur. bu gecede ginsberg "howl" (uluma) isimli şiiri okumuştur ve büyük bir etki yaratmıştır. bunun üzerine ferlinghetti şiiri yayımlamayı önermiş ve kitap beklenen ilgiyi görmüştür. aslında kuşağın ilk romanı john clellon holmes un "go" isimli romanıdır, ancak bu roman fazla ilgi görmemiş ve hiçbir hareket başlatmamıştır. kuşağın en büyük patlama yapan ve en önemli romanı ise jack kerouac ın "on the road" (yolda) isimli romandır ve insanlar bu romanı sahiplenmişler, okuyup yollara düşmüşlerdir. akım genel olarak bir edebiyat akımı olsa da, sadece edebiyatla sınırlı kalmamış, sanatın diğer dallarına da sıçramıştır. müzikteki en bilinen temsilcisi, daha çok bir hippi olarak anılsa da bob dylan olarak gösterilebilir (şiirleri beat literatürüne geçmiştir), jim morrison da beatlerden oldukça etkilenmiştir, janis joplin de bir hippiden çok bir beatnik olduğunu belirtmiş ve şöyle bir cümle sarfetmiştir: "aradaki fark; bir hippi bir gün bu dünyanın güzel bir yer olacağına inanır, bir beatnik ise buranın her zaman boktan bir yer olarak kalacağını bilir". okunması, bilinmesi, unutulmaması, gelecek nesillere aktarılması gereken kuşak.
    bir de ginsberg ün şu sözünü de belirtmek gerekir: "yapacak büyük bir işimiz vardı ve bunu yapıyoruz. amerika nın ruhunu kurtarmaya ve iyileştirmeye çalışıyoruz."

  • arapları bu kadar seviyorsan arabistana git o zaman. burası türkiye burada türkçe konuşulur.

  • bir teoriye göre vücudun uyku haline ani geçişleri sırasında yaşanır. biraz fantezi katarak şöylece açıklanabilir:

    uyumaya başlanmadan önce beyin, alıcılar (duyular) ve vücudun diğer aksamları (kollar, bacaklar v.b.) açık (open) ve çalışır (on) durumdadır. yatağa girildiğinde beyin önce alıcıları ve aksamları sonra da kendini uyku (bekleme, stand by) konumuna alır. bu evre yavaş ve sıralı olursa önce hafif sonra da derin uykuya geçiş yapılır. vücut neredeyse ölü hale gelir. öyle ki; kişi horlar ama kendi sesini duyamaz, kasları gevşer ve mesela kolu yatağın kenarından aşağıya doğru sarkar ya da çene düşer ağız açılır, tükürükler ağzının kenarından dışarıya akar, yine mesela gaz çıkarır.

    oysa, aşırı yorgunluk, uykusuzluk gibi sebeplerden dolayı uykuya geçiş süreci çok hızlı olursa beyin, henüz kasları ve alıcıları kapatamadan kendini kapatmaya çalışır. bu durumda özellikle bacak ve kol kaslarındaki ani gevşeme, kasların beyine geri besleme (feed back) yapmasına neden olur. beyin ise bunun dışarıdan gelen bir etki olduğunu zannederek tekrar "on" durumuna geçer.

    düşme hissini yaratan, kaslardaki bu ani gevşemedir. düşmeden önce uyanma ise beynin bekleme durumundan çıkmasıdır.

    bazı durumlarda ise sinyaller iyice karışır ve tekme ya da tokat atmaya hatta yataktan düşmeye, bazen de şiddetli bir titremeye neden olur.

  • herkes bu adamı çılgın dahi, huysuz ihtiyar vb. diye güzelliyor ama katıldığı programda fatih altaylı'nın fransızca bildiğini hesaba katmayacak kadar aptal bir adamdır gerçekte.

    bilmeyenler için hatırlatayım, fatih altaylı'nın programında yusuf halacoğlu ile tartışırken, fransızca bir kaynaktan çeviri yaparken, o metinde yazmayan şeyleri uydurmuş ve kendi argümanlarını bu şekilde desteklemişti. daha sonra fatih altaylı metni görmek istemiş, burada böyle bir şey yazmıyor diye düzeltmiş ve sevan nişanyan da gak guk diye kıvırmıştı.

    herhangi bir tartışmada haklı gözükmek için muhatabının bilmediği dilde hikayeler uyduracak kadar ahlaksız ve moderatörün kim olduğunu bilmeyecek kadar da aptal bir adam bu. gözünüzde çok büyütmeyin.

    ekleme: @trulli, @amat ve @haberk2002'ye teşekkür ederim, videonun linkini bulup göndermişler:

    https://www.youtube.com/…atch?v=0xkrrysu9og&t=2824s

  • öyle bir açıklama ki aşağıdaki gibi bir diyalog geçti sanıyorsun:

    -gizem selam :) esrar?
    +yok canım almiyim. aa nerde ezicen onu?
    -senin sarmısak öğütücü vardı ya geçen geldiğimde göstermiştin. onda öğütürüz :)
    +aa sahiden. hiç aklıma gelmemişti.

  • 2003 yılında discovery channel'da belgeseli çıktığında ağzım açık şekilde izlemiştim çocuk yaşımda. aradan 16 sene geçmiş hala yeni bilgiler-veriler çıkıyor ve beni hala şaşırtıyor bu adam. ötzi’nin genlerinden yola çıkılarak yapılan araştırmalarla, kilolu olmamasına ve hareketli bir yaşam sürmesine rağmen genetik olarak kalp ve damar hastalıklarına çok yatkın olduğu ortaya çıktı. ayrıca gen haritasında kenelerden geçtiği bilinen ve lyme hastalığına neden olan bakteriyel bazı kalıntılar saptanması da ötzi’ye tarihteki ilk lyme hastası ünvanının da verilmesine neden olmuştur.

    ötzi’nin laktoz intoleransına sahip olduğu bu yüzden de süt ve süt ürünleri tüketemediği de tespit edildi. ötzi’nin yaşadığı dönemde laktoz intoleransının günümüze oranla çok daha fazla olduğu düşünülüyor. ek olarak o dönemde hayvancılığa yeni geçilmiş olması ve süt ve süt ürünlerine pek ilgi duyulmaması da bunun nedenleri olarak gösteriliyor.

    benim düşüncem, kendisi bir kabile reisiydi, onun yönetiminden memnun olmayan daha genç erkekler ona insan yaşamının darbesini yaptı. *

  • 36. dogum gününü kutlayan bekar bayan arkadaşın, neden hala evlenemedigi konusunda bir sohbet açılmıştır. arkadas yaşadıgı ilişkilerden bahseder ve annesiyle şöyle bir diyalog geçer;

    -tamam benim de hatalarım oldu bıdıbıdıı
    -ah suzan ah
    -noldu anne?
    -keşke seni ilk isteyene verseydik
    -aa ne alakası var şimdi anne?
    -e ondan başka isteyen olmadı be yavrum.