hesabın var mı? giriş yap

  • amacından sapmış oyundur.

    bilinenin aksine monopoly oyununu charles darrow denen herif değil, elizabeth maggie adında feminist bir kadın icat etmiştir. maggie aslında oyunu art arda oynanan iki kısım olarak tasarlamıştır. birinci kısım "anti-monopolist" ikinci kısım "monopolist"tir. kadının amacı art arda iki oyun oynandıktan sonra anti- monopolist olanın daha ahlaklı olduğunun fark edilmesini sağlamak, yani kapitalizm eleştirisi yapıyor fakat birinci oyun rabet görmüyor, üçkağıtçının biri de ikinci oyunu ben yaptım diye oyun şirketine satıyor ve ortaya kapitalizmin provası bir oyun çıkıyor.

    the landlord's game

    monopoly's inventor

  • bayramın ilk günü yürüyüş yapmak için gittiğim yer. her yerde sandalye kiralayan kekolar, son ses rap şarkısı açıp dinleyen kekolar, ağzıyla içmeyi bilmeyen ve etrafı çöp yığınına çeviren kekolar doluydu. ne kadar iğrenç bir yer olmuş burası yav diyip eve dönerken iki grup birbirine bıçaklarla girdi. gözümün önünde insanlar bıçaklandı yüzlerinde bira şişeleri kırıldı. istanbul'un en nezih semtleri bile esenyurt'a çevrildi. bu ülkenin sonu çok karanlık.

  • kısaca, özetlemek gerekirse;
    x bankasının 1 milyon doları olsun. b bankasının ise 7 milyon tl'si olsun. x bankası y bankasına gider. derki; al benim 1 milyon dolarımı, bana ay sonunda %1 faizle paramı iade et. sende bana 7 milyon tl'ni ver. bende sana üzerine %5 faiz ekleyerek geri vereyim. swap budur. bir nevi al külah ver külah işlemidir.

    bddk demiştir ki, bu işlemi yapmayın. ben bu işlemi sınırlandırıyorum. elinde döviz olmayan uyanıklık yapıp başka bir bankadaki dövizi elindeki tl ile değiş tokuş yapmasın. kısacası döviz çıkış işlemini sınırlandırmıştır.

  • ahmet davutoğlu garipliği. hayali desek daha iyi. nasıl acıtmışsa.

    "10 yıl sonra, 30 yıl sonra 2013 deyince bunlar mı hatırlanacak? ben şundan eminim istikametimiz değişmez, özgüvenimiz sarsılmaz yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 30-40-50 yıl sonra gezi olayları, 17 aralık falan hatırlanmayacak" dedi."

    gezi'yi de seni de hiç unutmayacağız ahmet.

    (bkz: davutoğlu'nun gündüz düşleri)

  • bazı odalar vardır ki ne kadar toplansa da dağılmaları çok ama çok az zaman alır. genelde bu tip odalarda yatağın üzerinde giysiler, dolabın içinde kirliler, çalışma masasında boş tabak ve bardaklar, sandalye de ise bilimum spor eşyaları bulunur. işte bu tip odalar toplama üzerine dağılma özelliğine sahip olup, anne bu cebirde etkisiz eleman olabilmektedir.

  • sanırım çocukları gece 3'te çıkardıkları için toplama fırsatı bulamamışlar. ayıp oldu hacılara.

  • vaktinde bir sevgilim vardi. firtinali bir sekilde ayrilmistik. bir sene sonra filan bana "allah hala belani versin" gibilerinden bir mesaj atti, ben de ayni sekilde cevap verdim.

    o sekilde mesajlasmaya tekrar basladik, surekli hakaretler filan. kisa bi sure sonra hakaretler, "esprili, sakali hakaretlesmeler"e donustu, "naber lan psikopat kari" "napiyosun hala kaslarini aliyo musun ibne herif" gibilerinden.

    oyle oyle devam etti, suratini bir daha hic gormedim gerci ama halen arada mesajlasiyoruz. arkadas olduk resmen lan. kodumun karisi.

  • muaviye'nin 1300 yıl önce halkın rızkından ve emeğinden çalarak yaptırdığı mekandır.

    muaviye şam’da romalıları taklit ederek osman’dan daha seçkin bir yaşam sürüyordu.
    ayrımcılık, kirlilik, zulüm, islam sisteminin yok edilmesi, burada daha net ve daha küstahçaydı.
    o dönemde muaviye romalı ve iranlı mimarların yardımıyla "qasru'l beyza" diye adlandırdığı görkemli bir saray yaptırıyordu.
    bu, saltanatın ilk sarayıydı.
    muaviye bu sarayın inşasını o kadar önemsiyordu ki, çoğunlukla işçilerin ve mimarların başında bekliyordu. ebuzer de her gün oraya gelip haykırıyordu:

    “ey muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır ve eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, hırsızlıktır!”

    ve devamında tövbe suresini okur.
    'ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar. altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. 'işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım' denecek.'(tövbe; 9/34).

    ak-it'ler için peşin edit: bu bahsettiğim muaviye, 1.muaviye'dir ve 680 yılında ölmüştür.

  • sonuncuyu istiklal marşı için bahçeye çıktığımda bi ergenden duydum:

    "hocam siz çıkmayın dışarı. iki güneş fazla bize"

    gönlümü fethetti kerata.